Ana içeriğe atla

Zıtların İçinden Varlığın Doğuşu: Kur’an, Kozmoloji ve Müreccih Sırrı

Zıtların İçinden Varlığın Doğuşu: Kur’an, Kozmoloji ve Müreccih Sırrı

Yazan: Abdullah Kuloğlu
Tarih: 28 Mayıs 2025


Giriş

Kur’an, sadece ahlakî ve itikadî bir rehber değil, aynı zamanda yaratılışın derin sırlarını da ihtiva eden bir kelam mucizesidir. Modern kozmoloji, atomaltı parçacıklar ve astrofizik gibi alanlarda yapılan keşifler, Kur’an’ın bazı ayetlerinde işaret edilen yaratılış hakikatleriyle kesişmeye başlamıştır. Bu makalede özellikle şu ilahi sünnet üzerinde duracağız:

“Olmazdan olduran, zıttan yaratan Allah’tır.”

Bu ifade, hem Kur’anî hem de kelamî bir gerçeği yansıtır: Hayat gibi olumlu bir gerçeklik, bazen ona zıt gibi gözüken yapılardan doğar. Madde ve antimadde, ateş ve hayat, ölüm ve diriliş gibi çiftler bu büyük sırra işaret eder.


1. Ateşten Hayatın Çıkması

Kur’anî İşaretler:

  • “Cinleri daha önce dumansız ateşten yarattık.” (Hicr 27)

  • “Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkarandır.” (Yâsîn 80)

Ateş fıtraten hayatın düşmanıdır. Yakar, yok eder, bitirir. Ama Allah, bu yakıcı ve yıkıcı unsurdan hayat sahibi varlıklar yaratmıştır. Güneş gibi yıldızlar da bu hakikatin gökyüzündeki tecellisidir. Yakar, ama yaşatır. Yok eder, ama aynı zamanda canlandırır. Bu, “El-Muhyî” ve “El-Mümît” isimlerinin aynı âlemde birlikte tecelli etmesidir.


2. Duhân (Duman): Şekilsizlikten Kozmik Nizam

Kur’an’da geçen şu ayet yaratılışın ilk maddesinin halini tasvir eder:

  • “Sonra duman hâlindeki göğe yöneldi.” (Fussilet 11)

Modern bilimsel veriler de evrenin başlangıçta sıcak, yoğun ve şekilsiz bir plazmatik gaz hâlinde olduğunu söylüyor. Bu ilk “duhân”, daha sonra gökleri ve yeri doğuracak olan kozmik ham maddedir.

Ateş gibi bir enerji patlamasından çıkan “duhân” (duman), yoklukla varlık arasında ara bir evredir. Allah bu kararsız, düzensiz gazı mükemmel yapılarla donatır: yıldızlar, galaksiler, gezegenler ve nihayet dünya.


3. Madde–Antimadde Problemi ve İlahi Tercih

Modern fizikte çok iyi bilinen bir çelişki şudur:

  • Big Bang sonrasında madde ve antimadde eşit miktarda yaratılmış olmalıydı.

  • Ama karşılaşınca birbirlerini yok etmeleri gerekirken, evrende sadece madde baskın çıkmıştır.

  • Buna “baryon asimetrisi” denir ve modern bilimin henüz açıklayamadığı bir muammadır.

İşte burada kelam ilminin temel ilkesi devreye girer:

“Eğer iki eşit ihtimal varsa ve biri vücuda gelmişse, onu vücuda getiren bir müreccih (tercih edici) olmalıdır.”

Bu durumda maddeden âlem meydana gelmişse, bu bir tercihtir. Allah Teâlâ, El-Müreccih sıfatıyla varlığı tercih etmiş ve yokluğu dışlamıştır.


4. Zıtların Birliği: Yaratılışın Sünnetullah’ı

Kur’an, tekrar tekrar Allah’ın zıtlardan zıttı yarattığını haber verir:

  • “Ölüyü diriden çıkarır, diriyi de ölüden çıkarır.” (Rum 19)

  • “O, dilediğine ‘Ol’ der, o da oluverir.” (Yâsîn 82)

Bu yaratma tarzı, sadece mucize değil; Allah’ın kudretinin açık delilidir. Çünkü:

  • Hayat, çoğu zaman ölümden,

  • Düzenkaostan,

  • Varlıkyokluktan

  • Nurateşten
    doğar.


5. Başlangıçta Ateş Vardı: Duhândan Suya, Su’dan Hayata

Kur’an’ın işaret ettiği gibi evrenin ilk yaratılış safhası yakıcı bir enerjiden başlamıştır. “Duman hâlindeki gök” ifadesi, bu ilk enerjinin soğuyup plazma hâline geçmesini temsil eder. Bilimsel verilere göre Dünya’nın ilk çağı olan Hadean dönemi, ismini “cehennem” anlamındaki Hades’ten alır. Lav okyanusları, sürekli meteor yağmurları ve 2000°C sıcaklık…

Yani hayatın doğacağı mekân, önce cehennem gibiydi.

Ama Allah:

  • O lavlardan atmosferi çıkardı,

  • Buharlaşan gazlardan yağmur indirdi,

  • Suyu var etti,

  • Ve onunla hayatı yeşertti.

    “Biz her canlı şeyi sudan yarattık.” (Enbiyâ 30) 

    “Gökten su indirdik, onunla her türden güzel bitki çıkardık.” (Kâf 7)

Bu, cehennemî bir başlangıçtan cennetî bir nizamın çıkmasıdır.


6. Gerçek Ateşten Doğmak: Cehennemden Cennete Dönüşüm

Bugün oyunlarda, filmlerde veya mitolojilerde sıkça karşılaşılan bir mecaz vardır:

“Ateşten doğan kahraman”, “lavdan çıkan kılıç”, “alevlerden yükselen güç”...

Ama bu ancak bir hikâyedir. Asıl ateşten doğuş, Kur’an’ın anlattığı gibi olur:

  • Bir zamanlar kızgın lavlarla dolu bir gezegen,

  • Üzerinde oksijen yoksu yokyaşam belirtisi yok.

  • Yani kelimenin tam anlamıyla cehennem gibi bir yer.

İşte bu gezegen (Dünya), Hadean döneminde böyleydi.

Ama sonra Allah Teâlâ:

  • Bu ateş topundan gaz çıkardı,

  • Gazdan atmosfer,

  • Atmosferden yağmur,

  • Yağmurdan ırmaklar ve denizler,

  • Topraktan bitkiler ve canlılar çıkardı.

    “O, gökten su indirendir. Onunla her çeşit bitkiyi çıkarır…” (En’am 99)

Bugün gördüğümüz yeşil ormanlarmavi gökyüzüserin sularyağmur ve hayat,
bir zamanlar cehennem gibi yanan bir başlangıçtan doğmuştur.

İşte gerçek ateşten doğmak budur.

Bu, sadece jeolojik bir süreç değil, Allah’ın El-Hâlık, El-Bedî‘, El-Muhyî ve El-Müreccih isimlerinin tecellisidir.

7. Ateş Denizinin Ortasında Serâ: Koruyucu Gök ve İlahi Muhafaza

Kur’an şöyle buyurur:

“Biz gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık; onlar ise onun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.”(Enbiyâ 32)

Bugün modern bilim bu koruyucu tavanın ne kadar gerçek ve zaruri olduğunu anlamaya başladı.

Çünkü gökyüzü, aslında adeta bir ateş denizi gibidir:

  • Güneş, saniyede 4 milyon ton maddeyi enerjiye çeviren bir termonükleer fırındır.

  • Uzay, yüksek enerjili parçacıklarla dolu bir radyasyon okyanusudur.

  • Güneş patlamaları (koronal kütle atımları), bir medeniyeti yok edebilecek güçtedir.

