Ana içeriğe atla

Vahyin Bütünlüğüne Darbe: 'Namaz Yahudilikten Alındıysa, Diğer İbadetler Nereden Geldi?' Sorusunun İfşası

Vahyin Bütünlüğüne Darbe: 'Namaz Yahudilikten Alındıysa, Diğer İbadetler Nereden Geldi?' Sorusunun İfşası


❌ Parça Parça Din, Derme Çatma İslam: Akılsız Bir Kurgu

Birileri çıkıp diyor ki: "Namaz Yahudilikten alındı."

Öyleyse sormak farz olur:

  • Zekatı kimden aldık?

  • Oruç nereden devşirildi?

  • Hac kime aitti?

  • Abdest, teyemmüm, kurban, ezan, tesbih, cuma namazı, bayram... bunlar da kimden ithal edildi?

Bu sorular, bu bozuk iddianın mantık zincirini çökerten maymuncuk gibidir.

Eğer her ibadet bir yerden alınmışsa, ortada vahiy diye bir şey kalmaz, sadece kültür kopyacılığıyla biçimlenmiş bir folklor dini kalır. Oysa bu, tam anlamıyla bir tezgâhın içine kurulmuş din yıkım makinesidir.

⚠️ Bu iddia sadece namazı değil, dinin bütünlüğünü hedef alır. Sünneti devre dışı bırakmak, vahyi beşerileştirmek ve tarihselci bir zemin hazırlamak için atılmış sinsi bir adımdır.


🏛️ Vahyin İnşa Ettiği Bütünlük: İbadetlerin Hepsi Vahye Dayanır

▶ Namaz:

"Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle birlikte rükû edin." (Bakara 43)
"Gecenin bir kısmında kalk ve namaz kıl. Bu, sana özel bir farzdır." (İsra 79)

▶ Mirac hadisi: Rekat sayısı, vakitler, farziyet Cebrâil vasıtasıyla vahiy olarak bildirilmiştir.

▶ Zekat:

"Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizle ve arındır." (Tevbe 103)
"Mallarında, isteyen ve mahrum olan için bir hak vardır." (Zariyat 19)

Kur’an, zekatı emreder; sünnet oran ve detaylarını belirler.

▶ Oruç:

"Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı..." (Bakara 183)

Burada bile Allah, orucun önceki ümmetlerde de olduğunu söyler; ama özgün bir İslam pratiği olarak yeniden vahiy zincirine ekler.

▶ Hac:

"İnsanlar arasında haccı ilan et..." (Hac 27)

Bu ayet doğrudan Hz. İbrahim'e hitaptır. Putperestler yozlaştırdı, Resulullah asıl formuna dönüştürdü.


🔥 Tarihselcilik İçin Zemin Hazırlama Yalanı

Bu "namaz Yahudilikten" yalanı, sadece bir ibadet üzerinden atılmış bir iddia değildir. Arkasında şu yatmaktadır:

  1. Kur’an merkezli görünüp sünneti devre dışı bırakmak.

  2. Sünnetin vahiy olmadığını iddia ederek İslam’ın uygulama boyutunu çökertmek.

  3. Her şeyi tarihsel etkilerle açıklayarak vahyi beşerileştirmek.

Böylece ortaya vahiy temelli bir din değil, elekten geçirilmiş bir hurafe söküğü çıkar.

🧭 Bu iddia, sünneti iptal ederek Kur’an’ı da hükümsüz kılmak isteyenlerin taktiklerinden biridir.


📎 Kur'an'daki 1. Delil: "Andolsun ki Allah’ın Elçisinde sizin için güzel bir örnek vardır"

"Andolsun, Allah’ın Elçisinde sizin için –Allah’ı ve âhiret gününü umanlar ve Allah’ı çok ananlar için– güzel bir örnek vardır." (Ahzab 33/21)

Bu ayet, ibadetlerden ahlâka, sosyal hayattan yönetim tarzına kadar Hz. Peygamber’in örnekliğini merkeze alır. Kur’an sadece lafzi hükümlerle değil, aynı zamanda yaşanmış pratik bir örneklikle tamam olur. Bu örneklik, namazın da nasıl kılınacağına dair en temel delillerden biridir.

🔹 Elmalılı’nın Yorumu:

Elmalılı, bu ayeti Hz. Peygamber’in yalnızca bir tebliğci değil, bir uygulayıcı olduğunu göstermek için zikreder. Onun sözleri ve fiilleri, dinin bütün boyutlarında uyulması gereken bir modeldir.


📎 Kur'an'daki 2. Delil: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin"

"De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Âl-i İmrân 3/31)

Burada "uyma" emri, sadece ahlâki ya da teorik bir uyum değil; doğrudan Peygamber'in fiilî sünnetine itaattir. Namaz gibi ibadetlerin detayları Kur’an’da anlatılmamış ama Hz. Peygamber’in uygulamasıyla şekillendirilmiştir.

🔹 Elmalılı’nın Yorumu:

Elmalılı, bu ayeti dinin merkezine Peygamber’i yerleştiren bir ayet olarak değerlendirir. Ona göre “bana uyun” demek, peygamberin tüm söz ve fiillerini kapsayan bir emirdir. Çünkü bu uymak, ilahi sevginin şartıdır.


📎 Kur'an'daki 3. Delil: "Peygamber size ne verdiyse onu alın"

"Peygamber size ne verdiyse onu alın, sizi neden men ettiyse ondan sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir." (Haşr 59/7)

Bu ayet, sünnetin bağlayıcılığına açık bir vurgudur. Bu hüküm, sadece ganimet taksimiyle sınırlı değil, Peygamber'in tüm emir ve yasaklarını kapsayacak genişlikte anlaşılmıştır. Sahabe ve sonraki ümmetin icması da bu yöndedir.

🔹 Elmalılı’nın Yorumu:

Elmalılı, bu ayetin lafzının ötesine geçerek kapsamının bütün dini alanlara şamil olduğunu belirtir. Bu hükmün, sünnetin dinin ikinci kaynağı olduğunu kesin şekilde ortaya koyduğunu ifade eder.


📎 Kur'an'daki 4. Delil: "Kim Peygamber'e Karşı Çıkarsa ve Müminlerin Yolundan Başkasına Uyarsa..."

"Kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü yolda bırakır ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir!" (Nisâ 4/115)

📌 Elmalılı Hamdi Yazır’ın Tefsiriyle Detaylı Açıklama:

Elmalılı’ya göre bu ayet, sadece bir bireysel sapmayı değil, aynı zamanda vahye ve ümmetin kolektif sünnetine karşı bir başkaldırıyı da ifade eder.

Ayetin bağlamında geçen "müminlerin yolu" ifadesi, Elmalılı tarafından özellikle Nisâ 59 ve Nisâ 83. ayetlerle birlikte değerlendirilir:

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre de...” (Nisâ 4/59)

Bu ayet, Elmalılı’ya göre “müminlerin yolu”nun temelidir. Zira bu yol Allah’a, Resulüne ve ümmetin içindeki ilim ve yönetim ehline itaatle çizilmiş yoldur. Müminlerin ittifakı, yani icma-ı ümmet, bu yolun istikametini belirleyen unsurdur.

Ayrıca Nisâ 83. ayette geçen:

“Eğer onu Peygamber’e ve aralarındaki yetki sahiplerine götürselerdi, içlerinden hüküm çıkarmaya gücü yetenler onu anlarlardı.” (Nisâ 4/83)

İşte bu ayetle birlikte Elmalılı şu sonuca ulaşır:

  • Müminlerin yolu sadece bireylerin içtihadı değil, topluca vahiy ve sünnete bağlı kalanların yoludur.

  • Resulullah’a karşı çıkmak, müminlerin yoluna muhalefet etmektir.

  • Müminlerin yoluna muhalefet etmek de Resul’e isyandır.

  • Bu durumda kişi, tercihi doğrultusunda bırakılır ve cehenneme sevk edilir.

Elmalılı, bu ayetin sahih sünnetin ve ümmet icmasının dışlanamayacağına dair en sağlam delillerden biri olduğunu söyler. Ehl-i Sünnet ulemâsı da bu ayeti, icmaya uymanın farz olduğuna dair açık bir nas olarak değerlendirmiştir.

✅ Bu delil, sadece geçmiş ümmetlerin değil, bugünkü ümmetin de sahih çizgide kalmasının Kur’anî teminatıdır.

🧱 Mezhepsizlik, sünnetsizlik, tarihselcilik ve modernist yorumlar bu ayetin doğrudan hedefindedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...