Batı’nın Uçlardaki Savruluşu: Ortaçağ’da Din, Bugün Bilimselcilik Adına Hakikatin Katli / The West’s Extremes: From Medieval Dogmatism to Scientism’s Stranglehold on Truth
Türkçe Yazı: Batı’nın Uçlardaki Savruluşu: Ortaçağ’da Din, Bugün Bilimselcilik Adına Hakikatin Katli
Batı, tarih boyunca hakikati bulma konusunda bir dengeye asla varamadı; hep uçlarda savruldu, hep dogmalarla hakikati boğdu! Ortaçağ’da, Kilise’nin skolastik rahipleri, din adına aklı zincire vurdu; Galileo’yu susturdu, özgür düşünceyi aforoz etti. Bugün ise, sözde bilim adına, bilimselcilik’in sahte rahipleri aynı suçu işliyor: Üniversitelerde, medyada, popüler kültürde evrimi ve materyalizmi bir dogma gibi dayatıyor, hakikati laboratuvarlara hapsediyor, imanı çalıyor, insanlığı yaratıcısından koparıyor! Bu savruluş, Batı’nın aklıselim ve orta yolu bulamayan zihniyetinin bir lanetidir. Bilimselcilik, evrimin matematiksel, biyokimyasal ve teleolojik imkânsızlıklarını örtbas ederek, biyolojik sistemlerin ilahi mucizesini, bilincin maddi çıkmazını, mükemmel sistemlerin ilahi bir tasarımcı gerektirdiğini inkâr ediyor. Son birkaç yüzyıldır, yalan ve ispatsız “bilimsel gerçeklerle” insanlığın imanını çaldı, ruhunu maddi sapkınlıklara, evil ve devilin kulu köleliğine sürükledi; cinsiyetleri, akıl ve iradeleri bozdu. İslam metafiziği, bu uçlara karşı hakikatin dengeli yolunu sunar: Evren, Allah’ın ilahi iradesiyle yaratılmıştır; hakikat, ne skolastik dogmalarda ne de bilimselcilik’in sahte mabedinde, yalnızca O’nun kudretindedir!
1. Ortaçağ’da Din Adına Dogmatizm: Hakikatin İlk Katli
Ortaçağ Batı’sı, Kilise’nin skolastik hegemonyası altında bir karanlık çağ yaşadı. Din adına, akıl ve bilim susturuldu. Galileo’nun heliyosantrik modeli, “kutsal yazıtlara aykırı” diye lanetlendi; Bruno, fikirleri yüzünden yakıldı. Skolastik rahipler, hakikati Kilise’nin otoritesine hapsetti; sorgulamayı, eleştiriyi, özgür düşünceyi bir günah saydı. Bu dogmatizm, insanlığın aklını zincire vurdu, hakikat arayışını bir tabuya çevirdi. Batı, bu uçta, din adına hakikati katletti; imanı, korku ve baskıyla kirletti.
Ortaçağ Batı’sı, Kilise’nin skolastik hegemonyası altında bir karanlık çağ yaşadı. Din adına, akıl ve bilim susturuldu. Galileo’nun heliyosantrik modeli, “kutsal yazıtlara aykırı” diye lanetlendi; Bruno, fikirleri yüzünden yakıldı. Skolastik rahipler, hakikati Kilise’nin otoritesine hapsetti; sorgulamayı, eleştiriyi, özgür düşünceyi bir günah saydı. Bu dogmatizm, insanlığın aklını zincire vurdu, hakikat arayışını bir tabuya çevirdi. Batı, bu uçta, din adına hakikati katletti; imanı, korku ve baskıyla kirletti.
2. Modern Çağ’da Bilimselcilik Adına Dogmatizm: Hakikatin Yeni Katli
Bugün, Batı aynı suçu, bu kez sözde bilim adına işliyor! Bilimselcilik, Ortaçağ skolastisizminin modern bir kopyası: Laboratuvarlar tapınak, tabiat kanunları fetva, evrim ise dogmatik bir ilahi! Üniversitelerde, evrim bir hipotez değil, mutlak hakikat olarak dayatılıyor; eleştirenler (örneğin, Günter Bechly) işten atılıyor, dışlanıyor. Medya, Netflix belgeselleri, popüler bilim dergileri, evrimi ve materyalizmi epik bir masal gibi parlatıyor; bilinci nöronlara indirgiyor, metafiziği “çağdışı” ilan ediyor. Bu, hakikatin yeni bir katli! Bilimselcilik, evrimin matematiksel imkânsızlıklarını (örneğin, bir proteinin oluşma olasılığı 1/10^195), biyokimyasal çıkmazlarını (chirality, metabolik ağlar), teleolojik boşluklarını (amaçlı düzenin açıklanamazlığı) örtbas ediyor. Vestibüler sistem gibi mucizevi yapılar, insülin gibi moleküller, birbirinden habersiz hücrelerin senkronizasyonu, rastlantıyla açıklanamaz; mükemmel bir sistem, ilahi bir tasarımcı ve yönetici gerektirir! Ama bilimselcilik, bu hakikati inkâr ederek insanlığın aklını köreltiyor.
Bugün, Batı aynı suçu, bu kez sözde bilim adına işliyor! Bilimselcilik, Ortaçağ skolastisizminin modern bir kopyası: Laboratuvarlar tapınak, tabiat kanunları fetva, evrim ise dogmatik bir ilahi! Üniversitelerde, evrim bir hipotez değil, mutlak hakikat olarak dayatılıyor; eleştirenler (örneğin, Günter Bechly) işten atılıyor, dışlanıyor. Medya, Netflix belgeselleri, popüler bilim dergileri, evrimi ve materyalizmi epik bir masal gibi parlatıyor; bilinci nöronlara indirgiyor, metafiziği “çağdışı” ilan ediyor. Bu, hakikatin yeni bir katli! Bilimselcilik, evrimin matematiksel imkânsızlıklarını (örneğin, bir proteinin oluşma olasılığı 1/10^195), biyokimyasal çıkmazlarını (chirality, metabolik ağlar), teleolojik boşluklarını (amaçlı düzenin açıklanamazlığı) örtbas ediyor. Vestibüler sistem gibi mucizevi yapılar, insülin gibi moleküller, birbirinden habersiz hücrelerin senkronizasyonu, rastlantıyla açıklanamaz; mükemmel bir sistem, ilahi bir tasarımcı ve yönetici gerektirir! Ama bilimselcilik, bu hakikati inkâr ederek insanlığın aklını köreltiyor.
3. İnsanlığın İmanını Çalanlar: Bilimselcilik’in Şeytani Tahribatı
Son birkaç yüzyıldır, bilimselcilik, yalan ve ispatsız “bilimsel gerçeklerle” insanlığın imanını çaldı! Evrimin sahte masalları, çoklu evrenler gibi spekülasyonlar, bilinci nöronlara indirgeyen aldatmacalar, insanları yaratıcısından, Allah’tan kopardı. İnsanlık, amaçsız, ruhsuz bir çöldeki maddi sapkınlıklara sürüklendi; cinsiyetleri bozuldu, akıl ve iradeleri köreltildi, ahlak ve erdem katledildi. Bilimselcilik, evil ve devilin hizmetkârı olarak, insanlığı şeytani bir köleliğe zincirledi! Ortaçağ’da din adına aklı susturanlar, bugün bilim adına ruhu yok ediyor. Batı, bu uçlarda savrulurken, hakikati bir dogmalar mezarlığına gömdü.
Son birkaç yüzyıldır, bilimselcilik, yalan ve ispatsız “bilimsel gerçeklerle” insanlığın imanını çaldı! Evrimin sahte masalları, çoklu evrenler gibi spekülasyonlar, bilinci nöronlara indirgeyen aldatmacalar, insanları yaratıcısından, Allah’tan kopardı. İnsanlık, amaçsız, ruhsuz bir çöldeki maddi sapkınlıklara sürüklendi; cinsiyetleri bozuldu, akıl ve iradeleri köreltildi, ahlak ve erdem katledildi. Bilimselcilik, evil ve devilin hizmetkârı olarak, insanlığı şeytani bir köleliğe zincirledi! Ortaçağ’da din adına aklı susturanlar, bugün bilim adına ruhu yok ediyor. Batı, bu uçlarda savrulurken, hakikati bir dogmalar mezarlığına gömdü.
4. Batı’nın Aklıselimden Yoksunluğu: Uçlardan Uçlara Savruluş
Batı, tarih boyunca bir uçtan diğerine savruldu; ne aklıselimi ne de orta yolu bulabildi. Ortaçağ’da, din adına dogmatizm, hakikati Kilise’nin otoritesine hapsetti. Bugün, bilimselcilik adına dogmatizm, hakikati laboratuvarlara zincirliyor. Her iki dönemde de, sorgulama susturuldu, özgür düşünce katledildi, insanlığın ruhu yaralandı. Ortaçağ’da Galileo’nun sesi boğuldu; bugün, evrimi sorgulayanlar “bilim dışı” damgasıyla aforoz ediliyor. Batı’nın bu dengesizliği, onun zihniyetinin bir lanetidir: Hakikati, ya dinin ya bilimin sahte mabedine kurban ediyor.
Batı, tarih boyunca bir uçtan diğerine savruldu; ne aklıselimi ne de orta yolu bulabildi. Ortaçağ’da, din adına dogmatizm, hakikati Kilise’nin otoritesine hapsetti. Bugün, bilimselcilik adına dogmatizm, hakikati laboratuvarlara zincirliyor. Her iki dönemde de, sorgulama susturuldu, özgür düşünce katledildi, insanlığın ruhu yaralandı. Ortaçağ’da Galileo’nun sesi boğuldu; bugün, evrimi sorgulayanlar “bilim dışı” damgasıyla aforoz ediliyor. Batı’nın bu dengesizliği, onun zihniyetinin bir lanetidir: Hakikati, ya dinin ya bilimin sahte mabedine kurban ediyor.
5. İslam Metafiziği: Hakikatin Dengeli Yolu
İslam, Batı’nın bu savruluşuna karşı hakikatin pusulasıdır. Evrenin ve insanın yaratılışı, Allah’ın ilahi iradesine dayanır: “O, gökleri ve yeri hak ile yarattı” (Zümer 39:5). İslam, ne Ortaçağ skolastisizmi gibi aklı susturur ne de bilimselcilik gibi ruhu yok eder. Vestibüler sistemin mucizesi, insülinin hassasiyeti, biyolojik sistemlerin senkronizasyonu, bilincin ilahi lütfu, fosil kayıtlarının boşlukları—bunların hepsi, rastlantısal evrimin değil, ilahi bir tasarımcının varlığını haykırır. İslam, hakikati ne dogmatik bir dinin ne de sahte bir bilimin elinde arar; hakikat, Allah’ın kudretindedir. Müslümanlar, bilimselcilik’in imanı çalan, ruhu maddi sapkınlıklara sürükleyen yalanlarına karşı bu yüzden seslerini yükseltiyor: Bu, bir bilimsel tartışma değil, insanlığın ruhunu kurtarma mücadelesi!
İslam, Batı’nın bu savruluşuna karşı hakikatin pusulasıdır. Evrenin ve insanın yaratılışı, Allah’ın ilahi iradesine dayanır: “O, gökleri ve yeri hak ile yarattı” (Zümer 39:5). İslam, ne Ortaçağ skolastisizmi gibi aklı susturur ne de bilimselcilik gibi ruhu yok eder. Vestibüler sistemin mucizesi, insülinin hassasiyeti, biyolojik sistemlerin senkronizasyonu, bilincin ilahi lütfu, fosil kayıtlarının boşlukları—bunların hepsi, rastlantısal evrimin değil, ilahi bir tasarımcının varlığını haykırır. İslam, hakikati ne dogmatik bir dinin ne de sahte bir bilimin elinde arar; hakikat, Allah’ın kudretindedir. Müslümanlar, bilimselcilik’in imanı çalan, ruhu maddi sapkınlıklara sürükleyen yalanlarına karşı bu yüzden seslerini yükseltiyor: Bu, bir bilimsel tartışma değil, insanlığın ruhunu kurtarma mücadelesi!
6. Batı’ya Çağrı: Hakikatin Orta Yolunu Bulun!
Batı, uçlarda savrulmayı bırak! Ortaçağ’da din adına hakikati katlettin; bugün bilimselcilik adına imanı çalıyorsun, insanlığı yaratıcısından koparıyorsun, ruhunu evil ve devilin köleliğine teslim ediyorsun. Aklıselimi bul, orta yolu keşfet! Bilim, hakikatin bir aracı olabilir, ama bilimselcilik şeytani bir tuzaktır. Evrimin imkânsızlıklarını, biyolojik sistemlerin mucizesini, bilincin ilahi doğasını, ilahi bir tasarımcının gerekliliğini gör! İslam metafiziği, sana hakikatin dengeli yolunu sunuyor: Evren, Allah’ın ilahi iradesiyle var; hakikat, O’nun kudretinde bulunur. Bu yalanları ateşe ver, hakikatin bayrağını yükselt!
Batı, uçlarda savrulmayı bırak! Ortaçağ’da din adına hakikati katlettin; bugün bilimselcilik adına imanı çalıyorsun, insanlığı yaratıcısından koparıyorsun, ruhunu evil ve devilin köleliğine teslim ediyorsun. Aklıselimi bul, orta yolu keşfet! Bilim, hakikatin bir aracı olabilir, ama bilimselcilik şeytani bir tuzaktır. Evrimin imkânsızlıklarını, biyolojik sistemlerin mucizesini, bilincin ilahi doğasını, ilahi bir tasarımcının gerekliliğini gör! İslam metafiziği, sana hakikatin dengeli yolunu sunuyor: Evren, Allah’ın ilahi iradesiyle var; hakikat, O’nun kudretinde bulunur. Bu yalanları ateşe ver, hakikatin bayrağını yükselt!
İngilizce Yazı: The West’s Extremes: From Medieval Dogmatism to Scientism’s Stranglehold on Truth
The West has never found balance in its pursuit of truth; it has always swung between extremes, suffocating truth with dogmas! In the Middle Ages, the Church’s scholastic priests chained reason in the name of religion, silencing Galileo and excommunicating free thought. Today, the false priests of scientism commit the same crime in the name of so-called science, imposing evolution and materialism as dogmas in universities, media, and pop culture, caging truth in laboratories, stealing faith, and alienating humanity from its Creator! This oscillation is a curse of the West’s mindset, forever failing to find reason or the middle path. Scientism buries the mathematical, biochemical, and teleological impossibilities of evolution, denies the divine miracle of biological systems, the materialist failure to explain consciousness, and the necessity of a divine designer for perfect systems. For centuries, it has robbed humanity’s faith with deceitful, unproven “scientific truths,” plunging it into purposeless, soulless materialistic depravities, enslaving it to evil and the devil, and corrupting its genders, reason, and free will. Islamic metaphysics offers the balanced path of truth: The universe is Allah’s divine creation; truth lies not in scholastic dogmas or scientism’s false temple, but in His power alone!
