Bilimin Putlaştırılması: Dawkins’ten Şengör’e, Modern Bilim Rahiplerinin Maskesini Düşürmek
GİRİŞ: Modern Zamanların Yeni Dinî: Bilimcilik (Scientism)
Bilim, Allah’ın kevnî ayetlerini anlamamıza yarayan bir araçtır; hakikatin kendisi değil, ona işaret eden bir delildir. Ne var ki modern zamanlarda bu araç ilahlaştırılmış, kutsanmış, mutlaklaştırılmış ve bilimcilik (scientism) adını verdiğimiz yeni bir “iman sistemi” kurulmuştur. Bu sistemde bilim sadece doğayı açıklayan bir metot değil, her şeyin anlamını ve değerini belirleme iddiasında olan bir ideolojiye dönüşmüştür.
Modern zamanların “altın buzağısı” işte budur: Bilimi ilahlaştırmak. Artık teleskoplar ve laboratuvarlar yeni mabetler, bilim insanı maskesi takmış ideologlar da bu mabetlerin putperest rahipleri haline gelmiştir. Bu yazı, bu dogmatik sistemin önde gelen temsilcilerini—hem yabancı hem de yerli figürleri—tek tek ele alarak, bilimin hakikat yerine geçirilmeye çalışıldığı bu çağdaş şirk düzenini deşifre edecektir.
1. Richard Dawkins – Darwinizm’i Dinleştiren Modern Misyoner
Richard Dawkins, evrimi bir biyolojik teori olmaktan çıkarıp hayatın, ahlakın, hatta toplumun tümünü açıklayan bir “bütüncül sistem” haline getirmeye çalışmıştır. Onun gözünde evrim, Tanrı’nın yerini alacak kadar açıklayıcıdır. “Kör Saatçi” kitabında bilinçsiz doğal süreçlerin, sanki bilinçli bir mühendis gibi organizmaları şekillendirdiğini anlatırken, aynı zamanda bu sürecin hiçbir kutsal anlam taşımadığını söyler.
İddiası: “Doğal seçilim Tanrı’ya gerek bırakmayacak kadar güçlü bir açıklamadır.”
Çelişkisi: Doğal seçilim, ancak var olan genetik bilgi üzerinden işler. Bilgi kaynağı açıklanmadıkça evrim kendi başına bir başlangıç açıklaması sunamaz. Ayrıca amaçsız bir sürecin ahlaki ve zihinsel varlıklar üretmesi, kendi çelişkisidir.
Karşı Delil: Kur’an’da yaratılış, maksatlı ve hikmetlidir: “O, yarattığını en iyi bilendir.” (İsrâ, 84). Bilgi, bilinçten doğar; körlükten değil.
2. Stephen Hawking – Kozmolojiyi Tanrısızlaştırma Aracı Yapan Kurucu Rahip
Stephen Hawking, fizik yasalarının varlığını Tanrı’nın yokluğuna delil sayan ilk akademik figürlerden biridir. Özellikle “Büyük Tasarım” adlı eserinde “Evreni başlatmak için Tanrı’ya gerek yoktur” diyerek fizik yasalarının kendi kendine yeterli olduğunu savunmuştur.
İddiası: “Yerçekimi gibi bir yasa varsa, evren kendiliğinden var olabilir.”
Çelişkisi: Yerçekimi gibi bir yasadan söz edebilmek için önceden var olan düzenli bir yapı, zaman-mekân ve matematiksel çerçeve gerekir. Bu yapılar nereden geliyor?
Karşı Delil: Yasalar varsa, yasa koyan da vardır. Fizik yasaları, yaratılışı açıklamaz; sadece nasıl işlediğini anlatır. “Bir şeyi dilediğinde O’nun emri sadece ‘Ol’ demesidir.” (Yâsîn, 82)
3. Lawrence Krauss – Hiçlikten Varlık Üretmeye Çalışan Sözde Sihirbaz
Krauss’un “Hiçbir Şeyden Bir Evren” adlı eseri, modern bilimciliğin en göz alıcı örneklerinden biridir. “Hiçlik” kavramını kuantum alanıyla eşitleyerek felsefeyi alt etmeye çalışır.
İddiası: “Evren, vakum dalgalanması gibi doğal bir süreçle hiçlikten ortaya çıkabilir.”
Çelişkisi: Bahsettiği hiçlik aslında bir şeydir: enerjiye, alana ve zamana sahiptir. Yani “hiç” değildir. Bu bir aldatmacadır.
Karşı Delil: Gerçek hiçlik tanımı metafiziktir: ne madde, ne enerji, ne zaman, hiçbir şey yok. Fizik bunu tanımlayamaz. O hâlde evrenin varlığı, mutlak bir iradeye dayanır.
4. Neil deGrasse Tyson – Bilimi Pop Kültür Haline Getiren İkonlaştırılmış Yorumcu
Tyson, bilimi kitlelere ulaştıran bir figür olsa da, zamanla bilimi tüm inanç sistemlerinin yerine koyan bir propaganda aracına dönüştürmüştür. “Bilim tek güvenilir bilgi kaynağıdır” gibi mutlak cümlelerle hareket eder.
