Kevnî Ayetleri Tahrif Edenler: İlahi Kudreti Bilim Maskesiyle Örtmeye Çalışan Zihin Saptırıcılar
📜 Kevnî Ayetlere İthaf: Bu Bir Hatırlatmadır
Bu ayet, yalnızca göklerin ve yerin yaratılışına değil, aynı zamanda fizik, biyoloji, meteoroloji, denizcilik, ekoloji ve zaman kavramlarına dair kevnî hakikatlere işaret eder. Kâinat bir kitaptır. Her varlık o kitabın bir kelimesidir. Her hadise bir ayettir.
Ama işte bugün:
Allah’ın göklerde sergilediği düzene “kozmik rastlantı” deniyor,
Yeryüzüne indirdiği suya “doğal döngü” deyip ilahi diriltme örtülüyor,
Rüzgârlara hikmet yüklemekten utanılıyor,
Bulutun emre hazır duruşu “hava sistemi” adı altında küçümseniyor.
Yani Bakara 164, bugün üniversitelerde, televizyonlarda ve sözde bilim merkezlerinde örtülüyor, tahrif ediliyor, bastırılıyor.
Bu makale, Bakara 164’e bir ithaf, kevni ayetleri tahrif edenlere karşı bir ifşa, ayetleri okuyana destek, görmezden gelene meydan okumadır.
1. Giriş: Tahrifin Yeni Yüzü – Bilimle Gelen Sapma
Kur’an, kitap ehli içinde ayetleri tahrif edenlerden söz ederken, sadece sözlü ayetlerin değil, yaratılışın bizzat kendisinin de tahrif edilebileceğini ima eder. Bugün yaşadığımız çağda, bu tahrifat laboratuvar önlükleriyle, konferans kürsülerinden, bilimsel makale kisvesiyle ve akılcılık kılığına bürünmüş putperestlik zihniyetiyle yapılmaktadır.
Artık şeytanî tahrifin mekânı sinagog değil, üniversite laboratuvarıdır. Yahudi hahamlarının yerini bilim kâhinleri; tahrif edilen kitapların yerini kevnî ayetler almıştır.
2. Kevnî Ayet: Her Şeyin Yaratanını Gösteren İlahi İmza
Allah’ın kudreti yalnızca Kur’an ayetlerinde değil; yıldızların yörüngesinde, hücrenin işleyişinde, suyun kaldırma kuvvetinde, toprağın can verişinde, ışığın bükülmesinde ve zamanın genişlemesinde de tecelli eder. Tüm bunlar bir Yaratıcının varlığına işaret eden apaçık kevnî ayetlerdir.
Ancak günümüz bilim despotizmi bu ayetleri ne yapıyor? Ayet olmaktan çıkarıyor. Göklerin ilahi planla yaratıldığı gerçeğini örtüp, bunu “evrimsel tesadüfler” ya da “kendi kendine işleyen sistemler” gibi laf cambazlığıyla değersizleştiriyor.
Bu, ayetleri ayetlikten çıkarmaktır. Tahrifin modern versiyonudur. Hem de daha sinsi, daha organize, daha sistematik...
3. Yeni Rahiplik Sınıfı: Bilimi Din, Bilim Adamını Peygamber Yapanlar
Orta Çağ’ın kilise despotizmine karşı sözde isyan eden modern dünya, kendi karanlık çağını “aydınlanma” diye süsledi. Bugün sözde laiklik adına dini dışlayanlar, bilimi kutsallaştırarak yeni bir ruhban sınıfı icat ettiler. Adları artık “rahip” değil, “profesör”; elbiseleri cübbe değil, önlük; sözleri vahiy değil ama sorgulanamaz mutlak bilgi statüsünde.
Bu bilim kâhinlerinin ortak özelliği şudur:
Görmedikleri Allah’ı inkâr ederken,
Görmedikleri atomaltı parçacıklara iman ederler.
Tesadüfe anlam yüklerler, ama kasıtlı yaratılışı saçma bulurlar.
Bir sistemin içinde nizamı görürler, ama nizâmı koyanı inkâr ederler.
Bu, mantığın, ahlakın ve bilimin intiharıdır.
4. Kevnî Ayetlerin Sistemli Tahrifi: Yöntem ve Amaç
Bugünkü bilim tahrifçileri, kevnî ayetleri nasıl çarpıtıyor?
a) Gayesizleştirme:
Her şeyin bir amacı varken, evreni amaçsız ve başıboş gösteriyorlar. Tohumda hayat görüp, hayatı yok sayıyorlar.
b) Mekanikleştirme:
“Her şey maddedir” yalanıyla, maddenin ardındaki kudreti örtüyorlar. Kudret yerine kütle, hikmet yerine tesadüf, yaratıcı yerine formül koyuyorlar.
c) Soyutlama:
İlahi iradeyi “bilimsel açıklamaya gerek yok” diyerek soyutluyorlar. Sebepler zincirine tapıyorlar ama zinciri tutanı gözden kaçırıyorlar.
d) Yüzeysel Gözlemle Derin Gerçeği Örtme:
Suyu analiz edip molekülünü çözüyorlar ama “su hayat verir” ayetini yok sayıyorlar. Maddenin molekül yapısını inceliyorlar ama “ölümden sonra diriltmeyi” örten perdeler örüyorlar.
Bu zihniyet, Kevnî Kur’an'ı yakmadan yok eden zihniyettir.
5. Kuantum ve Kozmoloji: Metafiziğe Açılan Kapıları Kapamaya Çalışanlar
Kuantum fiziği, nedenselliğin çökmesini gösterdi. Kozmoloji, evrenin başlangıcı olduğunu gösterdi. Entropi, ölüme mahkum bir düzenin olduğunu gösterdi. Ancak bu veriler, yaratıcıya kapı açtığı anda bilimcilerin çehresi değişiyor:
Madde varsa kudret yoktur diyorlar.
Süreç varsa fail yoktur diyorlar.
Zaman varsa ezel yoktur diyorlar.
Yani ne bulsalar da "Allah olmasın" gayretiyle çarpıtıyorlar. Bu, bilimi Allah’a karşı siper yapma sapkınlığıdır.
6. Buzağıya Secde Edenlerin Yeni Türevleri
Bugün kimse put yapmıyor belki ama formüllere, laboratuvarlara, teorilere tapıyor. Bu yeni taptıkları şey, modern bir “altın buzağı”dır.
“O kavim, zinet takılarından yapılma bir buzağıyı kendileri için ilah edindiler. O, böğürüyordu. (Fakat) onun kendilerine ne bir söz söyleyebileceğini ne de bir zarar ve fayda verebileceğini görmediler mi?"(A’raf 7:148)
Bugün de aynısı yaşanıyor: Böğürmeyen teorilere, konuşmayan matematiksel modellere, duyarsız makinelerin sözlerine iman ediyorlar.
7. Sonuç: Hakikatin Yanına Bilimle Büyü Yapanlar Değil, Basiretle Bakanlar Ulaşır
Bilim Allah’tan bağımsızlaştıkça sapar, sapınca da insanı yoldan çıkarır. Oysa kevnî ayetler, vahyin ışığında okunduğunda hem bilimi arındırır, hem aklı kemale erdirir.
Bize düşen, bu tahrifçileri teşhis etmek ve:
Kevnî ayetleri Kur’an’ın rehberliğiyle okumak,
Bilimi fıtrata bağlamak,
Zihinleri hakikatin asli kaynağına yönlendirmektir.
Zira:
“Biz ayetlerimizi hem dış dünyada (âfakta) hem de kendi nefislerinde onlara göstereceğiz. Ta ki Kur’an’ın hak olduğu onlara iyice belli olsun.”(Fussilet 41:53)
Yorumlar
Yorum Gönder