Kur’an’a Sadakat Maskesiyle Sünneti Silenler: Mehmet Okuyan ve Mustafa İslamoğlu Üzerine Reddiye
“Ağızlarından çıkan ne büyük bir sözdür! Onlar sadece yalan söylüyorlar.”(Kehf 5)
Bu devirde hakikatin önündeki en büyük engel, artık açık düşmanlık değil; din kisvesiyle yapılan içerden tahrif faaliyetleridir.
Bugün “biz sadece Kur’an’a uyarız” diyerek konuşan bazı şahıslar, aslında Kur’an’ın istediği itaati ve imanı değil; kendi yorumlarını, hevâlarını ve ideolojilerini merkeze alıyorlar.
1. Mehmet Okuyan ve Sünneti Görmezden Gelen Tavır
Her fırsatta “Kur’an yeter” der ama Kur’an’ın “Peygambere itaati” emreden onlarca ayetini görmezden gelir:
“Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ondan kaçının.” (Haşr 59/7)
Hadisleri “zan” diyerek küçümser, ama kendi zan ve yorumlarını mutlaklaştırır.
Sahih hadislerin isnad zincirini çöpe atar, ama kendi görüşünü sorgusuz dayatır.
2. Mustafa İslamoğlu ve Sözde “Kur’ani İslam” Tuzağı
Hadisi, sünneti, hatta sahabe anlayışını bile çağ dışı ilan eder.
Kur’an’ın “açıklayıcısı” olan Rasulullah’ın fiili sünnetini görmez.
Sünnetin bağlayıcılığını reddederken, modern seküler değerleri dine sokmakta hiç tereddüt etmez.
3. Bu Söylemler Ne Kadar Tehlikeli?
“Allah’ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyenler... Karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar." (Bakara 2/174)
Bu adamlar, dini halkın gözünde sadeleştiriyoruz diye aslında hükümsüzleştiriyorlar.
Peygamber’i sistemin dışına iten bir anlayış, Kur’an’a da sadık kalamaz. Çünkü Kur’an, Peygamber’i hem:
Beyan edici (Nahl 44),
Uygulayıcı (Ahzâb 21),
Kanun koyucu ve hüküm verici (Nur 63, Haşr 7)
olarak tanıtır.
Kur’an’ın Görevlendirdiği Peygamber: Beyan Eden, Uygulayan ve Hüküm Veren
1. Beyan Edici: Nahl Suresi 44. Ayet
“Açık delillerle ve kitaplarla (gönderdik). Sana da bu Zikr’i (Kur’an’ı) indirdik ki, kendilerine indirilenleri insanlara açıklayasın ve belki onlar da düşünürler.” (Nahl 16:44)
Bu ayet, Peygamber’in görevinin sadece Kur’an’ı okumak değil, aynı zamanda açıklamak ve beyan etmek olduğunu bildirir. Sünnet bu bağlamda vahyin pratik tefsiridir.
2. Uygulayıcı ve Örnek: Ahzâb Suresi 21. Ayet
“Andolsun ki, Allah’ın Resulü sizin için –Allah’a ve ahiret gününe umut bağlayanlar ve Allah’ı çok zikredenler için– güzel bir örnektir.” (Ahzâb 33:21)
Rasulullah (sav), yaşayan Kur’an’dır.
Onun sünneti, İslam’ı sadece sözle değil, fiille yaşamanın örneğidir.
3. Hüküm Verici ve Kanun Koyucu:
a) Nur Suresi 63. Ayet:
“Resul’ün çağrısını kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi sanmayın! Allah, sizi –gizlice sıvışanları– elbette biliyor. Artık O’nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir fitne gelmesinden veya elem verici bir azabın onları yakalamasından sakınsınlar!” (Nur 24:63)
b) Haşr Suresi 7. Ayet:
“Peygamber size ne verdiyse onu alın; size neyi yasakladıysa ondan da sakının! Allah’tan korkun! Şüphesiz Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Haşr 59:7)
Bu ayetler, Peygamber’in hüküm koyma yetkisini ve bağlayıcılığını net şekilde ortaya koyar.
4. Gerçek Niyetleri Ne?
“Onlar, hakikati bırakıp hevâlarına uyarlar.” (Kasas 28/50)Bu kişiler, “Kur’an yeter” derken Kur’an’ın kendi hükümlerini ve Peygamberini yok saymakta, yani Kur’an’a sadakat maskesiyle dinin içini boşaltmaktadır.
5. İlahi Tehdit Bu Gibilere Yöneliktir
“Allah’ın ayetlerini inkâr eden, onlara yalan isnat edenler var ya, onlar kararan yüzleriyle cehenneme sürülecekler.” (Zümer 39:60)
“Hem saparlar hem de başkalarını saptırırlar. Onlar için çifte azap vardır.” (Nahl 16:88)
Modern Talmudizm: Kur’an’ı Sünnetsizleştirerek Hükümsüzleştirmek
Bu şahısların yaptığı şey, Kur’an’ı lafzen var bırakıp anlam ve işlev olarak etkisizleştirmeye çalışmaktır. Yani Kur’an’ı:
Sünnetsiz,
Tefsirsiz,
Bağlamsız,
Yorum tekeline alınmış bir metne indirgemek.
Bu durum, Yahudilerin Tevrat’ı Talmud’la hükümsüzleştirmesine son derece benzer.
Yahudiler Tevrat’ı rafta bırakıp, hahamların yorumlarını din hâline getirdiler. Bugün de “Kur’an yeter” diyenler, Rasul’ü dışlayarak Kur’an’ı yalnızlaştırıyor ve onu sadece kendi anladıkları biçimde halktan izole ediyorlar.
Farklı Görünüm, Aynı Sonuç:
Yahudilikte: Tevrat → Haham yorumu → Talmud → Hakikatin örtülmesi
Bugün: Kur’an → “Sadece Kur’an” söylemi → Sünnetsizlik → Peygambersiz din → Hakikatin çarpıtılması
Son Söz:
Sünneti reddetmek, Peygamber’i devre dışı bırakmaktır.
Peygamber’i devre dışı bırakmak, Kur’an’ı delilsiz bırakmaktır.
Kur’an’ı delilsiz bırakmak, İslam’ı bir ideolojiye dönüştürmektir.
Bu anlayış artık sadece “farklı görüş” değildir.
Bile bile hakkı çarpıtmak, Kur’an’a ve Rasul’e karşı organize bir suikasttır.
Ve bu suikastçilerin isimleri bellidir: Mehmet Okuyan, Mustafa İslamoğlu ve onların gölgesine sığınan herkes.
Bu çağda hakikate sarılmak;
yalanlara, sahte din adamlarına, makam sahiplerine rağmen Allah’ın dinini dosdoğru savunmaktır.
Ve bu, zamanın en büyük cihadıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder