Ana içeriğe atla

Maddeyle Hayat Olur mu? – Bakara 28 Üzerine Derin Bir Teemmül

Maddeyle Hayat Olur mu? – Bakara 28 Üzerine Derin Bir Teemmül

Hazırlayan: Abdullah Kuloğlu


Ayet:

Bakara Sûresi (28)
كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ أَمْوَاتًا فَأَحْيَاكُمْۚ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٢٨﴾

Meal:
Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten(dünyaya getirip hayst veren) Allah'ı nasıl inkar ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda ona döndürüleceksiniz.

(Bakara 2/28 – Diyanet İşleri Başkanlığı Meali)


I. Giriş: Bir Yaratılış Muhasebesi

Bu ayet, insanın varlık serüvenine dair en temel gerçekleri birkaç kelimede özetler: Yokluk, yaratılış, ölüm, yeniden diriliş ve dönüş... Bu safhalar, sadece biyolojik değil, ontolojik bir haritadır. Ayet, insana sadece var olduğunu değil, nasıl var edildiğini ve kime döneceğini hatırlatır. Aynı zamanda bir ikaz ve muhakeme cümlesiyle başlar:

"Siz Allah’ı nasıl inkâr edersiniz?"

Bu, bir akıl muhakemesine çağrıdır. Sadece inananlara değil, inançsızlığa meyleden tüm zihinlere yöneltilmiş derin bir sorudur:
Siz yok iken var edildiniz; o halde varlığınızın kaynağını nasıl görmezden gelirsiniz?


II. “كُنْتُمْ أَمْوَاتًا” – Yokluk ve Cansızlık: Maddenin Acziyeti

Ayetin ilk kısmında geçen "كُنْتُمْ أَمْوَاتًا" (Siz cansızken) ifadesi, insanın yaratılmadan önceki potansiyel madde hâlini, yani hayatsız, ruhsuz, bilinçsiz bir yokluk düzeyini ifade eder. Bu nokta çok önemlidir, çünkü:

  • Ayette geçen “emvât” (ölüler) kelimesi, sadece biyolojik ölümü değil, henüz var olmamış, yaratılmamış hâli kapsar.

  • İnsan var olmadan önce, sadece madde parçacıkları düzeyindeydi; bilinçsiz, kimliksiz, iradesiz…

  • Canlılık, maddeye içkin değildir. Maddenin kendiliğinden “can” üretmesi mümkün değildir.

Bu noktada modern bilimin madde merkezli açıklaması çöker. Zira canlılık:

  • Bilinç gerektirir, (nöronlar değil, şuur),

  • İrade gerektirir, (refleks değil, niyet),

  • Ruhî mahiyet gerektirir, (biyokimyasal değil, metafizik varlık).


III. “فَأَحْيَاكُمْ” – Diriliş: Hayat Verme fiili Allah’a mahsustur

Ayetin ikinci kısmında geçen “فَأَحْيَاكُمْ” (sizi dirilten) ifadesi, ihyâ fiilidir. Bu fiil, Kur’an’da sadece Allah’a izafe edilir.Çünkü hayat verme, yalnızca yaratmak değil, bilinç kazandırmak ve ruhla donatmaktır.

  • Bu, Allah’ın “el-Muhyî” isminin bir tecellisidir.

  • Aynı zamanda "el-Hâlık", "el-Bâri", "el-Musavvir" ve "el-Mukaddir" isimlerinin de işlevsel bütünlüğünü gösterir.

  • Maddenin kendi başına bu süreci başlatması imkânsızdır. Moleküller, DNA dizilimleri, protein sentezleri; hepsi birer araçtırfail değil.

Felsefî açıdan bakarsak, maddenin hayat verici olması, varlığın nedenini kendinde taşımak anlamına gelir. Ancak bu da mümkinü’l-vücûd (varlığı zorunlu olmayan) bir yapıya zorunlu varlık vasfı yüklemek olur ki bu, kelâm açısından imkânsızdır.

Burada özellikle şu incelik vurgulanmalıdır: Hayat, Kur’an’ın birçok yerinde sadece biyolojik canlılık olarak değil; görmek, işitmek, bilmek, dilemek ve dilediğini gerçekleştirmek gibi yüksek vasıflarla birlikte anılır. İşte Allah’ın “hayat sahibi” (el-Hayy) olması da bu yüce manaları içerir. Onun “hayatı”, yarattıklarına benzemez; ne maddeye, ne zamana, ne mekâna bağlıdır. İnsana üflenen hayat da bu hakiki hayatın cüz’î bir yansımasıdır. Bu yönüyle, sadece hücresel canlılık değil, şuur ve irade taşıyan varlık olmak, Allah’ın ihyâ fiilinin en derin sonucudur.


IV. “ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ” – Ölüm ve İkinci Diriliş: Hayatın İlâhî Kontrolü

Allah’ın insanı “öldürmesi” ve sonra “yeniden diriltmesi”, hayatın sadece bir defaya mahsus değiltamamen Allah’a bağlı olduğunu gösterir. Modern biyoloji ölüm anını açıklayabilir ama:

  • Ölümün mutlak sebebini veremez.

  • Hayatın geri dönüşünü sağlayamaz.

İnsanı yeniden diriltecek olan kudret, fizikî kanunların ötesinde bir kudrettir. Çünkü ölümle birlikte sadece beden değil, bilinç ve irade de çözülür. Dolayısıyla ikinci diriliş, sadece maddî değil, metafizik bir mucizedir.


V. “ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ” – Varlığın Gayesi: Allah’a Dönüş

Ayetin sonu, tüm yaratılış sürecinin nihai gayesini ortaya koyar: Allah’a dönüş. Bu, varlığın nihai yönünü verir:

  • Yaratılış tesadüf değil, bir gaye ve hesap içindir.

  • Ölüm son değil, bir dönüş kapısıdır.

  • Hayat bir emanet, ölüm bir devirdir. Asıl varış Allah’ın huzurudur.

Bu da demektir ki, varlık rastgele değilhesaplıdır. Maddenin işleyişinde, doğadaki düzenlilikte, canlının iç sisteminde görülen ölçü ve hikmet, sadece fiziksel nedenlerle açıklanamaz.


VI. Maddeciliğin Çöküşü: Bilinçsiz Maddeden Şuurlu Hayat Olmaz

Bu ayet, bilimsel materyalizm ve ateistik evrim gibi görüşlerin zeminini temelden sarsar. Çünkü:

  • Hayat bilinçli bir tercihle başlamıştır.

  • İnsan bir rastlantı değil, Allah’ın bilerek ve dileyerek yarattığı bir varlıktır.

  • Maddenin kendi kendine hayat üretmesi mümkün değildir; çünkü madde:

    • Bilinçsizdir.

    • Amaca yönelik hareket etmez.

    • Kendi dışından etkilenmedikçe dönüşemez.

Kur’an burada açıkça der ki:
“Siz ölüydünüz, sizi Allah diriltti. Sonra yine O öldürecek, yine O diriltecek. Sonunda O’na döneceksiniz.”

Bu silsile, hayatın kaynağının Allah olduğunumaddenin ise sadece bir araç olduğunu beyan eder.


VII. Sonuç: Varlığın Temeli Allah, Hayatın Kaynağı Emir’dir

Bakara 28. ayet; varlığın nedenini, hayatın kaynağını ve ölümün anlamını bir çırpıda ortaya koyar. Bu ayeti anlayan bir akıl şunu kabul eder:

Hayat, maddeye içkin değil; Allah’ın emrine bağlıdır.
Yaratılış, rastgele değil; ölçüyle ve hikmetledir.
İnsan sadece yaşayan değil; hesaba çekilecek bir emanettir.

Ve en önemlisi:
Hayat, yalnızca maddî açıklamalarla kavranamaz; çünkü hayat, Allah’ın “ol” emrinin bir sonucudur.


VIII. Ek Not: Susması Gerekenler ve Allah’ın Tokadı

Ayetin ortaya koyduğu hakikati görmemek, ancak kendi aklını iptal eden ve kalbini mühürlemiş olan kimselerin işidir. Ve bazen bu gerçeği açıklamak için ilim dili değil, celalli bir nida gerekir. Abdullah Kuloğlu’nun ifadesiyle:

"Ulan geri zekâlılar! Atomlar toplamından kendi kendine gören, duyan, düşünen, seven, kızan, karar veren bir varlık meydana gelebilir mi? Şuursuz moleküllerden şuurlu benlik doğar mı? Ne içtiniz de bu kadar saçmaladınız?!"

Kur’an, işte bu sorunun cevabını ayetle verir, aklı olanı uyandırır, inad edeni ise perişan eder.

كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ
"Allah’ı nasıl inkâr edersiniz?"

Soru değil; tokat.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...