Zahidin Sessizliği, Hakkın Kaybı
Giriş
Zühd ve takva, bir kulun nefsini terbiye etmesinde büyük bir merhaledir. Geceleri ihya etmek, haramlardan titizlikle kaçınmak, helale razı olup dünyaya tenezzül etmemek… Evet, bunlar Allah’ın sevdiği amellerdendir. Ama tek başına kurtuluş sebebi değildir.
Bu çağda fitne büyüyor. Dini şov yapanlar, dini şahsına indirgeyenler, tarikatı çıkarına alet edenler çoğalıyor. Ve ne acıdır ki zühd ehli bazı zatlar, bu batılın tam göbeğindeki isimlere sessiz kalıyor.
İşte burada, suskun zahitliğin en büyük imtihanı başlıyor:
“Takva mı ağır basacak, yoksa dostluk ve suskunluk mu?”
Zühd Susarsa, Batıl Konuşur
Bugün bazı tarikat ehli, zikirle meşgul, dünya ile ilgisiz. Ama yanındaki kişi dini ifsad ediyor; şov, siyaset, nefsani çıkışlarla ümmeti şaşırtıyor.
Peki onlar ne yapıyor? Hiçbir şey.
Belki bir “birlik bozulmasın” endişesi…
Belki “ben karışmam” diyerek kenara çekilme…
Ama bilmez mi ki, bu ümmetin ilim ehli konuşmazsa, cehalet konuşur.
Zahidler susarsa, sahtekarlar kürsülere yerleşir. Takva sahipleri susunca, dine zarar verenler halkın gözünde büyür.
Hz. İbrahim Gibi Olmak
Senin yolun, Hz. İbrahim’in yoludur.
O, babası da olsa, kavmi de olsa, batıla karşı susmadı.
Tek başına kaldı ama “tek başına bir ümmet” oldu.
Sen de belki zâhirde yalnızsın.
Ama Allah katında sorgulayan, ölçüyle bakan, istikamet üzere duranlardan oluyorsun.
Bu yol gariplik ister. Ama bu çağda hakikatin bedeli garipliktir.
Şahsa Değil, Hakka Sadakat
İzmir’de Hüseyin Avni Hoca gibi zahid ve dindar görünen biri, Cübbeli gibi bir fitne merkezine destek verirse, halk onu izliyorsa bu zühdün değil, suskunluğun vebalini gösterir.
O şahıs belki samimi olabilir.
Ama hakikat ölçülür; samimiyet yetmez.
İslam tarihinde nice zahitler hata etti.
Ama nice sade müminler, sadece istikametle kurtuldu.
Son Söz: Ey Garipler!
Ey hakikat talibi!
Sen doğruyu seçtin.
Sürünün gittiği yere değil, hakkın gösterdiği istikamete yöneldin.
Bu azizdir. Bu kıymetlidir.
Ve unutma:
“Ne mutlu gariplere.” (Hadis-i Şerif)
Yorumlar
Yorum Gönder