NÜBÜVVETİN EN BÜYÜK DELİLİ: ALLAH’IN ŞAHİTLİĞİ
1. Giriş: Nübüvvet Delillerine Genel Bakış
Peygamberlik, vahiy yoluyla Allah’tan gelen bir görevdir. Bu görev insanlara hakikati ulaştırmak, onları arındırmak ve Allah’ın muradını beyan etmek içindir. Ancak bu büyük iddianın da delil istemesi doğaldır. Nübüvvet iddiasında bulunan kişinin bu iddiasının doğruluğunu gösteren delillere "delâilü’n-nübüvve" denir.
Klasik olarak deliller üçe ayrılır:
Fıtrî ve aklî deliller (doğruluk, güvenilirlik, ümmi oluşu, ahlâkı vs.)
Hissî deliller (mucizeler)
Kur’ân’ın mucize oluşu (i‘câzü’l-Kur’ân)
Ancak bu delillerin tümünü asıl anlamlandıran ve üstün kılan bir delil vardır:
Allah’ın doğrudan şahitliği.
2. En Güçlü Delil: Allah’ın Şahitliği
Kur’ân açıkça bildirir:
"Lâkin Allah, sana indirdiğiyle şahitlik eder ki, onu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahitlik eder. Şahit olarak Allah yeter."
(Nisa 4/166)
Bu ayet bize şu hakikatleri gösterir:
Vahyin sahibi Allah’tır. Vahiy, kulun uydurması değil, doğrudan Allah’ın ilmine dayalı gönderimidir.
Allah bizzat şahittir. O’nun şahitliği hakikatin üstünde bir hakikattir. Zira O, her şeyi ezelden bilir.
Bu şahitlik nübüvvetin ispatı için tek başına yeterlidir. “كَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدٗا” ifadesi bunun delilidir.
3. Kelâmî Değerlendirme: Şahitliğin Önceliği
Kelâmcılar der ki:
Haber-i sadık, yani doğruluğuna dair yalan söylemesi düşünülemeyecek bir kişiden gelen haber, bilgi kaynağıdır.
Peygamberlik ise haber-i sadıkın zirvesidir çünkü haberin doğruluğu bizzat Allah tarafından tasdik edilmiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır da bu ayeti tefsir ederken şöyle der:
“Allah’ın şahitliği, bizzat O’nun indirmesiyle ve gönderdiği vahyin hakikatine olan ilmî tanıklığıyla gerçekleşir. Bundan daha güçlü bir delil tasavvur edilemez.”
4. Akli Delillerin Rolü ve Sınırı
Aklî deliller – Peygamber’in yüksek ahlâkı, ümmi olup böyle bir kitap getirmesi, geçmiş ve gelecekten haber vermesi vs. – nübüvvetin ikincil destekleridir. Yani Allah’ın şahitliğini idrak edebilmemiz için bizim anlama kabiliyetimize göre düzenlenmiştir.
Tıpkı bir mimarın varlığına binanın sanatıyla ulaşmak gibi… Ancak binanın gerçekten onun eseri olduğuna dair en kuvvetli delil, bizzat mimarın “ben yaptım” demesidir. Allah da Kur’ân’da açıkça buyurur:
“Muhakkak ki sen gönderilen elçilerdensin.” (Yasin 3)
5. Sonuç: Nübüvvetin Aslı, Allah’ın Şahitliğidir
Peygamberlik sadece tarihî bir iddia değil, Allah’ın doğrudan şahitlik ettiği bir haktır.
Kur’ân hem bu şahitliği bildirir, hem de onunla muhatabı olan herkese açıkça meydan okur:
“Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüpheniz varsa, onun benzeri bir sure getirin. Allah’tan başka şahitlerinizi de çağırın – eğer doğru sözlüyseniz.” (Bakara 23)
Bu da gösteriyor ki, Allah’ın şahitliği, yalnızca tasdik değil, aynı zamanda en büyük meydan okuma ve gerçekliğin ispatıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder