Ana içeriğe atla

Yedi Kat Semadan da Öte: Kürsî ve Arş’ın Azameti

 Yedi Kat Semadan da Öte: Kürsî ve Arş’ın Azameti

“O’nun Kürsî’si gökleri ve yeri kaplamıştır.” (Bakara, 255)

Kur’an-ı Kerîm’de geçen bu ayet, bizlere sadece yedi kat göğün değil, tüm arz ve semavatın Allah’ın kudret kürsîsi ile kuşatıldığını haber veriyor. Bu kuşatma bir büyüklükten öte, ilâhî hâkimiyetin ve idarenin mutlaklığını ifade eder.

Ama bu kudret tablosunu tam idrak etmek için, yedi kat sema, kürsî ve arş arasındaki farkı ve bunların mahlûkat içindeki yerini dikkatle düşünmeliyiz.

1. Yedi Kat Sema: Varlığın Kozmik Katmanları

Kur’an’da semâ “yedi kat” olarak bildirilmiştir:

“Sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü de bir bina yapan O’dur.” (Bakara, 22)

“Yedi göğü birbiriyle tam bir uyum içinde yarattı.” (Mülk, 3)

(Beyhakî, Esmâ ve’s-Sıfât; Taberî Tefsiri)

“Arş’ın Rabbi olan Allah, her şeyden yücedir.” (Müminûn, 86)
-----------------------|-----------------------------------------------------
Yedi Kat Semâ   | Kürsî'ye göre çölde bir halka kadar
Kürsî                   | Arş'a göre çölde bir halka kadar
Arş                      | Mahlukatın kuşatıldığı en büyük tecelli alanı
Ne kadar küçük olduğumuzu bilirsek, ne kadar büyük bir Rabbe kul olduğumuzu anlarız.

Bu yedi kat sema, varlık âleminin düzenli yapısını, katmanlı yaratılış sistemini temsil eder. Her katman, bir boyut, bir düzen, bir hikmetle doludur. Meleklerin, rızıkların, kaderin takdir edildiği yerler bu katmanlar üzerinden idare edilir.

Ancak… insan hayrete düşer: Bütün bu katmanlar, aslında daha büyük bir yapının içinde minicik bir noktadan ibarettir.

2. Kürsî: Gökleri ve Yeri Kuşatan İlmî Kudret

Bakara Suresi’nde geçen âyette Allah’ın “kürsîsi” gökleri ve yeri kapsar. Kürsî nedir?

İbn Abbas (r.a) şöyle açıklamıştır:

“Yedi kat gök ile yedi kat yer, Kürsî’ye nispetle, çölde bir demir halka gibidir. Kürsî ise Arş’a nispetle yine çölde bir halka gibidir.” 

Yani tüm semâvât ve arz, kürsî karşısında çölde kaybolmuş bir halka kadar küçüktür. Bu karşılaştırma büyüklüğü anlatmaktan çok, mutlak kudretin büyüklüğü karşısında mahlûkâtın ne kadar aciz olduğunu öğretir.

Kürsî burada ilmin, kudretin, hâkimiyetin kuşatıcılığıdır. Bazı müfessirler, “kürsî”yi arşın basamağı, bazıları ilâhî bilgi tahtı, bazıları ise yaratılışın idare alanı olarak tefsir etmiştir.

3. Arş: Kudretin Son Sınırı

Kur’an’da tekrar tekrar geçen “arş”, Allah Teâlâ’nın mutlak idaresini simgeler. Arş, mahlûkatın en üst sınırıdır. Onun ötesinde artık yaratılmış olan hiçbir varlık yoktur. Arş’ın büyüklüğü fiziksel bir şekilden öte, Allah’ın saltanatının büyüklüğünü anlatır.

“Rahmân Arş’a istivâ etti.” (Tâhâ, 5)

Arş, tüm yaratılmışlık için son perdedir. Mikroskobik zerrelerden galaksilere kadar ne varsa hepsi arşın altında yer alır. Kürsî bile, arşın yanında yine bir halka kadar küçüktür.

4. Büyüklük Sıralaması ve Mahiyetler

İbn Abbas’ın tarifine göre şöyle bir sıralama yapılabilir:

Mertebe         | Nispet

Bu kıyaslamalar fiziksel mesafeler için değildir. Buradaki büyüklük, mahiyetin büyüklüğüdür. İlmin büyüklüğü, kudretin kapsamı, hikmetin sınırsızlığıdır.

5. İnsan Bu Tabloya Nerede Düşer?

İnsan bu tablo içinde arzın üzerinde yürüyen bir zerredir. Ama aynı zamanda, secdeyle arşa yönelen ve “yaklaş” emrine muhatap olan bir varlıktır:

“Secde et ve yaklaş!” (Alak, 19)

Bu, insana verilen şeref ve sorumluluğu gösterir. Zira kendisi küçüktür ama yöneldiği yücelik sonsuzdur. Mahlukat içinde, arşın Rabbi’ne secde ile yaklaşabilecek bir varlık varsa, o da insandır.

Son Söz: Kudreti Tanımak, Kulluğu Öğretir

“Ve onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yeryüzü tamamen O’nun elindedir ve gökler O’nun kudretiyle dürülmüştür.” (Zümer, 67)

İşte bu yüzden yedi kat gökler, kürsî ve arş bilgisi bize şunu öğretir

Ne kadar küçük olduğumuzu bilirsek, ne kadar büyük bir Rabbe kul olduğumuzu anlarız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...