Kelâmın Hakikate Ulaşmadaki Üstünlüğü: Âlemin Başlangıcı, İşleyişi ve Anlamı
1. Giriş: Ezelî mi, Sonradan mı?
Tarih boyunca filozoflar ve düşünürler, “Âlem ezelî midir yoksa sonradan mı yaratılmıştır?” sorusuna cevap aradılar. Aristo’dan itibaren yaygın felsefî görüş, evrenin ezelî olduğu yönündeydi. Bu anlayışta varlık daima vardı, sadece biçim değiştiriyordu. Ne başlangıç vardı ne de bir “yaratıcı”ya ihtiyaç. Ancak bu görüş hem aklen hem de gözlemle çelişiyordu. Ve İslam kelâmı bu çelişkiyi ilk fark eden ve çözen disiplin oldu.
2. Kelâmî Yaklaşım: “Hudûs” ve “İmkân” Delilleri
Kelâm âlimleri, özellikle Cüveynî, Gazzâlî ve Fahreddin Râzî gibi öncüler, âlemin “hâdis” (sonradan var olan) olduğunu gösteren güçlü aklî deliller ortaya koydular. “Hudûs delili”yle şöyle dediler: Her sonlu, değişen ve bileşik olan şey sonradan olmuştur. Âlem de böyle olduğuna göre onun bir başlatıcısı olmalıdır. O da kadîm ve ezelî olan Allah’tır.
Bugün modern kozmoloji, özellikle Big Bang teorisiyle bu görüşü bilimsel düzlemde doğrulamaktadır. Evren bir başlangıca sahiptir. Zaman, mekân ve madde sonradan var olmuştur. Bu da Kelâm’ın asırlar öncesinden söylediği “ezelî olan yalnız Allah’tır” hakikatini teyit eder.
3. Nedensellik Meselesi: Aristo mu, Gazzâlî mi?
Aristo’ya göre nedenler zorunlu olarak sonuçlarını doğurur. Ateş, zorunlu olarak pamuğu yakar. Bu anlayışa göre doğada Allah’a gerek yoktur; tabiat yeterlidir. Ancak İmam Gazzâlî bu anlayışı “Tehâfütü’l-Felâsife” adlı eserinde derinlemesine eleştirmiştir: “Pamuğu yakan ateş değil, Allah’ın yaratmasıdır.” Ateş sadece bir sebeptir, sonuç Allah’ın dilemesiyle meydana gelir.
Bu görüş, modern kuantum fiziğinde gözlemlenen belirsizlik, olasılık, kuantum sıçraması ve dolanıklık gibi olgularla bilimsel olarak da daha uygun hale gelmiştir. Zira doğa mekanik ve zorunlu şekilde değil, olasılıklı ve yönlendirilebilir şekilde işlemektedir. Bu da kelâmî vesilecilik (teori olarak “Adetullah” veya “Sünnetullah”) ile birebir örtüşmektedir.
4. Allah’ın Müdahalesi: Mübâşeretsiz Yaratma
Kelâm âlimleri, Allah’ın yaratmasını mübâşeret (fiziksel temas) olmadan, irade ve kudretiyle gerçekleştirdiğini vurgular. “كُنْ فَيَكُونُ” (Ol der, o da olur) ayeti bu hakikati en veciz şekilde ifade eder. Allah fiziksel evrene temas etmeden, zaman ve mekânla kayıtlı olmadan yaratır. Bu yaratma şekli modern fiziksel açıklamalardan daha kapsamlı ve mantıklıdır.
5. Bilimin İnkâra Götüren Yolu: Determinizm ve Materyalizm Tuzağı
Avrupa’da modern bilimin doğuşunda Aristo’nun tesiri hâlâ sürüyordu. Özellikle Descartes ve Newton gibi isimler evreni dev bir makine gibi tasarladı. Bu da determinist (önceden belirlenmiş) ve materyalist (maddeye indirgenmiş) bir evren anlayışına yol açtı. Ancak bu anlayış, Allah’a yer bırakmıyor, metafiziği reddediyor, hakikati daraltıyordu.
Sonuç? İnsanlık “aydınlandığını” sanarken, aslında karanlık bir indirgemeciliğe saplandı. Oysa kelâmcılar bu tuzağı yüzyıllar öncesinden görmüş ve uyarmıştı.
Üstelik bu yaklaşım, yalnızca itikadî olarak değil, bilimsel olarak da yanlışlanmıştır.
Bugün modern bilim:
Evrenin ezelî olmadığını (Big Bang),
Tabiatın zorunlu ve değişmez olmadığını (kuantum belirsizliği),
Fiziksel yasalarda bile sabitlik değil ihtimaller olduğunu (kuantum tünelleme, süperpozisyon, dolanıklık),
Ve maddenin bile mutlak varlık olmadığını (enerjiye dönüşebilirlik, boşlukta dalga/parçacık çiftliği)
göstermiştir.
Yani "her şeyi maddeyle ve zorunlu doğa yasalarıyla açıklama" çabası hem aklen hem ilmî olarak çökmüştür.
Bu çöküşün ardından tekrar metafiziğe, ilahî iradeye ve hikmete yönelmek, hakikati anlamak için zaruri hale gelmiştir.
6. Sonuç: Kelâm, Hakikatin Sesi
Bugün geldiğimiz noktada, gerek kozmoloji gerek kuantum fiziği, evrenin başlangıcı, düzeni ve işleyişi konusunda Kelâm’ın çizdiği hakikat eksenine doğru ilerliyor. Başlangıcı olan bir evren, olasılıklarla işleyen bir doğa ve her şeyin ötesinde mutlak bir Yaratıcı…
Bütün bunlar gösteriyor ki, İslam Kelâmı, hem akla hem vahye yaslanan yaklaşımıyla sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda hakikatin en tutarlı açıklamasıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder