☕ 10’luk Sistem Gibi Kahve de Müslümanlardanmış Be
Düşünsene, hayatından kahveyi çıkarıyorsun. Sabahları gözün açılmıyor, dersler çekilmez oluyor, kitap başında sızıyorsun, yazılar yarım kalıyor. Hayat tadını kaybediyor…
Ama dur bir dakika.
Kahve dedik değil mi?
Yani bu kara sıvı mucize nereden geldi? Kim buldu? Kim dünyaya yaydı?
Hani 10’luk sayı sistemini matematikte temel kabul ediyoruz ya... İşte kahve de zihnin ve uyanıklığın temel taşı. Ve ilginçtir: İkisi de Müslümanlardan!
İşte sana 10’luk sistem gibi kahve de bizdendi dedirten bir liste:
1. Uyanık aklın matematiği 10’luk sistemse, ruhun uyanıklığı da kahvedir.
Nasıl ki 10’luk sistem medeniyetin hesap zeminini kurduysa, kahve de idrak zeminini kurdu. Uyanmak, uyanık kalmak, tefekkür etmek…
2. 10’luk sistem Hindistan’dan geldi ama Müslümanlar sayesinde dünyaya yayıldı. Kahve de aynı kaderi paylaştı.
Kahvenin kökü Habeşistan’da ama kalbi Yemen’de attı. Ve ondan sonra bütün dünya onun izini sürdü. Tıpkı sıfır gibi.
3. İlk kahve içenler Müslüman sûfîlerdi. Biz kahveyi keyif için değil, zikir için içtik.
Onlar sabaha kadar ibadet için uyanık kalmak istiyordu. Kahve bu ruhî ihtiyaca hizmet etti. Bugünkü “espresso shot” değil; o günkü “mârifet arayışı” idi.
4. Avrupa’da filozoflar uykudayken, biz hem kahve içiyor hem düşünüyorduk.
Batı daha ne olduğunu anlamadan biz “Kâhve-i muhabbet”le medrese, tekkeler ve meclisler kurduk. Filozoflar düş görürken biz düşü çözmeye başlamıştık.
5. Osmanlı’da kahve, sadece içecek değil, toplumsal kurumdu.
Kahvehaneler cami kadar önemliydi. Hem fikri hem kültürü taşıyan yerdi. Ve evet, bir dönem “kadın kocasına kahve yapmazsa boşama sebebidir” diye tartışmalar bile yaşandı.
6. Batı kahveyi ya kuşatma artığıyla ya da ticaret yoluyla aldı. Ama tadını değil, sadece çekirdeğini aldı.
Viyana Kuşatması sonrası Osmanlı’dan kalan kahve çuvalları, Avusturya’nın ilk kahvehanesini doğurdu. Ama ruh orada kalmadı. Sadece şekil gitti, öz bizde kaldı.
7. Kahvehaneler Müslümanların ilk sosyal ağıydı.
Bugünün ekranı o günün cezvesiydi. O gün, kahve eşliğinde şiirler, fıkıh meseleleri, siyasi tartışmalar konuşulurdu. TikTok değil tahkik vardı.
8. Bugün adına “latte”, “macchiato”, “flat white” deniyor… Ama bu işin piri hâlâ “Türk kahvesi”.
Onlar köpüğü süsledi, biz özü taşıdık. Onlar filtreyle inceltti, biz kıvamla özelleştirdik.
9. Nasıl 10’luk sistemle hesap yaptılar ama mantığı bizden aldılarsa, kahveyle de aynı şeyi yaptılar.
Hazır verileni aldılar, geliştirdiler, sonra da “biz bulduk” dediler. Oysa biz ibrikten içiyorduk onlar henüz üzüm suyunda boğulurken.
10. Sonuç: Biz sadece kahve yapmadık, bir medeniyet inşa ettik.
Kahve bizimdir. Tıpkı mürekkep gibi, tıpkı saat gibi, tıpkı ilim gibi.
Filtre onların olabilir, ama hakikat bizim cezvede pişmişti.
Son Söz:
Bugün filtre kahveyi yudumlarken şunu hatırla:
“Kahve Müslümandır. Zikirle demlendi, ilimle taşındı, sabırla kavruldu.”
Afiyet olsun. ☕
Yorumlar
Yorum Gönder