Dua Etmeye Değer Olan Allah: Kur’an’ın Vekîl Rabb’i mi, Aristo’nun Hareketsiz Tanrısı mı?
Hazırlayan: Abdullah Kuloğlu
Giriş: Duanın Manası ve İlahi Karşılık Beklentisi
Dua, yalnızca bir seslenme veya ruhsal rahatlama aracı değil; insanın Rabbiyle kurduğu en samimi ve yüksek irtibattır. Ancak bu irtibatın mana kazanabilmesi için, duaya cevap verecek bir varlık gereklidir. Bu varlık sadece "ilke" değil, aktif bir "yaratıcı ve yönetici" olmalıdır. Kur’an bu Rabb'i "Vekîl" sıfatıyla tanımlar. Aristo ise buna tam zıt bir Tanrı tasavvuru geliştirir.
Bu makalede dua, yaratıcının sıfatları ve Vekîl olan Allah anlayışı üzerinden Aristo felsefesi ile Kur’an tevhidi karşılaştırılacak ve nihai olarak sadece Kur'an'daki Allah'a dua etmenin makul ve anlamlı olduğu gösterilecektir.
1. Dua Ediyorsan, Bir Şeyi Kabul Etmişsin Demektir
Dua etmek, ister bilinçli ister bilinçsiz yapılsın, şu şeyleri kabul anlamı taşır:
Duana cevap verecek bir kudret sahibi var.
Bu kudret sahibi senin duanı işitir.
Seni dikkate alır ve karşılık verebilir.
Bu varlık, aleme karışandır; yakındır, iç içedir, uzak değil.
Yani dua etmek, yarattıktan sonra köşeye çekilen bir Tanrı’ya değil, her an tasarruf sahibi olan bir Rab'be inandığını ilan etmektir.
2. Aristo'nun Tanrısı: Hareket Ettirir Ama Karışmaz
Aristo'nun metafiziğinde Tanrı "ilk hareket ettirici"dir. Evrenin başlangıcında vardır, fakat evrenin içine müdahale etmez. O:
Sadece "kendini düşünen" bir akıldır.
Alemin olup bitenleriyle ilgilenmez.
Dua dinlemez, merhamet göstermez.
Bu anlayışa göre dua etmek boşunadır, çünkü Tanrı aktif değildir. Kelamcılar bu Tanrı tasavvurunu şu kavramla redder:
"Lâ faile illallah." (Fail olan yalnızca Allah'tır.)
3. Kur’an’da Dua: Vekîl Olan Allah'a Yönelmektir
Kur’an ise Allah'ı aktif, irade sahibi ve aleme müdahele eden bir ilah olarak tanımlar:
“Size Rabbim dua edin, size cevap vereyim.” (Mü’min 60)
“Duanız olmasa ne önemi var ki?” (Furkan 77)
“O her şeyin üzerinde bir Vekîl'dir.” (En'âm 6/102)
Bu, Allah’ın sadece yaratmaktan ibaret değil, yönetici ve koruyucu olarak da faal olduğunun delilidir. Vekîl sıfatı şu anlama gelir:
O, her şeyi yaratandır.
O, yaratılışı devam ettirendir.
O, her şeyi yönetendir.
O, kendisine tevekkül edilendir.
Bu anlayış, hem Kelam’ın hem Tasavvuf’un hem de Tefsir’in ortak kabulüdür.
4. En'âm 100-102: Kelamın Ayetleri
"Göklerin ve yerin yaratıcısı O'dur. O'ndan başka ilah yoktur. Her şeyi yaratan O'dur. O'na kulluk edin. O, her şeyin üzerinde bir Vekîl'dir." (En'âm 6/102)
Bu ayette Aristo'nun tanrısına zıt olarak şunlar vurgulanır:
Allah bediî yaratır, yani eşsiz, model almadan.
Allah her şeyi yaratmıştır; arada ikinci fail yoktur.
Allah tek Vekîl'dir; bu, hem yaratma hem de yönetme yetkisidir.
Bu nedenle dua, ancak bu nitelikte bir Tanrıya edilirse anlamlı ve yerli yerindedir.
Sonuç: Dua Boşa Gitmesin
Dua, sadece bir umut değil; bir iman beyanıdır.
Aristo'nun tanrısına edilen dua boştur.
Kur’an’daki Allah’a edilen dua ise şuurlu bir yöneliştir, tevekküldür, kulluktur.
O zaman son söz şu olsun:
"Dua etmeye değer olan Allah, Kur’an’ın Vekîl Rabb’idir; filozofların sessiz tanrısı değil."
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder