📜 Anlamın Sömürgeleştirilmesi ve Batı’nın Kavram Sömürüsü: Bölüm 4 - İnsan Hakları: Evrensel mi, Araç mı?
Anlamın Sömürgeleştirilmesi ve Batı’nın Kavram Sömürüsü: Bölüm 4 - İnsan Hakları: Evrensel mi, Araç mı?
Batı, insan haklarını “evrensel” bir ideal gibi sunar, ama gerçekte ne yapar? Herifler her şeyi kendi çıkarlarına göre eğip büküyorlar. İnsan hakları dedikleri, çoğu zaman güçlünün ayrıcalığını korumanın kılıfı. Ne hak tanırlar, ne ölçü dinlerler. Ellerine geçen her kavram gibi, insan haklarını da kendi hâkimiyetlerinin aracı yaptılar. Peki, insan hakları gerçekten evrensel mi, yoksa Batı’nın çıkarlarını meşrulaştırmak için bir sopa mı? Bu ikiyüzlülüğü deşifre edelim.
Batı, insan haklarını tarih boyunca kendi gündemine göre şekillendirdi:
- Aydınlanma Çağı: İnsan hakları, monarşilere ve kiliseye karşı bir silah olarak doğdu. Ama kimin için? Batılı elitler için.
- Sömürgecilik Dönemi: “İnsan hakları” diye Afrikalılar köleleştirildi, Asyalılar sömürüldü. “Medenileştirme” misyonu, katliamların örtüsüydü.
- Modern Çağ: İnsan hakları, Batı’nın jeopolitik çıkarlarını dayatmanın aracı. Filistin’de katliam olur, susarlar; bir Batılı zarar görür, dünyayı ayağa kaldırırlar.
Batı’nın insan hakları, hakikate değil, güce hizmet eder. Evrensellik iddiası, sadece bir pazarlama taktiği.
Batı, insan haklarını savunur gibi görünür, ama sadece işine gelirse:
- İfade Özgürlüğü: Siyonizm’i eleştir, “antisemit” damgası ye. Ama İslam’a hakaret et, “özgürlük” sayılır.
- Kadın Hakları: Başörtüsü yasaklanır, “laiklik” adına. Ama kadını metalaştıran endüstriler “özgürlük” diye korunur.
- Yaşam Hakkı: Filistin, Yemen, Suriye bombalanır, sessizlik. Bir Batılı gazeteci zarar görünce, “insan hakları krizi” çığlıkları.
- Guantanamo ve İşkence: Müslümanlar işkence görür, “terörle mücadele” derler. Ama kendi vatandaşları söz konusu olunca “insanlık suçu” olur.
Bu ne demek? İnsan hakları, Batı’nın elinde evrensel bir ilke değil, seçici bir sopa. Kendi çıkarlarına uyarsa “hak”, uymazsa “terör”.
Batı, insan haklarını bir silah gibi kullanır:
- Sömürgecilik 2.0: “İnsan hakları” bahanesiyle Irak, Afganistan, Libya işgal edildi. Sonuç? Kaos, katliam, sömürü.
- Ekonomik Hegemonya: İnsan hakları raporları, rakip ülkeleri (Çin, Rusya, İran) köşeye sıkıştırmak için yazılır. Ama Suudi Arabistan gibi müttefikler “ihlalci” sayılmaz.
- Kültürel Dayatma: Batı, kendi “insan hakları” anlayışını (örneğin LGBTI savunusu) evrensel diye dayatır. Reddederse, “barbar” olursun.
İnsan hakları, Batı’nın elinde bir tuzak: Sana “hakkın var” der, ama seni kendi sistemine uydurur.
Batı, insan haklarının anlamını gaspedip kendi çıkarlarına göre yeniden yazdı:
- Seküler Haklar: İnsan hakları, Tanrı’dan değil, Batılı kurumların “lütfundan” gelir oldu. BM, AB, Amnesty… Hepsi Batı’nın kontrolünde.
- Seçici Evrensellik: Müslümanların hakları (örneğin başörtüsü, namaz) “kültürel” sayılır, ama Batı’nın bireyciliği “evrensel”.
- Kültürel Üstünlük: İslam’ın adalet, merhamet, eşitlik gibi ilkeleri “geri”; Batı’nın bireycilik, liberalizm gibi değerleri “ileri” sayılır.
Bu, epistemik sömürgeciliktir. Batı, insan haklarının ne olduğunu tanımlama tekelini ele geçirdi. Müslüman, “Hakkım var” dediğinde “terörist”; Batılı aynı şeyi söylediğinde “kahraman” olur.
İnsan haklarını Batı’nın çarpık tanımından kurtarmak için:
- Vahye dayanalım: İslam, insanın onurunu Allah’ın yarattığı bir emanet olarak görür. Her insan, Allah’ın kulu olduğu için değerlidir.
- Çarpıtmaları ifşa edelim: Batı’nın “insan hakları” kimi koruyor? Sorgulayalım: “Bu kimin çıkarına?”
- Kendi ölçülerimizle konuşalım: İslam’ın adalet, merhamet, eşitlik ilkeleri evrenseldir. Batı’nın sahte evrenselliğine ihtiyacımız yok.
İslam, insan haklarını nefsine göre değil, Allah’ın nizamına göre tanımlar. Hz. Ali’nin “İnsan ya din kardeşindir ya da yaratılışta eşitin” sözü, hakiki insan haklarının manifestosudur. Batı’nın sahte evrenselliğine karşı, bu mirası diriltmeliyiz.
Batı, insan haklarını çaldı, içini boşalttı, kendi çıkarlarının kalkanı yaptı. Ama hakikat kimsenin tekelinde değil. İnsan hakları, Allah’ın insana bahşettiği bir emanettir; Batı’nın ideolojik oyuncağı değil.
Bir Musa çıkacak. Ve o, Firavun’un elinden insan haklarının asasını geri alacak, inşallah.
Batı, demokrasiyi “halkın yönetimi” diye sattı. Peki, neden işine gelmeyen hükümetler darbeyle devriliyor? Söyle, devam edelim!
Yorumlar
Yorum Gönder