Ana içeriğe atla

Bilimselciliğin Yıkılan Mabedi: Mükemmel Sistemlerin Tasarımcısı, Evrimin İmkânsızlıkları ve Dogmatik Masallar

 Bilimselciliğin Yıkılan Mabedi: Mükemmel Sistemlerin Tasarımcısı, Evrimin İmkânsızlıkları ve Dogmatik Masallar

Bilimselcilik, modern çağın sahte mabedi: Laboratuvarlar tapınak, tabiat kanunları kutsal fetva, rastlantısal evrim ise dogmatik bir ilahi. Ama bu mabet, kendi yalanlarının ağırlığıyla toz duman! Bilimselciler, evrenin varlığını ezeli sandıkları tabiat kanunlarına, çoklu evrenler gibi spekülasyonlara ve evrimin absürt iddialarına dayandırıyor. Ancak bu kanunlar bir nedene muhtaç, evrim matematiksel, biyokimyasal ve teleolojik olarak imkânsız, birbirinden habersiz hücreler ve organların biyolojik sistemler oluşturması, insülin gibi moleküllerin ilimsiz süreçlerle ortaya çıkması, bilinç maddi süreçlerle doğması açıklanamaz, fosil kayıtları boşluklarla dolu, vestibüler sistem gibi mucizevi yapılar rastlantıyı alaya alıyor. Mükemmel bir sistem varsa, bu sistemin bir tasarımcısı ve yöneticisi olmak durumundadır! Bilimselcilik’in tarihsel dogmatizmi utanç verici, akademideki hegemonyası hakikati boğuyor, popüler kültürdeki etkisi kitleleri uyutuyor. Popüler bilim retoriği, bu çürük temelleri manipülatif bir şovla parlatıyor. Artık sorgulama sırası bizde! Evrimin bilimsel ve teleolojik zayıflıklarını, biyolojik sistemlerin ilahi tasarımını, bilimselcilik’in tiranlığını ifşa edelim. Hakikat, laboratuvarlarda değil, Allah’ın ilahi kudretinde bulunur!

1. Tabiat Kanunları Ezeli Değildir: Kısır Döngünün İlk Çemberi
Bilimselciler, evrenin tabiat kanunlarına (yerçekimi, kuantum mekaniği) dayandığını söylüyor, ama bu kanunlar ezeli değil! Evrenin içinde doğarlar, onunla var olurlar ve bir nedene ihtiyaç duyarlar. Yeterli neden ilkesi açık: Her şeyin bir sebebi olmalı. Bilimselciler, bu soruyu “Kanunlar işte var” diyerek geçiştiriyor veya çoklu evrenler gibi daha fazla neden gerektiren spekülasyonlarla karmaşayı büyütüyor. Bu, “Evren neden var?” sorusuna “Sonsuz evren var” diye yanıt vermekten farksız bir saçmalık! Kısır döngü burada başlıyor: Tabiat kanunları, evrenin varlığını açıklamıyor, sadece daha büyük bir neden sorusu doğuruyor. İslam metafiziği bu zinciri kırıyor: Kanunlar, Allah’ın ilahi iradesinin bir yansımasıdır. “O, her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyendir” (Kamer 54:49). Rastlantıya, ezeli masallara yer yok!

2. Evrimin Matematiksel İmkânsızlığı: Vestibüler Sistemin Mucizevi Tasarımı
Rastlantısal evrim, bilimselcilik’in kutsal ineği: Yaşam, rastgele mutasyonlar ve doğal seçilimle mi ortaya çıktı? DNA’nın bilgi yoğunluğu bir kütüphaneyi, bir hücrenin karmaşıklığı en ileri teknolojiyi gölgede bırakıyor. Beyindeki vestibüler sistem ve yarım daire halkalarının ortogonal yapısı, bu iddiayı alaya alıyor. Bu sistem, dengeyi ve yer algısını sağlayarak her adımda düşmememizi garanti eder:

  • Vestibüler Sistemin Karmaşıklığı: Yarım daire halkaları, üç boyutlu uzayda birbirine dik (ortogonal) olarak yerleşmiş üç kanaldan oluşur. Her biri, başın farklı eksenlerdeki hareketlerini algılar ve otolit organları, sinir ağları ve beyinle kusursuz bir koordinasyon içinde çalışır. Rastgele mutasyonların bu hassas yapıyı kademeli olarak oluşturması, bir kasırganın bir jet motoru inşa etmesinden daha düşük bir olasılık!
  • Matematiksel İmkânsızlık: Ortalama bir proteinin işlevsel hale gelmesi için olasılık 1/10^195’tir—evrenin yaşından büyük bir sayı. Vestibüler sistem, yüzlerce protein, sinir bağlantısı ve mekanik yapıların eş zamanlı uyumunu gerektirir. Kombinatoryal patlama, olasılıkları sıfıra indirger.
  • İrreducible Complexity: Vestibüler sistem, tüm bileşenleri olmadan işlev göremez. Michael Behe’nin belirttiği gibi, bu tür sistemlerin rastlantısal mutasyonlarla kademeli oluşması imkânsızdır.
3. Evrimin Biyokimyasal Zayıflıkları: Hayatın Kökeni Çıkmazı
Evrim, yaşamın kimyasal süreçlerle rastlantısal olarak ortaya çıktığını iddia ediyor, ama biyokimya bu hikâyeyi yerle bir ediyor:
  • İlk Hücrenin Oluşumu: Bir hücrenin çalışması için DNA, RNA, proteinler ve enzimlerin eş zamanlı varlığı gerekir. Bu bileşenlerin rastlantısal olarak bir araya gelmesi, biyokimyasal bir mucize gerektirir.
  • Chirality Sorunu: Amino asitler, yalnızca “sol-elli” formda bulunur. Rastlantısal kimyasal süreçler, eşit miktarda sol ve sağ elli molekül üretir. Evrimin, yalnızca sol-elli molekülleri seçmesi için bir mekanizma sunması gerekir, ama böyle bir mekanizma yok.
  • Metabolik Ağların Kompleksliği: Hücrenin enerji üretimi, yüzlerce biyokimyasal reaksiyonun hassas bir ağ içinde çalışmasını gerektirir. Ara aşamalar işlevsiz olacağından, bu ağın rastlantısal oluşması imkânsızdır.
4. Biyolojik Sistemlerin Mucizesi: Habersiz Hücreler, İnsülin ve Tasarımcı Gerekliliği
Evrim, birbirinden habersiz hücrelerin ve organların karmaşık biyolojik sistemler oluşturduğunu ve ilimsiz süreçlerin insülin gibi sofistike moleküller ürettiğini iddia ediyor. Ama bu, bilimsel açıdan açıklanamaz bir fantezi:
  • Koordine Sistemlerin Oluşumu: Pankreasın insülin üretimi, kan şekeri regülasyonu için endokrin sistemle koordine çalışır. Bu, pankreas hücrelerinin, karaciğer, kas hücreleri ve sinir sistemiyle eş zamanlı iletişim kurmasını gerektirir. Hücreler, genetik düzeyde “habersiz” çalışırken, nasıl bu düzeyde bir senkronizasyon ve işlevsellik geliştirebilir? Evrimin bu koordine sistemleri rastlantısal mutasyonlarla oluşturması, her hücrenin bağımsız mutasyonlarının tesadüfen uyumlu hale gelmesini gerektirir—olasılıklar, matematiksel olarak sıfıra yakın.
  • İnsülinin Biyokimyasal Mucizesi: İnsülin, 51 amino asitten oluşan bir peptit hormonudur ve kan şekeri seviyesini hassas bir şekilde düzenler. Bu molekülün rastlantısal mutasyonlarla oluşması, doğru amino asit dizilimi, üç boyutlu katlanma ve pankreas hücrelerinde spesifik gen ekspresyon mekanizmaları gerektirir. Biyokimyasal olarak, bu hassasiyetin ilimsiz, rastlantısal süreçlerle ortaya çıkması, bir kimyagerin laboratuvar olmadan bir ilacı tesadüfen sentezlemesine benzer—imkânsız!
  • Sistemler Biyolojisi Perspektifi: Organizmalar, sistemler düzeyinde çalışır: Hücreler, organlar ve moleküller, entegre bir ağ içinde işlev görür. Bu ağların rastlantısal mutasyonlarla kademeli oluşması, her bileşenin bağımsız evrimleşip tesadüfen uyumlu hale gelmesini gerektirir. Bu, evrimin iddiasını biyokimyasal ve matematiksel olarak çökertiyor.
  • Tasarımcı Gerekliliği: Bu mükemmel sistemlerin varlığı, bir tasarımcı ve yöneticiyi zorunlu kılar. İnsülin gibi moleküllerin hassas işlevselliği, vestibüler sistemin kusursuz koordinasyonu ve biyolojik ağların entegrasyonu, kör rastlantılarla değil, bir akıl ve iradeyle açıklanabilir. Bir saat, ustasız çalışmaz; bu denli mükemmel bir biyolojik sistem, ilahi bir tasarımcı ve yöneticisiz var olamaz. İslam metafiziği, bu sistemlerin Allah’ın ilahi iradesiyle yaratıldığını savunur: Her hücre, her molekül, O’nun hikmetinin bir tecellisidir.
5. Evrimin Teleolojik Boşluğu: Amaçsız Rastlantı Mı?
Evrim, yaşamın rastlantısal süreçlerle, herhangi bir amaç veya yönelim olmadan oluştuğunu iddia ediyor. Ama bu, âlemdeki düzen ve amaçlılıkla çelişiyor:
  • Teleolojik İhtiyaç: Vestibüler sistem ve insülin gibi yapılar, belirli bir amaca (denge, kan şekeri regülasyonu) hizmet eder. Rastlantısal mutasyonlar, bu hedef odaklı yapıları açıklayamaz.
  • Evrenin Düzeni: Evrenin fiziksel sabitleri, yaşamın varlığı için ince ayar yapılmış gibidir. Bu düzen, teleolojik bir açıklamanın gerekliliğini gösterir.
  • Tasarımcı ve Yönetici: Mükemmel sistemlerin varlığı, bir tasarımcı ve yöneticinin zorunluluğunu ortaya koyar. Evrimin kör süreçleri, bu amaçlı düzeni açıklayamaz; İslam metafiziği, her şeyin Allah’ın hikmetiyle yaratıldığını savunur.
6. Bilincin Maddi Çıkmazı: Rastlantısal Nöronlar mı?
Bilimselcilik, bilincin nöronların rastlantısal etkileşimleriyle ortaya çıktığını iddia ediyor, ama bu bir fantezi:
  • Zor Problem: David Chalmers’ın belirttiği gibi, bilincin öznel deneyimi (qualia), nöronların ateşlenmesiyle açıklanamaz. Manzaranın güzelliğini hissetmek, özgür iradeyle karar vermek, maddi süreçlerin ötesinde bir gerçeklik gerektirir.
  • Matematiksel İmkânsızlık: Bilinç, vestibüler sistemden daha sofistike bir organizasyon gerektirir. Rastlantısal mutasyonların bilinci üretmesi, matematiksel olarak imkânsızdır.
  • Tasarımcı Gerekliliği: Bilincin amacı ve karmaşıklığı, bir ilahi tasarımcıyı işaret eder. İslam metafiziği, bilincin Allah’ın ruh üflemesiyle (Sad 38:72) ortaya çıktığını savunur.
7. Fosil Kayıtlarındaki Boşluklar: Evrimin Eksik Hikâyesi
Evrim, türlerin kademeli geçişlerle oluştuğunu iddia ediyor, ama fosil kayıtları bu hikâyeyi yalanlıyor:
  • Kambriyen Patlaması: Karmaşık canlı türleri aniden ortaya çıkıyor.
  • Eksik Halkalar: Maymundan insana geçişte fosiller tartışmalı ve eksik.
  • Statik Türler: Türler, uzun dönemler sabit kalıyor, ani sıçramalarla değişiyor.
8. Bilimselcilik’in Tarihsel Dogmatizmi: Yeni Skolastik Rahipler
Bilimselcilik, skolastik felsefenin modern kopyası:
  • Determinizmin Çöküşü: Boltzmann dışlandı, ama kuantum mekaniği onu haklı çıkardı.
  • Eter Teorisi: Einstein, bu dogmayı yıktı.
  • Galileo’nun Dışlanması: Evrimi sorgulayanlar, “bilim dışı” ilan ediliyor.
9. Bilimselcilik’in Modern Akademideki Hegemonyası: Hakikatin Tiranlığı
Bilimselcilik, akademide bir tiran:
  • Fikir Özgürlüğünün Bastırılması: Evrimi sorgulayanlar işten atılıyor (örneğin, Günter Bechly).
  • Dogmatik Müfredat: Evrim, mutlak hakikat olarak öğretiliyor.
  • Finansal Baskı: Fonlar, evrim karşıtı görüşleri engelliyor.
10. Bilimselcilik’in Popüler Kültürdeki Etkisi: Kitlelerin Uyutulması
Bilimselcilik, popüler kültürde hipnoz aracı:
  • Medya ve Eğlence: Hollywood ve Netflix, evrimi destansı bir hakikat gibi sunuyor.
  • Eğitim ve Toplum: Evrim, okullarda sorgulanamaz bir gerçek.
  • Kültürel Narratif: “Bilim her şeyi çözer” narratifi, metafiziği “çağdışı” ilan ediyor.
11. Popüler Bilim Retoriği: Manipülasyonun Pırıltılı Maskesi
Popüler bilim, evrimin imkânsızlıklarını, biyolojik sistemlerin mucizesini, bilincin maddi çıkmazını ve tabiat kanunlarının ezeli olmadığını gizlemek için epik müzikler ve metaforlar kullanıyor. Dawkins, evrimi destanlaştırıyor; Krauss, vakumu “hiçlik” diye yutturuyor.

12. Epistemolojik Bataklık: Akıl ve Duyular Kime Güveniyor?
Bilimselciler, akıl ve duyulara dayanarak evrimin biyolojik sistemler ve bilinç oluşturduğunu iddia ediyor. Ama akıl ve duyular, rasgele evrenin ürünleri ise, neden güvenilir olsun? İslam metafiziği, akıl ve duyuların güvenilirliğini Allah’ın iradesine dayandırır.

13. Sorgulama Sırası Bizde: Bilimselcilik’in Mabedine Nihai Darbe!
Bilimselcilik, dogmatik bir skolastisizm: Tabiat kanunlarının ezeli olmadığını, evrimin matematiksel, biyokimyasal ve teleolojik olarak imkânsız olduğunu, biyolojik sistemlerin ve insülin gibi moleküllerin ilimsiz süreçlerle oluşamayacağını, mükemmel sistemlerin bir ilahi tasarımcı ve yönetici gerektirdiğini, bilincin maddi çıkmazını, fosil boşluklarını, tarihsel ve akademik dogmatizmi, popüler kültürdeki uyutmayı haykıralım. Evrenin varlığı, Allah’ın ilahi iradesine dayanıyor. Bilimselcilik’in kuyuya attığı taşları çıkaralım: Hakikat, O’nun kudretinde bulunur!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...