Ana içeriğe atla

Zerreden Küreye – VI: Mekânın Mahiyeti – Boşluk Değil Kudret Sahnesi

 

Zerreden Küreye – VI: Mekânın Mahiyeti – Boşluk Değil Kudret Sahnesi

Giriş: Mekân Nedir?

Evreni düşündüğümüzde genelde gözümüzün önüne "sonsuz boşluk" gelir.
Ama bu boşluk gerçekten boş mu?
Genişliyor, bükülüyor, ölçülüyor ve içindekiler hareket ediyor…
Peki nedir bu mekân?


1. Klasik ve Modern Fizikte Mekân

📌 Newton’a göre:

Mekân, sabit ve mutlak bir sahnedir.
Cisimler bu sahnede yer alır, ama mekânın kendisi değişmez.

📌 Einstein’a göre:

Uzay, zamanla birleşik bir “uzay-zaman dokusu”dur.
Kütle ve enerji bu dokuyu bükebilirgenişletebilir.

Ama burada kritik bir soru doğar:

“Bükülen nedir?
Boşluk nasıl eğilir?
Mekân maddesel değilse nasıl davranış gösterir?”

Bu, yalnızca matematikle çözülemez.
Bu, fizik ötesi (metafizik) bir sorudur.


2. Uzayın Genişlemesi: Sabit Değil, Değişkendir

Evrenin genişlediği ilk kez Hubble tarafından gözlendi.
Bugün biliyoruz ki:

  • Evren sadece genişlemiyor,

  • Gittikçe hızlanan bir şekilde genişliyor.

Ama:

Genişleyen şey nedir?
Nerede genişliyor?
Ne tarafından genişletiliyor?

Modern fizik bu sorulara tam yanıt veremez.
Çünkü bu sorular “fail” yani “fail-i muhtar”ı gerektirir.
Yani genişlemeyi tercih eden ve yöneten biri olmalıdır.


3. Uzay Bükülüyor ama İçindekiler Nasıl Hareket Ediyor?

Genel Göreliliğe göre:

  • Kütle uzayı büküyor.

  • Uzayın bükülmesi cisimlerin hareketini belirliyor.

Ama şu çelişki ortaya çıkar:

“Bir şey hem eğilmiş bir düzlemde olacak,
hem de kendi başına yön belirleyip hareket edebilecek?”

Bu mümkün değil.
O hâlde:

Bükülme de hareket de aynı Kudret tarafından her an idare ediliyor olmalıdır.


4. Mekânın Sınırlandırılmışlığı: Sonsuz Değil

Modern bilim de kabul eder ki:

  • Gözlemlenebilir evrenin sınırı vardır (~93 milyar ışık yılı çapında).

  • Uzay genişliyorsa, bu zaten onun sonsuz olmadığını gösterir.

  • Genişleme, sabit olmadığını ve kayıtlı olduğunu gösterir.

Dolayısıyla uzay:

✔ Sonsuz değil,
✔ Değişken,
✔ Ölçülmüş,
✔ Takdir edilmiş bir varlıktır.

Bu da onun yaratılmış olduğunu açıkça gösterir.


5. Kelâm Açısından Mekânın Hudûsu (Yaratılmışlığı)

Kelâmcılar şöyle der:

“Hadise mahal olan şey de hadistir.”

Zaman ve hareket değişkendir.
Bunlar mekânda gerçekleşir.
Demek ki:

Mekân da hadistir, yani yaratılmıştır.
Ezeli değildir.
Varlığı kendi zatından kaynaklanmaz.

Ayrıca:

  • Mekânın şekli var,

  • Boyutu var,

  • Bükülme kabiliyeti var.

Bu da onun sınırlı, bağımlı ve muhtaç bir varlık olduğunu gösterir.


6. Kur’an’da Mekânın Takdir Edilmesi

Kur’an’da feza (gökler/evren) ile ilgili ayetler, onun yaratılmış, genişletilmiş ve ölçülmüş bir varlık olduğunu bildirir:

“Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve Biz onu genişletmekteyiz.” (Zâriyât 47)
“Gökleri ve yeri hak ile yarattı ve her şeye bir ölçü verdi.” (Furkan 2)
“O gökleri direksiz yükseltti.” (Ra’d 2)

Yani:

✔ Mekân boşluk değil,
✔ Kudretle bina edilmiş bir düzen,
✔ Ölçüyle yaratılmış ve sürekli yönetilen bir varlıktır.


7. Sonuç: Mekân Allah’ın Kudret Sahnesidir

  • Mekân boşluk değil, yaratılmış bir varlıktır.

  • Genişlemesi, bükülmesi, sınırlandırılmışlığı onun hadis olduğunu gösterir.

  • Hem bükülüyor, hem içindekiler hareket edebiliyorsa, bu da her şeyi yöneten bir Kudretin varlığını gösterir.

“Her şeyi bir ölçüyle yarattık.” (Kamer 49)
“Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, insanlar yüz çevirerek geçip giderler.” (Yusuf 105)

Mekân bir sahne değil, Allah’ın kudretinin ayakta tuttuğu bir âyettir.
Ve bu âyet, her saniye bize yaratıcıyı gösterir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...