Ana içeriğe atla

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır. ﴾Bakara 164﴿ 

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ


أَوَلَمْ يَرَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ أَنَّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَٰهُمَا ۖ وَجَعَلْنَا مِنَ ٱلْمَآءِ كُلَّ شَىْءٍ حَىٍّ ۖ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ

İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? ﴾Enbiya 30﴿
Göklerin ve yerin yaratılışına, özellikle bizi en yakından ilgilendiren güneş sisteminin yaratılışına baktığımızda etrafında döndüğümüz Güneş sarı ışık (göze en uygun renk) saçan fazla büyük olmayan, 
ömrü epey uzun olan G sınıfı yıldızlardan seçilmiş görünüyor; 

bununla birlikte sürekli Güneş’in etrafındaki yörüngesinde dönüp onun ışığından ve enerjisinden istifade eden dünyamız🌍 , güneşten🔆 "su" buharlaşmayacak ve "hayat" meydana gelebilecek olan mesafede bulunmaktadır yani başlangıçta hepsi birleşikken buraya uzatılmıştır, ki Güneş'ten uzak olduğu bu mesafeye yaşanabilir bölge diyor bilimciler; 

(Yerin uzatılması:"meddül ard" için bakınız:https://zerredenkurreyetumalemler.blogspot.com/2018/01/rad-suresi-2-5-ayetlerin-meali-ve_4.html)


Rad Suresi 3. Ayeti Kermesi
وَهُوَ ٱلَّذِى مَدَّ ٱلْأَرْضَ وَجَعَلَ فِيهَا رَوَٰسِىَ وَأَنْهَٰرًا ۖ وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ جَعَلَ فِيهَا زَوْجَيْنِ ٱثْنَيْنِ ۖ يُغْشِى ٱلَّيْلَ ٱلنَّهَارَ ۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Ve O, o (Hâlık-i Kâdirdir) ki, yeryüzünü uzatmıştır ve onda sabit dağlar ve ırmaklar yaratmıştır ve onda meyvelerin hepsinden ikişer çift yetiştirmiştir. Geceyi gündüze bürüyor. Şüphe yok ki, bunda tefekkür eder bir kavim için elbette ibretler vardır. (Rad Suresi 3. Ayet Ömer Nasuhi Bilmen Meali


"Allah'ın, kendi ayetlerini tafsil edişine ve tabiatler üzerindeki tasarrufuna bir örnek olmak üzere yeryüzünde en belirgin olan şu ayetlere bakınız.
وَهُوَ Ve O, yani Allah اَلَّذ۪ى O'dur ki, مَدَّ اْلاَرْضَ yeri meddetti, kudretiyle çekti, uzattı, ona kendine mahsus bir uzaklık verdi. اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًافَفَتَقْنَاهُمَا "Göklerle yer bitişik idiler de biz onları birbirinden ayırdık" (Enbiya, 21/30) ayeti uyarınca göklerden yeri ayırıp onu onların içinden çekip alması, özellikle ona bir en ve boy ihsan ederek onu enine boyuna uzatıp sündürmesi, ona bir hacim ve yüzey verip onu genişletmesi, bilhasa yeryüzünde yaşayanlar açısından son derece büyük bir nimettir. İşte Allah, yeryüzünü bir ucundan bir ucu görünmeyecek şekilde genişletti, yaydı ve döşedi. Yerin meddi, çekilip uzatılması kavramı, hem göklerden çekilip ayrı bir özelliğe kavuşturulmasını, hem de yerin yapısındaki esnekliği ve çekilip genişlemeye müsait olan özelliğini ifade eder. Ve bir yüzeyin basit ve pürüssüz, yani yumurta gibi girintisiz çıkıntısız olması, onun yuvarlak ve kürevi olmasına engel değildir. Buradaki "çekip uzattı" ifadesinden onun dümdüz ve düzlem şeklinde bir yüzey olması gerektiği anlamı çıkarılmayacağı da unutulmamalıdır.Her madde değilse bile her cisim kendine mahus bir uzamaya sahiptir ki, cisim oluşu o genleşme ile anlaşılır. Nitekim cisimlerin ölçülmesi ilmi demek olan hendese (geometri) ilminde her cisim üç boyut içinde ele alınır. Basit cisimler ya da tabii (doğal) cisimler adı verilen maddi cisimler de onun belli bir boyutu bulunması ile ancak varlık kazanabilir. Mesela ışık dalga boyu ile benzerlerinden ayırt edilir. Ve o maddeye o boyutu veren kim ise onu meddeden ve yaratan O'dur. Yeryüzü de insanların boyut ve uzaklık kavramını elde etmelerinde, bunu hissedip tanımalarında önemli rol oynayan maddi bir cisimdir ki, kendine mahsus bir uzama ile temayüz etmiş bulunmaktadır. İşte yer küreye bu uzama miktarını tayin ve tahsis eden ve onu güneş sistemi içinde güneşe ve öbür gezegenlere belli uzaklıkta bir yere yerleştiren ve bu sayede ona öbürlerinden farklı birtakım özellikler kazandıran Allah'dır. Zira akılla ve tecrübeyle bilinmektedir ki, yer kürenin maddesi çeşitli şekil ve uzaklığı almaya müsait iken, ona bulunduğu bu şekli ve bu mesafeyi ihsan eden olsa olsa Allah'dır. Genel olarak madde mutlaka bir boyut kazanmaya mecbur olsa bile içinde bulunduğu bu şekli alması ve bu mesafeye yerleştirilmesi için buna kendi gücü, yani, maddenin tabiatındaki özellikler yetmez. 

