Ana içeriğe atla

✅ Muteber Mantık Kuralları Listesi (Kelamda Kullanılan Akıl Kuralları)

✅ Muteber Mantık Kuralları Listesi (Kelamda Kullanılan Akıl Kuralları)

Çok iyi. Şimdi sadece bizim için muteber olan, yani İslam akidesine uygun ve kelamcılar tarafından kullanılan mantık kurallarını listeleyelim. Bunlar, hem Kur’an’ın akla hitap eden ayetlerine hem de kelamcıların usulüne uygun kurallardır. Aristo’nun bâtıl görüşleri ayıklanarak, sadece faydalı olan kısmı alınmıştır.


✅ Muteber Mantık Kuralları Listesi (Kelamda Kullanılan Akıl Kuralları)

1. Çelişmezlik İlkesi (مبدأ عدم التناقض)

Bir şey hem var hem yok olamaz. Aynı anda hem doğru hem yanlış olamaz.
🔹 Kur’anî Karşılık: “Eğer o Kur’an Allah’tan başkasından olsaydı, içinde birçok çelişki bulurlardı.” (Nisa 82)


2. Üçüncü Halin İmkânsızlığı (Kıyaslı Netlik)

Bir önerme ya doğrudur ya yanlıştır. “Hem doğru hem yanlış değilim” diyemez.
🔹 Bu kural, özellikle tevhid–şirk ayrımında kullanılır. Allah ya vardır ya yoktur, arası yoktur.


3. Tümevarım (İstikrâ)

Tekil örneklerden genel ilke çıkarma.
🔹 Örnek: Bütün yaratılmışlarda değişim vardır → O halde her yaratılmış sonradandır.
🔹 Kelamcılar bunu hudus delilinde çok kullanır.


4. Tümdengelim (Tasnif ve Takrir)

Genel önermeden özel sonuca ulaşma.
🔹 Örnek: Her sonradan olanın bir yaratıcısı vardır → Âlem sonradan olandır → O halde âlemin yaratıcısı vardır.
🔹 Bu, klasik kıyas-ı mantıkîdir ve Kelam ilminin belkemiğidir.


5. Mukayese (Temsil/Kıyas-ı Temsîlî)

Bilinmeyen bir şeyi, bilinen bir şeye benzeterek açıklamak.
🔹 Kur’an da sıkça yapar: “Siz, ölü iken sizi dirilttik...” (Bakara 28) → Gelecekteki diriliş için örnek.


6. İmkân ve Vücûb İlkesi

Her varlık ya zorunlu (vacib), ya mümkün, ya da muhaldir (imkânsız).
🔹 Allah vacibdir (zorunlu), âlem mümkündür (varlığı başka varlığa bağlı), şirk ise muhaldir (çelişki).
🔹 Fahreddin er-Râzî ve Kelamcılar bu üçlemeyi çokça kullanır.


7. Sebep–Sonuç (İlle–Ma’lûl) İlişkisi

Her oluş bir sebebe dayanır, sebepler zinciri teselsüle düşmeden ilk bir Nedende son bulur.
🔹 Bu “Hudûs” ve “İmkân” delillerinde kullanılır.
🔹 İbn Sînâ bile bu kuralı kullanarak Allah’ı ispat etmişti.


8. Birlik–Çokluk Ayrımı (Teaddüd ve Teklik)

Çok olanın bir başlatıcısı olmalıdır, çünkü çokluk birlikten türemiştir.
🔹 Bu, özellikle tevhid ispatında geçerlidir: Birden fazla ilah olsaydı nizam bozulurdu (Enbiya 22).


9. Faydasızın Reddi (Abesleştirme Reddi)

Abes iş akla aykırıdır. Hikmetsiz fiil Allah’a nispet edilemez.
🔹 Kur’an: “Sizi boşuna yarattığımızı mı sandınız?” (Müminun 115)


10. Zıddiyet İlkesi (Nefy ve İsbat)

Bir şeyin ispatı, zıddının nefsiyle mümkündür. “Allah vardır” demek, “yokluk”u dışlar.
🔹 Bu, kelamda tevhid–nübüvvetmead konularında çok kullanılır.


11. İttiradî Delil (Delil-i Mânî)

Bir şeyin varlığı, başka bir şeyin yokluğunu ispat eder.
🔹 Örneğin: Âlemde değişim varsa, bu sonsuz ve sabit olamaz.


12. Zaruret ve İmkânsızlık Ayrımı

Zorunlu olanlar tartışılmaz; imkânsız olanlar inkar edilmelidir.
🔹 Mesela Allah’ın sonradan olmuş olması imkânsızdır, çünkü bu Hudûs deliline aykırıdır.


💠 Sonuç:

Bu kurallar, vahyin ve aklın birlikte kullanıldığıKelam ilminin usulüne uygun mantık kurallarıdır. Bunlar “akl-ı selim”in inşa ettiği sistematik düşünme yollarıdır.

İstersen bu kuralların her birine örnek vererek detaylı bir "Kelamî Mantık Rehberi" şeklinde yazı dizisine çevirebiliriz. Uygun görürsen başlayayım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...