Ana içeriğe atla

Ulul Elbab ve Ulul Akl: Kur’an’da Akıl ve Öz’ün İki Ufku

Ulul Elbab ve Ulul Akl: Kur’an’da Akıl ve Öz’ün İki Ufku


1. Giriş: Akıl mı Öz mü?

Kur’an’da geçen ulul elbab (öz akıl sahipleri) ve ulul akl (akıl sahipleri) ifadeleri, yüzeyde benzer görünse de arka planlarında büyük bir derinlik farkı taşır. Her iki kavram da insanın düşünme, anlama ve hakikate yönelme potansiyeline işaret eder. Ancak biri yolun başını (ulul akl), diğeri ise hakikate varmış kemâl halini (ulul elbab) temsil eder.


2. Elbâb Kelimesinin Anlamı: Lübb’ün Çoğulu Olarak Derin Öz

a. Lügavî (Dilsel) Köken

  • Elbâb (الألباب), “lubb (لُبّ)” kelimesinin çoğuludur.
  • Lubb, “bir şeyin özü, iç yüzü, en saf ve en hakikî parçası” demektir. Tıpkı bir meyvenin dış kabuğunu soyduğunuzda elde edilen özü gibi.
  • Bu kavramın zıddı ise dış yüzeye takılı kalmak, şekli anlamaktır. Lubb ise şeklin ardındaki hakikate inmektir.


b. Kur’an’da Bağlamsal Anlam

Kur’an’da ulul elbab:

  • Zihinsel faaliyetlerin arı halini temsil eder.
  • Şehvet, öfke, nefsaniyet gibi kirlerden arındırılmış bir akıl anlamına gelir.
  • Yalnızca bilen değil, bilen, anlayan, ibret alan, zikreden, teslim olan kalbî-aklî bütünlük taşıyanlardır.


c. Elmalılı Hamdi Yazır’ın Açıklaması

“Lübb, bir şeyin özüdür. Aklın özü ise nefisten arınmış, şehvet ve gazaptan kurtulmuş, sırf hakka yönelmiş selim akıldır. İşte ulul elbab, bu nitelikte bir idrake sahip olanlardır.”


d. Fahreddin er-Râzî’ye Göre

Râzî, ulul elbabı yalnızca aklın teorik düzeyini değil, marifet ve huşû derecesine ulaşmış arı aklı temsil eden kimseler olarak açıklar. Onlar yalnız düşünmez, “zikirle düşünenlerdir.” Bu da onları ulul akl seviyesinin ötesine taşır.


3. Ayetlerin Metni ve Mealleri

Bakara 2:164

“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara fayda veren şeylerle denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, orada hareket eden her canlıda, rüzgârları yönlendirmesinde ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutta, düşünen bir toplum için gerçekten ibretler vardır.”

(Bakara 2:164 – Diyanet İşleri Başkanlığı Meali)


Ali İmran 3:190–191

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde akıl sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler: ‘Rabbimiz! Sen bunları boş yere yaratmadın. Sen yücesin, bizi ateş azabından koru!’”

(Ali İmran 3:190–191 – Diyanet İşleri Başkanlığı Meali)



4. Elmalılı ve Râzî’nin Tefsirlerine Göre:


Elmalılı Hamdi Yazır:

  • Bakara 164’te sayılan kevnî ayetlerin her biri, insanı düşünmeye ve sonuç çıkarmaya davet eder. Bu, aklın kullanılmasını teşvik eder.
  • Ali İmran 190–191 ise daha çok kalp ve zikir boyutuna yöneliktir. Ulul elbab hem akleden, hem zikreden, hem de Allah’a yönelen kullardır.


Fahreddin er-Râzî:

  • Bakara ayetinde “akıl yürütme”, kainattaki nedensellikleri kavrama, Allah’ın varlığına ulaşma çabasıdır.
  • Ali İmran ayetinde ise artık “marifet” devreye girer: kul tefekkürle Allah’a yönelmiş, azamet karşısında huşu duymaya başlamıştır. Bu artık marifetullah makamıdır.



