Zerrelerden Gökcisimlerine: Çekim, Kudret ve İlahi Mekanik
Kur'an-ı Kerim'de geçen "Gökleri direksiz olarak yükselten" ifadesi (Ra’d, 13/2), hem nazarî hem de ilmî bir delil olarak derin anlamlar taşır. Elmalılı Hamdi Yazır, bu ayeti tefsir ederken modern fizikle uyumlu, fakat onu aşan bir bakış açısı sunar. Bu yazıda Elmalılı’nın tefsirinde yer alan üç temel maddeyi ele alarak, çekim kuvveti, atalet ve faaliyet gibi kavramlar üzerinden Allah’ın kudretini temaşa edeceğiz.
1. Çekim Kuvvetinin Maddeden Soyutlanması ve "Mizan"
Çekim kuvveti genellikle maddi bir kuvvet gibi düşünülür; çünkü maddeler arasında etkili olur. Fakat bu kuvvetin özelliği, maddeden yayılarak çok uzak mesafelere kadar etki edebilmesidir. Örneğin güneş, dünya üzerinde milyarlarca kilometre öteden çekim uygular. Arada bir bağ ya da ip yoktur; bu kuvvet hiçbir fiziksel temas olmaksızın işler. Bu özellik onu sıradan bir “maddi kuvvet” olmaktan çıkarır, adeta maddeden soyutlanmış gibi çalışır.
Bu durum, kuvvetin gözle görülmeyen bir irade tarafından yönetildiği fikrini doğurur. Elmalılı bu ilişkiyi şöyle özetler:
“Bir çekim kuvveti tasavvuru gerçekte bir melek tasavvurundan bambaşka bir şey değildir.”
Yani bu kuvvet, görünmeyen fakat vazife yapan bir ilahi memur gibidir.
Kur’an’da geçen "وَوَضَعَ الْمِيزَانَ" ("Ve mizanı koydu" – Rahman, 55/7) ayeti, bu düzeni mecazi değil, hakiki anlamda bir denge olarak sunar. Ağırlıklar arasındaki bu müvazene, adeta bir terazinin kefeleri gibi işler. Dünya’nın Ay’ı tutması, Güneş’in Dünya’yı yörüngede tutması, sanki görünmeyen bir terazinin kollarında dengelenmiş gibidir. Bu teraziyi elinde tutan da Allah’tır.
2. Hareketin Tabii Değil, Haricî Olması
Modern fiziğin en temel prensiplerinden biri olan “atalet kanunu”, bir cismin harekete geçmesi için dış bir kuvvete ihtiyaç duyduğunu söyler. Bu da demektir ki, hiçbir cisim kendiliğinden hareket etmez.
Elmalılı bu durumu şöyle açıklar:
“Uzaydaki düzende gök cisimlerinden her birinin konumu ve hareketi kendi dışından gelen bir basınca ve etkiye bağlıdır. Hiçbirinin hareket kaynağı kendisinde değildir.”
Buradan çıkan sonuç şudur: Eğer bütün gök cisimleri ve hatta en küçük parçacıklar hareket hâlindeyse, bu hareketlerin tümü bir üst etkileyiciye, yani her şeyi yöneten bir kudrete dayanmak zorundadır. Bu da bize Allah’ın sadece yaratan değil, aynı zamanda yöneten ve idare eden (Müdebbir) olduğunu gösterir.
"Kainat makinasının yaratıcısı, yapıcısı ve harekete geçiricisi tabiat alemi denilen bu makinanın kendisinde değildir, onun üstündedir."
Yani tabiatın içinden gelen sebeplerle değil, tabiatı yaratan ve yöneten bir fail-i muhtarın iradesiyle hareket gerçekleşmektedir.
3. Faaliyet ve Atalet Arasındaki Zıtlık: Etki, Maddeye Dışarıdan Verilir
Güneş gibi büyük kütlelerin, çevrelerine çekim kuvveti yayması, ısı ve ışık göndermesi bir faaliyettir. Ancak fiziksel olarak maddenin doğasında "atalet" vardır; yani madde kendi kendine hareketsizdir, etki üretmez. Bu durumda maddeye bu etkiyi kim vermektedir?
Elmalılı’nın cevabı nettir:
“Maddede var olan bu faaliyet onun özünden değildir; ona dışarıdan verilmiştir. Ve işte ona bunu veren Allah’tır.”
Bu yaklaşım, kudretin sadece yaratılışta değil, yaratılmış her şeyin anlık işleyişinde de etkin olduğunu ortaya koyar. Güneşin ışık yayması da, dünyanın dönmesi de, elmanın yere düşmesi de Allah’ın koyduğu kanunla değil, bizzat işleyen kudretiyle gerçekleşmektedir. Yani Elmalılı’nın ifadesiyle gökler “direksiz” yükseltilmiştir çünkü onları ayakta tutan kudret, bizzat görünmeyen ama mutlak olan bir ilahî iradedir.
Sonuç: Maddî Kuvvetler, İlahî Kudretin Birer Ayetidir
Modern fizik kuvvetleri alan teorileriyle açıklar; çekim, elektromanyetizma gibi etkileşimler soyut alanlar üzerinden tarif edilir. Fakat bu soyutluk, işin metafizik yönüne de kapı aralar. Elmalılı bu noktada Kur’an ayetleriyle bilimsel gerçekliği birleştirir ve der ki:
Kuvvetler maddeden soyutlanabilir.
Hareket, kendiliğinden değil haricîdir.
Etki, maddenin değil Allah’ın kudretidir.
Bu bakış açısı bize gösteriyor ki, her şeyin ilmi bir ölçüyle yaratıldığını kabul eden bir insan, kâinattaki her çekim kuvvetinde, her dönüşte, her düzenli harekette Allah’ın kudretini temaşa eder. Çünkü “direksiz gökler” sadece fiziksel bir gerçek değil, aynı zamanda tevhid inancının da apaçık bir delilidir.
وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ – "Sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır." (Saffat, 37/96)
İşte zerreden küreye her şey, O’nun emriyle işler, O’nun koyduğu mizanla hareket eder, O’nun izniyle var olur ve O’nun dilemesiyle yok olur.
Bağlantılı Yazılar:
[Rad Suresi 2-5 Elmalılı Tefsiri Üzerine Düşünceler]
[Enbiya 30: Maddenin Ayrılması ve Big Bang Teorisi]
[Kur'an'da İlahi Kudretin Kozmik Tezahürleri]
Kaynakça:
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili Tefsiri, Ra’d Suresi 2-5. Ayetler
https://zerredenkurreyetumalemler.blogspot.com/2018/01/rad-suresi-2-5-ayetlerin-meali-ve_4.html
Kur’an-ı Kerim, Diyanet İşleri Başkanlığı Meali
Rahman Suresi, 55/7: "Ve mizanı koydu"
Saffat, 37/96: "Sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır"
Modern Fizik Kaynakları: Newton’un Hareket Kanunları, Alan Teorileri, Gravitasyon
Yorumlar
Yorum Gönder