Ana içeriğe atla

Tabiat mı Yapar? Determinist Doğa Anlayışına Karşı Tevhidî Yaratılış Görüşü(V.2)

Tabiat mı Yapar?

Determinist Doğa Anlayışına Karşı Tevhidî Yaratılış Görüşü(V.2)


Önsöz: Tek Yönlü Bilgiye Karşı Tam Yönlü Düşünce

Modern akademi, uzmanlık adı altında bilgiyi parçalara bölmüş, derinliği değil yüzeyi, kökü değil dalı öğretir hâle gelmiştir. Bu parçalı düşünce, insanı tabiatı mutlaklaştırmaya, gözle görüleni mutlak sebep zannetmeye, ilmi ise Allah’tan bağımsız bir bilgi yığınına indirgemeye kadar götürmüştür.

Bizzat üniversite sıralarında, biyoloji, fizik ve mühendislik alanlarında ders veren birçok hocanın, sorgulamadan “tabiat yapıyor”, “doğa kendi kendine düzenliyor” gibi ifadeleri dogmatik biçimde tekrar ettiklerine şahit oldum. Oysa akıl ve ilim bunun tersini haykırıyor.

Bu nedenle ben, çoğunun yaptığı gibi tek boyutlu, tek yönlü, sadece maddî ve görünenle sınırlı bir düşünce yerine; hem aklî, hem kelâmî, hem fıtrî, hem de bilimsel yönü birlikte barındıran tam yönlü bir bakış geliştirmeye çalışıyorum.

Gerçek anlamda düşünmek, parçaları değil bütünü görmekle başlar. Nedeni düşünmek, aynı zamanda "neden o neden olabiliyor?" sorusunu da sormayı gerektirir. Tabiatı gözlemleyip ondan sonuç çıkarmak yeterli değildir; tabiatı kim yapmış, kim yasalaştırmış, kim fail kılmış diye sormak gerekir.

Bu metin, işte bu çok yönlü düşüncenin, “tek yönlü bilimsel sloganlara” karşı aklî ve kelâmî bir itirazıdır. Tabiatın fail olamayacağını yalnızca ayetlerle değil, akılla da ortaya koyar. Maksat, hakikatin üstündeki perdeyi aralayarak, âlemin ardındaki mutlak faile, yani Allah’a götürmektir.


1. Giriş: Tabiatın Rolü Üzere Tarihî Bir Tartışma

Tabiat/doğa fikri, insanlık tarihinin en eski felsefî ve ilmî meselelerinden biridir. Antik Yunan’da Herakleitos, doğayı Logos ile özdeşleştirirken, Aristoteles tabiatı “her varlığın kendi ereğine yönelmesini sağlayan içsel ilke” olarak tanımlar. Bu anlayış, zamanla tabiatı yaratıcı bir fail gibi görmeye kadar vardırılmıştır.

Modern çağda bu bakış, determinist doğa yasaları kavramı altında yeniden üretilmiştir. Özellikle Newtoncu fizik, evrenin saat gibi işleyen, kendi kendine yürüyen bir mekanizma olduğu fikrini doğurmuştur. Ancak bu görüş hem bilimsel gelişmelerle sarsılmış, hem de felsefî ve kelamî açıdan birçok açmaz barındırmaktadır.


2. Bilimsel Açıdan: Doğa Yasaları Ne Yapar?

  • Fizikteki yasalar açıklama değilbetimleme aracıdır. "F = m.a" gibi formüller, bir kudretin mahiyetini değil, düzenin istikrarını gösterir.

  • Kuantum fiziğinde ise parçacıklar gözlemlenmeden belirli bir konumda değildir; sadece olasılık dalgasıdır.

  • Dolanıklık gibi fenomenler, sebep-sonuç ilişkisini klasik anlamda çökerten türdendir.

Bunlar gösteriyor ki doğa, kendi başına işleyen bir mekanizma değildir; bir failin fiiline maruz kalan bir sistemdir.


3. Felsefî Açıdan: Nedensellik ve Tabiatın Yetersizliği

  • Aristoteles'in dört neden teorisi (maddî, fail, suret, gaye) modern bilimde sadece maddî ve suret nedenineindirgenmiştir.

  • Bu eksiklik, bilimsel nedenselliğin "neden" sorusuna cevap verememesine neden olur.

  • Teselsül problemi: Eğer her şey başka bir şeyin sonucuysa, bu sonsuz geriye gidiş bir ilk fail gerektirir.


4. Kelamî Açıdan: Tabiat Vesile midir, Fail mi?

İmam Mâturîdî:

"Tabiat, Allah'ın sünnetidir. Kudret O'na aittir."

Eşarî Görüş:

"Ateş yakmaz, Allah yakar. Su söndürmez, Allah söndürür."

Fahreddin er-Râzî:

"Her mürekkeb (bileşik) hadistir. Samet olan, mürekkeb olamaz."

Yani tabiat mürekkebdirmuhtaçtır, dolayısıyla yaratamaz.


5. İmam Gazâlî ve Vesilecilik (Occasionalism)

Gazâlî'ye Göre:

"Ateşin yakması, pamuğun yanması ancak Allah'ın yaratmasıyladır."

Doğal neden-sonuç ilişkileri, sadece adettirzorunluluk değil. Ateş her zaman yakmaz; Allah dilerse yakar, dilerse yakmaz (bkz. İbrahim a.s. ve ateş).


6. Gazâlî'ye Göre "Hakiki Fail" Olmanın Gerekli Şartları

#ŞartAçıklama
1HayatCansız bir şey fiil işleyemez.
2İlimFail, ne yaptığını bilmeli.
3İradeSeçme kabiliyeti olmadan fiil olmaz.
4KudretGerçekleştirme gücü olmazsa fiil ortaya çıkmaz.
5EzelîlikSonradan yaratılmış olan yaratıcı olamaz.

Bu beş şartı yalnızca Allah Teâlâ taşır. Ne tabiat, ne insan, ne de başka bir varlık bu şartları mutlak olarak yerine getirebilir.


7. Aklen Neden "Tabiat Yapmaz", "Allah Yapar" Denmiştir?

1. Tabiat mahlûktur, yaratılmıştır.

Mümkin olan bir varlık, varlığı kendinden olmayandır. Varlığı başkasına bağlı olan bir şey, kendi başına fail olamaz.

2. Tabiat cansızdır (câmid), bilinçsizdir.

Yapmak, bilmek, istemek, seçmek ister. Tabiat bunların hiçbirine sahip değildir.

3. Tabiat sebep gibi görünse de sonuç doğuramaz.

Alışkanlık (âdet), zorunluluk doğurmaz. Sebep-sonuç ilişkisi sadece görünüştedir; Allah isterse sebep olmadan sonucu yaratır.

4. Teselsül bâtıldır.

Her şeyin başka bir şeyle açıklanması sonsuza kadar gidemeyeceğinden, başta zorunlu, ezelî ve fail bir varlık olmalıdır. Bu da ancak Allah olabilir.

5. Düzen, ölçü, hikmet ilim ve irade gerektirir.

Tabiatın düzenli ve maksatlı olması, bilinçli bir failin müdahalesini zorunlu kılar.


8. Zâtî Yetersizlik Nedeniyle Tabiat Fail Olamaz

Bazıları doğada olan düzeni ve oluşları görerek, "doğa yapıyor" diyebilir. Fakat burada kritik olan şudur:

Fail olmak için gerekli şartlar, yapılan işte değil, yapanın zatında bulunmalıdır.

Neden?

  • Fiil (yapılan iş) sonradan olabilir, ezelî olması gerekmez.

  • Ama failin (yapanın) ezelî, sabit, değişmez olması zorunludur.

  • Çünkü değişen, sonradan olan bir şey, kendisi yapılmıştır; yapılmış olan, yapan olamaz.

Tabiat:

  • Sonradan olmuştur,

  • Değişmektedir,

  • Parçalıdır,

  • Bilinçsizdir,

  • İradesizdir,

  • Ezelî değildir.

Bu nitelikleri taşıyan bir varlık, fail olamaz.

“Tabiat yapıyor” diyorsan, “Tabiatı kim yaptı?” sorusunu da aklen sormak zorundasın.

Bu zorunlu soru bizi Allah’a götürür. Çünkü zincirin başında:

  • Ezelî olan,

  • Vacib olan,

  • Bilinçli ve iradeli olan,

  • Kudret sahibi olan bir Zât olmalıdır.

Bu ise sadece Allah Teâlâ olabilir.


9. Sonuç: Tabiat Yapmaz, Allah Yapar

Tabiat bir sahnedir, kudret sahibi değildir.
Fail, mutlak anlamda Allah'tır.

"Sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır." (Sâffât 96)

 

"O, her şeyi yaratandır." (Zümer 62)

Tabiat, bir vesile, bir alışkanlık, bir perdedir.
Yapan, olduran, takdir eden, yaratıcı olan sürekli ve ezelî kudret sahibi Allah’tır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...