Ana içeriğe atla

Acizlikten Sakın, Güçlü Mümin Ol: Hayatına Yön Veren Hadisler Işığında 10 İlke

 


Acizlikten Sakın, Güçlü Mümin Ol: Hayatına Yön Veren Hadisler Işığında 10 İlke




Giriş Hadisi:



Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:


“Güçlü mümin, Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir. Ancak her ikisinde de hayır vardır. Sana faydalı olan şeye yönel, Allah’tan yardım iste ve acizlik gösterme. Başına bir musibet gelirse, ‘Şöyle yapsaydım böyle olurdu’ deme. ‘Allah takdir etti ve O dilediğini yaptı’ de. Çünkü ‘şöyle yapsaydım’ sözü, şeytanın işine kapı açar.”


(Müslim, Kader 34; İbn Mâce, Mukaddime 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned 3/39)




Bu hadis, bir Müslüman’ın hayatında irade, tevekkül, azim ve sorumluluk ekseninde nasıl yaşaması gerektiğini veciz şekilde ortaya koyar. Aşağıda bu hadisten çıkarılabilecek 10 temel hayat ilkesi yer almaktadır:





1. Acizlikten Kaçınmak İmandan Bir Parçadır



“Acizlik gösterme” buyruğu, pasiflikten, kararsızlıktan, tembellikten ve ümitsizlikten uzak durmayı emreder. Mümin:


  • “Ben yapamam” demez, “Allah’ın yardımıyla denerim” der.
  • Tembellik değil, gayret; boşvermişlik değil, sorumlulukla yaşar.
  • İşinin ucunu bırakmaz; sabırla, sebatla ilerler.






2. Güçlü Mümin Olmak Sadece Kas Gücü Değil, Ruh Gücüdür



“Güçlü mümin” ifadesi, sadece fiziki kuvvet değil, asıl olarak iman, sabır, irade, ilim ve ahlâkî sebat ile ilgilidir.


  • İmam Nevevî: “Bu kuvvet, nefsin isteklerine karşı koyabilme ve hak yolda sabretme kuvvetidir” demiştir.
  • Güçlü mümin, hem şeytana hem nefse karşı galip gelen insandır.






3. Mümin, Kendisini Yararsız İşlerden Korur



“Sana faydalı olan şeye yönel” buyruğu, Müslümanın amaçsız, vaktini öldüren, boş ve zararlı işlerden uzak durması gerektiğini öğretir.


  • Her işte faydayı öncelemek gerekir: “Bu bana ne kazandırır?”
  • Dünya ve ahiret dengesi gözetilir.
  • Gereksiz tartışmalar, polemikler, bağımlılıklar terk edilir.






4. Tevekkül, Tembellik Değildir



“Allah’tan yardım iste” ifadesi, dua ve tevekkülün çalışmayı ve mücadeleyi bırakmak anlamına gelmediğini ortaya koyar.


  • Tevekkül, sebeplere sarılarak sonucu Allah’a havale etmektir.
  • Eken kişi rızık, çalışan kişi başarı bekler.
  • Savaşta safa girmeden zafer dilenmez.






5. Başarısızlık Karşısında Kadere Teslimiyet, Şeytana Kapıyı Kapatır



“Şöyle yapsaydım böyle olurdu deme…” kısmı, geçmişe saplanarak “keşke” demenin şeytani bir tuzak olduğunu vurgular.


  • Mümin geçmişi sorgulamak yerine ibret alır.
  • “Allah böyle takdir etti” der, geleceğe bakar.
  • Bu teslimiyet, kalbi rahatlatır; vesveseyi engeller.






6. Kur’an Müminlere Dirençli Olmayı Öğütler



“Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.”

(Ra’d 11)

Diyanet Meali



  • Değişim içeriden başlar.
  • Kalp, niyet, irade değişmeden hâl değişmez.
  • Pasif kadercilik değil, aktif kulluk gerekir.






7. Cihad Sadece Savaş Değildir; Nefisle, Cehaletle Mücadeledir



“Bizim uğrumuzda cihad edenleri yollarımıza ulaştırırız.”

(Ankebût 69)

Diyanet Meali



  • Günümüzde ilimle, eğitimle, ahlakla yapılan her çaba bir cihaddır.
  • Cehaletle mücadele en büyük ibadetlerden biridir.
  • Nefis terbiyesi, kalp cihadıdır.






8. Zayıf Mümin de Değerlidir ama Gelişmesi Teşvik Edilir



“Her ikisinde de hayır vardır…”


Zayıf mümin de Allah katında kıymetlidir. Fakat bu, zayıflığın kalıcı olması gerektiği anlamına gelmez:


  • Teşvikle, destekle, eğitimle güçlü hâle gelmesi hedeflenir.
  • İman varsa, gelişme ve yükselme ümidi vardır.
  • Herkes aynı seviyede başlamaz ama çabası ölçüsünde Allah katında değer kazanır.






9. İlim ve İrade Gücü Olmadan Ümmet Ayağa Kalkamaz



Bugünün en büyük ihtiyacı, güçlü fertlerden oluşan şuurlu bir ümmettir.


  • Bilgi, hikmet ve ahlâk eksenli bir güç anlayışı gerekir.
  • Cahillik, zilleti getirir; ilim ise izzet kazandırır.
  • İrade gücüyle her fert kendi nefsiyle savaşır, ümmet bir olur.






10. Ruhen ve Bedenen Güçlü Olmak Allah’a Yakınlaştırır



Resûlullah, güçlü mümini “Allah katında daha sevimli” olarak nitelemiştir. Bu, Allah’ın sevdiği kul olma yollarından biridir:


  • Güçlü mümin İslam’ı temsil eder.
  • Mazlumlara yardımcı olur, adaleti savunur.
  • Sabırda, tevekkülde, ahlâkta örnek olur.






Sonuç:



Bugün Müslümanların yeniden dirilmesi için bu iki temel ilkeye kulak vermesi gerekir:


  • Acizlik gösterme: Sorumluluk al, çalış, yılma.
  • Güçlü mümin ol: Hem kendini hem çevreni ayağa kaldır.



Resûlullah’ın bu veciz uyarısı bize şunu hatırlatıyor:


“Mümin kuvvetlidir, gayretlidir, tevekküllüdür; acizlik onun şiarı değildir. Kendine değil, Allah’a dayanan kişi yıkılmaz.”


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...