Çünkü yok, kendini var edemez. Yeryüzünün hiçbir sebep ve müsebbip yokken kendi kendini var etmesi ve en mükemmel bir konumu elde etmesi mümkün olmadığı gibi, diğer gök cisimlerinin de böyle bir madde üretip ona bu özellikleri kazandırmaya gücü yetmez. Çünkü herhangi bir tabiatın kendini nakzetmesi çelişki olur. Ve onun içindir ki, tevellüd bizatihi batıldır. Gökyüzü genel dengede kendisine bağlı olan yeryüzünü tabiatiyle kendisinden ayırıp fırlatamaz. Yeryüzünün teşekkülü için ne kadar çok ve çeşitli sebep düşünülürse düşünülsün, yer kürenin belli bir ölçü ile öbürlerinden ayrılıp çekilmesi, her şeyden önce tabiatın kanunu olan tekdüzeliği ve konumunu korumayı altüst eden bir olaydır. Bu da bu değişikliği meydana getiren bir faili muhtarın yaratıcı kudretine bağlıdır. Ayrıca ayetteki ifadenin siyakına göre, yerkürenin durumu ayrılış konumunda zikrolunmuş-tur. Demek ki, yerkürenin yaratılışı bu ayrışma aşamasında meydana gelmiştir. Yani yer kürenin ana maddesi, ilk yaratılış olayında topluca yaratılmış olan o ilk maddeden veya ilkel cisimlerden veyahut gök cisimlerinin yapısından ayrılıp ayrıcalık kazandırılarak meddedilmiş (uzatılmış)tir. Bundan dolayı kainata yepyeni ve değişik bir cisim olarak ilave edilmiş olan yerküre, üzerinde yaşayanlara göre bir başlangıç olmakla beraber, kendisinden önce yaratılmış olan gökcisimlerine göre bir ayrıntı durumundadır. Fakat iş yalnızca tabiata bağlı kalsa idi, tali derecede ve bir uzantı durumunda bulunan yerküre kendisinden önce yaratılmış olan o öncekilerden farklılaşarak yeni bir yaratılış özelliğine sahip olarak teşekkül edemezdi. (Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsirinden)
Bizim gibi güneş sistemlerinin oluştuğu "nebula:bulutsu"lardan birisi; Terfsirin şu kısmına bakınız: "..Ayrıca ayetteki ifadenin siyakına göre, yerkürenin durumu ayrılış konumunda zikrolunmuştur. Demek ki, yerkürenin yaratılışı bu ayrışma aşamasında meydana gelmiştir. Yani yer kürenin ana maddesi, ilk yaratılış olayında topluca yaratılmış olan o ilk maddeden veya ilkel cisimlerden veyahut gök cisimlerinin yapısından ayrılıp ayrıcalık kazandırılarak meddedilmiş (uzatılmış)tir. Bundan dolayı kainata yepyeni ve değişik bir cisim olarak ilave edilmiş olan yerküre, üzerinde yaşayanlara göre bir başlangıç olmakla beraber, kendisinden önce yaratılmış olan gökcisimlerine göre bir ayrıntı durumundadır. Fakat iş yalnızca tabiata bağlı kalsa idi, tali derecede ve bir uzantı durumunda bulunan yerküre kendisinden önce yaratılmış olan o öncekilerden farklılaşarak yeni bir yaratılış özelliğine sahip olarak teşekkül edemezdi." (Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsirinden)
Bununla birlikte dünyanın demir çekirdeği ve onun üstündeki erimiş nikel-demir katman sayesinde dünyanın etrafını saran manyetik alan oluşuyor; bu manyetik alan güneşten gelen güneş rüzgarlarına karşı dünyayı koruyor ve bunun sonucunda dünya yüzeyindeki atmosfer ve su bu Güneş rüzgarları tarafından erozyona uğratılamıyor; eğer dünyayı bu güneş rüzgarlarına karşı koruyan manyetik alan olmasaydı dünyadaki suları ve atmosferi bu güneş rüzgarları süpürürdü ve Dünya'mızda su ve atmosfer kalmazdı görünüyor çünkü Mars'ta yeterli manyetik alan olmadığı için güneşe dünyadan daha uzak olmasına rağmen sonuç böyle olmuş, yeterli atmosfer ve su kalmamış Mars yüzeyinde:


Kaynak:https://twitter.com/maven2mars

Yeryüzünün yapısı ve bunların sonucunda oluşan yerin manyetik alanı:
Yerin çekirdeği çok yüksek sıcaklıkta ve üstündeki eriyik demir katmanından daha sıcak olmasına rağmen katı halde demir çekirdek, onun bir üstü de erimiş haldeki demir katmandan oluşmaktadır ki Yerin manyetik alanını işte bu erimiş demir katmanın meydana getirdiği düşünülüyor..


Çok şanslıyız ki daha doğrusu dünya Allah'tan böyle yaratılmış ki Bakara Suresi 164. ve Ali İmran Suresi 190. Ayeti kerimelerinde göklerin ve yerin yaratılışında ayetler/delillerin var olduğu bildirildiği gibi yeryüzünü güneş rüzgarlarından koruyan görünmez bir koruyucu kalkanı var; Yerin Manyetik Alanı!




Sıcaktan ve yemekten yanıp her su içişimde dünyadaki suyun varlığına şükrediyorum ve aklıma yerdeki suyun ve atmosferin korunmasına neden olan yerin manyetik alanı geliyor; aklıma yerin manyetik alanı gelince bunu sağlayan yerkürenin içindeki demir çekirdek ve üstündeki erimiş demir tabaka geliyor, bunlar aklıma gelince de Hadid Suresinde Allah Teâla’nın Demiri indirdik buyurması aklıma geliyor; hem meydana çıkması açısından da Demir ağır metallerin arasında en çok yaratılan metal; bundan sonrası daha büyük yıldızlarda üretiliyor ve onlar daha az bulunuyor;


لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِٱلْبَيِّنَٰتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْمِيزَانَ لِيَقُومَ ٱلنَّاسُ بِٱلْقِسْطِ ۖ وَأَنزَلْنَا ٱلْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَٰفِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ ٱللَّهُ مَن يَنصُرُهُۥ وَرُسُلَهُۥ بِٱلْغَيْبِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ قَوِىٌّ عَزِيزٌ
Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür. ﴾Hadid 25﴿

Şimdi ayette geçen “indirdik” kısmını fiziken tekrar incelersek; başta dünya ateş topu gibi eriyik haldeyken dünyanın hamurunda eriyik haldeki maddelerin en ağırları dibe çökmüş görünüyor; bunların en çoğu da demir olduğu için(çünkü yıldızlarda ağır element olarak en çok demir üretiliyor) biz demir çekirdek ve üzerindeki demir erimiş tabaka diyoruz aslında başlangıçta ateş topunun içindeki demirden daha ağır olan altın, gümüş vd. metallerin de yerin dibine çökmüş olması lazım görünmektedir; demirden ağır elementlerin miktarı demir miktarının yanında çok az olduğu ve demir baskın olduğu için demir çekirdek ve üzerinde demir erimiş tabaka diyoruz. Dünya ateş topu gibi eriyik haldeyken zamanla dışı soğuyarak kabuk bağlıyor; peki o zaman başlangıçta tüm ağır metaller ve demir yerin dibine indiyse dünyadaki demir, altın, gümüş vd. ağır metaller nereden geliyor; bu sefer de astroidlerle gökten inmiş olması gerektiği sonucu çıkıyor çünkü başka kaynak yok görünüyor; aynı şekilde dünyadaki suyun da dünya soğuduktan sonra buz gibi yapıya sahip astroidlerin dünyaya inmesi sonucu meydana gelmiş olması mümkün ya da gerek görünüyor.
Sonuçta “Demir” dünyaya ikinci defa uzaydan "astroitler:göktaşları" ile tekrar indirilmiş olmalı görünüyor. Buna göre her iki indirme de bizim için faydalı görünüyor ama ilk indirme yani yerin merkezine demirin indirilmesi; yine dünya kabuğu soğuduktan sonra güneş sistemi stabil hale gelirken demir içeren asteroitlerin uzaydan indirilmesi gibi ama demirden farklı olarak buz yapısındaki asteroitlerle dünyaya indirildiği düşünülen suyun korunması için hayati değerde önemli görünüyor, yani demirin dünyanın merkezine indirilmesi ve katı demir iç çekirdek ile onun üstünde sürekli hareket eden sıvı demir dış çekirdek ve tüm bunlar sayesinde yerin güçlü manyetik alanının oluşturulması bizim için hayati derecede öneme, faydaya sahip görünmektedir..!

(Not:Yer kürenin en iç yapısının bu durumu da bir rulmanın yapısını andırıyor, bir rulman'da da sabit merkez demir çember ve onun üstünde hareket eden demir veya ona benzer sert ama sürtünmesi düşük materyallerden misal seramikten yapılmış bilyeler vb. bulunur)


(Bir yerde elektrik akımı oluşursa bunun sonucunda manyetik alan oluşur, elektrik akımı da (-) yüklü elektronlar veya (+)yüklü iyonların hareket etmesiyle oluşabilir, işte bu eriyik haldeki demir tabakada bu elektrik yüklü elektronlar veya iyonlar olmalı yada var görünüyor, demirden oluşan yerin merkezinin bu şekilde hareketli bir yapıda olması da bu Elektirik yüklerini hareket ettirerek elektrik akımı oluşmasına ve bunun sonucunda yerin dışına çıkan manyetik alan oluşmasına sebep oluyor göründüğü kadarıyla; barajlardan su gücüyle elektrik üretilmesine benzetilebilir bu durum bazı yönlerden, orada manyetik alanın içinde teller hareket ettirilip akım üretiliyordu burada da elektrik yüklerinin hareket ettirilmesiyle akım oluşuyor ve bunun sonucunda manyetik alan oluşuyor görünüyor dünyayı Güneş Rüzgarlarına karşı koruyan..) 

لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِٱلْبَيِّنَٰتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْمِيزَانَ لِيَقُومَ ٱلنَّاسُ بِٱلْقِسْطِ ۖ وَأَنزَلْنَا ٱلْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَٰفِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ ٱللَّهُ مَن يَنصُرُهُۥ وَرُسُلَهُۥ بِٱلْغَيْبِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ قَوِىٌّ عَزِيزٌ

Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür. ﴾Hadid 25﴿



Mars aslında bizden güneşe daha uzak olmasına rağmen bu şekilde güneş rüzgarlarına maruz kalmasının nedeni yeterli büyüklükte manyetik alana sahip olmaması görünüyor fakat dünya Mars'ın aksine yeterli büyüklükte manyetik alana sahip ve o da dünyanın atmosferini, dünya yüzeyindeki- içindeki suları güneş rüzgarlarına karşı koruyor fakat Mars'ın böyle bir koruması olmamış ve üzerindeki atmosfer ve su, güneş rüzgarları tarafından erozyona uğratılmış görünüyor..


Dünyanın Manyetik Alan

Yazının buradan aşağı çizgiye kadar olan kısmı aşağıdaki kaynaklardan alınmıştır:

Yaşadığımız yerin yaklaşık 3.200 kilometre kadar altında, dünyanın eriyik çekirdeğinde olan bitenler, biz farkında olmasak da, hayatımızın her gününe tesir ediyor. Burada; yaklaşık 5.700°C'deki, çoğunlukla sıvı demirden oluşan ve ayın hacminin üçte ikisine yakın büyüklüğe sahip olan devasa okyanus, görünmez bir kuvvetin oluşumunun sorumlusu: Dünyanın manyetik alanı. Jeodinamoyu göz önünde bulunduran kurama göre; sıvı demirin hareketi sonucu bir elektrik akımı oluşur ve bu akım manyetik alanların oluşumuna sebebiyet verir. Yüklü metal parçacıklar manyetik alanlardan geçerek devamlı ve döngüsel bir elektrik akımı yaratır. Çekirdekteki sıvı metalin daimi hareketine bağlı olarak bir miktar manyetik alan oluşur ve bu alan çekirdekte yeni akımlar oluşturur. Bu akımlar ise daha fazla manyetik alana sebep olarak geri beslemeli bir döngü yaratır.
Manyetizma, mıknatısın uyguladığı çekici ve itici güç ile hepimize tanıdık olan bir olgudur. Elektrikle bir araya geldiğinde ise günümüz teknolojisinin en temel ögelerinden biri haline gelir. Elektrik santrallerinden klasik tip televizyonlara kadar hemen her teknolojinin temelini oluşturur. Örneğin, bilgisayar sisteminin önemli bir parçası olan sabit disklerin temel çalışma prensibi, sabit disklerin manyetik materyallerden oluşmuş plaklarına bilgi depolamak üzerine kuruludur. Aslında, Dünya'nın kendisi de devasa bir mıknatıs özelliği gösterir. Aynı yer çekimi kuvveti gibi, pek de farkında olmadığımız fakat yaşamımızı genel anlamda etkiyen başka bir kuvvet ise manyetik alan kuvvetidir.
Dünya'nın çekirdeğinde oluşan manyetizma, şematik olarak, Güney Kutbu yakınlarında Dünya'dan çıkar ve gezegeninin etrafını dolaşarak Kuzey Kutbu yakınlarından tekrar çekirdeğe döner. Coğrafik ve manyetik kutuplar yakın olsa da aynı yerde değildir. Ayrıca manyetik kutuplar, Dünya'nın manyetik alanındaki değişimle birlikte yer değiştirirler. Verilere göre manyetik kutuplar, yirminci yüzyılın başlarında yılda 9 km yer değiştirirken son yıllarda artan ivmesiyle yer değişimini yılda yaklaşık 41 km'ye çıkarmış bulunuyor.
Manyetik alan Dünya'nın koruyucu güç tabakasıdır. Aynı kapalı bir alanın sağladığı koruyuculuk gibi, manyetik alan da Dünya'yı uzaydaki olumsuz hava koşulları ve radyasyondan korur. Galaksiler boyu esebilen radyasyon rüzgarlarının çoğu yıldız patlamalarından yayılan ve Dünya'ya zarar verebilecek parçacıklardan oluşur. Kaldı ki bunun için çok uzağa gitmemize gerek yoktur; hali hazırda koca bir termonükleer fırın olan Güneş de patlamalar esnasında yüksek miktarda tehlikeli madde salınımına yol açar. Her birkaç saatte bir Dünya, Güneş'in çok sayıda yüklü parçacık püskürtmesiyle oluşan rüzgarlara maruz kalır. Bu olaya güneş rüzgarları (solar wind) da denir. Manyetizma sayesinde yüklü parçacıklardan oluşan rüzgarların etkinliği bastırılır; bu parçacıkların, Dünya'ya zarar vermeden, Dünya'nın çevresinden akması sağlanır. Bu akış esnasında oluşan enerji, Kuzey ve Güney Işıkları (aurora borealis) olarak belirli zamanlarda Dünya'da gözlemlenebilir hale gelir.
Yüklü parçacıklar, aynı bir metal telden geçen akım gibi manyetik alan çizgileri boyunca hareket eder. Güneş de Dünya'ya benzer ve çoğunlukla hidrojenden oluşan bir atmosfere sahiptir. Güneş, sahip olduğu yüksek ısının sağladığı enerjinin yardımıyla, solar sisteme manyetik alanı boyunca yüksek hızda ve yüklü parçacıklar yayar. Bu solar rüzgarlar Dünya'nın manyetik alanına etkiyerek manyetik alan çizgilerinin şekil değiştirmesine sebep olur. Manyetik etkileşim sonucu, Dünya'nın Güneş'e bakan yüzündeki manyetik açıdan güçlenen alan manyetosfer (magnetosfer); aksi yöndeki ve manyetik olarak yoğunluğu azalmış alan ise manyetik kuyruk (magnetotail) olarak adlandırılır. Solar rüzgarların Dünya'nın manyetik alanı üzerinde uyguladığı basınç enerji oluşumuna yol açar. Oluşan enerji devamlı olarak manyetosferde toplanır. Solar parçacıkların Güneş'e geri dönüşü için, kuyruk bölgesinden manyetosfere doğru akışı Dünya'nın iki ucu arasında elektrostatik bir potansiyel farkı oluşumuna sebebiyet verir. Oluşan voltaj, elektronların manyetik kutuplara doğru itilmesine neden olur. Manyetik alan çizgileri boyunca hızlanarak kutuplara itilen çok sayıda elektron atmosferin üst katmanlarına kadar aşağı doğrultuda itilir. İyonosferde elektronların gaz atomlarıyla çarpışması sonucu enerji açığa çıkar. Sonuç olarak iyonosferdeki gazlar parlamaya yol açar ve elektronların kutup alanlarının dışına doğru akışına olanak verir.  Bu gözlemlenebilir, renkli ve hareketli ışımalar Aurora olarak adlandırılır.
Manyetik alanın pusula iğnesini kuzeye saptırmaktan çok daha öte yaptırımları vardır: Dünya'nın, yaşayan bir gezegen olarak kalmasına yardım eder. Dünyanın aksine, en yakınımızdaki gezegenler olan Venüs ve Mars zayıf manyetik alanlara sahiptir. Bu durum ise onları güneş sistemi boyunca dolaşan ölümcül radyasyona karşı korumasız kılar. Öte yandan Dünya, manyetik alanı sayesinde milyarlarca yıldır yaşayan bir gezegen olarak uzayın derinliklerinde var olmayı sürdürüyor. Ancak, bu görünmez kalkanın gücünün her geçen gün zayıfladığı ortaya çıkarıldı; sıvı demirden oluşan eriyik çekirdeğin manyetik alanı oluşturma yeteneği azalıyor gibi görünüyor. Bu zayıflamanın, manyetik alanın kuvvetini bin yıl gibi nispeten oldukça kısa bir süre sonra kaybetmesine yol açacak kadar hızlı olması ise sonuca dair başka bir istenmeyen senaryoyu doğuruyor. Bilim adamlarını korkutan sorular, dünyanın gerçekten manyetik alanını kaybedebilip kaybedemeyeceği ve eğer kaybederse ne olacağı üzerine yoğunlaşıyor.

Manyetik alanın zayıflamasını araştıran bilim adamlarının, Dünya'nın manyetik alanının milyonlarca yıl öncesine uzanan kalıntılarını içinde barındıran ve Pasifik'in ortasında yer alan volkanik adaları incelemesiyle beklenmedik bir olasılık gündeme geldi. Kanıtlar manyetik alanın gücünde kademeli bir düşüşün aksine ani ve büyük manyetik değişiklere işaret ediyordu. Havaii Adaları'ndaki yanardağlar zamanla adaların oluşumuna olanak vermiş ve her lav katmanı püskürtüldüğü anın manyetik kaydını saklamayı başarmıştı. Soğuyan lavlarla gözlemlenebilir  hale gelen manyetik kayıt, alanın şiddeti ve yönü hakkında bilgi veriebilecek niteliğe sahip. Kilauea yanardağından alınan soğumuş ve katılaşmış lav örnekleri Dünya'nın manyetik alanının yönünün farklı olduğu zaman dilimlerini açığa çıkarttı. Dünya'nın bilinen manyetik alan yönü güneyden kuzeye doğrudur; pusula iğnesinin kuzeye yönelimi de bu sebeptendir. Ancak yakın zamana ait lav örneklerinden elde edilen kayıtlar manyetik alanın yönünü kuzeye doğru işaret ederken eski lav örnekleri güneyi işaret ediyordu.  İlerleyen araştırmalar, ortalama her 200 bin yılda bir Dünya'nın manyetik alanının ani ve 180 derecelik bir değişime uğradığını gösterdi. Verilere göre son değişimi ise 780 bin yıl önce olmuştu. Dünya'nın manyetik alanının simüle edilmesiyle manyetik alandaki değişim bilgisayar ortamında da gözlemlenebilir hale geldi. Asıl dikkati çeken nokta ise yer değişiminden önce kutuplarda görülen manyetik zayıflamaydı. Bazı bilim adamları tarafından kabul görmemiş bir teori de olsa bulgular, Dünya'nın yeni bir manyetik taklaya doğru hızla ilerliyor olabileceği çıkarımını destekliyor. Manyetik alan şiddetindeki azalmanın kaç yıl daha süreceği öngörülemese de daha fazla kozmik ışınımın manyetik alanı aşarak yeryüzündeki radyasyon seviyesini artıracağı tahmin ediliyor. Henüz, manyetik alan kozmik radyasyonu yaşamın sık rastlanmadığı kuzey ve güney uçlara yönlendirerek devinimi sağlayabiliyor. Fakat zayıflama çok daha farklı kutupsal yapılaşmalara neden olabilecek, ki bu durum en azından kozmik radyasyona maruz kalacak bölgeleri farklılaştırabilecek. Manyetik alan zayıflamasının ardından manyetik gücünü kaybederek atmosferinin yapısını büyük ölçüde kaybeden Mars'ın aksine, Dünya'nın zayıflamadan sonra da manyetik takla sonucu kendisini toparlayabileceği fakat bu süreçte atmosferinin savunmasızlığından kaynaklı radyasyon artışının insanlığı etkileyeceği düşünülüyor.
Kaynak: https://www.bilim.org/dunyanin-manyetik-alani/http://spacemath.gsfc.nasa.gov

