Ana içeriğe atla

İbn Sînâ ve Batıl Ahiret Anlayışı: Felsefî Temeller, Kur'anî Reddiye

 İbn Sînâ ve Batıl Ahiret Anlayışı: Felsefî Temeller, Kur'anî Reddiye

Hazırlayan: Abdullah Kuloğlu


1. Giriş: Mesele Nedir?

Kur’ân-ı Kerîm’in birçok ayetinde cennet ve cehennembedenî ve ruhî hazlaryeniden dirilişhesap ve ceza net bir şekilde anlatılırken; bazı felsefeciler, özellikle İbn Sînâ gibi bazı “Müslüman filozoflar” bu gerçekleri Yunan felsefesinin etkisiyle mecaza indirgemiş ve batıl bir ahiret tasavvuru inşa etmiştir.


2. İbn Sînâ’nın Ahiret Anlayışı ve Kaynakları

2.1 Ruh-Beden Ayrımı

  • Ruh, bedenden ayrılınca varlığını sürdürür.

  • Bedenin yeniden diriltilmesi aklen imkansızdır.

  • Ahiret, sadece ruhun aklî saadetine ya da cehalet azabına dayalı bir mecazî yüdürüştür.

"Bedenlerin yeniden iadesi aklen imkansızdır; ahiret hayatı sadece nefsin mutlak varlığıdır."
(eş-Şifâ, el-İlâhiyyât, 9. makale)

2.2 Cennet-Cehennem Tasavvuru

  • Cennet: Aklın Tanrı’yı temaşa etmesinden doğan huzur.

  • Cehennem: Akla ulaşamamış nefsin azabı.

  • Fiziksel nimet ve azaplar mecazdır.

"Cehennem azabı, nefsin karanlık cehalet içinde kalmasının verdiği bir elemden ibarettir. Bu azapta fiziki ateş yoktur."
(en-Necât, s. 371)


3. Bu Görüşlerin Kaynakları ve Felsefî Temelleri

3.1 Aristoteles ve Yeni Eflatunculuk Etkisi

  • Ruh, bedenden üstün, müstakil cevherdir.

  • Madde, kemalden uzaklaştırıcı bir unsurdur.

  • Kurtuluş, ruhun maddeden soyutlanmasıdır.

"Nefs, bedenin bir fiili değil, müstakil bir cevherdir. Bedenin bozulması, nefsin varlığını etkilemez." (eş-Şifâ, el-Nefs)

3.2 Aklın Mutlak Üstünlüğü ve İlahı Kudretin Sınırlandırılması

  • Allah’ın kudreti, aklın imkân dairesiyle sınırlanır.

"Bedenlerin tekrar aynı hüviyetle var olması aklen muhaldir." (en-Necât, s. 270)

3.3 Zorunlu Yaratılış Teorisi

  • Allah, irade ile değil; zatının zorunlu bir taşması olarak âlemi yaratmıştır.

  • Bu anlayış, yaratma fiilini sürekli ve ezelî kılar.

“Vacibu’l-Vucûd’un zatı bir sebep olduğundan, fiili de zorunludur.”
(eş-Şifâ, el-İlâhiyyât, 9. fasıl)


4. Âlemin Ezeliliği ve Haşir Anlayışına Etkisi

4.1 Âlemin Ezeliliği Nedir?

  • İbn Sînâ, âlemin zamanla yaratılmadığını, Allah’tan ezelden beri süzüp geldiğini savunur.

  • Bu, Allah’ın iradesine ve dilediğini yaratma fiiline aykırıdır.

“Vacibu'l-Vucûd’un fiili, zatının zorunlu bir sonucudur; başlangıcı yoktur.”
(en-Necât, s. 308)

4.2 Sonu Olmayan Âlemde Kıyamet ve Haşir Mümkün Değildir

  • Kur’an, âlemin bir sonu olacağını (kıyamet), sonra da yeni bir yaratılış olacağını söyler.

  • İbn Sînâ ise âlemi ezelî görerek, tarihsel bir kopuşu (kıyameti) reddeder.

“O gün yeryüzü başka bir yere, gökler de başka göklere dönüşür.”
(İbrahim, 48)

4.3 Fiziksel Dirilişı Aklen ve Madde Aktarımıyla İmkansız Sayması

"Aynı atomlar başka bir bedende yer aldığında, bu atomları nasıl geri alacaksınız? Bu, fiziksel imkansızlıktır."
(eş-Şifâ, el-İlâhiyyât, 10. fasıl)

Bu, Yasin 78-79 ayetiyle açık çelişki içindedir.


5. Kelamcıların Reddiyesi

5.1 Gazâlî (Tehâfütü'l-Felâsife)

  • Âlemin ezeliliği,

  • Allah’ın cüz'î bilgileri bilmemesi,

  • Bedenle dirilişi inkâr etmek,

Bu ücü görüşten dolayı filozofları tekfir eder.

"Bedenlerin haşrini inkâr eden, Kur'an'ın açık nassına karşı gelmiş olur. Bu, zındıklıktır."

5.2 Elmalılı Hamdi Yazır

"Felâsife, cenneti ruhânî bir sefa ve cehennemi aklî bir hicran sanmışlar. Kur'an, cennetin nehirlerinden, meyvelerinden, oradaki eşlerden, yemeklerden ve içeceklerden bahsederek bu bâtıl görüşü çürütmüştür."(Hak Dini Kur’an Dili, Bakara 25)


6. Karşılaştırmalı Özet

KonuKur'an'ın Görüşüİbn Sînâ ve Felasife
Haşir (diriliş)Bedenî ve ruhîSadece ruhî
Cennet ve CehennemFiziksel nimetler ve azapAklî haz ve hicran
YaratılışAllah'ın iradesiyle, sonradanZorunlu feyiz, ezelî âlem
Zaman ve tarih anlayışıKıyamet-kırılma-vahiySürekli, kesintisiz düzen


7. Sonuç: Kur'an’ın Haşir Anlayışı İle Felsefî Mecazcılık Bağdaşmaz

  • İbn Sînâ’nın ahiret anlayışı, Yunan felsefesinin çizdiği kadimci ve rasyonalist çerçevede gelişmiştir.

  • Bu anlayış Allah'ın kudretini akıl ile sınırlar, vahyi mecaz sayar.

  • Haşir ve ahiret hayatını mecazlaştırmak, Kur’an’a aykırıiman esaslarına zarar vericikelamî akideye aykırıbir felsefî saptırmadır.

Bu nedenle, kelam âlimleri ve müfessirler, bu felsefî anlayışı kesin bir dille reddetmiş, Kur'an’ın nassını esas alan gerçek ahiret tasavvurunu savunmuşlardır.


Yazan: Abdullah Kuloğlu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...