5. Kur’an’ın Tertibindeki Hikmet: Fâtiha’dan Bakara’ya, Oradan Âl-i İmrân’a

Kur’an’a Fâtiha ile başlayan mümin, “Bizi doğru yola ilet!” duasıyla yola çıkar. Hemen ardından gelen Bakara Suresi, kevnî delillerle aklı ikna etmeye, gözlem ve düşünceye sevk etmeye başlar. Burada muhatap ulul akl düzeyindedir.

Sonrasında gelen Ali İmran Suresi ise bu yolculuğun ikinci aşamasıdır: kişi artık zikreder, dua eder, teslim olur, tefekkür eder. Bu da ulul elbab düzeyidir.

Bu sırayla Kur’an adeta şunu söyler:

“Ey kulum! Önce aklını işlet, sonra kalbini saflaştır, sonunda marifetle bana yönel!”


Kur’an tertibi, lafzî değil hikmete dayalı bir terbiyedir.


7. Ulul Elbab’a Ulaşmak: Ulul Akl Terk Edilmeden Terfi Edilir

Kur’an’ın metoduna göre ulul elbab, ulul akl merhalesi aşılarak, onun üzerine bina edilerek ulaşılır. Çünkü akıl, kalbe giden kapıdır. Akletmeden tefekkür, tefekkür etmeden zikir, zikir olmadan da marifet gerçekleşmez.

a. Doğrudan Ulul Elbab Olunmaz

  • Kur’an’ın tertibi bunu red eder: Fatiha’da yol talebi, Bakara’da akıl eğitimi, Ali İmran’da kalbî derinlik vardır.
  • Ulul elbab, aklını çalıştırıp onu nefsi arıtan bir noktaya taşımış kişidir. Yani bu, bir “terfi”dir.


b. Elmalılı ve Râzî Bu Merhaleyi Nasıl Açıklar?

  • Elmalılı: “Lübb, aklın saf halidir. Şehvet ve gazaptan kurtulmuş bir idraktir. Kabuk soyulmuş, özü kalmış akıldır.”
  • Râzî: Ulul elbab, marifetullah mertebesine ulaşmış kişidir. Onlar sadece tefekkür etmez; aynı zamanda zikirle, dua ile Allah’a yönelir.


c. Tasavvufî ve Kelâmî Yaklaşım

  • akl: Nazarî akıldır. Gözlem yapar, düşünür, karşılaştırır.
  • Ulul elbab: Kalp gözüyle gören, tefekkür eden, Hakk’a yönelen kuldur. Bu, ancak bir nevi arınmayla, kalbin terbiye edilmesiyle mümkündür.
  • Farabi’de teorik akıl, Gazali’de ise “kalp idraki”yle birleşerek lübbe ulaşır.


d. Merhale Merhale Yükseliş

Merhale

Vasıf

Ayet

Sonuç

1. Basamak

Ulul Akl

Bakara 164

Akıl uyanır, gözlem başlar

2. Basamak

Tefekkür + Zikir

Ali İmran 191

Kalp parlar, dua baÅŸlar

3. Son Durak

Ulul Elbab

Ali İmran 191

Öz idrak, marifetullah, huzur


e. Kur’an’ın Eğitim Metodu:

“Aklı çalıştırmadan kalbi saflaştıramazsın. Delilleri göremeyen, hikmeti kavrayamaz.”


8. Sonuç: Kur’an’ın Terbiye Metodu – Aklı Uyandırmak, Kalbi Arındırmak, Öz’e Yükseltmek

Kur’an’da akıl, iman yolculuğunun ilk adımıdır. Ancak bu yolculuk lübb ile kemâle erer. Ulul akl, kevnî delilleri gören ve akıl yürüten kimselerdir. Ulul elbab ise o delillerin ardındaki hikmeti kavrayıp Hakk’a yönelen, zikirle yoğrulmuş saf akıl sahipleridir.

Kur’an adım adım şöyle terbiye eder:

  • Aklı uyandırır: Bakara 164
  • Kalbi arındırır: Ali İmran 190–191
  • İnsanı özüne, lübbe taşır: marifetullah, huzur, teslimiyet


Bakara 164: “Ey insan! Delilleri gör, düşün, aklet!”

Ali İmran 190–191: “Ey mümin! Tefekkür et, zikret, teslim ol!”


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...