KANT BAHANE, FENOMEN PUTU ŞAHANE: BİLİMCİLİĞİN NUMEN KATLİAMI
ÖZET:
Bu makale, modern bilimciliğin Kant'ın fenomen-numen ayrımını nasıl tahrif ettiğini, "bilinemez" deneni "yok" sayarak varlığı sadece gözleme indirgediğini ortaya koyar. Kant'ın numeni reddetmeyen fakat bilgi alanı dışında tutan tavrı, pozitivist ideolojide bilinçli olarak göz ardı edilmiş; bunun yerine bilim, mutlak hakikatin yegane kaynağı gibi sunulmuştur. Bu, hem aklın sınırlarına ihanettir hem de kelamî açıdan yaratılışın gayb boyutunun inkarıdır.
1. KANT'IN SÖZÜ: FENOMEN VE NUMEN AYRIMI
Kant'a göre bilgi, ancak "fenomen" yani zihnin zaman, mekan ve nedensellik kalıplarıyla şekillendirdiği şeyler üzerinden edinilir. Buna karşılık "kendinde şey" (numen) bilinemeyen, zihnin kategorilerine sığmaz olan alandır.
"Numen vardır ama bilinemez." (Immanuel Kant, Saf Aklın Eleştirisi)
Bu ifade, modern seküler felsefede bilgiyle varlığın ayrıştırıldığı nadir itiraflardan biridir. Kant, bilimsel bilginin sadece fenomenlere dayanabileceğini söylerken, numeni varlık düzeninde kabul eder ama epistemolojik düzenin dışında tutar.
2. POZİTİVİST BİLİMCİLER NE YAPTI?
Kant'ın bu ayrımını kendilerine göre yorumlayan pozitivist bilimciler, numeni bilinemez olarak değil, yok olarak okudular:
"Gözlemlenemeyen şey yoktur."
"Deneyle doğrulanamayan anlamsızdır."
Bu tavır, Kant’ın orijinal dengesini bozarak bilginin sınırını varlığın sınırına dönüştürdü.
“Bilinemez” diyene kadar Kant gibi davranıp, sonra "yok sayabiliriz" deyip bilim adına gaybı katletmek, felsefede en büyük metafizik ihanettir.
Bu, salt bilgi iddiası değil; ontolojik tecavüzdür.
3. NUMEN’İ YOK SAYMAK = FENOMENİ PUTLAŞTIRMAK
Eğer numen yok sayılırsa, şu olur:
Görülen dışı gerçeklik inkar edilir.
Bilgi, varlığın yegane kriteri olur.
Bu da bilgi dışının "yok" sayılmasına giden yoldur.
Bu noktadan sonra bilim:
Tanrı yok demese de "bilimsel değeri yok" der.
Ruh yok demese de "deneysel karşılığı yok" der.
Sebeplerin ardındaki iradeyi asla kabul etmez.
Ve neticede bilim, yalnızca fenomenle yetinmez,
numeni fenomen gibi açıklandırma hilelerine girer.
Bu da sahte metafiziktir.
4. BU, BİLİM DEĞİL; BİLİMCİLİKTİR
Bilim:
Gözlem yapar,
Deneyle doğrular,
Sınırını bilir.
Bilimcilik (scientism) ise:
Bilimi mutlak hakikat kaynağı yapar,
Metafiziği aşağılara,
Varlığın tüm boyutlarına kendi metoduyla hükmetmeye kalkar.
Bu, teknik bir disiplinin felsefeye, sonra da dine karşı darbe yapmasıdır.
Bilimin sınırını unutup her şeyi açıklama iddiası, özünde Kant’ın "bilinemez" diyerek tevazu gösterdiği alana kibrin girmesidir.
5. KELAMÎ AÇIDAN: GAYBI GÖRMEZDEN GELMENİN SONUCU
Kelamcılar bilir ki:
Gözle görülmeyen, akılla bilinemeyen şey yok değildir;
Bunlar Allah dilerse vahiy ile veya aklın delilleriyle bilinip tasdik edilir.
Kant bunu sistemine almaz.
Pozitivist ise bunu yok sayar.
Bu da, âlemdeki üst boyutu (melek, emir, kudret, irade, yaratma, rububiyet) fenomen altı bir hapishaneye kapatmaktır.
Bu da modern insanın ruhsuzlaşmasının, anlamsızlaşmasının ve Allah’ı unutuluşunun felsefî temelidir.
6. NUMENİN VARLIĞINA DAİR KANT'IN GEREKÇELERİ VE ÇELİŞKİLERİ
Delil 1: Epistemolojik Gerekçe
"Zihnimizde bir algı (fenomen) varsa, bunun ardında bir ‘şey’ (numen) olmalı."
❗ Bu bir hipotezdir, kanıt değildir.
Zihinsel modellemeye dayanır ama ontolojik bilgi sunmaz.
Delil 2: Ahlâkî Gerekçe (Pratik Aklın Eleştirisi)
"Ahlâkın anlamlı olabilmesi için Tanrı’nın, özgür iradenin ve öte dünyanın var olması gerekir."
❗ Bu bir iman varsayımıdır, bilgi değil.
Vahiy olmadan ahlâkı temellendirme girişimidir.
Delil 3: Nedensellik Gerekçesi
"Fenomenlerin ardında mutlaka bir neden olmalı; bu da numendir."
❗ Neden-sonuç ilişkisi fenomenlere aittir; numene nasıl uygulanabilir?
Kant’ın kendi kategorileriyle çelişir.
🔎 Bu delillerin hiçbiri zorunlu sonuç vermez. Kant numeni "bilinemez" ilan eder ama ardından numenin ne olmadığına dair kesin konuşur. Bu, açık felsefî çelişkidir.
7. KANT’IN NUMENİ = MODERN PLATONCULUK
Platon:
Gerçeklik, gözlemlenen değil, idealar dünyasıdır.
Gölge olan fenomenler, asıl olan ideaların yansımasıdır.
Kant:
Gerçeklik bilinemez olan numendir.
Bildiğimiz her şey zihinsel kalıpların (zaman, mekân, nedensellik) ürünüdür.
🔁 Sonuç: Kant, Platon’un idealarını inkâr eder gibi yapıp “bilinemez numen” olarak yeniden sahaya sürer.
🔥 Bu, bilginin Tanrısı yapılmak istenmesidir: "Bilemediğimizi bilebileceğimizi zannetmek."
SON SÖZ:
Kant bahane oldu; numen, sahte aklın kurbanı yapıldı.
Bilimin bilgelik değil, egemenlik aracı haline gelmesinin arkasında bu zihinsel sapma yatar:
"Bilinemez dediklerine hükmeden, görmediklerini yok sayanlara aklı teslim etme!"
Bu mu sizin aydınlanmanız?
Sözde aydınlandık diye, özde şeytana kul olup zifiri karanlığa mı mahkûm oldunuz?
Yorumlar
Yorum Gönder