İddiası: “Bilim dışında bilgi yoktur.”
Çelişkisi: Bu cümle, bilimsel değil, felsefî bir iddiadır. Yani bilim dışında bir bilgi türüyle ifade edilmiştir. Kendi kendini çürütür.
Karşı Delil: Bilim, deneyle sınırlıdır. Ahlak, mantık, sanat, felsefe gibi alanlar bilimle ölçülemez. Ama gerçektir.
5. Sam Harris – Ahlakı Bilimle Yeniden İnşa Etmeye Çalışan Seküler Teolog
Harris, ahlakı “en az acı çektiren eylem” gibi ölçülebilir kriterlerle tanımlayarak metafiziği dışlamaya çalışır. Ancak bu indirgemeci yaklaşım, ahlaki değerleri faydaya indirgeyerek nesnelliğini yitirir.
İddiası: “Bilimsel olarak en az zarar veren şey en ahlaklı olandır.”
Çelişkisi: Ahlak, niyet ve anlamla ilgilidir; sadece sonuçla değil. Acı çekmemek, doğrudan iyi olmayı garantilemez.
Karşı Delil: Kur’an: “Nefse ve onu şekillendirene andolsun.” (Şems, 7). Ahlak, yaratılıştan gelir. Fıtratla, akılla, vicdanla ölçülür.
6. Celal Şengör – Bilimin Gerçek Temsilini Sömürerek Dine Hedef Alan Türk Pozitivisti
Şengör, Osmanlı’dan itibaren dinin ilerlemeye engel olduğunu savunarak, neredeyse tüm başarısızlıkları dinin sırtına yıkar. Oysa kendi dayandığı bilimsel mirasın önemli bölümü Müslüman alimlerce inşa edilmiştir.
İddiası: “Bilim dine rağmen ilerledi.”
Çelişkisi: İbn Sina, Farabi, Cezeri, Tusi, Biruni gibi İslam alimlerinin ortaya koyduğu bilimsel miras, Batı’nın temelini oluşturmuştur. Din, bilime değil; dogmatizme karşıdır.
Karşı Delil: Gerçek bilimin düşmanı din değil; kibirdir. Gerçek alim, bildiği kadar bilmediğini de kabul eder.
7. Fatih Altaylı – Bilimi Şov Malzemesi Yapan Medya Tüccarı
Altaylı, medyada bilimi savunuyormuş gibi yaparak aslında onu yüzeysel, gösterişli ama içi boş hale getiren bir figürdür. Dinî hassasiyetlere saldırarak reyting almayı hedefler.
İddiası: “Bilim sorgular, din sorgulatmaz.”
Çelişkisi: Kendisinin sunduğu figürler sorgulanmaz şekilde takdim edilir. Sorgulamayı öğütleyen biri olarak kendisi hiçbir zaman sorgulanmaz. Bu da bilim değil; propaganda olur.
Karşı Delil: Gerçek mütefekkir tevazuludur. Popülerlik değil, derinlik arar.
8. Kerem Cankoçak – Bilimi Simetri Kırılmasıyla İlahsızlaştıran Yerli Hawking
Cankoçak, evrenin Tanrı olmadan da açıklanabileceğini savunarak Hawking ve Krauss’un çizgisinde bir anlatı kurar. Simetri kırılması, kuantum dalgalanmaları gibi olgularla yaratılışın açıklanabileceğini iddia eder.
İddiası: “Evren simetri kırılması ve kuantum mekanizmasıyla kendiliğinden var olabilir.”
Çelişkisi: Bahsettiği mekanizmalar zaten belirli fizik yasalarına tabidir. O yasaları koyan kimdir? Ayrıca “hiçlikten oluşum” hala metafizik bir sorundur, fiziksel bir işlem değildir.
Karşı Delil: “Onların bilgisi bununla yetmez.” (Tâhâ, 110). Gerçek bilgelik, bilginin sınırını bilmektir. Kuantum fizikçilerinin bile itiraf ettiği gibi, bu düzeyde spekülasyonlar hâkimdir; kesinlik değil.
SONUÇ: Bilim Hakikatin Hizmetkârıdır, Efendisi Değil
Bilim, hakikati arama yolunda değerli bir ışıktır. Ama bu ışığı ilahlaştırmak, onunla aydınlanmak değil, onunla kör olmaktır. Bu yazıda ele alınan her figür, bilimi ilahlaştırarak ona secde eden birer “modern rahip”tir. Her biri, ya Tanrı’yı yok sayarak, ya da dini küçümseyerek aslında bilimi kirletmektedir.
Kur’an, bize aklımızı kullanmamızı, kevnî ayetlere bakarak düşünmemizi, ama asla bu araçları ilah edinmememizi öğretir:
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde aklını kullananlar için gerçekten deliller vardır.” (Âl-i İmrân, 190)
Artık açıkça ifade edilmelidir:
Bilim mutlak değildir.
Bilim yetersizdir.
Bilim sadece bir yoldur; o yolun sonunda Hakk’a ulaşmak için kullanılırsa kıymetlidir.
Aksi hâlde bu çağın altın buzağısı, mikroskopta parlayan sahte tanrıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder