Ana içeriğe atla

Kur’an’ın Tedebbürü Üzerine: "Bu Söz, Allah’tan Başka Kimseden Çıkmaz"

 

Kur’an’ın Tedebbürü Üzerine: "Bu Söz, Allah’tan Başka Kimseden Çıkmaz"

I. Giriş: Tedebbür Nedir?

Kur'an'ı anlamak için sadece okumak yetmez; üzerinde derin düşünmek gerekir. Bu, Arapça'da "tedebbür" kelimesiyle ifade edilir:

  • “Yetedebberûne”: Derinlemesine, sonunu düşünerek, hikmetini kavramaya çalışarak anlamaya yönelik bir çabadır.

Kur’ân bizzat kendisi bu düşünmeye davet eder:

“Onlar Kur'an'ı derinlemesine düşünmüyorlar mı? Şayet o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı, içinde pek çok çelişki bulurlardı.” (Nisa, 4/82)

“Onlar hâlâ Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed, 47/24)

Bu iki ayet ışığında, biz de Kur’an’ı derinlemesine düşünerek sonucuna ulaştık. Bu ulaştığımız neticeyi şu şekilde özetleyebiliriz:


II. Kur’an Tedebbürüyle Ulaşılan Netice (Maddeler Halinde İnceleme)

Kur’an ayetlerinde sadece sözlü deliller değil, yaratılışın kendisi de insanın sorgulamasına açılmıştır. Mülk Suresi’nde Rabbimiz şöyle buyurur:

“Rahmân’ın yaratmasında hiçbir düzensizlik göremezsin. Gözünü çevir, bir bozukluk görebilir misin?” (Mülk, 67/3)

Bu, fiilî ayetlerin (yaratılmış varlıkların) açıkça incelenmesini emreder. Nisa 82 ve Muhammed 24. ayetlerde de Kur’an’ın (sözlü ayetlerin) tedebbürle yani sorgulanarak incelenmesi istenir. Buradan şu netice çıkar:

Allah Teâlâ ne yarattıklarından ne de indirdiği kelamdan çekinmez. Aksine, insanın bakmasını, düşünmesini, sorgulamasını ister. Çünkü hakikat hem yaratılışta hem kelamda bütünüyle tutarlıdır.

1. Kur’an’ın Akla Uygunluğu

Kur’an, insana hitap ederken mantık ve sağduyu sınırlarını aşmaz. Akla ters düşmez, bilakis aklı harekete geçirir:

  • Delillendirme yapar, akıl yürütmeye teşvik eder.

  • Temellendirme ister: "Hiç düşünen bir topluluk olmaz mısınız?"

  • Kör taklidi değil, şuurlu imanı esas alır.

2. Kur’an’ın Ahlaka Uygunluğu

Kur’an’ın hükümleri adalet, merhamet, sabır, iffet, sadakat, emanete riayet, hakkı gözetmek gibi tüm yüce ahlak ilkeleriyle uyumludur.

  • Zulmü yasaklar.

  • İnsanı insan yapan değerleri yüceltir.

  • Ahlaksızlığı, sapkınlığı, riyakârlığı açıkça kınar.

3. Kur’an’ın Verdiği Haberlerin Doğruluğu

Kur’an, geçmiş kavimlerden, tabiat olaylarından, ahiretten ve insanın iç dünyasından verdiği her haberde ya teyit edilmiş ya da edilmek üzeredir:

  • Firavun’un cesedinin korunması (Yunus, 92)

  • Göklerin ve yerin başlangıçta bitişik olması (Enbiya, 30)

  • Demirin indirilişi (Hadid, 25)

  • İnsan fıtratının Allah’ı bilmeye meyilli yaratılışı (Rum, 30)

  • Her şeyden çift yaratıldığı (Zâriyât, 49): Ayette geçen ifade "her şeyin" değil, "her şeyden" çift yaratıldığı şeklindedir. Bu, her varlığın kendi türünden bir zıddı ya da tamamlayıcısıyla birlikte yaratıldığını ifade eder. Bugün madde düzeyinde bile atom-altı parçacıkların (pozitron/elektron gibi) çiftli yapıda olduğu, biyolojik cinsiyetin, enerji kutuplarının ve zıtlıkların varlığı bu ilahi bildirimi desteklemektedir. Kur’an burada mutlak genelleme değil, türler ve yapılar arasında bir tamamlayıcılık ilkesine işaret eder.Bugün madde düzeyinde bile atom-altı parçacıkların (pozitron/elektron gibi) çiftli yapıda olduğu, biyolojik cinsiyetin, hatta enerji kutuplarının bile çift olduğu ortaya çıkmıştır. Bu, Kur’an’ın ilmî hakikatlerle çelişmeyen, hatta onları önceleyen bir haber verdiğini gösterir.

  • Allah’ın zatı dışında her şeyin helak olucu olduğu (Kasas, 88): Modern bilimde maddenin zamanla çözülmesi, parçalanması, enerjiye dönüşmesi gibi süreçler; evrendeki her şeyin geçici olduğunu, kalıcı olanın yalnızca Allah olduğunu gösterir.

4. Kur’an’da Çelişki Yoktur

Eğer Kur’an bir insanın eseri olsaydı:

  • Zamana, mekâna, psikolojik hâllere göre farklı ifadeler kullanır,

  • Önce söylediğini sonra unutabilir,

  • Bilgiler arasında çelişki oluşurdu. Ama Kur’an, 23 yılda nazil olduğu hâlde içinde hiçbir çelişki yoktur.

5. Kur’an’ın Her Çağa Hitap Etmesi

Kur’an, sadece indiği döneme değil; kıyamete kadar tüm çağlara hitap eden bir kitaptır:

  • Evrensel ilkeler sunar.

  • Değişen şartlara karşı sabit değerler ve dengeli ölçüler verir.

  • Sosyal, bireysel, ahlaki ve siyasi alanlarda yol göstericidir.

6. Kur’an’ın Etkileyici Üslubu

Kur’an hem kalpleri hem akılları etkileyen bir belagata sahiptir.

  • Bir şairin şiiri gibi değildir.

  • Felsefî bir metin gibi kuru akılla yazılmamıştır.

  • Ne tamamen duygusal ne sadece zihinseldir: Ruh, akıl ve vicdana birlikte hitap eder.

7. Kur’an’ın Kaynağı İnsanın Üstündedir

Bu kadar kapsamlı, bu kadar tutarlı, bu kadar çok yönlü bir kelamın sahibi bir insan olamaz. Kur’an; bilen, gören, her şeyin iç yüzüne vakıf olan bir Zât’ın sözü olmalıdır. Bu ise sadece Allah’tır.

8. Kalpte Kilit Varsa Anlaşılmaz

Kur’an’ın anlaşılmamasının sebebi onun kapalılığı değil, kalbin mühürlü olmasıdır. Kibir, inat, dünya hırsı, gaflet bu kilitleri oluşturur. Açanlar için her ayet bir nurdur.

9. Kur’an Tedebbür Edilmek İçin İndirilmiştir

Tilavet yetmez. Asıl maksat anlamak, derin düşünmek, hayatla bağ kurmaktır. Her ayet bir davettir. Her sure bir ilahi hitaptır.


III. Son Söz

“Eğer bu Kur'an Allah'tan değilseydi, çok çelişki olurdu.”

Şu halde, çelişki yoksa ve bu kelam her yönüyle hakikati dile getiriyorsa,

“Bu söz Allah'tan başka kimseden çıkmaz.”

Tedebbür ettik. Düşünerek vardık. Gördük ki Kur’an Allah’ın kelamıdır.

Artık bize düşen, bu kelamın gereğini yerine getirmektir:

  • Kalbimizi açmak,

  • Onu hayat rehberi edinmek,

  • Her ayetle öğrenmek, öğretmek ve amel etmek.

"Secde et ve yaklaş!" (Alak, 96/19)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...