Ana içeriğe atla

Dokunmadan Yaratan: “Kün fe Yekûn” ve Mübâşeretsiz Yaratılış

 

Dokunmadan Yaratan: “Kün fe Yekûn” ve Mübâşeretsiz Yaratılış

🌌 Giriş: Fiziksel Temasa Muhtaç Olmayan Yaratıcı

Evrenin işleyişini incelerken sürekli bir nedensellik zinciriyle karşılaşıyoruz:
Atomlar birbirine çarpıyor, kuvvetler etkiliyor, enerji aktarılıyor.
Modern bilim, her olayı fiziksel bir sebep-sonuç ilişkisiyle açıklamaya çalışıyor.

Ancak iş yaratılışa, yani varlığın bizzat meydana gelmesine geldiğinde, tüm fiziksel açıklamalar yetersiz kalıyor. Çünkü burada artık mesele “neyle oldu?” değil,

“Nasıl yoktan var oldu?”

İşte bu noktada Kur’ân’ın şu ayeti karşımıza dikilir:

"O bir şeyi dilediği zaman, ona sadece 'Ol!' der, o da oluverir."
(Yasin, 82; Bakara, 117; Nahl, 40)

Bu ayet, yaratmanın fizikî müdahale gerektirmediğiniAllah’ın kudretinin doğrudan ve aracısız tecelli ettiğini gösterir. Kelâm ilminde bu, “mübâşeret olmadan tesir” ilkesiyle açıklanır.


🧠 Mübâşeret Olmadan Tesir Ne Demektir?

Tanım:

Mübâşeret (müdahale/dokunma) olmaksızın tesir;
Allah Teâlâ’nın bir şeyi yaratırken:

  • Maddeye dokunmadan,

  • Fiziksel etkileşime girmeden,

  • Zamansal sürece bağlı olmadan,
    doğrudan irade ve kudretiyle var etmesidir.

🔁 “Ol der, olur.”
Bu ifade, yaratmanın ne kadar kesinaracısız ve zaman üstü olduğunu bildirir.


⚖️ Kelâmî Açıdan Bu Ne Anlama Geliyor?

  1. Allah mahlukata benzemez.

    • Zâtı, sıfatları, fiilleri yaratılmışlarınki gibi değildir.

    • O halde yaratışı da fizikî olamaz.

  2. Allah'ın kudreti zamansızdır.

    • O’nun yaratması için “önce plan, sonra işlem” gibi ardışık evrelere gerek yoktur.

  3. Mekân üstüdür.

    • Bir şeye dokunmak, onunla aynı düzlemde olmayı gerektirir.

    • Allah mekândan münezzeh olduğuna göre, yaratması da temassızdır.

  4. Sebeplere değil, sebepler Allah’a bağlıdır.

    • Sebeplerin tesiri yoktur; Allah dilerse yaratır, dilerse yaratmaz.

    • Sebepler sadece âdetullahın birer maskesidir.


🔬 Modern Bilimin Tıkandığı Yer: Başlangıç Anı

Bilim insanları “Big Bang” ile evrenin başlangıcını tarif etmeye çalışır:

  • Zaman başladı,

  • Mekân genişledi,

  • Enerji maddeye dönüştü.

Ama şunu soramazlar (ya da cevapsız bırakırlar):

“Bu sistemin kendisini kim var etti?”
“Süreçleri başlatan irade nerede?”

Burada artık fiziksel açıklamalar iflas eder, çünkü başlangıç, fizik dışı bir yaratılıştır.
Ve ancak metafizik, yani Allah’ın irade ve kudretiyle izah edilebilir.


📜 Kur’ân’dan Deliller

1. Yasin 82:

"O bir şeyi dilediği zaman, ona sadece 'Ol!' der, o da oluverir."

→ Süreç değil, emir; madde değil, kudret söz konusudur.


2. Nahl 40:

"Biz bir şeyi dilediğimiz zaman, ona sözümüz sadece 'Ol!' demektir, hemen oluverir."

→ Zaman ve işlem sırasına gerek yoktur.


3. Bakara 117:

"Bir şeyi yaratmak istediğinde, ona sadece 'Ol!' der ve o da olur."

→ Yaratmak, Allah için sadece bir tecellidir. Ne ham maddeye ne de işleme muhtaçtır.


🔍 Tevhidî Sonuçlar

Bu hakikat bize üç büyük dersi verir:

1. Yaratıcı yaratılan gibi değildir.

Allah, mahlukatıyla benzeşmediği gibi, fiilleri de onlarınki gibi değildir.

2. Sebepler ilahlaştırılamaz.

Yasa, kuvvet, enerji gibi unsurlar yaratılmış ve fani varlıklardır.
Kendi kendine işleyen bir sistem yoktur; işleten Allah’tır.

3. Yaratılış, sadece Allah’ın işidir.

Maddeye şekil vermek değil, yoktan var etmek sadece O’na mahsustur.


🌠 Sonuç: Bu, Büyük Bir Hakikattir

Bugün modern insan, fizikî süreçlerle her şeyi açıklamaya çalışırken yaratılışı göz ardı ediyor. Oysa yaratılış, fizikî değil emrîdir.
“Kün fe yekûn” emriyle, Allah:

  • Temassız,

  • Mekânsız,

  • Zamansız olarak yaratır.

Bu anlayış:

  • Allah’a olan imanı saflaştırır,

  • Sebepler putunu kırar,

  • Her an yeniden yaratılan bir evrende yaşadığımızı hatırlatır.

“Her an bir yaratma halindedir.” (Rahman 29) 

O halde varlığımızın sebebi, her an “Ol” emrinin tecellisidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...