Ana içeriğe atla

Aydınlanmanın Gizli Çelişkisi: Aristo’dan Kaçarken Aristo’ya Sarılmak..(V.1) Farabi–İbn Sina Yoluyla Determinizmin Meşrulaştırılması ve Gazâlî’nin Susturulması

 


Aydınlanmanın Gizli Çelişkisi: Aristo’dan Kaçarken Aristo’ya Sarılmak..(V.1)




Farabi–İbn Sina Yoluyla Determinizmin Meşrulaştırılması ve Gazâlî’nin Susturulması






Giriş: Aydınlanmanın Yüzeysel Zaferi, Derin Yenilgisi



Aydınlanma düşüncesi, Batı tarihinde “dogmaya karşı aklın zaferi” olarak sunulmuştur.

Bu anlatı, özellikle Aristo ve Batlamyus’un ortaçağ boyunca egemen olmuş geosentrik kozmolojisinin yıkılmasıyla zirveye ulaşır.

Ancak derinlemesine bakıldığında Batı, Aristo’nun sadece gökbilimini değil, aynı zamanda tanrısız nedensellik felsefesini de içselleştirmiştir.


İslam dünyasında bu çizgi Farabi ve İbn Sina ile temsil edilirken, buna karşı çıkan Gazâlî susturulmuş; Batı, seküler projesini inşa ederken “Tanrılı ama Tanrısız gibi işleyen bir doğa” anlayışına bu filozoflar üzerinden ulaşmıştır.





1. Aristo’nun Mirası: Kozmoloji Gitti, Metafizik Kaldı



Aristo’ya göre:


  • Varlıklar, madde + form bileşimidir.
  • Evren sonsuzdur, değişmezdir, kendi düzeni içinde işler.
  • Tanrı ilk muharriktir; harekete geçirir ama karışmaz.
  • Sebep–sonuç ilişkisi doğanın zorunlu işleyişidir.



Aydınlanma Batı’sı bu kozmolojiyi reddetti:


“Dünya evrenin merkezi değil.”

“Gökler sabit değil, hareketli.”

“Gözlem ve deney akıldan önce gelir.”


Fakat Aristo’nun metafiziği, yani doğadaki katı nedensellik ve ilahi müdahalenin dışlanması aynen benimsendi.





2. Farabi ve İbn Sina: Aristo’nun İslamî Versiyonu



Farabi ve İbn Sina:


  • Aristo’nun felsefesini İslamî kavramlarla sentezlemeye çalıştılar.
  • Allah’tan sadece bir şey sudûr eder dediler: İlk Akıl.
  • Bu akıl düşünür, ondan felekler, nefisler ve maddî evren oluşur.



Bu sistemde:


  • Allah yaratmaz; zatının zorunlu sonucu olarak varlık ortaya çıkar.
  • İrade ve kudret değil; zorunluluk esastır.
  • Tanrı sadece düşünür, kâinata karışmaz.






3. Gazâlî’nin Reddi: Allah Dileyerek Yaratır



Gazâlî, bu sisteme karşı çıktı.

Tehâfütü’l-Felâsife adlı eserinde:


  • Allah’ın fail-i muhtâr olduğunu savundu.
  • “Allah yaratmayı istemez, sadece zatı gereği varlık taşar” görüşünü küfür sınırında değerlendirdi.
  • Sebep-sonuç ilişkisini zorunlu değil, Allah’a bağlı iradî bir ilişki olarak tanımladı.



Kur’an’da geçen temel ilke:


“Şüphesiz Allah, dilediğini yapandır.” (Burûc 16)





4. Batı’nın Tercihi: Gazâlî’yi Sustur, Farabi’yi Meşrulaştır



Batı düşüncesi, modern bilimi inşa ederken:


  • İrade sahibi Tanrı fikrinden kurtulmak istiyordu,
  • Ama Tanrı’yı tamamen reddetmek de toplumsal çöküşe sebep olabilirdi.



Bu durumda en uygun model:


“Var ama etkisiz bir Tanrı” anlayışıydı.

Ve bu model Farabi ve İbn Sina’nın sudûrcu Allah tasavvurunda hazırdı.


Sonuç:


  • Batı akademyasında Farabi ve İbn Sina yüceltildi,
  • Gazâlî ya mistikleştirildi ya da sistem dışı bırakıldı.






5. Çelişkinin Özeti: Aristo’dan Kaçarken Aristo’ya Sığınmak



Batı, görünürde Aristo’nun evrenini yıkmıştı.

Ama aslında onun neden-sonuç fetişizmini, doğa yasası kutsamasını, Tanrı’yı dışlayan fail anlayışını benimsedi.

Yani:

Reddedilen

Benimsenen

Aristo’nun kozmolojisi

Aristo’nun nedensel ontolojisi

Batlamyus’un göksel düzeni

Newton’un mekanik evreni

Tanrısal emir

Determinist doğa yasası

Kur’an’ın fail Allah’ı

Zorunlu evren modeli



Aristo’nun göklerini yıktılar ama kafesini tuttular.

Tanrıyı susturdular, doğa yasalarını konuşturdular.

İrade yerine mekanizmayı koydular.





6. Modern Bilim Gazâlî’ye Yaklaşıyor



  1. yüzyılda ortaya çıkan kuantum mekaniği ve modern parçacık fiziği, klasik fizik yasalarının mutlak ve evrensel geçerliliğini ciddi biçimde sarstı.



Werner Heisenberg şöyle der:


“The law of causality is no longer applied in quantum theory, and the law of conservation of matter is no longer true for the elementary particles. Obviously Kant could not have foreseen the new discoveries, but since he was convinced that his concepts would be ‘the basis of any future metaphysics that can be called science,’ it is interesting to see where his arguments have been wrong.”



Bu söz üç gerçeği gösterir:



  1. Zorunlu nedensellik anlayışı çökmüştür.
  2. Kant’ın ve Aristo’nun metafizik temelli doğa tasarımı geçersizleşmiştir.
  3. Bilim, açıklanamayanı, belirsiz olanı ve iradeye açık yapıları kabul etmek zorunda kalmıştır.



Gazâlî’nin uyarısı bugünün bilimiyle örtüşmektedir:


“Sebepler işler ama zorunlu değildir. Allah dilerse sonuç doğar, dilemezse doğmaz.”





Sonuç: Gazâlî’nin Balyozu ve Tevhidin Zaferi



Batı, Aydınlanma ile aklı merkeze aldı ama vahyi arka plana attı.

Kur’an’ın fail, dileyen, kahreden, yaratan Allah’ı yerine, zorunlu doğa yasaları koydu.

Bu sistemin İslamî geçiş noktası Farabi ve İbn Sina oldu.

Gazâlî ise hem tevhid hem hakikat adına susturulmaya çalışıldı.


Ama sonunda Gazâlî’nin balyozu,

Farabi–İbn Sina üzerinden inşa edilen Batılı determinizmin tam tepesine indi.

Bugün o yapının çatlaklarından hakikat ışıkları sızıyor:

Evren bir mekanizma değil, bir mucizedir.

Ve onu işleyen, Allah’ın iradesidir.


“Şüphesiz Allah, dilediğini yapandır.” (Burûc 16)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...