Giriş: Batı’nın Maskesi: Hakikat Değil, Hâkimiyet
Batı, tarih boyunca her kavramı bir silaha çevirdi. Ne savunduysa, onu kendi çıkarına alet etti. Din, bilim, demokrasi, insan hakları… Hepsi, hakikatin değil, gücün hizmetine koştu. Batı’nın derdi asla hakikati bulmak olmadı; derdi her zaman şu iki soruya cevap aramak oldu:
“Hangi söylemle hükmederim?”
“Gücü nasıl elimde tutarım?”
“Hangi söylemle hükmederim?”
“Gücü nasıl elimde tutarım?”
Herifler her şeyi kendi çıkarlarına göre eğip büküyorlar. Ne hak tanırlar, ne ölçü dinlerler. Ellerine hangi kavram geçse, onu kendi çıkarlarının kılıfı yaparlar.
Batı’nın söylemleriyle eylemleri arasındaki uçurum, onun gerçek yüzünü ele verir:
Söylem | Gerçek |
---|---|
İfade özgürlüğü | Siyonizm’e dokun, işin biter. |
Kadın hakları | Başörtüsünü yasakla, çıplaklığı özgürlük say. |
Barış | NATO’yla işgal et, “istikrar” de. |
Bilimsel tarafsızlık | Darwinizm’i putlaştır, tevhidi “geri” say. |
Demokrasi | İşlerine gelmeyen seçimi darbeyle değiştir. |
İnsan hakları | Filistinli öldürülünce sus, Yahudi tokatlanınca ortalığı ayağa kaldır. |
Bu, düpedüz zihinsel ikiyüzlülüktür. Batı, kendi için hak gördüğünü başkası için suç ilan eder. Ve bunu, utanmadan “medeniyet” kisvesiyle yapar.
Batı, evrensel kavramları çalar, içini boşaltır, kendi çıkarına göre yeniden tanımlar:
- Adalet: Güçlünün kalkanı, zayıfın zinciri.
- Özgürlük: Hevaya kulluk, sorumluluktan kaçış.
- Akıl: Vahyi reddetmenin sopası.
- Ahlak: Tanrı’dan koparılmış, keyfe göre şekillenen bir oyuncak.
- Demokrasi: İşlerine gelmeyen seçimi darbeyle deviren bir kılıf.
Bu çarpıtılmış kavramlar, “evrensel değerler” diye dünyaya dayatılır. Ama işin özü? Batı, hakikati değil, kendi hegemonyasını yüceltir.
Batı’da hakikat, kimin ağzından çıktığına göre değer kazanır:
- Batılı söylerse: “Evrensel ilke”
- Müslüman söylerse: “Yobazlık, radikallik”
- Aynı suç, Batılı işlerse: “Meşru müdafaa”
- Müslüman işlerse: “Terör”
Bu, epistemik sömürgeciliktir. Sadece topraklar değil, anlamlar, kavramlar, değerler de işgal edilir. Batı, hakikatin değil, algının efendisidir.
- Siyasette: “Bizim müttefikimiz diktatör değil, liderdir.”
- Medyada: “Bizim teröristimiz özgürlük savaşçısıdır.”
- Akademide: “Bizim sapkınlığımız bilimdir, sizin ahlakınız baskıdır.”
- Ekonomide: “Siz üretir, biz sömürürüz; adına da küreselleşme deriz.”
Batı’nın sistemi basit:
- İşine yarıyorsa: Meşru, değerli, evrensel.
- Yaramıyorsa: Geri, radikal, susturulmalı.
Ölçü hakikat değil, ölçü çıkar.
Batı, kendi ahlaksızlıklarını “evrensel hak” diye pazarlar:
- Kadını objeleştirmek: “Özgürlük”
- Sapkınlığı savunmak: “Bireysel hak”
- Pornografi, kumar, alkol: “Kişisel tercih”
Ama Müslüman, namusu, aileyi, iffeti savunduğunda?
“Siz insan haklarını ihlal ediyorsunuz!”
Oysa biz, hakikatin ve insanlığın onurunu koruyoruz. Batı’nın derdi değerlerimizle değil, direncimizledir.
“Siz insan haklarını ihlal ediyorsunuz!”
Oysa biz, hakikatin ve insanlığın onurunu koruyoruz. Batı’nın derdi değerlerimizle değil, direncimizledir.
Batı, değer üretmez, söylem imal eder.
Hakikat aramaz, imaj yaratır.
Adalet getirmez, güç dayatır.
Batı sadece insanlığı sömürmedi, anlamı da sömürdü.
Yer altı kaynaklarımızla yetinmediler, zihin altı kaynaklarımızı da çalıyorlar.
Ama unutma:
Bu mu sizin aydınlanmanız?
Sözde aydınlanıp, özde şeytanın gölgesine mi sığındınız?
Bir Musa yine çıkacak.
Ve o, Firavun’un elinden anlam asasını geri alacak, inşallah.
Bu mu sizin aydınlanmanız?
Sözde aydınlanıp, özde şeytanın gölgesine mi sığındınız?
Bir Musa yine çıkacak.
Ve o, Firavun’un elinden anlam asasını geri alacak, inşallah.
- Hakikati kendi kavramlarımızla inşa edelim.
- Batı’nın çarpıtmalarını ifşa edelim.
- Her söylemi sorgulayalım: “Bu evrensel mi, yoksa Batı’nın çıkarına mı?”
Bu girişi bir yazı dizisine çevirelim. Bölüm bölüm:
- Bilim: Hakikat mi, ideoloji mi?
- Ahlak: Tanrı’sız etik olur mu?
- Özgürlük: Sınır mı, sınırsızlık mı?
- İnsan Hakları: Evrensel mi, araç mı?
- Siyaset: Demokrasi mi, hegemonya mı?
- Anlamın İşgali: Kavramlar nasıl çalındı?
Sen “başlayalım” de, her birini tek tek deşifre edelim!
Yorumlar
Yorum Gönder