Ama biz bu ateşin ortasında, korunaklı bir seradayız:

🌐 İlahi Koruma Katmanları:

Koruma Katıİşlevi
HeliosferGüneş sistemini galaktik kozmik ışınlardan korur
ManyetosferDünya’nın çekirdeğinden kaynaklı manyetik kalkan, güneş rüzgarlarını saptırır
Ozon TabakasıZararlı UV ışınlarını filtreler
AtmosferMeteorları yakar, nefes almayı sağlar, basıncı dengeler

Bu katmanlar, seradaki narin bir filizi korur gibi,
yeryüzündeki hayatı korur.


🌿 Tevhidî Sonuç

Allah, yeryüzünü ateş denizinin ortasında bir cennet bahçesi gibi kılmış,
onu görünmeyen zırhlarla donatmıştır.

“Biz gökyüzünü direksiz yükselttik...” (Ra’d 2)

“Göğü yükseltti ve dengeyi koydu.” (Rahman 7)

Bu koruma sistemleri:

  • Ne rastlantı,

  • Ne kendi kendine oluşum,

  • Ne de insan eliyle kurulmuş bir düzen değildir.

Bunlar Rahmân’ın kevnî rahmet tecellileridir.


8. Mars ile Dünya Arasındaki Fark: Hayatın İlahi Koruma ile Bağlantısı


İkisi de aynı yıldız sisteminde,

İkisi de aynı Güneş’ten ışık alıyor,

Ama biri çorak bir taş yığını (Mars),

Diğeri ise sularla, ormanlarla, canlılarla dolu bir cennet köşesi (Dünya).


🌍 Dünya:

  • Atmosferi var,
  • Manyetik alanı var,
  • Ozonu, suyu, hayatı var.




🪐 Mars:


  • Atmosferi neredeyse yok,
  • Manyetik alanı yok,
  • Suyu donmuş veya buharlaşmış,
  • Hayat belirtisi yok.



Bilim insanları bu farkı hâlâ tam olarak açıklayamıyor.

Ancak Kur’an açıklıyor:


“Biz gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık.” (Enbiyâ 32)

“Her canlı şeyi sudan yarattık.” (Enbiyâ 30)


Demek ki:

  • Hayatın sebebi sudur.
  • Suyun kalıcı olabilmesinin sebebi korumadır.
  • Korumanın kaynağı ise Allah’ın iradesi ve kudretidir.


🧠 Kelamî Netice:


Koru → su kalır,

Su kalır → hayat doğar,

Hayat doğar → tecelli başlar.


Eğer koruma olmasaydı:


  • Dünya da Mars gibi kurur giderdi,
  • Hayat olmazdı,
  • Ve biz de bu satırları konuşamazdık.



O hâlde bütün bu zincirin ilk halkası, kudretli bir murâkabe, yani Allah’ın koruyucu iradesidir.


“Allah gökleri ve yeri korur. Onlar çöküp gitse, O’ndan başka tutacak yoktur.”

(Fâtır 41)

(Diyanet Meali)




9. 

Kozmik Koruma’dan Takva’ya: Hayatı Koruyan Kudret, Ruhları da Korur


Yukarıda gördük:

Hayat, korunmasız gerçekleşmiyor.

  • Dünya korunmuş bir tavanla örtülmüş,
  • Manyetik alanla sarılmış,
  • Atmosferle çevrilmiş
    Ve bu korumalar sayesinde su tutulmuş,
    Su sayesinde bitkiler,
    Bitkiler sayesinde canlılar doğmuştur.


🌱 İlahi Yasa:


Hayat = Koruma + Denge


Aynı yasa insan için de geçerlidir.

Kur’an’ın en çok vurgu yaptığı kelimelerden biri de budur:


“Takva” — korunmak.


Takva nedir?

  • Günahlardan korunmak,
  • Nefsin tahribinden korunmak,
  • Kalbin çürümesinden korunmak…

“En iyi azık takvadır.” (Bakara 197)

“Şüphesiz ki Allah, takva sahiplerini sever.” (Tevbe 4)

“Ancak muttakîler kurtulur.” (Meryem 72)


☝️ Geçiş:

Kozmik Alem

İnsanın Manevî Hayatı

Atmosfer korur

Takva korur

Manyetik alan sapıtır

Vicdan yönlendirir

Ozon tabakası süzer

Zikir ve Kur’an süzer

Koruma olmazsa hayat ölür

Takva olmazsa kalp ölür


🕊️ Sonsuz Hayatın Kapısı: Takva

Dünya korunduğu için içinde geçici bir hayat var.

İnsan da kalbini, nefsini, aklını takva ile korursa,

O zaman ebedî hayatın vizesini alır.


“O gün, mal da evlat da fayda vermez. Ancak Allah’a selim bir kalple gelenler müstesna.”

(Şuara 88-89)

(Diyanet Meali)






🧭 Sonuç: İlahi Koruma Zinciri



  1. Allah, gökleri ve yeri koruyarak geçici hayatı mümkün kıldı.
  2. Aynı Allah, kalbimizi ve ahiretimizi takva ile korumamızı emretti.
  3. Kim bu korumaya sığınırsa, o kişi ebedî hayata layık olur.



🌌 Göklerin koruması → Dünyada hayat

❤️ Takva koruması → Ahirette ebedî hayat


🔟 

Size Hayat Verecek Şeye Çağrı: Takva ile Ebedî Hayat



Kur’an’da en derin çağrılardan biri şudur:


“Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlü’ne, sizi hayat verecek şeylere çağırdığı zaman icabet edin.”

(Enfâl 24)

📖 (Diyanet Meali)



📌 Ayette geçen “sizi hayat verecek şey” nedir?



Tefsirlerde bu açıkça belirtilir:


  • İman,
  • Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmek,
  • Takva ve ahlak ile yaşamak.



Çünkü asıl hayat, bedende değil ruhtadır.

Beden nefesle yaşar; ruh iman ve takva ile yaşar.

Kur’an bunu başka bir ayette daha söyler:


“Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, onun için sıkıntılı bir hayat vardır.”

(Tâhâ 124)

📖 (Diyanet Meali)





🔄 Kozmik–Ruhsal Geçiş Zinciri:

Alan

Hayatı sağlayan şey

Koruyucu sistem

Gökler

Fiziksel koruma

Atmosfer, manyetosfer…

Dünya

Biyolojik hayat

Su, iklim dengesi…

Kalp–Nefis

Manevî hayat

Takva ve iman

Ahiret

Ebedî hayat

Amel ve sabır


🧠 Kelamî Tevhid:



  • Göklerin koruyucusu Allah’tır, hayat verir.
  • Ruhun koruyucusu da yine Allah’tır, iman ve takva ile hayat verir.
  • Her iki “hayat veren” sebep de Allah’tandır.
  • Bu yüzden Kur’an bizi “hayat verecek şeye” çağırır:
    “İcabet edin!” (Enfâl 24)






✨ Kapanış Cümlesi

Dünya, göklerin korumasıyla yaşar.

İnsan, kalbinin takvasıyla yaşar.


Gerçek hayat, Allah’a icabetle başlar; ebedî cennetle devam eder.


Sonuç: Olmazdan Olduran Allah

Modern fiziğin en temel meselelerinde bile “müreccih” gereklidir. Zıtların eşitliğinden biri lehine bozulan denge, sadece Allah’ın iradesiyle açıklanabilir. Madde-antimadde dengesi bunun somut örneğidir. Ateşten doğan hayat, dumanın içinden doğan düzenli evren, Hadean’dan doğan su ve hayat — hepsi Allah’ın olmazdan oldurmasına delildir.

✨ Kapanış: Efsaneler Değil, Ayetler Gerçektir

Modern efsaneler, oyunlar ve filmler “ateşten doğmuş güçleri” anlatırken,
Kur’an bize hakiki yaratılış mucizesini gösterir.

Ve o hakikat şudur: 
 “Allah, zıttan zıddı çıkarır. Cehennem gibi bir zeminden cennet gibi bir hayat doğurur.” 

 “Olmazdan oldurur. Çünkü O El-Mürîd’dir, El-Hâlık’tır, El-Müreccih’tir.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...