-----===-----


Dünyanın her ne kadar manyetik alanı olsa da Dünya'dan da bazı şeylerin eksiltildiği Kuran-ı Kerim'de bildirilmektedir;
Enbiya suresi 44'üncü ayette geçen "artık görmüyorlar mı ki biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz" ifadeleri ile anlatılmak istenen nedir?
---
"Doğrusu Biz onları ve atalarını yaşattık, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki, yeryüzünü etrafından eksiltip duruyoruz? O halde üstün gelen onlar mıdır?" (Enbiya 21/44)
Bu ayette belirtilen "yeryüzünün etrafının eksilmesi" hususu Ra'd suresinde de ifade buyrulmuştur. Şöyleki:
"Onlar, bizim yeryüzüne (kudretimizle) gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmediler mi?" (Ra'd 13/41)
Bu âyetin mânası, etraf kelimesine verilecek mânaya göre değişir. Bu kelime ise birçok anlamda kullanılır. "Yerin etrafının eksiltilmesi" olayını müfessirler hakikat ve mecaz olmak üzere iki şekilde yorumlamışlardır;
1. Müslümanların kuvvet kazanıp kâfirlerin topraklarını elde edip fetihler yapmaları.
2. Yerin ileri gelen insanları, âlimleri veya en iyi insanları gittikçe azalmaktadır.
3. Fennî yönden tefsir eden bazı zatlar; yağmurların, sellerin, rüzgârların etkisiyle dağların aşınmasını veya kutup bölgelerinin basıklığını düşünmektedirler.
4. Toprak aşınması, kapalı denizlere dökülen nehirlerin sürükleyip getirdikleriyle düz ovaların meydana gelmesi; yanardağların harekete geçmesi ve böylece bazı yerlerin silinmesi, kasırga, tayfun ve benzeri afetlerin gelmesiyle bazı köy ve kasa­baların yıkılıp silinmesi gibi fizik âleminde meydana gelen olaylar...
5. Yeryüzündeki madenlerin, ürünlerin ve insanların yok edilmeleri...
6. Râzî'ye göre ise, yeryüzünde talihin değişmesidir; yani başa­rı ve yükselişin çöküşe, hayatın ölüme, gurur ve ihtişamın aşağılanmaya, kemalin acze ve eksikliğe dönmesi, birinin diğeri ile yer değiştirmesidir.(Razi, Tefsir, XIX, 67)
7. İlgili âyet bir yandan yeryüzünün müşriklere iyice daraltıldığını belir­tirken, diğer yandan ilim adamlarına ipucu ve temel bilgi olacak ilmî bir hakikatten haber veriyor; o da yerkürenin kutuplardan basık olması konu­sudur. Bilindiği gibi, Dünya şekli itibariyle küreye çok yaklaşık Kutuplarda basık, ekvatorda şişkindir. Bunun da, hem gece ile gündüzün ve mevsimlerin oluşmasında, hem de kuzey yarımküre ile güney yarımkürenin güneş ışınlarından düzenli ya­rarlanmasında olumlu tesirleri söz konusudur. Onbeş asır önce dünya coğrafyası üzerinde henüz bilimsel bir araştır­ma yapılmadığı tarihî bir gerçek iken ve Dünya'nın bir küre biçiminde boş­lukta belli bir yörüngede hareket ettiği bilinmezken, Kur'ân'da Dünya'nın kutuplarda basık olduğundan söz edilmesi, onun ilâhî kaynaktan indiril­diğinin bir başka delili değil midir? (Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 6/3105.)
Konumuzla ilgili şu makaleyi de okumanızı tavsiye ederiz.
"Bizim arzı (yeri) alıp uçlarından nasıl eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Allah öyle hükmeder ki, onun hükmünü denetleyecek hiçbir merci yoktur. O, hesabı çabuk görür." (Rad, 13/41)
"...Fakat, Bizim (ilim, irade ve kudretimizle) yerde tasarrufta bulunup, onu etrafından eksilttiğimizi görmüyorlar mı?" (Enbiya, 21/44)
Bu âyetlerde geçen 'yerin eksiltilmesi' ifadesiyle; erozyon (bozunma, aşınma, taşınma), volkanlar yardımıyla lâvların dışarı atılması, atmosferin dış tabakasından oksijen ve diğer gazların uzaya yayılarak Dünya'nın dış katmanlarından madde kaybına uğraması, buzulların eriyerek okyanusların yükselmesi neticesinde karaların yüz ölçümünün azalmasının işaret edilebileceği belirtilmiştir. Burada şu soru sorulabilir: Bir küre olan arzın etrafı neresidir ve bu 'etraf' nasıl eksiltilmektedir?
=-=(Alıntı bitti)

