Ana içeriğe atla

Kuantum Müteşabihtir, Hüküm Muhkemden Çıkar: İnkârın Arkasındaki Derin Cehalet

 

Kuantum Müteşabihtir, Hüküm Muhkemden Çıkar: İnkârın Arkasındaki Derin Cehalet

“Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der:
'Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!'”

(Neml 84)


1. Ayetleri Kavramadan İnkâr: Aklen ve Ahlaken Bozuk Bir Tavır

Bu ayet, inkâr edenlerin Allah’ın ayetlerine karşı gösterdiği akıl dışı ve sorumsuz tavrı ifşa eder. Onlar:

  • Ayetleri anlamadan, araştırmadan yalanlamışlardır.

  • Ayetler karşısında fikrî tembellik ve kibir göstermişlerdir.

  • İlimden nasip almadan “reddetme” yoluna gitmişlerdir.

Kur’an’ın ifadesiyle bu tutumun kökeninde ilimsizlik, hevâ ve sapma vardır. Fakat bu ilimsizlik sadece cehalet değil; aynı zamanda anlamaya kapalı bir zihnin ürünüdür.


2. Ayetleri Kavramak Mümkün mü? Peki Sınır Ne?

Evet, Kur’an insana ayetleri tedebbür etmeyi, tefekkür etmeyi ve anlamayı emreder. Ancak şunu da açıkça bildirir:

“Onun bazı ayetleri muhkemdir... Diğerleri ise müteşabihtir.”
(Al-i İmran 7)

Buradan şu sonuç çıkar:

  • Muhkem Ayetler:

    • Anlamı açık, hüküm taşıyan, yönlendirici olanlardır.

    • İnsan bu ayetlerden sorumludur, davranış ve inanç burada şekillenir.

  • Müteşabih Ayetler:

    • Yoruma açık, anlamı insan aklına göre çok katmanlı olanlardır.

    • Bilgiyle değil marifet ve teslimiyetle yaklaşılır.


3. Kâinattaki Fiilî Ayetlerde de Bu Ayrım Vardır

Kur’an’da sadece sözler değil, kâinattaki düzenler, yaratılışlar, fizik yasaları da “ayet” olarak anılır. Ve bunlarda da aynı ayrım geçerlidir:

  • Muhkem Fiilî Ayetler:

    • Güneşin doğması, suyun kaldırması, yerçekimi gibi sabit ve gözlenebilir olaylardır.

    • Fizikî dünyada bize yön tayin eder, düzeni gösterir, akıl yürütmeye dayanak olur.

  • Müteşabih Fiilî Ayetler:

    • Kuantum fiziği, karanlık madde, zamanın mahiyeti, bilinç gibi anlaşılması zor alanlardır.

    • Bunlar hakkında hüküm verilemez; ancak ibret alınır, acziyet hissedilir.


4. Kuantum Fiziği: Modern Bir Müteşabih

Kuantum fiziği, klasik nedenselliğin kırıldığı; belirsizliklerin, paradoksların ve çoklu ihtimallerin hâkim olduğu bir alandır.

  • Belirsizlik ilkesi,

  • Dalga-parçacık ikiliği,

  • Gözlemcinin sonucu etkilemesi,

  • Nedensiz gibi görünen kuantum tünellemesi,

Bu yönüyle kuantum, tam anlamıyla bir müteşabihtir. Anlamı vardır, ama sınırlarını ilmen kavramak insanın gücünü aşar. Bu, Allah’ın kudretini ve hikmetini daha da derinlemesine sezdiren bir alandır.


5. Hüküm Müteşabihten Değil, Muhkemden Çıkar

Kur’an’ın açık hükmüdür:

“Kalplerinde eğrilik olanlar, müteşabih ayetlerin peşine düşer.”
(Al-i İmran 7)

  • Müteşabih üzerinden metafizik veya bilimsel hüküm çıkarmak; sapmaya, fitneye ve bozulmuş düşünceye kapı açar.

  • Bu kural, fiilî ayetler için de geçerlidir:
    Kuantum gibi belirsiz, yoruma açık sistemler üzerine "evren kendi kendine var oldu" demek, hüküm değil sapmadır.


6. Determinizmden Müteşabihliğe Savrulan Tabiatçılar

🔍 Modern bilimin serüvenine bakıldığında açıkça şu gerçek görülür:

  • Klasik fizikte evren mekanik, düzenli ve nedensel olarak tasvir ediliyordu. Bu, bir anlamda “muhkem gibi görünen” bir modeldi.

  • Tabiatçılar, bu düzene sığınıp “Evren kendine yeterlidir” diyebiliyordu.

Ancak:

  • Kuantum fiziği, Big Bang, entropi, zamanın asimetrisi gibi yeni gelişmeler:

    • Bu muhkem gibi görünen yapıyı sarstı.

    • Tabiatçılar artık kendilerini mecburen müteşabih bir zeminde buldular.

Sonuç?

Açıklayamadıkları bir gerçeklik karşısında ya teslim olacaklardı,
Ya da bilinmezliğe ideolojik bir örtü çekip “evren kendi kendine var oldu” diyeceklerdi.
Ne yazık ki ikincisini yaptılar. İşte bu, Neml 84’te kınanan tavrın modern bilim versiyonudur.


7. Allah’ın Hikmeti: Kibrin Maskesini Düşüren Bir İlahi Cilve

Tarihin cilvesi değil, ilahi hikmetin cilvesidir:

  • Bilimi putlaştıranlar, onu Allah’ı inkâr aracı olarak kullanmaya kalktılar.

  • Ama Allah, o bilimin içinden kuşatamadıkları, tutarsızlıkları çoğaltan, insanı acziyete getiren meseleler çıkardı.

Bu durum şu ayetin tam tecellisidir:

“Onlar tuzak kurdular; Allah da onlara karşılık verdi. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.”
(Âl-i İmran 54)


📌 SONUÇ: Kuantum Müteşabihtir, Hüküm Muhkemden Çıkar

  1. Allah’ın ayetlerini kavramadan inkâr etmek, sadece cehaletle değil;
    yanlış anlama, müteşabihi suistimal etme ile de mümkündür.
    Neml 84, bu tavrı açıkça ifşa eder.

  2. Kuantum gibi müteşabih alanlardan hüküm çıkarmaya çalışmak,
    sapmanın, bilimsellik kisvesine bürünmüş halidir.

  3. İlahi sistem öyle kurulmuştur ki,
    insan her şeyin özüne varamayacak,
    ama vardığı muhkem olanla iman, marifet ve teslimiyet inşa edebilecektir.

  4. Makro âlem muhkemdir; nedenselliği, düzeni, ince ayarı ile Allah’ın varlığına en açık delildir.
    Kuantum ise hikmeti artırır ama sorumluluk alanı değildir.


"İman, marifetin meyvesidir. Marifet ise ihata değil, tefekkür ve teslimiyettir."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...