Batı’nın Maskesi: Sahte Değerler ve Çöken İllüzyon
Batı medeniyeti, asırlardır kendini insanlığın rehberi olarak lanse eder; demokrasi, özgürlük, insan hakları, bilim ve ilerleme gibi parlak kavramları vitrinine dizer. Ancak bu vitrinin ardında, söylemle eylemin çatıştığı, sömürünün ve ikiyüzlülüğün kol gezdiği bir gerçeklik yatar. Batı’nın değerler sistemi, hakikati örten bir maskeden ibarettir.
1. Demokrasi ve Özgürlük: Kime Hizmet, Ne Kadar?
Batı, demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü insanlığın ortak mirası gibi sunar, fakat bu özgürlükler yalnızca kendi çıkarlarına uyduğu sürece geçerlidir. Filistin’i savunan bir entelektüel işinden olur, Siyonizm’e eleştiri getiren bir sanatçı linç edilir. Batı dışı bir halk, kendi iradesiyle bir lider seçerse, bu irade "meşru" sayılmaz; darbeler, ambargolar devreye girer. Demokrasi, bir yönetim biçimi değil, Batı’nın tahakküm aracıdır.
2. Bilim ve Akıl: Tanrısız Tapınak
Batı, bilimi hakikatin tek anahtarı gibi yüceltir, aklı mutlaklaştırır. Ancak bu bilim, metafiziği reddederek insanı ruhsuz bir makineye indirger; vahyi dışlayarak ahlaki zemini çökertir. Akıl, kendi kendine yeterliymiş gibi sunulurken, insanı tanrılaştırma hezeyanına kapı aralar. Algoritmalar ahlakın, big data vicdanın yerini alır. Bu, bilimin değil, bilimin putlaştırılmasının hikâyesidir.
3. Ahlak ve Haklar: İlkesizliğin Gölgesinde Yozlaşma
Batı’nın ahlak anlayışı, fıtrata ve ilahi olana sırt çevirdiği için kaypaktır. Bir toplumda suç olan, diğerinde "hak" diye alkışlanır. "Özgürlük" adına iffet hedef alınır, "eşitlik" adına aile tahrip edilir. Kadın hakları, çocuk hakları gibi kavramlar, samimi bir adalet arayışından değil, ideolojik manipülasyondan beslenir. Ahlakın görelileştiği yerde, haklar da çıkarların gölgesinde yozlaşır.
4. Adalet ve Hukuk: Güçlünün Kılıcı
Uluslararası hukuk, Batı’nın zayıfları cezalandırma sopasıdır. Filistinli bir genç taş atarsa terörist, Batı destekli bir militan aynı şeyi yaparsa özgürlük savaşçısı olur. BM kararları, güçlü devletlerin vetosuyla kâğıt parçasına döner. Hukuk, evrensel bir ilkeye değil, siyasi çıkarlara göre şekillenir. Adalet, güçlünün tekelindedir.
5. Teknoloji ve İlerleme: Modern Firavunluk
Batı, teknolojiyi çağın mesihi gibi sunar. Yapay zekâ, biyoteknoloji, transhümanizm; insanı Tanrı’nın yerine koyma hevesiyle doludur. Ancak bu "ilerleme", ahlaktan yoksunsa, insanı değil sistemi besliyorsa, sadece yeni bir kölelik düzenidir. Teknoloji, Karun’un hazineleri gibi, sahibini değil, zulmü büyütür.
Sonuç: Hakikatin Zaferi Yakındır
Batı’nın sahte değerler sistemi, kavramları çarpıtarak, hakikati perdeleyerek ayakta durur. Özgürlük dedikleri zincir, demokrasi dedikleri tuzak, ilerleme dedikleri uçurumdur. Ancak hiçbir maske sonsuza dek dayanmaz. Hakikatin sesi, bu sahte putları devirecek; iman, irfan ve cesaretle donanmış insanlar, bu düzeni sarsacaktır. Kalemimiz keskin, vicdanımız diri, inancımız sağlamsa, Batı’nın illüzyonu elbet bir gün dağılacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder