Ana içeriğe atla

Kurbanın Hikmeti

KURBANIN HİKMETİ
(Zahirin Ötesinde Bir Teslimiyetin Adı)

"Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sizin takvânız ulaşır."
(Hac Suresi, 37. Ayet)

Kurban, sadece bir hayvanın kesilmesi değildir. O, insanın hem Rabbi'ne hem de nefsine karşı bir şuur ilanıdır. Kurban, zâhiren bir bıçak hareketi; bâtınen ise bir irade, takva ve teslimiyet beyanıdır. Hikmeti ise bu zâhirden bâtına akan derin anlamda gizlidir.


1. Tevhid ve Teslimiyetin Simgesi

Kurban ibadetinin temeli Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail'in yaşadığı o büyük imtihanla atılmıştır.

"Rabbi ona: 'Teslim oldun mu?' demişti. O da demişti ki: 'Alemlerin Rabbine teslim oldum.'" (Bakara 131)

Hz. İbrahim, Rabbinden gelen emre sorgusuzca itaat etti. En sevdiği varlık olan evlâdını kurban etmeye razı oldu. Bu hadise, kurbanın sadece bir hayvan kesimi değil; Allah’a mutlak bir teslimiyetin nişanesi olduğunu gösterir. Bu teslimiyetin sembolü, her kurban ibadetinde yeniden hayat bulur.


2. Takvaya Davet: Allah'a Ulaşan Kalptir

Kurban ibadeti, şekilden öte ruha hitap eder. Allah’a ulaşan ne ettir, ne kandır; O’na ulaşan kulun takvâsıdır, yani Allah'a karşı duyduğu saygı, korku ve bağlılık bilincidir.

"Onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz; fakat O'na sizin takvânız ulaşır." (Hac 37)

Bu ayet, kurbanın sadece ritüellerden ibaret olmadığını, onun ancak takva ile anlam kazandığını bildirir.


3. İhsan Bilinci ve Manevî Safiyet

Kurban ibadetinde ihsan bilinci esastır. Yani insan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmelidir. Bu şuurla kesilen her kurban, Allah’a yaklaşmanın vesilesi olur.

"Allah'a yaklaşmak için kurban kesen kulun, henüz kan yere düşmeden önce Allah onun kurbanını kabul eder." (Tirmizî, Edâhî, 1)

Kurban, bu şekilde bir kalp safiyeti ve Allah'a yakiniyet taşırsa, ibadet olma vasfını kazanır.


4. Nefsi Kurban Etmek: Asıl Olan Budur

Hayvan kesmek bir semboldür. Asıl kesilmesi gereken; kibir, hırs, bencillik, şehvet, isyan ve gaflettir. Yani kurban, insanın nefsaniyetiyle savaşının simgesidir.

"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!" (Kevser 2)

Bu ayette kurban, namazla birlikte anılır. Her ikisi de bir teslimiyetin ifadesidir.


5. Toplumsal Dayanışma ve Merhamet

Kurban, sadece ferdî bir ibadet değil, toplumsal bir dayanışmanın da vesilesidir. İslam, bireyin maneviyatının yanı sıra toplumun refahını da gözetir.

"Kurban etlerinden hem kendiniz yiyin, hem yoksula yedirin, hem ihtiyacı olmayana da yedirin." (Hac 36)

Bu, İslam’ın sadece bireyi değil, toplumu da kuran ve onaran yönünü gösterir. Kurban, toplumsal kaynaşmanın, yardımlaşmanın bir aracıdır.


6. Hayvana Rahmetle Yaklaşmak

Kurban, sadece bir kesim eylemi değil; Allah’ın yarattığı canlılara saygının da bir ifadesidir.

"Kestiğiniz hayvana eziyet etmeyin. Bıçağınızı keskinleştirin ve onu rahatlatın." (Müslim, Sayd, 57)

Rasulullah (s.a.v.) hayvana bile merhametli olunmasını istemiştir. Bu da kurban ibadetinin ahlaki boyutuna işaret eder.


7. Kurban ve Fıtrat: Vahyin Hatırlatması

Her yıl tekrar edilen kurban, insanın yaratılış gayesini hatırlatan bir şuurdur. Fıtrata uygun bir kulluk, kurbanla tazelenir. Kurban, modern çağın putlarına karşı bir direniştir.

"Sen yüzünü dosdoğru dine, Allah’ın fıtrata uygun olarak insanlara verdiği dine çevir." (Rum 30)

Kurban, bu fıtratı korumanın ve Allah'a kul olmanın yönünü yeniden hatırlatır.


SON SÖZ:

Kurban, bir kesimden öte; bir diriliştir.

Kurban, bir hayvanın ölümüyle değil; bir kalbin Allah için atmasıyla anlam kazanır. O, çıplak bir bıçağın kesmesi değil; takva ile dolmuş bir kalbin Rabbine yönelmesidir.

"Kurban, takvanın bıçağa yazılı halidir." — Abdullah Kuloğlu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...