Fıtrat, Emanet ve Elest: Varlığın Sorumluluğu Aklen ve Naklen
İnsan neden yaratıldı? Neden sorumlu? Neden şükretmeli, ibadet etmeli? Bu sorular hem vahyin, hem de aklın cevabını aradığı en temel varoluş sorularıdır. Cevaplar ise Kur’an’ın sunduğu üç hakikat etrafında örülür:
I. ÜÇ NAKLÎ TEMEL: Söz, Emanet ve Fıtrat
1.
Elest Bezmi – Verilen İlahi Söz
“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediklerinde, onlar: ‘Evet, şahit olduk’ dediler…”
(A’râf 172)
Bu ayet, insanın yaratılmadan önce Allah’ı tanıyıp O’nu Rab olarak kabul ettiğini bildirir. Bu, insanın varoluşunun sadece biyolojik değil, ahlakî ve bilinçli bir sözleşmeye dayandığını gösterir.
2.
Emaneti Yüklenme – Kabul Edilen Sorumluluk
“Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik… İnsan onu yüklendi.”
(Ahzâb 72)
İnsan bu sözleşmenin gereğini üstlenmiş, akıl ve irade ile donatılarak imtihan sorumluluğunu kabul etmiştir.
3.
Fıtrat – Programlanmış Yöneliş
“O halde yüzünü hanif olarak dine çevir; Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata uygun olarak.”
(Rûm 30)
İnsan bu dünyaya Allah’a yönelmeye meyyal bir yapıyla gelir. Bu, Elest’te verilen sözün ve emanetin fıtrata işlenmiş halidir.
II. AKLÎ TEMELLER: Varlık, Seçim ve Sorumluluk
1.
Varlık, bağıştır – Şükür gerektirir
Kendi kendimize var olmadık. Bu varlık hak edilmiş değil, ihsan edilmiş bir nimettir. Aklın hükmü şudur:
“Hak edilmeyen nimete karşı minnet gerekir.”
2.
İrade ve bilinç varsa, sorumluluk kaçınılmazdır
Seçebilen bir varlık, yaptığı tercihlerden mesuldür. Aksi hâlde akıl anlamsızlaşır, adalet bozulur.
3.
İnsan anlam arar – Bu arayış onu Yaradan’a yöneltir
Hayatın sadece yemek, içmek, eğlenmek olmadığını biliriz. İnsan, anlamı yalnızca varlığın kaynağında bulabilir.
III. VARLIK BİLİNCİNDEN KULLUĞA: Şu Sonucu Unutma
“Var olmak bizim için iyidir.”
Çünkü yoklukta ne bilinç vardır, ne sevgi, ne umut, ne cennet. Varlık, nimetlerin ve ebediyetin başlangıcıdır.
Eğer insan:
- Var olmayı seviyorsa,
- Var olmaya devam etmek istiyorsa,
- Bu varlığı değerli ve anlamlı buluyorsa…
O hâlde bu varlığın verildiği kaynaktan yüz çeviremez. Çünkü var olmak sadece başlamak değil, doğru yolda sürdürmekle anlam kazanır.
“Öyleyse siz Beni anın ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.”
(Bakara 2/152)
Bu ayet, insanla Allah arasındaki karşılıklı bağlılığı ve sorumluluğu en özlü şekilde ifade eder. Zikir, Allah’ı unutmamak; şükür, bu unutmamanın fiile dönüşmesidir.
SON SÖZ: Varlığı Sürdürmenin Yolu Fıtrata Dönmektir
- Elest’te söz verdik,
- Emaneti yüklendik,
- Fıtratla yaratıldık,
- Aklımızla bunu idrak ediyoruz,
- Ve varlığımızı seviyorsak onu yaratılış gayesine uygun yaşamakla koruyabiliriz.
“ ..Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur. ”
(Ahzâb 71)
“Yaratan bilmez mi? O Latîf’tir, Habîr’dir.”
(Mülk 14)
İnsan, Allah’a verdiği sözü unutmamalı, fıtratına sadık kalmalı ve emanetin gereğini yerine getirmelidir. Çünkü yaratılmak bir başlangıçtır; yaratılışın gayesine göre yaşamak ise gerçek kurtuluştur.
Yorumlar
Yorum Gönder