Ana içeriğe atla

Hz. Ömer Gibi Hakla Yürümek (“Hak belliyse, gerisi nefisten ibarettir.”)

 


Hz. Ömer Gibi Hakla Yürümek



(“Hak belliyse, gerisi nefisten ibarettir.”)


Hz. Ömer ibn Hattâb (radıyallahu anh), hakkı duyduğunda eğilmeyen, ama hakkın karşısında secde eden bir insandı. Olaylara yaklaşımı netti:

“Bu işin aslı nedir? Allah ne dedi? Rasulü ne yaptı?”

Bunu öğrenince de kendi görüşü, makamı, öfkesi veya alışkanlığı ne olursa olsun hemen gereğini yapardı. O, hakkı anlamadan hareket etmeyen; ama anladıktan sonra da asla gecikmeyen bir adalet timsaliydi.


Ama bu hâl, onun doğuştan taşıdığı bir özellik değildi. Hz. Ömer’in büyüklüğü, önce kendini dönüştürmesiyle başladı. O, Kur’an’a ve İslam’a düşman olarak yola çıkmış, hatta Rasulullah’ı öldürmeye kalkmış biriydi. Ama vahyin hakikatini görünce hemen teslim oldu. O gün, kalbindeki düşmanlık sönüp yerini iman ateşine bıraktı. Ve bu teslimiyetin ardından, artık asla nefsiyle hareket etmedi.



“Hak gizlenmez, ilan edilir.”



Hz. Ömer’in Müslüman oluşu sadece bir şahsın imanı değildi; İslam’ın açıktan ilan edilişinin başlangıcıydı. Çünkü onun gözünde hak olan bir şey, gizli tutulamazdı. O şöyle düşünüyordu:


“Madem bu din hak dinidir, madem sen hak peygambersin (ki öylesin), o hâlde neden gizleniyoruz? Hak üstün değil midir? O zaman çıkalım, ilan edelim!”


Ve öyle de yaptı. İman ettikten sonra, Kureyş’in ileri gelenlerine tek tek gidip:

“Ben Müslüman oldum!” dedi. Onlardan korkmadı. Hakkı bulduktan sonra, bu hak gizli kalamazdı.


Sonra Müslümanları toplayıp iki saf hâlinde açıktan Kâbe’ye yürüttü. Önde Hz. Hamza ve Hz. Ömer, arkada diğer müminler… Mekke halkı şaşkınlıktan bakakaldı. Artık İslam gizli bir davet değil, açık bir meydan okuyuştu.



Hz. Ömer ve Ebu Zer: Gücün Farklı Yüzleri



Hz. Ömer gibi bir şahsiyetin, sadece akıl ve ruhsal olgunlukla değil, aynı zamanda bedensel ve maddi kuvvetle de desteklendiğini unutmamak gerekir. Nitekim Ebu Zer el-Gıfârî de iman eder etmez Kâbe’ye gidip Müslüman olduğunu ilan etmişti ama hemen dövüldü. Çünkü o Ömer gibi güçlü değildi. Peygamberimiz, onun cesaretine şahit olunca şöyle buyurdu:


“Ey Ebu Zer! Sen zayıf bir adamsın. Kavmine dön, onlara İslam’ı anlat, ben sana başka görevler vereceğim.”

(Ebû Dâvûd, Harâc 19)


Bu olay da gösteriyor ki, hakkı ilan etmek sadece cesaret değil, kuvvet de ister. Herkes Ebu Zer gibi iman edebilir ama herkes Ömer gibi meydan okuyamaz. Dolayısıyla:



Hz. Ömer gibi olmak

, hem 

hakikati bilmek

, hem de onu 

toplum önünde ayakta tutacak güce sahip olmak

 demektir.



Onun örnekliği sadece doğru düşünmek değil, aynı zamanda doğru bildiğini hayata geçirmek, gerekirse dayatmak üzerine kuruluydu. O, sadece

“bu doğrudur” diyen değil,

“öyleyse bunu yaşamalıyım, gerekirse bu uğurda savaşmalıyım” diyen adamdı.



Haklı Olmak Yetmez, Güçlü Olmak da Gerekir



Resûlullah Efendimiz, henüz Hz. Ömer Müslüman olmadan önce şöyle dua etti:


“Allah’ım! İslam’ı, Ebu Cehil bin Hişam ya da Hattab oğlu Ömer’le güçlendir. Bu ikisinden hangisi senin katında daha hayırlıysa, onunla.”

(Tirmizî, Menâkıb 18)


Ve Allah, bu duayı Hz. Ömer ile kabul etti.


Çünkü İslam sadece hak bir dava değil, aynı zamanda bir kuvvet davasıdır. Müslümanlar doğruya inandıkları kadar, onu savunacak güçlü insanlara da muhtaçtır.


Hz. Ömer’in girişiyle:


  • Gizli yapılan tebliğ, açık tebliğe döndü,
  • Müslümanlar korku psikolojisinden izzet psikolojisine geçti,
  • İslam’ın sadece zayıfların değil, güçlülerin de dini olduğu ortaya kondu.



“Bir toplulukta bir kişi, diğerlerinden daha zayıf olduğu için hakkını alamıyorsa; ben o topluluğun başındaki kişi olmam.”

(Hz. Ömer)


Hz. Ömer, hakkı sadece bilen değil, hakla yürüyen adamdı. Hakkın karşısında nefsini yenen, halkın önünde hakkı yücelten ve Allah’ın rızasını her şeyin üstünde tutan…


“Benim için ‘radıyallahu anh’ diyerek beni övmeyin. Önemli olan Allah’ın gerçekten benden razı olmasıdır. Ben Allah’ın rızasını kaybetmekten korkuyorum.”

(Hz. Ömer’in vefatından önceki sözlerinden, sadeleştirilmiş anlamı)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...