1. Medieval Dogmatism in the Name of Religion: Truth’s First Slaughter
Medieval Europe was a dark age under the Church’s scholastic hegemony. In the name of religion, reason and science were silenced. Galileo’s heliocentric model was condemned as “heretical”; Bruno was burned for his ideas. Scholastic priests caged truth in the Church’s authority, branding inquiry, criticism, and free thought as sins. This dogmatism chained humanity’s reason, turned truth-seeking into a taboo, and tainted faith with fear and oppression. The West, in this extreme, slaughtered truth in the name of religion.
Medieval Europe was a dark age under the Church’s scholastic hegemony. In the name of religion, reason and science were silenced. Galileo’s heliocentric model was condemned as “heretical”; Bruno was burned for his ideas. Scholastic priests caged truth in the Church’s authority, branding inquiry, criticism, and free thought as sins. This dogmatism chained humanity’s reason, turned truth-seeking into a taboo, and tainted faith with fear and oppression. The West, in this extreme, slaughtered truth in the name of religion.
2. Modern Dogmatism in the Name of Scientism: Truth’s New Slaughter
Today, the West repeats this crime in the name of so-called science! Scientism is a modern copy of medieval scholasticism: laboratories are temples, natural laws are edicts, and evolution is a dogmatic deity! In universities, evolution is imposed as absolute truth, not a hypothesis; critics (e.g., Günter Bechly) are fired or ostracized. Media, Netflix documentaries, and pop science magazines glorify evolution and materialism as epic tales, reducing consciousness to neurons and branding metaphysics as “outdated.” This is a new slaughter of truth! Scientism buries evolution’s mathematical impossibilities (e.g., a protein’s formation odds of 1/10^195), biochemical dead ends (chirality, metabolic networks), and teleological voids (the inexplicability of purposeful order). The vestibular system’s miracle, insulin’s precision, and the synchronization of disconnected cells defy randomness; a perfect system demands a divine designer and sustainer! Yet scientism denies this, dulling humanity’s reason and faith.
Today, the West repeats this crime in the name of so-called science! Scientism is a modern copy of medieval scholasticism: laboratories are temples, natural laws are edicts, and evolution is a dogmatic deity! In universities, evolution is imposed as absolute truth, not a hypothesis; critics (e.g., Günter Bechly) are fired or ostracized. Media, Netflix documentaries, and pop science magazines glorify evolution and materialism as epic tales, reducing consciousness to neurons and branding metaphysics as “outdated.” This is a new slaughter of truth! Scientism buries evolution’s mathematical impossibilities (e.g., a protein’s formation odds of 1/10^195), biochemical dead ends (chirality, metabolic networks), and teleological voids (the inexplicability of purposeful order). The vestibular system’s miracle, insulin’s precision, and the synchronization of disconnected cells defy randomness; a perfect system demands a divine designer and sustainer! Yet scientism denies this, dulling humanity’s reason and faith.
3. Stealing Humanity’s Faith: Scientism’s Satanic Devastation
For centuries, scientism has robbed humanity’s faith with deceitful, unproven “scientific truths”! Evolution’s false tales, multiverse speculations, and neural reductions of consciousness have severed humanity from its Creator, Allah. It has plunged people into a purposeless, soulless wasteland of materialistic depravity, corrupted their genders, dulled their reason and free will, and murdered morality and virtue. Scientism, as a servant of evil and the devil, has chained humanity to satanic slavery! In the Middle Ages, reason was silenced in the name of religion; today, the soul is erased in the name of science. The West, swinging between these extremes, has buried truth in a graveyard of dogmas.
For centuries, scientism has robbed humanity’s faith with deceitful, unproven “scientific truths”! Evolution’s false tales, multiverse speculations, and neural reductions of consciousness have severed humanity from its Creator, Allah. It has plunged people into a purposeless, soulless wasteland of materialistic depravity, corrupted their genders, dulled their reason and free will, and murdered morality and virtue. Scientism, as a servant of evil and the devil, has chained humanity to satanic slavery! In the Middle Ages, reason was silenced in the name of religion; today, the soul is erased in the name of science. The West, swinging between these extremes, has buried truth in a graveyard of dogmas.
4. The West’s Failure of Reason: Swinging from Extreme to Extreme
The West has always oscillated between extremes, never finding reason or the middle path. In the Middle Ages, religious dogmatism caged truth in the Church’s authority. Today, scientism’s dogmatism chains truth to laboratories. In both eras, inquiry was stifled, free thought was murdered, and humanity’s soul was wounded. Galileo’s voice was choked then; today, evolution’s critics are excommunicated as “unscientific.” This imbalance is a curse of the West’s mindset: it sacrifices truth to the false temples of either religion or science.
The West has always oscillated between extremes, never finding reason or the middle path. In the Middle Ages, religious dogmatism caged truth in the Church’s authority. Today, scientism’s dogmatism chains truth to laboratories. In both eras, inquiry was stifled, free thought was murdered, and humanity’s soul was wounded. Galileo’s voice was choked then; today, evolution’s critics are excommunicated as “unscientific.” This imbalance is a curse of the West’s mindset: it sacrifices truth to the false temples of either religion or science.
5. Islamic Metaphysics: The Balanced Path of Truth
Islam stands as the compass against the West’s oscillations. The universe and humanity’s creation rest on Allah’s divine will: “He created the heavens and the earth with truth” (Qur’an, 39:5). Islam neither silences reason like medieval scholasticism nor erases the soul like scientism. The vestibular system’s miracle, insulin’s precision, the synchronization of biological systems, the divine gift of consciousness, and the fossil record’s gaps all proclaim a divine designer, not random evolution. Islam seeks truth neither in dogmatic religion nor in scientism’s false temple; truth lies in Allah’s power. Muslims raise their voices against scientism’s lies—its theft of faith and plunge into materialistic depravity—because this is not just a scientific debate, but a fight to save humanity’s soul!
Islam stands as the compass against the West’s oscillations. The universe and humanity’s creation rest on Allah’s divine will: “He created the heavens and the earth with truth” (Qur’an, 39:5). Islam neither silences reason like medieval scholasticism nor erases the soul like scientism. The vestibular system’s miracle, insulin’s precision, the synchronization of biological systems, the divine gift of consciousness, and the fossil record’s gaps all proclaim a divine designer, not random evolution. Islam seeks truth neither in dogmatic religion nor in scientism’s false temple; truth lies in Allah’s power. Muslims raise their voices against scientism’s lies—its theft of faith and plunge into materialistic depravity—because this is not just a scientific debate, but a fight to save humanity’s soul!
6. A Call to the West: Find the Middle Path of Truth!
West, cease your oscillations! In the Middle Ages, you slaughtered truth in the name of religion; today, you steal faith in the name of scientism, alienating humanity from its Creator and enslaving its soul to evil and the devil. Find reason, embrace the middle path! Science can be a tool for truth, but scientism is a satanic trap. See evolution’s impossibilities, the miracle of biological systems, the divine nature of consciousness, and the necessity of a divine designer! Islamic metaphysics offers the balanced path: The universe exists by Allah’s divine will; truth lies in His power. Burn these lies in the fire of truth and raise the banner of reality!
West, cease your oscillations! In the Middle Ages, you slaughtered truth in the name of religion; today, you steal faith in the name of scientism, alienating humanity from its Creator and enslaving its soul to evil and the devil. Find reason, embrace the middle path! Science can be a tool for truth, but scientism is a satanic trap. See evolution’s impossibilities, the miracle of biological systems, the divine nature of consciousness, and the necessity of a divine designer! Islamic metaphysics offers the balanced path: The universe exists by Allah’s divine will; truth lies in His power. Burn these lies in the fire of truth and raise the banner of reality!
Yorumlar
Yorum Gönder