Not:Fiziki anlamda bizim kanaatimizce bu ayetlerde Güneş Rüzgarlarının sebep olduğu Erozyona da işaret ediliyor olabilir yani bu durumda hem Güneş Rüzgarlarından hem de yeri Güneş Rüzgarlarından koruyan yerin manyetik alanından haberdar olunmuş olunur ve kutuplarda oluşan kutup ışıkları vb.durumlar ile de ("..Dünya'nın yeni bir manyetik taklaya doğru hızla ilerliyor olabileceği çıkarımını destekliyor. Manyetik alan şiddetindeki azalmanın kaç yıl daha süreceği öngörülemese de daha fazla kozmik ışınımın manyetik alanı aşarak yeryüzündeki radyasyon seviyesini artıracağı tahmin ediliyor. Henüz, manyetik alan kozmik radyasyonu yaşamın sık rastlanmadığı kuzey ve güney uçlara yönlendirerek devinimi sağlayabiliyor. Fakat zayıflama çok daha farklı kutupsal yapılaşmalara neden olabilecek, ki bu durum en azından kozmik radyasyona maruz kalacak bölgeleri farklılaştırabilecek.."alıntı kaynağı)'nda belirtildiği gibi dünya eksiltilmiş olunmaktadır yani yaşam için bazı açılardan eksiltilmektedir diye düşünülebilir belki ve bu durum da gözle görülebilmekte sürekli gözlenebilmektedir Kuzey Işıkları sayesinde.."Allahualem: En doğrusunu Allah cc. bilir"..!!!
-------------------------------=======================-------------------------------------
Bu "Gökler"i ve "Yer"i, bu “Yapı”ları bu şekilde kim oluşturdu, kim bina etti.!?!
Dünyada sürekli gece ve gündüz oluşmasa, gece ve gündüz ard arda gelmese, uzayıp kısalmasa, Güneş’ten dünyaya gelen ışığın gelme açısı değişmese ve mevsimler oluşmasa/olmasa dünya pek yaşanır halde olmazdı görünüyor; peki yeryüzündeki tüm canlılar için önemli olan bu şeyler gece ve gündüzün ard arda gelmesi, uzayıp kıslaması ve mevsimler neden oluşuyor, nasıl meydana geliyor.!?



 Dünyada sürekli gece ve gündüz oluşmasa, gece ve gündüz ard arda gelmese, uzayıp kısalmasa, Güneş’ten dünyaya gelen ışığın gelme açısı değişmese ve mevsimler oluşmasa/olmasa her zaman mesela Temmuz sıcağını yesek bitkiler, göller, dereler dahil topluca kururduk ve doğru düzgün bir canlı hayatı olmazdı herhalde..

İşte bu saydıklarımız gece ve gündüzün ard arda gelmesi, uzayıp kısalması ve mevsimlerin oluşması dünyamızın, güneş etrafındaki ekliptik yörüngesinde yüzerken, ayrıca kendi ekseni etrafında dönmesinden ve bu etrafında döndüğü kendi ekseninin güneş yörünge düzlemine yaklaşık 23 derece açıyla hep sağa doğru eğik olmasından kaynaklanıyor, bu eksen bu şekilde eğik olmasa mesela dünya ekseni güneş yörünge düzlemine dik olan ekliptik eksene paralel olsaydı yani yörünge düzlemine dik olsaydı gece ve gündüz oluşur arka arkaya gelirdi ama uzayıp kısalmaz ve mevsimler oluşmazdı.




Kuran’ı Kerim’de göklerin ve yerin yaratılışında; gece ve gündüzün ihtilafında, ardı ardına gelmesinde, uzayıp kısalmasında ayetler/deliller(mucizeler) vardır deniyor; işte dünyamız güneş yörünge düzlemine 23 derece eğik açıyla kendi ekseni etrafında dönmeseydi mesela ekliptik eksene paralel dönseydi gece ve gündüz bu şekilde ihtilaf etmeyecek, uzayıp kısalmayacak hep aynı yerden doğup batacak ve mevsimler oluşmayacaktı; gece ve gündüzün şimdiki şekilde ihtilafını, arda arda gelmesini ve uzayıp kısalmasını sağlayan bu 23 derecelik eğim ayrıca mevsimlerin oluşmasını da sağlıyor ve Rahmet oluşuyor!


Fahreddin Er Razi Mefatihul Gayb Tefsiri Kebir bakara Suresi 164. Ayet tefsirinden:





Allah Teâla’nın en büyük ayetlerinden biri göklerin ve yerin yaratılışıyla birlikte gece ve gündüzün ihtilafı görünüyor Bakara 164. ve Ali İmran 190. Ayetlere göre; Gece ve gündüzün ihtilafı, ard arda gelmesi, uzayıp kısalması, güneşin farklı yerlerden doğması bizim için çok büyük rahmet içeriyor:



Hep dünya döndüğü için gece ve gündüz birbirini takip eder diye düşünürüz ama dünya’nın kendi etrafında dönme ekseni güneş etrafında döndüğü yörünge düzlemine paralel ve güneş yörüngesi boyunca sürekli güneşe doğru ve ekliptik eksene 90 derece dik olsaydı işte o zaman dünya kendi etrafında dönmesine rağmen dünyanın bir yarımküresi hep gündüz diğer yarımküresi de hep gece olacaktı; Kasas Suresi 71-73. Ayetlerde belirtilen durum oluşacaktı; gece ve gündüz ihtilaf etmeyecek yani; 1-Birbirini takip etmeyecek, 2-Uzayıp kısalmayacaktı ve dünyanın bir tarafı sürekli aydınlık diğer tarafı sürekli karanlık olacaktı; mevsimler oluşmayacaktı, sürekli aydınlık taraf çok ısınacak sürekli karanlık taraf da çok soğuyacaktı..!




