🔹 Hakiki Fail Kimdir?
İmam Gazâlî’nin Vesilecilik Anlayışı ve Bilimsel Doğrulanışı
“Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile
Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile.”
(Şinâsî)
1. Giriş: Sebeplerin Ardındaki Gerçek Fail
Tarih boyunca filozoflar ve ilim adamları, evrendeki olayları açıklamak için neden-sonuç ilişkisine dayanmıştır. Ancak bu ilişki, gerçekten bir zorunluluk mu içerir? Yoksa ardında daha büyük bir kudret mi vardır?
İmam Gazâlî, bu soruya verdiği cevapla sadece kelâm ilmini değil, modern fiziğin açtığı yolda da şaşırtıcı bir şekilde öngörülü çıkmıştır. Sebeplerin mutlak fail değil, yalnızca vesile olduğunu savunmuş ve yaratmanın yalnızca Allah’a ait olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
2. Gazâlî’ye Göre Vesilecilik Nedir?
İmam Gazâlî, özellikle Tehâfütü’l-Felâsife adlı eserinde nedensellik (illiyet) fikrini kökten sorgular:
“Ateş yakmaz. Allah yakmayı yaratır. Ateş yalnızca bir perdedir.”
Bu düşünceye göre:
Doğadaki olaylar arasında gördüğümüz düzenlilik, gerçek bir zorunluluk değildir.
Allah her an her şeyi yeniden yaratır.
Sebep gibi görünen unsurlar sadece âdetullah çerçevesinde işler; isterse Allah bu düzeni bozabilir (mucize).
3. Hakiki Failin Şartları Nelerdir?
Gazâlî’ye göre hakiki fail (etken neden, müessir-i hakiki) olabilmek için bir varlıkta şu üç temel özellik bulunmalıdır:
Ezelîlik (Kıdem):
Başkasından doğmamış, sonradan var olmamış olmalıdır.Zorunlu Varlık (Vacibu’l-Vücûd):
Varlığı kendinden olmalı, yokluğu düşünülememelidir.Kudret, İrade ve İlim:
Yaratmak için güç sahibi olmalı, neyi yaratacağını bilmeli ve onu istemelidir.
🔍 Bu şartlar, sadece Allah Teâlâ’da mutlak ve eksiksiz biçimde bulunur. Sonradan yaratılan, varlığı mümkün olan hiçbir şey bunları taşıyamaz.
4. Mümkin ve Hâdis Olanlar Neden Fail Olamaz?
Gazâlî’nin temel argümanı şudur:
“Kendisi var olmak için başkasına muhtaç olan bir şey, başkasının varlığına sebep olamaz.”
Yani:
Sonradan yaratılan (hâdis) bir varlık, var olabilmek için bir failin yaratmasına muhtaçtır.
Mümkin olan, kendi başına var olamayacağı gibi, kendi başına bir etki de oluşturamaz.
O halde bu tür varlıklar sadece:
Görünürde sebep olur,
Allah’ın yaratmasına vesile olur.
Bu temel ilkeye göre:
Hâdis olan (sonradan var olan) bir şey yaratıcı olamaz.
Mümkin olan (varlığı kendinden olmayan) bir şey etki gücüne sahip değildir.
Sadece Allah:
Vacibu’l-Vücûddur,
Fail-i mutlak olabilir.
5. Nicolas Malebranche ve Hristiyan Vesileciliği
yüzyıl filozofu Malebranche, Descartes’tan sonra benzer bir anlayışı Hristiyan teolojisine taşıdı:
“İnsan zihni ile dış dünya arasındaki ilişkiyi kuran Tanrı’dır; başka hiçbir varlık gerçek fail değildir.”
Bu, Gazâlî’nin kelâmî temellendirmesinin Batı'daki yankısıdır. Ancak Batı düşüncesi daha sonra bu çizgiden uzaklaşıp determinist ve kapalı sistemci bir doğa anlayışına yöneldi.
6. Aydınlanmanın Eleştirileri ve Gazâlî’ye Tepki
Avrupa Aydınlanması, vesileciliği bilim dışı, dogmatik ve ilerlemeye engel saydı. Çünkü:
Bilimsel açıklamalar, sabit doğa yasalarına dayanmalıydı.
Bu yasaların arkasında sürekli bir Tanrısal müdahaleyi kabul etmek, doğa bilimlerinin önünü tıkar gibi görünüyordu.
Aydınlanma filozofları:
Vesileciliği bilim dışı saydılar.
Tanrısal müdahaleyi sistem dışı kabul edip doğa yasalarını yeterli gördüler.
Bu sebeple Gazâlî ve Malebranche gibi düşünürler uzun süre göz ardı edildi.
7. Modern Bilim Gazâlî’yi Doğruluyor
Ancak 20. yüzyılda kuantum fiziği, klasik nedensellik anlayışını sarsmıştır:
a. Kuantum Gerçekliği ve Nedensellik Krizi
Heisenberg Belirsizlik İlkesi:
Parçacıkların konumu ve hızı kesin olarak bilinemiyor; yani sonuçlar olasılıksal.Kuantum Dolanıklık:
Mekânsal olarak birbirinden uzak iki parçacık, birbiriyle anında ve nedeni belirsiz şekilde etkileşebiliyor.Simetri kırılması ve madde-antimadde dengesizliği:
Evrenin var olması bir tercihe bağlı gibi; ama bu tercihi kim yaptı?- Spontane Bozunma:
Bir atomun tam ne zaman bozunacağı, hiçbir fiziksel sebebe bağlanamıyor.
👉 Tüm bu veriler, olayların zorunlu bir doğa yasasına göre değil, iradeli bir tercihle oluştuğunu ve bu tercihin doğrudan yaratıcıdan geldiğini gösterir.
b. Belirsizlik İçinde Düzen: İlahi Müdahale
Olasılıklar rastgele dağılmıyor. Bazı sonuçlar diğerlerinden daha sık gerçekleşiyor. Yani:
Belirsizlik içinde düzen var.
Bu da:
Rastgelelik değil,
Takdir edilmiş bir tercih demektir.
Yani olaylar “kendiliğinden olmuyor”; her an yaratıcı bir failin seçimiyle belirleniyor.
c. Madde ve Yeni Olanın Ortaya Çıkışı
Antik felsefede:
Evren ezelîydi.
Yeni hiçbir şey yaratılmıyor, sadece biçim değişiyordu.
Bugün ise:
Madde sonradan ortaya çıkıyor.
Evren genişliyor, yeni varlıklar doğuyor.
Bu da, kendi kendine yetmeyen bir sistem olduğunu gösteriyor.
Yeni bir şeyin ortaya çıkması = dıştan bir failin müdahalesi
Kendi başına ayakta duramayan bir sistem = sürekli Allah’ın idaresine muhtaç bir âlem
8. Kuantum “Sebepsizliği”ne Karşı Vesilecilik
Kuantum düzeyde olaylar klasik anlamda “nedensiz” gibi görünür. Fakat Gazâlî'nin teorisi bu krizi çözer:
✅ Kuantum olayları nedensiz değil, görünmeyen hakiki failin doğrudan yaratmasıyla oluşur.
✅ Sebeplerin görünmemesi, olayın rastgele veya kaotik olduğu anlamına değil; ilahi tercihle vesilesiz yaratıldığı anlamına gelir.
✅ Yani: Nedensizlik yoktur, sadece “beşerî görünürlükte sebep” yoktur.
Üstelik dikkat çeken nokta şudur:
🔍 Kuantum sistemlerinde bazı sonuçların gerçekleşme olasılığı, diğerlerinden daha fazladır. Bu ise belirsizlik içinde bir düzen olduğu anlamına gelir. Rastgelelik gibi görünen süreçte sürekli tekrarlayan, istatistiksel bir istikrar vardır.
📌 Bu durum, rastgele değil; tercih edilen, seçilmiş bir yönelişin izini taşır.
O hâlde, olasılık içinde görünen düzen, başıboşluk değil; bir ilahi takdirin sürekli tecellisidir.
Allah “Ol” der, o da olur. (Yâsîn 82)
Vesilecilik, bu belirsizliği rastgelelik değil, Rabbânî takdir olarak yorumlar. Bu hem mantıklı, hem de Kur’ânîdir.
Vesilecilik:
Nedensizliği anlamlandırır,
Rastgeleliği ilahi tercihle açıklar,
Belirsizliği ilahi hikmetin perdesi olarak yorumlar.
9. Sonuç: Vesilecilik Gerçektir, Fail Allah’tır
Gazâlî’nin şu yaklaşımı bugün daha da anlamlı hale gelmiştir:
Zerreleri yaratan da küreleri döndüren de Allah’tır.
Görünürdeki sebepler sadece O’nun kudretine perdedir.
Bilim bile artık her şeyin arkasında zorunlu ve akıllı(hikmetli) bir müdahale olduğunu göstermektedir.
“Allah her şeyin yaratıcısıdır; O’ndan başka ilah yoktur.”
(Zümer 62)
🌌 Son Söz:
Bugün geldiğimiz noktada, akıl, ilim ve Kur’ân’ın ışığında apaçık ortaya çıkmaktadır ki:
✅ Her hâdis, bir muhdis gerektirir.
✅ Her mümkin, bir müreccih gerektirir.
✅ Her fiil, Vacibu’l-Vücûd olan Allah Teâlâ’nın kudretinin eseridir.
Yorumlar
Yorum Gönder