Kuantum Fiziğinde Nedenselliğin Zayıflaması: Metafiziksel Bir Failin Gerekliliği
Kuantum fiziği, modern bilimin en büyük devrimlerinden biridir. Ancak bu devrim, sadece maddenin mikroskobik yapısını değil, aynı zamanda klasik fizikte temel kabul edilen "nedensellik" ilkesini de ciddi biçimde sarsmıştır. Bu yazıda, kuantum düzeyde nedenselliğin tam olarak geçerli olmamasının, aklî ve felsefî açıdan bir "metafiziksel fail" gerektirip gerektirmediğini ele alacağız.
1. Kuantumda Nedenselliğin Zayıflaması
Klasik fizikte nedensellik şöyle işler:
“Her olay, onu zorunlu olarak meydana getiren bir sebebe dayanır.”
Ancak kuantum fiziğinde bu ilke artık geçerli değildir. Öne çıkan örnekler:
Heisenberg Belirsizlik İlkesi: Bir parçacığın konumu ve momentumu aynı anda kesin olarak bilinemez.
Radyoaktif Bozunma: Atom çekirdeğinin ne zaman bozunacağı tamamen olasılıksaldır.
Çift Yarık Deneyi: Foton ya da elektron gibi parçacıklar, gözlemlenmedikleri sürece birden fazla olasılık durumunda var olurlar.
Bu deneyler göstermektedir ki aynı koşullarda yapılan deneyler, farklı sonuçlar verebilir. Yani:
Aynı sebep, aynı sonucu doğurmak zorunda değildir.
2. Bu Durum Ne Anlama Gelir?
Eğer evrendeki olaylar belirli ve zorunlu bir sebebe dayanmıyorsa, bu şu soruları gündeme getirir:
a. Olaylar kendiliğinden mi oluyor?
"Kendiliğindenlik" bir açıklama değildir. Tesadüfü mutlaklaştırmak, aklî açıklamayı terk etmek demektir.
b. Olasılık neden düzenli?
Kuantum dünyasında olaylar olasılıksal olsa bile, bu olasılıklar bir düzene tabidir. Örneğin bir parçacığın %60 ihtimalle bir yerde gözükmesi sürekli tekrarlanır. Bu düzenin kendisi, iradesiz bir kaos değil, tercihle işleyen bir sistem olduğunu gösterir.
c. Belirsizlik, irade alanı bırakır mı?
Evet. Zorunlu fizik yasalarının yerini olasılıklara bırakması, özgür irade ve metafiziksel tercih fikrine kapı aralar.
3. Maddenin Temeli Belirsiz, Üst Yapısı Belirli: Akla Aykırı Bir Durum
Yazının önceki kısımlarında değinilmemişse (ki öyledir) şu çelişki ayrıca belirtilmelidir: Kuantum düzeyde temel yapıtaşları belirsizlik, olasılık ve rastlantısallık içerirken, bu belirsiz temelden oluşan maddî âlem büyük ölçüde belirli, düzenli ve kararlıdır. Yani:
Çürük bir temelden sağlam bir bina nasıl çıkabilir?
Bu, başlı başına aklî bir çelişkidir ve ancak şu şekilde açıklanabilir:
Temel yapı belirsiz görünse de, onu var eden ve yöneten metafizik bir fail bu yapıya kapsayıcı bir düzen ve istikrar kazandırmaktadır.
4. Kelâmî Perspektif: Gazâlî Ne Diyordu?
İmam Gazâlî ve diğer kelâm âlimleri, yüzyıllar önce şu iddiada bulunmuşlardı:
“Sebep-sonuç ilişkisi, Allah’ın koyduğu bir âdettir. Asıl fail Allah’tır.”
Modern bilimde gözlemlenen kuantum belirsizliği, bu görüşle büyük ölçüde örtüşür:
Her olayda doğrudan fiziksel sebep zorunlu değildir.
Olayların gerçekleşmesi bir tercihe bağlıdır.
Bu tercih maddede bulunamaz. Çünkü madde iradesizdir.
Dolayısıyla, tercih edici bir metafizik fail gereklidir.
Kur’ân bu hakikati asırlar öncesinden şöyle bildirmiştir:
“O dilediğini yapandır.” (Bürûc, 16)
“O'nun emri bir şeyi dilediğinde sadece 'Ol' demesidir. O da oluverir.” (Yâsîn, 82)
5. Felsefî Sonuç
Felsefî olarak 3 ihtimal vardır:
Tesadüf: Aklen mümkün değildir. Tesadüf düzen oluşturamaz.
Zorunlu doğal nedenler: Kuantum bunu çürütmüştür.
İradeli, metafiziksel bir fail: Hem akla hem gözleme hem de hikmete uygundur.
Bu nedenle:
Kuantum düzeydeki nedensizlik, kör tesadüfe değil; bilinçli ve iradeli bir metafizik faile (Allah’a) işaret eder.
Sonuç:
Modern fiziğin ulaştığı nokta, felsefî ve kelâmî geleneğin asırlardır söylediği hakikati doğrular niteliktedir: Evrendeki her olay, nihayetinde iradeli bir yaratıcıya dayanır. Kuantum belirsizliği, Allah’ın kudret ve iradesinin her an fiilde olduğunu gösteren yeni bir ayet gibidir.
“Biz onlara âyetlerimizi hem dış dünyada hem kendi nefislerinde göstereceğiz, ta ki onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun.” (Fussilet, 53)
Yorumlar
Yorum Gönder