Dünya güneş etrafındaki yörüngesinde dönerken yörünge düzleminin hep sağına doğru eğik dönüyor; benim mantığıma göre dönerken eğim yönü de dönmeli diye düşünüyordum yani yörüngenin en solunda eğim güneşe doğru 23 derece ise bana göre yörüngenin her yerinde güneşe doğru 23 derece olmalı idi.

Eğer dünya bizim önceki dediğimiz gibi sürekli yörünge düzlemine paralel ve bu düzlemi kesen teğete dik ve sürekli güneşe doğru bakan eksen etrafında dönseydi devamlı gece ve devamlı gündüz durumları oluşabilirdi güneşe dönük olmayan yarımküre ve güneşe dönük yarımküre için ama şuandaki dönme şekliyle bu durum devamlı oluşmaz sadece yörüngenin en solunda ve en sağında oluşur görünüyor fakat bununla birlikte bahsettiğimiz dönme tarzı da aklen mümkün, şu anki fiziksel duruma göre mümkün olmasa da, ama bu fiziksel durum Allah'ın yaratmasıyla ve başka kanunlar koymasıyla değiştirilebilir biiznillah; nasıl şimdi dünyanın ekseni yörünge düzleminin üstüne göre sürekli sağa doğru yatık ise o zaman da sürekli güneş'e doğru yatık olabilirdi, mühim olan aklen mümkün olması; aklen mümkün olan her şeyi Allah teala dilerse yaratır. 

Biz dünyanın bu şekilde döndürülmesinin de hikmetini görmüş olduk bununla birlikte, dünya yörüngesinde dönerken yörünge düzleminin hep sağına doğru eğik dönmeseydi mevsimler oluşmazdı, eksen eğikliğinin yanısıra eksen eğikliğinin yönünün değişmemesi de mevsimlerin oluşumunu sağlıyor biiznillah ..


Not: Dünya'nın Ekseni Neden Eğiktir?
Ekliptik eksen ile Dünya’nın ekseni birbiri ile çakışmaz, aralarında 23° 27’ lık bir eğiklik vardır. Bu eğikliğe Dünya’nın Eksen Eğikliği adı verilir.Eksen eğikliğinin nedeni kesin olarak bilinmiyor. Güneş Sistemine baktığımızda bununla ilgili bir düzen yok. Örneğin Güneş'in eksen eğikliği 7 derece, Merkür'ün sıfır derece, Uranüs'ün 97 derecedir.
Bilim adamları eksen eğikliğinin oluşmasını gök cisimlerinin bu gezegenlere çarpmasıyla meydana gelmiş olabileceğine inanıyorlar. Bazı bilim adamları ise gezegenlerin uydularının çekim gücüne göre bu değerin belirlenmiş olabileceğini söylüyor.
Eksen Eğikliği Değişir Mi?
Genel olarak sabit kabul edilir. Yapılan araştırmalar 5 milyon yıllık bir süreçte Dünya'nın eksen eğikliğinin 22 ile 24 derece arasında değişmiş olabileceğini gösteriyor. Ancak bu kayda değer bir farklılık yaratmıyor.
Eksen Eğikliği Olmasaydı Ne Olurdu?
Mevsimler olmazdı. Buna bağlı özel tarihler de olmazdı. Yani yıl içinde bir yerde en uzun gece ya da en kısa gündüz yaşanmazdı. Matematik iklim kuşakları oluşmazdı. Mevsim rüzgarları ve muson iklim bölgesi de meydana gelmezdi. Güneş her zaman aynı saatte doğar ve batardı. Çünkü gece ve gündüz süresi 12'şer saat sabit olurdu. Dönenceler ve kutup daireleri oluşmazdı. Kutuplar daha soğuk, Ekvator daha sıcak olurdu.


* Dünyanın ve güneş sisteminin yaşı yaklaşık 4.6 milyar yıl kadar deniyor bilim adamlarınca; işte bu güneş sisteminin böyle olması, dünyamızın güneş’ten hayat için olması gerektiği en uygun uzaklıkta güneş etrafındaki yörüngesinde ve bu yörünge düzlemine yaklaşık 23 derece eğimle kendi ekseni etrafında dönmesi bizim için hayati bir gereklilik olarak görünüyor. İşte dünyamız ve güneş sisteminin bu şekilde meydana getirilmesi Aziz, Hakim ve Rahman Rahim olan bir yaratıcının varlığına delalet ediyor, çünkü bu sistem böyle rahmet oluşturacak şekilde olmak zorunda değildi, sadece dünyanın kendi etrafındaki dönme ekseninin açısı/yönü değiştirildiğinde gece ve gündüz birbirini takip etmeyecek ve dünyanın bir yönü sürekli aydınlık, diğer yönü sürekli karanlık hale gelebilmektedir.!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...