🌊 **Hayatın Kökü Nerede?
Binayı Kim Yaptıysa Suyu da O Korudu!**
Abdullah Kuloğlu
⚙️ Giriş: Görünmeyen Ama Varlığı Her Şeyi Taşıyan Temel
Bugün bilim insanları, hayatın temel koşulunun su olduğunu kabul eder. Ancak burada durmazlar, hemen ardından ikinci soruyu sorarlar:
“Peki bu su nasıl korunmuş, nasıl tutulmuştur?”
Bu sorunun cevabı, bizi yavaş yavaş semaya, gökyüzüne çıkarır. Çünkü suyun yeryüzünde kalabilmesi için onu tutacak, koruyacak ve bozulmadan döndürecek bir sistem gerekir. Yani bir “bina”.
Ve işte Kur’an burada devreye girer:
“O, yeryüzünü sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı…”
(Bakara 2:22)
“Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık…”
(Enbiyâ 32)
Kur’an bu ifadelerle bir kozmik mühendisliğe, bir ilahi mimariye işaret eder. Öyleyse hayatın kaynağı olan suya sahip olabilmek için, önce suyu tutan gök binasını; o binayı da yapanı tanımamız gerekir. Ve şunu itiraf edelim:
🔁 Binayı yapan suyu korur. Suyu koruyan da hayatı mümkün kılar.
🌌 1. Göğün Bina Olması Ne Demektir?
Kur’an’ın “bina” kelimesiyle işaret ettiği şey sadece estetik bir gökyüzü değil, işlevsel, düzenli ve koruyucu bir sistemdir.
Bu sistemin içinde yer alan unsurlar:
Atmosfer: Güneş ışınlarını süzer, sıcaklığı dengeler, su buharını taşıyıp yağmur yapar.
Manyetik Alan: Güneşten gelen ölümcül yüklü parçacıkları saptırarak atmosferi korur.
Yerçekimi: Su moleküllerini gezegende tutar, buharın uzaya kaçmasını engeller.
İklim Dönüşümü: Su döngüsünü sürdürür, canlılara oksijen-karbondioksit dengesini sağlar.
Tüm bu sistemler bir araya geldiğinde ortaya bir koruyucu tavan çıkar. Bu, bir binadır. Ve binanın arkasında her zaman bir mimar vardır.
💧 2. Suyun Tutulması, Korunması ve Döndürülmesi
Bilimsel olarak bilinir ki, su molekülleri ancak belirli sıcaklık, basınç, manyetik koruma ve atmosferik denge içinde kalabilir. Aksi halde:
Mars’ta olduğu gibi atmosfer uçarsa, su da uçar.
Güneşin ultraviyole ışınları varsa, su çözülür, oksijen ve hidrojen ayrışır.
Manyetik alan yoksa, yüklü parçacıklar atmosferi kazır.
Yani su tesadüfen var olamaz, korunmadıkça kalıcı olamaz, sistem kurulmadıkça hayat başlayamaz.
🌱 3. Hayat Zinciri: Her Şey Bir Başkasına Bağlı
Bunu açık ve net bir zincir olarak ifade edebiliriz:
Yani zincirin ucu şuraya varır:
🧠 Birisi önce hayatı murad etti.
💧 Hayat için suyu hazırladı.
🛡️ Suyu korumak için göğü bina etti.
🔩 Gök için temeller attı: Manyetik alan, atmosfer, sabitler…
📐 Ve tüm bu düzeni mizanla kurdu.🎯 Sonuç: Bunu ancak El-Hâlık, El-Mukaddir, El-Hâfız olan Allah yapabilir.
❌ Evrim mi? Tesadüf mü? Oyun mu?
Hayır. Ne evrim ne tabiat ne de “kendi kendine oluşum” böyle bir sistemi açıklayabilir. Çünkü:
Evrim, canlıların değişimini açıklamaya çalışır, ama hayatın başlaması için gereken koşulları açıklayamaz.
Tabiat, kendiliğinden bir amaç güdemez.
Tesadüf, bu kadar çoklu, hassas ve koordineli sistemleri kuramaz.
🎙️ “Bina varsa usta vardır.
Koruma varsa kasıt vardır.
Hayat varsa o hayatı isteyen vardır.”
🧩 Sonuç: Bütün Oklar Tek Bir Yere Gidiyor
Senin de çok güzel ifade ettiğin gibi:
“Binayı yapan suyu korur.
Suyu koruyan da canlılığı sağlamıştır.
İşin temeli buraya gider.”
Bu cümle, tevhidin teknik bir ispatı gibidir. Her şeyi gözle görülür şekilde birbirine bağlayan bir marifet zinciridir.
📢 SON SÖZ:
Allah göğü bina etti.
Bu bina suyu tuttu.
Suyu tutan düzen hayatı taşıdı.
Ve bu hayat, sahibine secdeyle hamdetmek için yaratıldı.
Bu mu sizin evriminiz?
Kör tesadüflerle anlamlı bir düzen mi olur?
Hayatın, suyun, göğün hakkını veren sadece Allah’tır.
Yorumlar
Yorum Gönder