Ana içeriğe atla

Basîretle Davet ve Kur’ân’da Basâir Üzerine

 Basîretle Davet ve Kur’ân’da Basâir Üzerine

Kur’ân-ı Kerîm, hakikatin apaçık delillerle bildirildiği, aklı ve kalbi muhatap alan ilahî bir hitaptır. Bu hitabın muhatabı olan insan ise sadece duyularıyla değil, aklı ve kalbiyle de idrak etmekle yükümlüdür. İşte bu noktada basîret kavramı devreye girer. Basîret, zahirî gözün değil, kalp gözünün açık olması demektir. Hakikati sadece görmekle değil, kavrayıp imanla içselleştirmekle mümkündür. Kur’ân, tebliğ görevini de bu kavrayışa bina ederek Peygamber Efendimiz’e şöyle buyurmuştur:

“De ki: İşte bu benim yolumdur. Ben Allah’a basîret üzere davet ediyorum; ben ve bana uyanlar da böyle yapar.”
(Yûsuf, 108 – Diyanet Meali)

I. Basîret Nedir? Kalbin Gözüyle Görmek

Basîret; sözlükte “görmek, apaçık anlamak, içyüzünü kavramak” manalarına gelir. Terim olarak ise: Kalbin, vahiy ve akıl yoluyla hakkı tanıması, bâtıldan ayrıştırması ve gereğince hareket etmesidir.
Kur’an’da basîret, çoğu zaman nur, hidayet, hakikat, akletmek kavramlarıyla iç içedir. Bu bakımdan basîretli olmak sadece gözle görmek değil; idrak etmek, tefekkür etmek, ibret almak demektir.
Cenab-ı Hak buyurur ki:
“Size Rabbinizden basîretler geldi. Artık kim görürse kendi yararına, kim de körlük ederse, kendi aleyhinedir.”
(En’âm, 104 – Diyanet Meali)

II. Kalp Körlüğü: Hakkı Görememenin Sebebi

Kur’ân, görmenin sadece gözle değil, kalple olduğunu bildirir. Fiziksel körlük değil; kalbî körlük esas felakettir:
“Gerçekte gözler kör olmaz; fakat göğüslerdeki kalpler kör olur.”
(Hac, 46 – Diyanet Meali)
Bu ayet, hakikati göremeyenlerin sadece gözle değil, basîretle göremediğini gösterir. Kalp gözünü kör edenler Kur’an’ın ayetlerine de sağır ve kör davranır:

“Rablerinin ayetleri kendilerine hatırlatıldığında, onlara sağır ve kör davranmazlar.”
(Furkan, 73 – Diyanet Meali)

III. Davetin Üç Temel Esası: Hikmet, Nasihat ve Güzel Mücadele

Cenab-ı Hak, Peygamber’ine ve onun yolundan giden davetçilere şu ölçüyü koymuştur:
“Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde mücadele et.”
(Nahl, 125 – Diyanet Meali)
Bu ayetteki üç esas, basîretle davetin nasıl olması gerektiğini gösterir:
- Hikmet: Vahyin ve aklın uyumuyla oluşan doğru söz ve davranış.
- Mev'ıza-i hasene: Kalbe işleyen yumuşak ve etkileyici öğüt.
- Cedel billeti hiye ahsen: En güzel yöntemle tartışmak, hakikati incitmeden savunmak.

IV. Peygamberin Vazifesi: Zorlamak Değil, Bildirmek

Kur’ân, Hz. Peygamber’in tebliğde zorlama değil, bildirme ve hatırlatma görevine sahip olduğunu bildirir:
“Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim.”
(En’âm, 104)
“Sen sadece bir uyarıcısın.”
(Gâşiye, 21)
Çünkü hakikate ulaşmak için basîret gerekir; bu ise irade ile olur. Zorla iman değil, basîretle teslimiyet makbuldür.

V. Günümüzde Bir Basîretli Davet Örneği

Bir Müslüman, iş yerindeki arkadaşının cuma namazlarına gitmediğini fark eder. Ona nasihat etmek ister:
Yanlış Davet: “Sen cuma kılmıyorsun, yazıklar olsun!”
Doğru Davet: “Kardeşim, geçenlerde güzel bir hutbe dinledim. Ne zaman beraber gitsek? Belki sana da iyi gelir.”
Bu örnekte hikmet, yumuşak üslup ve davet edici nezaket vardır.

Sonuç

Basîretle davet etmek, hakikatin taşıyıcısı olmakla birlikte, o hakikatin güzel temsilcisi de olmaktır. Kalbiyle konuşmayan kalbe hitap edemez. Sözden önce hâl ile, sonra hikmetle, sonra delille davet eden kazanır.


Kur’ân’da Bildirilen Basiretler (Basâir)

1. 

Kur’ân’ın Kendisi Bir Basîrettir


Câsiye Sûresi 20: Bu Kur’an, insanlar için kalp gözleri (konumundaki bir nur), kesin olarak inanan bir toplum için de bir hidayet ve bir rahmettir.
هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ ﴿٢٠

  • Basîretler nedir burada?
    • Kur’an’ın ayetleri, delilleri, öğretileri ve ahlaki rehberliği.
    • Hem aklî hem kalbî ikna unsurlarıdır.
    • İman etmek isteyen için netlik ve rahmettir.


