🌌 Fiilî Ayetlerden Marifete: Akleden Toplum İçin Kâinat Kitabı
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardı ardına gelişinde, insanlara faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği suda, orada yaydığı canlılarda, rüzgârları yönlendirmesinde ve gökle yer arasında boyun eğmiş bulutta, aklını kullanan bir topluluk için deliller vardır.”
(Bakara, 164)
Kur’an, insanı Allah’a yaklaştıran iki büyük ayetten söz eder:
1. Fiilî Ayetler: Varlık âleminde görünen yaratılış işaretleri.
2. Sözlü Ayetler: Kur’an’da Allah’ın kelamı olarak indirilen beyanlar.
Bu iki kitap birlikte okunursa insanı marifetullaha, yani Allah’ı tanımaya götürür.
📖 Kur’an’ın Yönlendirdiği Okuma
Kureyş müşrikleri, Hz. Peygamber’den Safa tepesini altına çevirmesini istediklerinde, Allah Teâlâ bu ayeti indirdi. Çünkü aslında sürekli göz önünde bulunan şeyler –gökyüzü, yer, gece-gündüz döngüsü, yağmurun gelişi, canlıların çoğalması– geçici mucizelerden çok daha büyük sürekli mucizelerdir.
Kur’an, gözümüzün önündeki fiilî ayetlere dikkat çekerek insanı tefekküre ve akla yönlendirir.
🌿 Fiilî Ayetler Nedir?
Göklerin ve yerin yaratılışı → Ontolojik bir başlangıcın delilidir.
Gece ve gündüzün değişimi → Zamanın yaratılmış olduğuna işarettir.
Gemi ve deniz → Doğadaki yasaların insanla iş birliğine girerek medeniyet kurmasına örnektir.
Yağmur ve canlanan toprak → Ölümden sonra dirilmenin kevnî işaretidir.
Canlıların yayılması → Kudretin çeşitliliğini, rahmetin genişliğini gösterir.
Rüzgâr ve bulut → Görünmeyen kuvvetlerin yaratılıştaki işleyişini açıklar.
Bunların her biri bir fiilî ayettir. Yani Allah’ın “ol” demesiyle var ettiği ve hâlâ her an “kün feyekûn” sırrınca idare ettiği delillerdir.
🧠 Peki Nasıl Okunur?
Fiilî ayetleri okumak sadece bakmak değil, akletmek, ilişki kurmak, hikmeti sezmektir. Elmalılı Hamdi Yazır, bu konuda üç aklî yürüyüş biçimi anlatır:
Temsil (kıyas-ı fıkhî): Bir örnekten başka bir örneğe geçmek.
İstikrâ (tümevarım): Gözlemlerden genel kurallara ulaşmak.
İstintac (kıyas-ı mantıkî): Genel ilkelerden özel sonuçlara varmak.
İşte bu yollarla akıl, duyularla görülen varlıkları çözerek görünmeyen Yaratıcı’yı idrak eder.
✨ Marifet Nedir?
Marifet, bilgi değildir.
Marifet, Yaratıcı’yı fiilleri ve sıfatlarıyla tanımak, onu yakînle bilmektir. Bu nedenle aklın yürüyüşü, sadece mantık oyunlarıyla değil, kalbin safiyeti ve fıtratın berraklığı ile birleşmelidir.
Kur’an, marifeti sadece aklî değil, ahlâkî bir kemal olarak da sunar:
Görmek → Ayetleri fark etmek
Düşünmek → Delilleri kavramak
Tanımak → Allah’ı sıfatlarıyla bilmek
Teslim olmak → Marifeti ibadete dönüştürmek
📚 İki Kitap, Tek Hakikat
Kur’an, iki kitaplı bir sistem önerir:
Kitap | Ayet Türü | Okuma Biçimi |
---|---|---|
Kâinat Kitabı | Fiilî Ayetler | Tefekkür, gözlem, akletme |
Kur’an-ı Kerim | Sözlü Ayetler | Tilavet, tedebbür, amel |
Bu iki kitap birbirine işaret eder. Kâinat Kur’an’ı doğrular, Kur’an kâinatı açıklar. Biri susar, biri konuşur. Ama ikisi birlikte okununca marifet olur.
🔚 Sonuç: Safa’yı Altına Çevirmek mi, Akla Ayet Sunmak mı?
Kur’an, bir dağın altına çevrilmesinden çok, bir kalbin marifetle dolmasını daha büyük bir mucize sayar.
Safa altın olsa ne olur?
Gökleri direksiz tutan, ölü toprağı dirilten, her canlıyı sayısız hikmetle var eden Allah’ın fiilleri her gün devam ederken, geçici mucizeler değil, akleden kalbin dirilmesi asıl mucizedir.
“Ayetler, düşünen akıllar içindir.”
Çünkü marifet, görmekten öte tanımaktır.
Çünkü okumak, sadece gözle değil, akılla ve kalple olur.
Ve çünkü her şeyin gayesi, Allah’ı tanımaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder