Şûrâ 21: Kim Din Koyuyor? Allah mı, Ortakları mı?
Şûrâ, 42/21. Ayet
“Yoksa onların, Allah’ın izin vermediği şeyleri kendilerine dinden meşru kılan ortakları mı var?”
(Şûrâ 21)
Bu ayet, sadece müşrik Araplara değil, bugünün modern ve laik sistemlerine yöneltilmiş ilahî bir meydan okumadır.
Kur’an burada açıkça sorar:
“Allah mı hüküm koyar, yoksa sizin birtakım ortaklarınız mı var ki din adına hükümler yapıyorlar?”
⸻
📚 Elmalılı’nın Tefsiri Çerçevesinde 3 Yönlü Anlam:
1. Ahirete inanmayan dünya ehlini zemmetme:
– Dünya çıkarı için şeriat yapmaya kalkanların aslında ahiret nasibi olmayan kimseler olduğunu vurgular.
– Yani Allah’ın hükmünü devre dışı bırakmak, sadece bir siyasi hata değil; imanî bir felakettir.
2. Dünyevî çıkarlar uğruna teşri yetkisini gasbetmek:
– Allah’ın izin vermediği şeyleri “meşru” kılmaya kalkmak,
– Şirklerin en büyüğüdür,
– Zulümlerin en büyüğüdür.
– Bu, “dünya için din icat etmek”tir.
– Modern pozitif hukuk da tam bu sınıfa girer: İnsan aklının “evrensel hukuk” adı altında din inşa etmesi.
3. Allah’ın şeriatına alternatif sistemler kurmak:
– Ayetin doğrudan hedefi, müşriklerin ve çağdaş kâfirlerin din adına düzen koymaya kalkmalarıdır.
– Bunlar, Allah’a rağmen birtakım hükümler icat eder:
– Şirk,
– Ahireti inkâr,
– Ahlaksızlık,
– Adaletsizlik,
– Ağırlık kaldırılamayacak yasalar.
Elmalılı der ki:
“Bunlar Allah’ın meşru kılmadığı şeyleri meşru sayıyorlar, istedikleri gibi din yapıyorlar. Öyle mi?”
“Fakat Allah’ın meşru kılmadığını meşru kılacak hiçbir kuvvet yoktur.”
⸻
⚖ Teşri Yetkisi (Kanun Yapma) Kime Aittir?
Kur’an’a göre:
•Teşri yetkisi yalnız Allah’a aittir.
•Allah’ın dışında hiç kimse din ve hukuk koyma yetkisine sahip değildir.
•Bu yetkiyi başkasına vermek = şirk.
Elmalılı bu konuda net konuşur:
“İnsanların teşrideki çabası, Allah’ın izin verdiği sınırı aşmamalıdır.”
Bugün bu sınır aşılmıştır:
– Laik anayasalar,
– Beşerî yasalar,
– Vahiy dışı hukuk sistemleri,
– Ahlâkı tanrıdan bağımsızlaştıran felsefî akımlar…
Hepsi, Allah’ın hükmüne alternatif dinlerdir. Ve hepsi Şûrâ 21’in hedefindedir.
⸻
📌 Günümüze Mesaj
Bugün de toplumlar dine değil, “Allah’ın izin vermediği bir dine” uymaktadırlar.
Bu yeni dinin putları:
•Devlet ideolojisi,
•Pozitivist bilim,
•Evrensel değerler masalı,
•İnsan hakları kisvesi altında Allah’ın hükmünü iptal eden mahkemeler…
Bunlar şeraû lehum mine’d-dîn yapan sahte ilahlardır.
⸻
🎯 Sonuç:
✅ Din koymak, yasa yapmak, haram ve helali belirlemek yalnız Allah’a aittir.
✅ Allah’ın meşru kılmadığını meşru kılmak, şirklerin en büyüğüdür.
✅ Laik ve seküler sistemler bu yönüyle, çağdaş şirk düzenleridir.
“Allah’ın meşru kılmadığını meşru sayacak hiçbir kuvvet yoktur.”
– Elmalılı
⸻
🔨 Kur’anî Darbe:
“Yoksa onların, Allah’ın izin vermediği şeyleri kendilerine dinden meşru kılan ortakları mı var?”
(Şûrâ 21)
🔥 Bu ayet, laikliğe ve modern sistemlere indirilmiş ilahî bir tokattır.
Elmalılı’dan:
Şura 21- Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabın ertelenmesine dair kesin yargı sözü olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilir, işleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azab vardır.
21- Yoksa onlar için birtakım ortaklar mı var? Bu âyetin yukarıya üç yönden bağlantısı ve ilgisi vardır. Bir kere, ahirette nasibi olmayan dünya ehlini sakındırma ve hakir kılma olmak üzere öbür âyetin sonuna bağlanır. İkincisi Allah'ın izin vermediği şeyleri meşru kılmak için şeriat yapmaya kalkışmak dünya kazancı adına yapılan fenalıkların, şirklerin başında sayılması gerekeceğini hatırlatır. Üçüncüsü de ta yukarıdaki "Sizin için dinden Nuh'a tavsiye ettiğini ve sana vahyettiğimizi..." (Şûra, 42/13) âyeti karşılığında müşriklerin cinayetlerini ele alıyor. Yani Allah'ın şeriatına karşı gelmek için yoksa o müşriklerin, o çağdaş kâfirlerin birtakım ortakları, Allah'a ortak olmak için ortaklık kurmuş inkâr ortakları şeytanlar var ve istedikleri gibi şeriat koyma yetkisini ellerinde bulunduruyorlar da dinden Allah'ın izin vermediği şeyleri onlara meşru mu kıldılar? Mesela müşriklik, çeşitli hükümlere uyma, ahireti inkâr, zulüm, verdiği sözü çiğnemek, güç yetirilmesi imkansız şeylerin yapılmasını istemek gibi Allah'ın izin vermediği, meşru kılmadığı birtakım şeyleri meşru kılıyorlar, diledikleri gibi din yapıyorlar öyle mi? Fakat Allah'ın meşru kılmadığını meşru kılacak hiçbir kuvvet yoktur. İnsanların teşrideki (kanun yapmadaki) çalışıp çabalaması Allah'ın izin verdiği sınırı aşmamalıdır.
Ve eğer "fasıl" kelimesi olmasaydı aralarında hüküm yerine getirilmiş, bitirilmişti. "Fasıl kelimesi" azabın belirli bir süreye geri bırakılmasına dair ezelde önceden kararlaştırılan kelimedir. Burada "fasıl" hüküm veya "beyan" veya "tefrik" (ayırma) mânâlarına olabilir. Tefrik mânâsında: Müminlerle kâfirler arasında "Bir zümre cennette, bir zümre cehennemde." (Şûra, 42/7) hükmü veya müşriklerle taptıkları ortakların aralarının açılması veya dünya kazancı hükmünün ahiret kazancı hükmünden ayrılması mânâları düşünülebilir. Gerçi mânânın aslı cezanın saatine geri bırakılması meselesidir ki "Şüphesiz zalimler için can yakıcı bir azab vardır." ifadesiyle tamama erdirilip beyan buyuruluyor. Yani hak dinin gereği Allah şeriatının hükmü olan fasıl ve kaza ezelde vakit ve saatine geri bırakılmakla icrasız kalmayacaktır. Bütün zalimlere elemli bir azab muhakkaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder