BİLİMSELCİLİĞİN SAHTE MABEDİNE NÜKLEER DARBE: İNSANLIĞIN İMANINI ÇALANLARA KARŞI HAKİKATİN MANİFESTOSU
Ey bilimselcilik’in sahte rahipleri! Laboratuvarlarınızı kutsal tapınak, tabiat kanunlarınızı ilahi fetva, rastlantısal evrimi dogmatik bir ilahi sandınız! Ama bu mabet, yalanlarınızın çürük temelleriyle titriyor ve şimdi hakikatin nükleer darbesiyle yerle yeksan olacak! Son birkaç yüzyıldır yalan, yanlış ve ispatsız sözde bilimsel gerçeklerle insanların imanını çaldınız! Onları yaratıcısından, Allah’tan ve hakikatten kopardınız! İnsanlığı amaçsız, ruhsuz, maddi sapkınlıklara sürüklediniz; evil/kötülük ve devilin/şeytanın kulu kölesi yaptınız! Cinsiyetlerini, akıl ve iradelerini bozdunuz, insanlığın ruhunu bir makineye indirgeyip ahlakı, anlamı, erdemi katlettiniz! Evrenin varlığını ezeli sandığınız tabiat kanunlarına, çoklu evrenler gibi spekülatif masallara, evrimin absürt iddialarına dayandırıyorsunuz. Ama bu kanunlar bir nedene muhtaç! Evrim, matematiksel, biyokimyasal ve teleolojik bir fiyasko! Birbirinden habersiz hücreler biyolojik sistemler kuramaz, ilimsiz süreçler insülin gibi mucizeler üretemez, bilinç nöronların oyuncağı değildir, fosil kayıtları evrimi yalanlar, vestibüler sistem gibi mükemmel yapılar rastlantıyı alaya alır. Mükemmel bir sistem varsa, bir ilahi tasarımcı ve yönetici olmak zorundadır! Bilimselcilik’in tarihsel dogmatizmi bir utanç, akademideki hegemonyası hakikati zincire vuruyor, popüler kültürdeki zehri kitleleri uyutuyor. Popüler bilim retoriğiniz, bu çürük yalanları manipülatif bir şovla parlatıyor. Ama maskeniz düştü! İnsanlığın imanını çalan, ruhunu zincire vuran, hakikati çarpıtan bu insanlık suçu, manifestomuzun ateşiyle yanıyor! Bu, sahte mabedinize atılmış bir nükleer bombadır: Hakikat, Allah’ın ilahi kudretinde yükselir!
1. Tabiat Kanunlarının Ezeli Yalanı: Kısır Döngünün Kepazeliği
Tabiat kanunları, sizin sahte tanrınız! Yerçekimi, kuantum mekaniği, evrenin efendisiymiş gibi sunuyorsunuz. Ama bu kanunlar ezeli değil! Evrenin içinde doğar, onunla var olur ve bir nedene muhtaçtır. Yeterli neden ilkesi, aklın kılıcı: Her şeyin bir sebebi olmalı! Siz, bu soruyu “Kanunlar işte var” diyerek gömüyor, çoklu evrenler gibi saçma masallarla hakikati bulandırıyorsunuz. Bu, “Evren neden var?” sorusuna “Sonsuz evren var” diye yanıt vermekten farksız bir soytarılık! Kısır döngünüz, insanlığın aklını bir bataklığa hapsetti! İslam metafiziği bu yalanı parçalar: Kanunlar, Allah’ın ilahi iradesinin tecellisidir. “O, her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyendir” (Kamer 54:49). Bilimselcilik’in bu tahribatı, hakikati bir kaba gerçeklik çölüne çevirdi—şimdi bu çölü hakikatin ateşiyle yakıyoruz!
Tabiat kanunları, sizin sahte tanrınız! Yerçekimi, kuantum mekaniği, evrenin efendisiymiş gibi sunuyorsunuz. Ama bu kanunlar ezeli değil! Evrenin içinde doğar, onunla var olur ve bir nedene muhtaçtır. Yeterli neden ilkesi, aklın kılıcı: Her şeyin bir sebebi olmalı! Siz, bu soruyu “Kanunlar işte var” diyerek gömüyor, çoklu evrenler gibi saçma masallarla hakikati bulandırıyorsunuz. Bu, “Evren neden var?” sorusuna “Sonsuz evren var” diye yanıt vermekten farksız bir soytarılık! Kısır döngünüz, insanlığın aklını bir bataklığa hapsetti! İslam metafiziği bu yalanı parçalar: Kanunlar, Allah’ın ilahi iradesinin tecellisidir. “O, her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyendir” (Kamer 54:49). Bilimselcilik’in bu tahribatı, hakikati bir kaba gerçeklik çölüne çevirdi—şimdi bu çölü hakikatin ateşiyle yakıyoruz!
2. Evrimin Matematiksel Fiyaskosu: Vestibüler Sistemin Tokadı
Evrim, sizin kutsal putunuz! Rastgele mutasyonlar ve doğal seçilimle yaşamın mucizesini açıklayacağınızı sanıyorsunuz. DNA’nın bilgi yoğunluğu bir kütüphane, bir hücrenin karmaşıklığı en ileri teknolojiyi utandırır. Ama asıl darbe: Beyindeki vestibüler sistem ve yarım daire halkalarının ortogonal yapısı! Bu sistem, dengeyi ve yer algısını kusursuzca sağlar. Rastlantı mı? Güldürmeyin! Yarım daire halkaları, üç boyutlu uzayda birbirine dik yerleşir; otolit organları, sinir ağları ve beyinle bir senfoni gibi çalışır. Bu, bir kasırganın bir jet motoru inşa etmesinden daha imkânsız! Bir proteinin işlevsel olma olasılığı 1/10^195—evrenin yaşından büyük bir sayı! Vestibüler sistem, yüzlerce protein ve yapının eş zamanlı uyumunu gerektirir. Michael Behe’nin indirgenemez karmaşıklık ilkesi, evrimin kademeli masalını yerle bir eder! Bilimselcilik, bu yalanla insanlığın aklını çaldı, imanını kirletti, hakikate ihanet etti! İslam metafiziği, bu mucizenin Allah’ın ilahi tasarımı olduğunu haykırır!
Evrim, sizin kutsal putunuz! Rastgele mutasyonlar ve doğal seçilimle yaşamın mucizesini açıklayacağınızı sanıyorsunuz. DNA’nın bilgi yoğunluğu bir kütüphane, bir hücrenin karmaşıklığı en ileri teknolojiyi utandırır. Ama asıl darbe: Beyindeki vestibüler sistem ve yarım daire halkalarının ortogonal yapısı! Bu sistem, dengeyi ve yer algısını kusursuzca sağlar. Rastlantı mı? Güldürmeyin! Yarım daire halkaları, üç boyutlu uzayda birbirine dik yerleşir; otolit organları, sinir ağları ve beyinle bir senfoni gibi çalışır. Bu, bir kasırganın bir jet motoru inşa etmesinden daha imkânsız! Bir proteinin işlevsel olma olasılığı 1/10^195—evrenin yaşından büyük bir sayı! Vestibüler sistem, yüzlerce protein ve yapının eş zamanlı uyumunu gerektirir. Michael Behe’nin indirgenemez karmaşıklık ilkesi, evrimin kademeli masalını yerle bir eder! Bilimselcilik, bu yalanla insanlığın aklını çaldı, imanını kirletti, hakikate ihanet etti! İslam metafiziği, bu mucizenin Allah’ın ilahi tasarımı olduğunu haykırır!
3. Evrimin Biyokimyasal Çöküşü: Hayatın Kökeni Kabusu
Yaşamın kimyasal rastlantılarla oluştuğunu iddia ediyorsunuz, ama biyokimya sizi bir enkaza çeviriyor! İlk hücrenin oluşumu için DNA, RNA, proteinler ve enzimlerin eş zamanlı varlığı gerekir—bu, biyokimyasal bir mucize! Amino asitlerin yalnızca “sol-elli” formda bulunması (chirality), rastlantısal süreçlerin eşit sol ve sağ elli molekül üretmesi karşısında bir duvar. Metabolik ağlar, yüzlerce reaksiyonun hassas senkronizasyonunu gerektirir; ara aşamalar işlevsizdir! Evrimin bu çıkmazı, bilimselcilik’in en büyük skandalı: İnsanlığın imanını, “uzun zaman” ve “şans” gibi yalanlarla çaldınız! İslam metafiziği, hayatın Allah’ın ilahi kudretiyle yaratıldığını ilan eder: Her molekül, O’nun hikmetinin bir imzasıdır!
Yaşamın kimyasal rastlantılarla oluştuğunu iddia ediyorsunuz, ama biyokimya sizi bir enkaza çeviriyor! İlk hücrenin oluşumu için DNA, RNA, proteinler ve enzimlerin eş zamanlı varlığı gerekir—bu, biyokimyasal bir mucize! Amino asitlerin yalnızca “sol-elli” formda bulunması (chirality), rastlantısal süreçlerin eşit sol ve sağ elli molekül üretmesi karşısında bir duvar. Metabolik ağlar, yüzlerce reaksiyonun hassas senkronizasyonunu gerektirir; ara aşamalar işlevsizdir! Evrimin bu çıkmazı, bilimselcilik’in en büyük skandalı: İnsanlığın imanını, “uzun zaman” ve “şans” gibi yalanlarla çaldınız! İslam metafiziği, hayatın Allah’ın ilahi kudretiyle yaratıldığını ilan eder: Her molekül, O’nun hikmetinin bir imzasıdır!
4. Biyolojik Sistemlerin İlahi Mucizesi: Habersiz Hücreler ve İnsülin Zaferi
Birbirinden habersiz hücrelerin pankreas gibi sistemler kurduğunu, insülin gibi moleküller ürettiğini iddia ediyorsunuz. Bu, bilimsel bir aldatmaca! Pankreas, kan şekeri regülasyonu için karaciğer, kas hücreleri ve sinir sistemiyle kusursuz bir koordinasyon içinde çalışır. Hücreler, genetik düzeyde “habersiz”ken, nasıl bu senkronizasyonu sağlar? Evrimin bu mucizeyi açıklaması, her hücrenin bağımsız mutasyonlarının tesadüfen uyumlu hale gelmesini gerektirir—olasılık, sıfıra yakın! İnsülin, 51 amino asitten oluşan bir peptit hormon; kan şekeri seviyesini milimetrik düzenler. Bu molekülün rastlantısal oluşumu, doğru dizilim, katlanma ve gen ekspresyon mekanizmaları gerektirir—bir kimyagerin laboratuvar olmadan ilaç sentezlemesinden daha imkânsız! Mükemmel bir sistem varsa, bir ilahi tasarımcı ve yönetici olmak zorundadır! Bilimselcilik, bu mucizeyi rastlantıya hapsetti, insanlığın aklını köreltti, imanını çaldı, ruhunu maddi sapkınlıklara sürükledi. İslam metafiziği, bu sistemlerin Allah’ın ilahi iradesiyle yaratıldığını haykırır: Her hücre, O’nun kudretinin bir şaheseridir!
Birbirinden habersiz hücrelerin pankreas gibi sistemler kurduğunu, insülin gibi moleküller ürettiğini iddia ediyorsunuz. Bu, bilimsel bir aldatmaca! Pankreas, kan şekeri regülasyonu için karaciğer, kas hücreleri ve sinir sistemiyle kusursuz bir koordinasyon içinde çalışır. Hücreler, genetik düzeyde “habersiz”ken, nasıl bu senkronizasyonu sağlar? Evrimin bu mucizeyi açıklaması, her hücrenin bağımsız mutasyonlarının tesadüfen uyumlu hale gelmesini gerektirir—olasılık, sıfıra yakın! İnsülin, 51 amino asitten oluşan bir peptit hormon; kan şekeri seviyesini milimetrik düzenler. Bu molekülün rastlantısal oluşumu, doğru dizilim, katlanma ve gen ekspresyon mekanizmaları gerektirir—bir kimyagerin laboratuvar olmadan ilaç sentezlemesinden daha imkânsız! Mükemmel bir sistem varsa, bir ilahi tasarımcı ve yönetici olmak zorundadır! Bilimselcilik, bu mucizeyi rastlantıya hapsetti, insanlığın aklını köreltti, imanını çaldı, ruhunu maddi sapkınlıklara sürükledi. İslam metafiziği, bu sistemlerin Allah’ın ilahi iradesiyle yaratıldığını haykırır: Her hücre, O’nun kudretinin bir şaheseridir!