2. 

Mûsâ’nın Getirdiği Mucizeler Basîrettir


Hûd Sûresi  96,97.: Andolsun, biz Mûsâ’yı âyetlerimizle ve apaçık bir mucize ile Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber gönderdik de ileri gelenler Firavun’un emrine uydular. Hâlbuki Firavun’un emri doğru değildi.
وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا مُوسٰى بِاٰيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۙ ﴿٩٦
اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ فَاتَّبَعُٓوا اَمْرَ فِرْعَوْنَۚ وَمَٓا اَمْرُ فِرْعَوْنَ بِرَش۪يدٍ ﴿٩٧﴾


Kasas Sûresi 43: Andolsun, ilk nesilleri yok ettikten sonra Mûsâ’ya -düşünüp ibret alsınlar diye- insanların kalp gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِنْ بَعْدِ مَٓا اَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْاُو۫لٰى بَصَٓائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ﴿٤٣﴾

  • Buradaki basiretler nedir?
    • Mûsâ (a.s.)’ın gösterdiği mucizeler: Asa, elinin beyaz olması, Nil’in yarılması vs.
    • Aynı zamanda Tevrat gibi ilahî kitabın getirdiği hükümler ve öğretiler.


3. 

Peygamberin Sünneti ve Tebliğ Yolu Bir Basîrettir

Yusuf Sûresi 108: De ki: “İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah’a çağırırız. Allah’ın şanı yücedir. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
قُلْ هٰذِه۪ سَب۪يل۪ٓي اَدْعُٓوا اِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَص۪يرَةٍ اَنَا۬ وَمَنِ اتَّبَعَن۪يۜ وَسُبْحَانَ اللّٰهِ وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ ﴿١٠٨﴾


  • Basîret burada nedir?
    • Peygamberin tebliğ metodu: Akla hitap eden, açık, hikmetli ve vicdana dokunan çağrı.
    • Aynı zamanda sünnettir: Fiilî olarak örnek oluş.



4. 

Kur’ân’ın Ayetleri Basîret Olarak Gönderilmiştir


En'âm Sûresi 104: Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim.

قَدْ جَٓاءَكُمْ بَصَٓائِرُ مِنْ رَبِّكُمْۚ فَمَنْ اَبْصَرَ فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَاۜ وَمَٓا اَنَا۬ عَلَيْكُمْ بِحَف۪يظٍ ﴿١٠٤﴾


  • Buradaki basiretler nedir?
    • Kur’an ayetleri: Tevhid, nübüvvet ve ahiret hakkındaki apaçık bilgiler.
    • Delil, işaret, mucize ve ahlakî ilkeler.
    • Kalbi gören göz için bu ayetler birer “nur”dur.

5. 

Basîretli Olmayanlar Körlük İçindedir


En'âm Sûresi 111: Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve her şeyi karşılarında (hakikatın şahidleri olarak) toplasaydık, Allah dilemedikçe yine de iman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.


وَلَوْ اَنَّنَا نَزَّلْنَٓا اِلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةَ وَكَلَّمَهُمُ الْمَوْتٰى وَحَشَرْنَا عَلَيْهِمْ كُلَّ شَيْءٍ قُبُلًا مَا كَانُوا لِيُؤْمِنُٓوا اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ يَجْهَلُونَ ﴿١١١﴾



  • Buradaki zımnî mesaj:
    • Her ayet, her mucize bir basîret kaynağıdır ama görmek için “kalbin açık” olması gerekir.
    • Yani basîret ile gelen bilgiye, basîretle yaklaşmak gerekir.




Toplu Değerlendirme: Kur’ân’da Basîretler Nedir?

Kaynak

Basîretin Mahiyeti

Açıklama

Kur’ân Ayetleri

İlahi deliller

Tevhid, nübüvvet ve ahiretle ilgili hakikatlerin açıklanması

Mucizeler

Görsel-bilimsel deliller

Mûsâ ve diğer peygamberlerin gösterdiği mucizeler

Sünnet/Sözlü Davet

Peygamberin tebliğ tarzı

Basîret üzere yapılan davet; hikmet ve güzel sözle

Kitaplar (Tevrat, Kur’an vs.)

Yazılı vahiy

İlahi kitaplar da basiret kaynağıdır

Ahlâk ve Hikmet

Yaşayan basîret

Davranışla ve hâl diliyle örnek olmak


Sonuç:

Kur’ân’da “basâir” sadece aklî delil değil; aynı zamanda kalbî sezgi, ruhî derinlik, ahlâkî yöneliş anlamlarına da gelir. Yani bir ayet sadece görülsün diye değil, basîretle bakılsın diyedir.


Basiret: Gözün değil, gönlün görmesidir.

Basâir: Bu gönle gelen ilahî ışıklardır.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...