Bilimciliğin Çelişkisi: Bilim Numenin Peşindedir, Fenomenin Değil
Bilimciler, bilimin nesnel olduğunu ve dış dünyayı incelediğini iddia ederken, Kant’ın numen-fenomen ayrımına dayanarak bilimin yalnızca fenomenleri (zihinsel temsilleri) incelediğini söyler. Ancak bu, hem Kant’ın tasnifinde bir hata hem de bilimciliğin kendi içinde bir çelişkidir. Bilim, fenomenlerle sınırlı kalmaz; doğrudan numeni, yani dış dünyadaki gerçekliği inceler. Bu yazı, Kant’ın yanlış tasnifini ve bilimciliğin bu çelişkisini açığa çıkararak bilimin numene nasıl ulaştığını savunur.
Kant’a göre:
- Numen: Dış dünyadaki gerçeklik, bilinemez.
- Fenomen: Zihnimizdeki algılar, bilinebilir.
Bilimciler, bu çerçeveyi benimseyerek bilimin fenomenleri incelediğini iddia eder. Ancak bu, bir çelişkidir: - Bilimciler, bilimin nesnel olduğunu ve dış dünyayı (numeni) incelediğini söylerken, Kantçı çerçevede yalnızca zihinsel temsilleri (fenomenleri) inceleyebileceğini kabul eder.
- Bu çelişki, bilimciliğin temel iddiasını çökertir: Eğer bilim fenomenle sınırlıysa, nesnellik iddiası nasıl geçerli olabilir?
Bilim, Kant’ın iddia ettiği gibi zihinsel temsillerle sınırlı değildir; doğrudan numeni inceler:
- Deneysel Kanıtlar: Bilim, dış dünyadaki gerçek olaylarla çalışır. Örneğin, Higgs bozonunun keşfi, atomaltı parçacıkların zihinsel temsilleriyle değil, fiziksel gerçeklikle etkileşimle mümkün oldu. Teleskoplarla yıldızların hareketini ölçmek, zihinsel algılar değil, evrenin nesnel yapısını ortaya koyar.
- Teknolojik Başarılar: Uzay sondaları, tıbbi görüntüleme cihazları veya kuantum bilgisayarlar, numenin (gerçekliğin) doğrudan manipüle edildiğini gösterir. Eğer bilim sadece fenomenlerle uğraşsaydı, bu pratik başarılar mümkün olmazdı.
- Tekrarlanabilirlik: Bilimsel deneylerin evrensel ve tutarlı sonuçları, fenomenlerin öznelliğinden değil, numenin nesnel doğasından kaynaklanır.
Kant’ın numen-fenomen ayrımı, bilimi zihinsel bir hapishaneye kapatır. Ancak:
- Aletler Algıyı Aşar: Bilim, insan duyularını aşan araçlarla (ör. elektron mikroskopları, radyoteleskoplar) gerçekliği ölçer. Bu, fenomenlerin ötesine, numene erişimdir.
- Matematiksel Modeller: Einstein’ın görelilik teorisi veya kuantum mekaniği, zihinsel temsillerden çok, evrenin nesnel yapısını açıklar. Matematik, numenin dilidir, fenomenin değil.
- Pratik Gerçeklik: Bilim, numeni manipüle ederek çalışır (ör. genetik mühendisliği, nükleer enerji). Eğer bilim fenomenle sınırlı olsaydı, bu teknolojiler var olamazdı.
Kant’ın tasnifi, bilimin gerçek dünyaya erişimini küçümser ve modern bilimin başarılarını açıklayamaz.
Bilimciler, Kant’ın yanlış tasnifine dayanarak bilimin fenomenleri incelediğini söyler, ama bilim aslında numeni inceler. Bu, bilimciliğin kendi iddiasıyla çelişmesidir:
- Bilim, nesnel olduğunu iddia ederken numeni hedefler, ama Kantçı çerçevede fenomenle sınırlı olduğunu kabul eder.
- Gerçekte, bilim numeni inceler: Deneyler, ölçümler ve teknolojiler, dış dünyanın gerçekliğine doğrudan dokunur.
Son Cümle:
Kant’ın numen-fenomen tasnifi yanlıştır; bilim, fenomenlerin gölgesinde kalmaz, numenin peşindedir. Bilimciliğin çelişkisi, bilimin nesnel gerçekliği incelediğini reddetmesindedir. Bilim, numenin kapısını aralar ve gerçekliğin kendisini aydınlatır.
Yorumlar
Yorum Gönder