Ana içeriğe atla

📘 Bilimciliğin Çelişkisi: Bilim Numenin Peşindedir, Fenomenin Değil

 📘 Bilimciliğin Çelişkisi: Bilim Numenin Peşindedir, Fenomenin Değil

🔹 Giriş: Kant’ın Yanılgısı ve Bilimciliğin Çelişkisi
Bilimciler, bilimin nesnel olduğunu ve dış dünyayı incelediğini iddia ederken, Kant’ın numen-fenomen ayrımına dayanarak bilimin yalnızca fenomenleri (zihinsel temsilleri) incelediğini söyler. Ancak bu, hem Kant’ın tasnifinde bir hata hem de bilimciliğin kendi içinde bir çelişkidir. Bilim, fenomenlerle sınırlı kalmaz; doğrudan numeni, yani dış dünyadaki gerçekliği inceler. Bu yazı, Kant’ın yanlış tasnifini ve bilimciliğin bu çelişkisini açığa çıkararak bilimin numene nasıl ulaştığını savunur.
🧠 1. Kant’ın Tasnifi ve Bilimciliğin Tuzağı
Kant’a göre: 
  • Numen: Dış dünyadaki gerçeklik, bilinemez. 
  • Fenomen: Zihnimizdeki algılar, bilinebilir.
    Bilimciler, bu çerçeveyi benimseyerek bilimin fenomenleri incelediğini iddia eder. Ancak bu, bir çelişkidir: 
  • Bilimciler, bilimin nesnel olduğunu ve dış dünyayı (numeni) incelediğini söylerken, Kantçı çerçevede yalnızca zihinsel temsilleri (fenomenleri) inceleyebileceğini kabul eder. 
  • Bu çelişki, bilimciliğin temel iddiasını çökertir: Eğer bilim fenomenle sınırlıysa, nesnellik iddiası nasıl geçerli olabilir?
🔬 2. Bilim: Fenomen Değil, Numen
Bilim, Kant’ın iddia ettiği gibi zihinsel temsillerle sınırlı değildir; doğrudan numeni inceler: 
  • Deneysel Kanıtlar: Bilim, dış dünyadaki gerçek olaylarla çalışır. Örneğin, Higgs bozonunun keşfi, atomaltı parçacıkların zihinsel temsilleriyle değil, fiziksel gerçeklikle etkileşimle mümkün oldu. Teleskoplarla yıldızların hareketini ölçmek, zihinsel algılar değil, evrenin nesnel yapısını ortaya koyar. 
  • Teknolojik Başarılar: Uzay sondaları, tıbbi görüntüleme cihazları veya kuantum bilgisayarlar, numenin (gerçekliğin) doğrudan manipüle edildiğini gösterir. Eğer bilim sadece fenomenlerle uğraşsaydı, bu pratik başarılar mümkün olmazdı. 
  • Tekrarlanabilirlik: Bilimsel deneylerin evrensel ve tutarlı sonuçları, fenomenlerin öznelliğinden değil, numenin nesnel doğasından kaynaklanır.
🧩 3. Kant’ın Tasnifi Neden Yanlış?
Kant’ın numen-fenomen ayrımı, bilimi zihinsel bir hapishaneye kapatır. Ancak: 
  • Aletler Algıyı Aşar: Bilim, insan duyularını aşan araçlarla (ör. elektron mikroskopları, radyoteleskoplar) gerçekliği ölçer. Bu, fenomenlerin ötesine, numene erişimdir. 
  • Matematiksel Modeller: Einstein’ın görelilik teorisi veya kuantum mekaniği, zihinsel temsillerden çok, evrenin nesnel yapısını açıklar. Matematik, numenin dilidir, fenomenin değil. 
  • Pratik Gerçeklik: Bilim, numeni manipüle ederek çalışır (ör. genetik mühendisliği, nükleer enerji). Eğer bilim fenomenle sınırlı olsaydı, bu teknolojiler var olamazdı.
    Kant’ın tasnifi, bilimin gerçek dünyaya erişimini küçümser ve modern bilimin başarılarını açıklayamaz.
🔨 4. Sonuç: Bilimciliğin Çelişkisi ve Bilimin Zaferi
Bilimciler, Kant’ın yanlış tasnifine dayanarak bilimin fenomenleri incelediğini söyler, ama bilim aslında numeni inceler. Bu, bilimciliğin kendi iddiasıyla çelişmesidir: 
  • Bilim, nesnel olduğunu iddia ederken numeni hedefler, ama Kantçı çerçevede fenomenle sınırlı olduğunu kabul eder. 
  • Gerçekte, bilim numeni inceler: Deneyler, ölçümler ve teknolojiler, dış dünyanın gerçekliğine doğrudan dokunur.
    📢 Son Cümle:
    Kant’ın numen-fenomen tasnifi yanlıştır; bilim, fenomenlerin gölgesinde kalmaz, numenin peşindedir. Bilimciliğin çelişkisi, bilimin nesnel gerçekliği incelediğini reddetmesindedir. Bilim, numenin kapısını aralar ve gerçekliğin kendisini aydınlatır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...