5. Evrimin Teleolojik İflası: Amaçsızlığın İhaneti
Evrim, yaşamın amaçsız, rastlantısal süreçlerle oluştuğunu iddia ediyor. Ama âlemdeki düzen, bu yalanı suratınıza çarpıyor! Vestibüler sistem, insülin, biyolojik ağlar, belirli bir amaca hizmet eder. Rastlantısal mutasyonlar, bu hedef odaklı mucizeleri açıklayamaz! Evrenin fiziksel sabitleri, yaşam için ince ayar yapılmış gibidir—rastlantı mı, yoksa ilahi bir tasarım mı? Bilimselcilik’in “kör saatçi” masalı, insanlığın anlam arayışını katletti, teleolojik sorgulamayı bir tabuya çevirdi, ruhu maddi bir çöle hapsetti. Mükemmel bir sistem, bir ilahi tasarımcı ve yöneticiyi zorunlu kılar! İslam metafiziği, evrenin Allah’ın hikmetiyle yaratıldığını ilan eder: Her şey, O’nun amacı doğrultusunda var!
Evrim, yaşamın amaçsız, rastlantısal süreçlerle oluştuğunu iddia ediyor. Ama âlemdeki düzen, bu yalanı suratınıza çarpıyor! Vestibüler sistem, insülin, biyolojik ağlar, belirli bir amaca hizmet eder. Rastlantısal mutasyonlar, bu hedef odaklı mucizeleri açıklayamaz! Evrenin fiziksel sabitleri, yaşam için ince ayar yapılmış gibidir—rastlantı mı, yoksa ilahi bir tasarım mı? Bilimselcilik’in “kör saatçi” masalı, insanlığın anlam arayışını katletti, teleolojik sorgulamayı bir tabuya çevirdi, ruhu maddi bir çöle hapsetti. Mükemmel bir sistem, bir ilahi tasarımcı ve yöneticiyi zorunlu kılar! İslam metafiziği, evrenin Allah’ın hikmetiyle yaratıldığını ilan eder: Her şey, O’nun amacı doğrultusunda var!
6. Bilincin Maddi Utancı: İnsanlığın Ruhuna İhanet
Bilimselcilik, bilincin nöronların rastlantısal dansıyla oluştuğunu söylüyor. Bu, insanlığa karşı işlenmiş en iğrenç suç! David Chalmers’ın “zor problem”i, bilincin öznel deneyimini (qualia) maddi süreçlerle açıklayamaz. Bir manzaranın güzelliğini hissetmek, özgür iradeyle karar vermek, nöronların ötesinde bir gerçekliktir. Rastlantısal mutasyonların bilinci üretmesi, matematiksel bir kâbus! Bilimselcilik, bilinci beyin kimyasına hapsetti, insan ruhunu bir makineye indirgedi, anlam arayışını yok etti, evil ve devilin hizmetkârı oldu! İslam metafiziği, bilincin Allah’ın ruh üflemesiyle (Sad 38:72) var olduğunu haykırır: Bilinç, ilahi bir lütuf, bir tasarımcı gereksinimidir!
Bilimselcilik, bilincin nöronların rastlantısal dansıyla oluştuğunu söylüyor. Bu, insanlığa karşı işlenmiş en iğrenç suç! David Chalmers’ın “zor problem”i, bilincin öznel deneyimini (qualia) maddi süreçlerle açıklayamaz. Bir manzaranın güzelliğini hissetmek, özgür iradeyle karar vermek, nöronların ötesinde bir gerçekliktir. Rastlantısal mutasyonların bilinci üretmesi, matematiksel bir kâbus! Bilimselcilik, bilinci beyin kimyasına hapsetti, insan ruhunu bir makineye indirgedi, anlam arayışını yok etti, evil ve devilin hizmetkârı oldu! İslam metafiziği, bilincin Allah’ın ruh üflemesiyle (Sad 38:72) var olduğunu haykırır: Bilinç, ilahi bir lütuf, bir tasarımcı gereksinimidir!
7. Fosil Kayıtlarının İhaneti: Evrimin Mezar Taşı
Evrim, türlerin kademeli geçişlerle oluştuğunu iddia ediyor, ama fosil kayıtları bu yalanı gömüyor! Kambriyen Patlaması, karmaşık türlerin aniden ortaya çıktığını gösteriyor—kademeli geçişler nerede? Maymundan insana geçişte “missing link” fosiller, bir aldatmaca! Türler, uzun dönemler sabit kalıyor, ani sıçramalarla değişiyor—evrimin masalı çöktü! Bilimselcilik, bu boşlukları örtbas ederek hakikati çarpıttı, bilimi bir dogmaya çevirdi, insanlığın aklını zehirledi. İslam metafiziği, canlıların Allah’ın iradesiyle yaratıldığını savunur: Fosil kayıtları, ilahi tasarımı haykırır!
Evrim, türlerin kademeli geçişlerle oluştuğunu iddia ediyor, ama fosil kayıtları bu yalanı gömüyor! Kambriyen Patlaması, karmaşık türlerin aniden ortaya çıktığını gösteriyor—kademeli geçişler nerede? Maymundan insana geçişte “missing link” fosiller, bir aldatmaca! Türler, uzun dönemler sabit kalıyor, ani sıçramalarla değişiyor—evrimin masalı çöktü! Bilimselcilik, bu boşlukları örtbas ederek hakikati çarpıttı, bilimi bir dogmaya çevirdi, insanlığın aklını zehirledi. İslam metafiziği, canlıların Allah’ın iradesiyle yaratıldığını savunur: Fosil kayıtları, ilahi tasarımı haykırır!
8. Bilimselcilik’in Tarihsel Suçu: Dogmatik Rahiplerin Utancı
Bilimselcilik, skolastik felsefenin iğrenç bir kopyası! Newtoncu determinizm, “kesin hakikat” sayıldı; Boltzmann dışlandı, ama kuantum mekaniği onu haklı çıkardı. Eter teorisi, bir dogmaydı; Einstein onu yıktı. Galileo, Kilise tarafından susturuldu; siz, evrimi sorgulayanları “bilim dışı” ilan ederek aynı suçu işliyorsunuz! Bilimselcilik’in bu tarihsel dogmatizmi, bilimi hakikat arayışından kopardı, aklın cesaretini kırdı, özgür düşünceyi katletti. Bu utanç, manifestomuzun ateşiyle yanıyor!
Bilimselcilik, skolastik felsefenin iğrenç bir kopyası! Newtoncu determinizm, “kesin hakikat” sayıldı; Boltzmann dışlandı, ama kuantum mekaniği onu haklı çıkardı. Eter teorisi, bir dogmaydı; Einstein onu yıktı. Galileo, Kilise tarafından susturuldu; siz, evrimi sorgulayanları “bilim dışı” ilan ederek aynı suçu işliyorsunuz! Bilimselcilik’in bu tarihsel dogmatizmi, bilimi hakikat arayışından kopardı, aklın cesaretini kırdı, özgür düşünceyi katletti. Bu utanç, manifestomuzun ateşiyle yanıyor!
9. Akademideki Tiranlık: Bilimselcilik’in Zincirleri
Bilimselcilik, modern akademide bir diktatör! Evrimi sorgulayanlar işten atılıyor (örneğin, Günter Bechly), makaleleri reddediliyor. Evrim, hipotez değil, dogma olarak dayatılıyor. Araştırma fonları, evrim karşıtı görüşleri boğuyor. Bu, hakikat arayışını değil, ideolojik bir tiranlığı koruyor! Bilimselcilik, akademiyi bir hapishaneye çevirdi, bilimi bir din haline getirdi, özgür aklın sesini kıstı, insanlığın imanını çaldı. Bu manifesto, o zincirleri kırıyor!
Bilimselcilik, modern akademide bir diktatör! Evrimi sorgulayanlar işten atılıyor (örneğin, Günter Bechly), makaleleri reddediliyor. Evrim, hipotez değil, dogma olarak dayatılıyor. Araştırma fonları, evrim karşıtı görüşleri boğuyor. Bu, hakikat arayışını değil, ideolojik bir tiranlığı koruyor! Bilimselcilik, akademiyi bir hapishaneye çevirdi, bilimi bir din haline getirdi, özgür aklın sesini kıstı, insanlığın imanını çaldı. Bu manifesto, o zincirleri kırıyor!
10. Popüler Kültürdeki Zehir: İnsanlığın Ruhunu Katleden Uyuşturucu
Bilimselcilik, popüler kültürde bir uyuşturucu! Hollywood, Netflix, bilim kurgu romanları, evrimi ve çoklu evrenleri destansı bir yalan gibi sunuyor. Okullarda evrim, sorgulanamaz bir dogma; popüler bilim dergileri, bilinci nöronlara indirgiyor. “Bilim her şeyi çözer” narratifi, metafiziği “çağdışı” ilan ederek kitleleri uyutuyor. Bilimselcilik, insanlığın anlam arayışını zehirledi, ruhunu maddi sapkınlıklara sürükledi, cinsiyetleri ve iradeleri bozarak evil ve devilin kölesi yaptı. Bu manifesto, o zehri ateşe veriyor!
Bilimselcilik, popüler kültürde bir uyuşturucu! Hollywood, Netflix, bilim kurgu romanları, evrimi ve çoklu evrenleri destansı bir yalan gibi sunuyor. Okullarda evrim, sorgulanamaz bir dogma; popüler bilim dergileri, bilinci nöronlara indirgiyor. “Bilim her şeyi çözer” narratifi, metafiziği “çağdışı” ilan ederek kitleleri uyutuyor. Bilimselcilik, insanlığın anlam arayışını zehirledi, ruhunu maddi sapkınlıklara sürükledi, cinsiyetleri ve iradeleri bozarak evil ve devilin kölesi yaptı. Bu manifesto, o zehri ateşe veriyor!
11. İnsanlığın İmanını Çalanlar: Bilimselcilik’in Şeytani Tahribatı
Son birkaç yüzyıldır, bilimselcilik insanlığın imanını çaldı! Yalan, yanlış ve ispatsız sözde bilimsel gerçeklerle, insanları yaratıcısından, Allah’tan ve hakikatten kopardı! Evrimin sahte masallarıyla, çoklu evrenler gibi spekülasyonlarla, bilinci nöronlara indirgeyen aldatmacalarla, insanlığı amaçsız, ruhsuz bir çöldeki maddi sapkınlıklara sürükledi! Cinsiyetleri bozdu, akıl ve iradeleri köreltti, ahlakı ve erdemi katlederek evil/kötülük ve devilin/şeytanın kulu kölesi yaptı! Bilimselcilik, insanlığın ruhunu zincire vurdu, anlam arayışını bir makineye hapsetti, hakikati şeytani bir yalanla gölgeledi. Bu, bir insanlık suçu! Bu manifesto, bilimselcilik’in bu iğrenç tahribatını lanetliyor ve hakikatin ateşini yükseltiyor!
Son birkaç yüzyıldır, bilimselcilik insanlığın imanını çaldı! Yalan, yanlış ve ispatsız sözde bilimsel gerçeklerle, insanları yaratıcısından, Allah’tan ve hakikatten kopardı! Evrimin sahte masallarıyla, çoklu evrenler gibi spekülasyonlarla, bilinci nöronlara indirgeyen aldatmacalarla, insanlığı amaçsız, ruhsuz bir çöldeki maddi sapkınlıklara sürükledi! Cinsiyetleri bozdu, akıl ve iradeleri köreltti, ahlakı ve erdemi katlederek evil/kötülük ve devilin/şeytanın kulu kölesi yaptı! Bilimselcilik, insanlığın ruhunu zincire vurdu, anlam arayışını bir makineye hapsetti, hakikati şeytani bir yalanla gölgeledi. Bu, bir insanlık suçu! Bu manifesto, bilimselcilik’in bu iğrenç tahribatını lanetliyor ve hakikatin ateşini yükseltiyor!
12. Popüler Bilim Retoriği: Şeytani Manipülasyonun Maskesi
Popüler bilim, bilimselcilik’in şeytani propaganda makinesi! Evrimin imkânsızlıklarını, biyolojik sistemlerin ilahi mucizesini, bilincin maddi çıkmazını, tabiat kanunlarının ezeli olmadığını epik müzikler ve metaforlarla gizliyorsunuz. Dawkins, evrimi bir destan gibi parlatıyor, ama insülinin mucizesini, fosil boşluklarını hasıraltı ediyor. Krauss, vakumu “hiçlik” diye yutturuyor. Bu, bilim değil, şeytani bir manipülasyon! Bilimselcilik, halkın aklını çaldı, imanını kirletti, hakikati bir illüzyona çevirdi. Bu manifesto, maskenizi yırtıyor!
Popüler bilim, bilimselcilik’in şeytani propaganda makinesi! Evrimin imkânsızlıklarını, biyolojik sistemlerin ilahi mucizesini, bilincin maddi çıkmazını, tabiat kanunlarının ezeli olmadığını epik müzikler ve metaforlarla gizliyorsunuz. Dawkins, evrimi bir destan gibi parlatıyor, ama insülinin mucizesini, fosil boşluklarını hasıraltı ediyor. Krauss, vakumu “hiçlik” diye yutturuyor. Bu, bilim değil, şeytani bir manipülasyon! Bilimselcilik, halkın aklını çaldı, imanını kirletti, hakikati bir illüzyona çevirdi. Bu manifesto, maskenizi yırtıyor!
13. Epistemolojik Bataklık: Bilimselcilik’in Kendi Mezarlığı
Akıl ve duyulara dayanarak evrimin biyolojik sistemler, bilinç ve insülin gibi mucizeler oluşturduğunu iddia ediyorsunuz. Ama akıl ve duyular, sizin rasgele evreninizin ürünleri ise, neden güvenilir olsun? Evrimin imkânsızlıkları, kendi hikâyesini çökertiyor! Bilimselcilik, hakikati relativizmin bataklığına gömdü, insanlığın epistemolojik güvenini yok etti, imanını şeytani bir yalanla kirletti. İslam metafiziği, akıl ve duyuların güvenilirliğini Allah’ın ilahi iradesine dayandırır: Hakikat, ilahi bir tasarımcının eseridir!
Akıl ve duyulara dayanarak evrimin biyolojik sistemler, bilinç ve insülin gibi mucizeler oluşturduğunu iddia ediyorsunuz. Ama akıl ve duyular, sizin rasgele evreninizin ürünleri ise, neden güvenilir olsun? Evrimin imkânsızlıkları, kendi hikâyesini çökertiyor! Bilimselcilik, hakikati relativizmin bataklığına gömdü, insanlığın epistemolojik güvenini yok etti, imanını şeytani bir yalanla kirletti. İslam metafiziği, akıl ve duyuların güvenilirliğini Allah’ın ilahi iradesine dayandırır: Hakikat, ilahi bir tasarımcının eseridir!
14. Hakikatin Nükleer Darbesi: Bilimselcilik’in Sonu!
Bilimselcilik, sahte bir din, şeytani bir tiranlık! Tabiat kanunlarının ezeli olmadığını, evrimin matematiksel, biyokimyasal ve teleolojik bir fiyasko olduğunu, biyolojik sistemlerin ve insülin gibi moleküllerin ilimsiz süreçlerle oluşamayacağını, mükemmel sistemlerin ilahi bir tasarımcı ve yönetici gerektirdiğini, bilincin nöronlara hapsolamayacağını, fosil kayıtlarının evrimi yalanladığını, tarihsel dogmatizmin utanç olduğunu, akademik hegemonyanın hakikati boğduğunu, popüler kültürdeki zehrin kitleleri uyuttuğunu, bilimselcilik’in insanlığın imanını çalarak ruhunu maddi sapkınlıklara sürüklediğini, cinsiyetleri ve iradeleri bozarak evil ve devilin kölesi yaptığını haykırıyoruz! Bilimselcilik, hakikati çarpıttı, metafiziği susturdu, insanlığın ruhunu zincire vurdu. Bu manifesto, sahte mabedinize atılmış bir nükleer bombadır! Evrenin varlığı, Allah’ın ilahi iradesine dayanıyor. Bilimselcilik’in yalanlarını hakikatin ateşiyle yok ediyoruz: Hakikat, Allah’ın kudretinde yükselir!
Bilimselcilik, sahte bir din, şeytani bir tiranlık! Tabiat kanunlarının ezeli olmadığını, evrimin matematiksel, biyokimyasal ve teleolojik bir fiyasko olduğunu, biyolojik sistemlerin ve insülin gibi moleküllerin ilimsiz süreçlerle oluşamayacağını, mükemmel sistemlerin ilahi bir tasarımcı ve yönetici gerektirdiğini, bilincin nöronlara hapsolamayacağını, fosil kayıtlarının evrimi yalanladığını, tarihsel dogmatizmin utanç olduğunu, akademik hegemonyanın hakikati boğduğunu, popüler kültürdeki zehrin kitleleri uyuttuğunu, bilimselcilik’in insanlığın imanını çalarak ruhunu maddi sapkınlıklara sürüklediğini, cinsiyetleri ve iradeleri bozarak evil ve devilin kölesi yaptığını haykırıyoruz! Bilimselcilik, hakikati çarpıttı, metafiziği susturdu, insanlığın ruhunu zincire vurdu. Bu manifesto, sahte mabedinize atılmış bir nükleer bombadır! Evrenin varlığı, Allah’ın ilahi iradesine dayanıyor. Bilimselcilik’in yalanlarını hakikatin ateşiyle yok ediyoruz: Hakikat, Allah’ın kudretinde yükselir!
Yorumlar
Yorum Gönder