Ana içeriğe atla

Aydınlanmanın Kaçırdığı Nur: Gerçek Metafiziğin Reddi ve Aristocu Sapma Sözde Aydınlanma: Bilimi Tanrılaştıran Karanlık

 


Aydınlanmanın Kaçırdığı Nur: Gerçek Metafiziğin Reddi ve Aristocu Sapma




Sözde Aydınlanma: Bilimi Tanrılaştıran Karanlık



Avrupa’da 17. yüzyıldan itibaren gelişen ve “Aydınlanma Çağı” diye anılan dönem, hakikatte bir aydınlanma değil; vahiyden kopmuş aklın kendi kendini tanrılaştırdığı bir karanlıktır. Çünkü bu çağda:


  • Bilimsel ilerleme adına metafizik reddedildi,
  • Allah evrenden dışlandı,
  • Sebepler tanrılaştırıldı,
  • İnsan aklı yegâne ölçü sayıldı.



Ama bütün bunların temelinde, Aristo’nun maddeci ve determinist evren anlayışının yeniden diriltilmesi vardı. Üstelik hakikî İslâmî metafizik, yani kelâm düşüncesi bilinçli olarak görmezden gelindi.





1. Determinizmin Egemenliği: Her Şey Sebeplere Bağlı!



Aydınlanmacılar ve onları izleyen modernistler, şöyle dediler:


“Evren bir makinedir. Her olay, öncesindeki bir sebebin zorunlu sonucudur. Eğer yeterince bilgiye sahip olursak, geleceği kesin olarak öngörebiliriz.”


Bu düşünce Laplace, Newton, Spinoza gibi isimlerle zirveye çıktı. Allah’a gerek yok dediler. Çünkü evren kendi kendine işliyor(!)


Ve bu görüş, yüzyıllarca bilim kisvesiyle halka empoze edildi.





2. Gazâlî Bu Tuzağı Asırlar Öncesinden Gördü



Gazâlî, Tehâfütü’l-Felâsife adlı eserinde determinist nedensellik anlayışını reddederek dedi ki:


“Allah dilemedikçe hiçbir şey olmaz. Sebepler sadece birer perdedir. Gerçek etkileyici (müessir) yalnız Allah’tır.”


Bu, bir dinî refleks değil; aklî ve felsefî bir karşı çıkıştır. Çünkü:


  • Sebep ile sonuç arasında zorunlu bir bağ yoktur.
  • Sadece tecrübeye dayalı alışkanlık vardır.
  • Bu alışkanlığı yaratanda Allah’tır.



Ama Batı bunu kabul etmedi. Çünkü kelâm metafiziği, onların özgürlük maskesiyle örttüğü tanrısızlık projesini bozacaktı.





3. Determinizm Çöktü: Kuantum Fiziği ve Kaos Teorisi



  1. yüzyıla geldiğimizde, determinist bilimsel anlayış çatırdamaya başladı:




  • Kuantum fiziği, atom altı düzeyde belirsizlik olduğunu gösterdi.
    • Bir elektronun tam yeri ve hızı aynı anda bilinemez.
    • Bir parçacığın ne zaman bozunacağı kesin olarak söylenemez.

  • Kaos teorisi, çok küçük başlangıç farklarının çok büyük sonuçlar doğurabileceğini gösterdi.



Yani modern bilim bile artık şunu kabul ediyor:


Her şey önceden belirlenmiş değildir. Nedensellik mutlak değildir.


Bu, Gazâlî’nin 900 yıl önce söylediği hakikatin bilimin içinden teyididir.





4. İnsanlara Yüzyıllarca Yalan Söylendi



En acısı da budur:


  • Determinizm, bilimsel bir gerçek değilken, insanlara bilim budur diye öğretildi.
  • Allah’ın kudretiyle işleyen evren, tesadüflerin oyuncağı gibi gösterildi.
  • “Allah’a gerek yok” denilerek imanlar sarsıldı, kuşaklar manevî boşluğa itildi.



Böylece:


  • Materyalizm yayıldı.
  • Ahlâkî değerler çöktü.
  • İnsan, hem Allah’tan hem de kendi özünden uzaklaştı.






5. Gerçek Aydınlanma Neredeydi?



Gerçek aydınlanma, vahiy ve aklın birlikte çalıştığı kelâmî metafizikte idi.


  • Allah merkezli bir evren,
  • Kudretin perdelediği bir tabiat,
  • Nedenselliğin alışkanlık olduğu ama zorunlu olmadığı bir sistem,
  • Bilimin Allah’ın fiillerini anlamaya vesile olduğu bir düşünce…



İşte bu sistem Gazâlî’de, Fahreddin Râzî’de, Taftazânî’de vardı. Ama Batı, bilerek bu nura gözlerini kapadı.





Sonuç: Bu Aydınlanma Değil, Sapmadır



Eğer bir “aydınlanma” insanı Allah’tan uzaklaştırıyorsa,

determinizmle ruhu zincirliyorsa,

ahlâksızlığı “özgürlük” diye pazarlıyorsa,

o aydınlanma değil, karanlık bir sapmadır.


Bilim, eğer Allah’tan kopuksa, sadece beyinleri aydınlatır, kalpleri karartır.


Gerçek nur, Allah’ın nuru;

gerçek akıl, vahyin aydınlattığı akıldır.

Gerçek bilim, Allah’ın âyetlerini keşfetmektir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...