Başlık: Gerçekliğin Yolu Allah’a Çıkar: Bakara 164 ve Âl-i İmrân 190 Işığında Fen Bilimleri ile İslam İlimlerinin Birliği
Başlık: Gerçekliğin Yolu Allah’a Çıkar: Bakara 164 ve Âl-i İmrân 190 Işığında Fen Bilimleri ile İslam İlimlerinin Birliği
GirişKur’an-ı Kerim, evrendeki her bir nesneyi ve olayı Allah’ın ayetleri olarak tanımlar ve insanı bu ayetler üzerinde tefekkür etmeye çağırır. Bakara Suresi 164 ve Âl-i İmrân Suresi 190, göklerin ve yerin yaratılışı, gece-gündüz döngüsü, yağmur ve biyolojik çeşitlilik gibi fen bilimlerinin incelediği gerçekliklerin, Allah’ın varlığına ve kudretine işaret ettiğini bildirir. Fen bilimleri, bu gerçekliklerin nasıl işlediğini açıklarken, Kur’an niçin var olduklarını, yani ilahi hikmeti ortaya koyar. Her ikisi de aynı sonuca ulaşır: Allah’ın birliğine ve yaratma sanatına. Kant’ın idealist felsefesi, zihinsel algılarımız (fenomenler) ile dış dünyadaki gerçeklikler (numenler) arasında bir uçurum yaratır ve gerçekliklerin bilinemez olduğunu savunur. Oysa Aristoteles’in realist felsefesi ve Kur’an’ın yaklaşımı, gerçekliklerin bilinebilir olduğunu ve zihinsel algıların bu gerçeklikleri anlamada bir araç olduğunu vurgular. Bu makale, fen bilimleri ile İslam ilimlerinin, Allah’a işaret eden ortak bir yol sunduğunu, Bakara 164 ve Âl-i İmrân 190 ışığında incelemeyi amaçlar. 1. Fenomen ve Numen: Realist Bir Yaklaşım
Kant’ın idealist felsefesinde, fenomenler dış dünyadaki nesnelerin ve olayların zihinsel algılarımızdaki yansımalarıdır; numenler ise bu nesnelerin ve olayların kendileri olup bilinemezdir. Örneğin, bir yıldızın görüntüsü fenomen, yıldızın kendisi numendir. Aristoteles’in realizmi ise gerçekliklerin bilinebilir olduğunu ve zihinsel algıların bu gerçeklikleri anlamada bir araç olduğunu savunur. Kur’an, Aristotelesçi realizme paralel bir bakış sunar: Evrendeki gerçeklikler, Allah’ın ayetleridir ve zihinsel algılar aracılığıyla bilinebilir. Bu makalede, fenomen ve numen terimleri yerine, dış dünyadaki nesneler ve olaylar için “gerçeklik” terimi kullanılacaktır. 2. Kur’an’ın Mesajı: Gerçeklikler Allah’a İşaret Eder
- Bakara 164: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökten indirip kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği yağmurda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasında emre amade bulutları evirip çevirmesinde, aklını kullanan bir topluluk için ayetler vardır.”
Bu ayet, evrendeki gerçeklikleri (gökler, yer, yağmur, biyolojik çeşitlilik, rüzgârlar, gemiler) Allah’ın ayetleri olarak tanımlar. Bu gerçeklikler, zihinsel algılar aracılığıyla bilinir ve tefekkürle Allah’ın kudretine işaret eder. - Âl-i İmrân 190: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, akıl sahipleri için ayetler vardır.”
Bu ayet, evrenin makro düzenini bir gerçeklik olarak sunar ve akıl sahiplerini bu gerçeklik üzerinde tefekkür etmeye çağırır. Kur’an, bu gerçekliklerin Allah’ın birliğini ve yaratma sanatını gösterdiğini bildirir.
Fen bilimleri, evrendeki gerçeklikleri zihinsel algılar aracılığıyla inceler ve bilimsel yöntemlerle açıklar. Bakara 164 ve Âl-i İmrân 190’daki gerçeklikler, fen bilimlerinin çeşitli dallarıyla örtüşür ve Allah’a işaret eder:
- Kozmoloji ve Astronomi: “Göklerin ve yerin yaratılışı”, evrenin başlangıcı ve galaksilerin düzeniyle ilgilidir. Modern kozmoloji, Big Bang teorisi ve evrenin genişlemesiyle bu gerçeklikleri açıklar. Kur’an, bu gerçekliklerin Allah’ın yaratma sanatını yansıttığını bildirir. Örneğin, galaksilerin kusursuz düzeni, Allah’ın birliğine işaret eder.
- Meteoroloji ve Hidroloji: “Yağmurun yeryüzünü diriltmesi”, su döngüsünün ekosistemdeki rolünü ifade eder. Bilim, bu gerçekliği buharlaşma ve yoğunlaşma süreçleriyle açıklar; Kur’an, bunun Allah’ın rahmetini ve hayat veren kudretini gösterdiğini vurgular.
- Biyoloji ve Ekoloji: “Her türlü canlıyı yayması”, biyolojik çeşitliliği ve ekosistemlerin dengesini yansıtır. Bilim, bu gerçekliği genetik ve çevresel faktörlerle inceler; Kur’an, bunun Allah’ın iradesiyle var olduğunu belirtir.
- Fizik ve Mekanik: “Denizde seyreden gemiler” ve “rüzgârların evirip çevrilmesi”, fizik yasalarını (kaldırma kuvveti, akışkanlar mekaniği) içerir. Kur’an, bu gerçekliklerin insanlığa fayda sağladığını ve Allah’ın düzenini yansıttığını ifade eder.
Fen bilimleri, bu gerçekliklerin “nasıl” işlediğini açıklarken, Kur’an “niçin” var olduklarını, yani ilahi hikmeti ortaya koyar. Her ikisi de Allah’a ulaşır.
İslam ilimleri, evrendeki gerçeklikleri Allah’ın ayetleri olarak ele alır ve tefekkürü bir ibadet biçimi olarak görür. Tarih boyunca İslam âlimleri, bu gerçeklikleri inceleyerek Allah’a ulaşmıştır:
- İbnü’l-Heysem: Işığın ve gök cisimlerinin gerçekliklerini incelemiş, bunları Allah’ın ayetleri olarak görmüştür.
- El-Bîrûnî: Evrenin gerçekliklerini matematiksel olarak açıklarken, bunların ilahi bir düzenin parçası olduğunu vurgulamıştır.
- Gazali: Tefekkürün, gerçeklikler üzerinden Allah’ın sıfatlarını anlamaya vesile olduğunu belirtmiştir.
Bu gelenek, evrendeki gerçekliklerin Allah’a işaret ettiğini ve tefekkürle bu bağlantının kurulabileceğini gösterir.
Fen bilimleri ile İslam ilimlerinin birleşimi, evrendeki gerçekliklerin Allah’a işaret ettiğini ortaya koyar:
- Ortak Zemin: Fen bilimleri, gerçeklikleri bilimsel yöntemlerle inceler; İslam ilimleri, bu gerçekliklerin Allah’ın ayetleri olduğunu gösterir. Örneğin, evrenin ince ayar (fine-tuning) problemi, bilimsel olarak evrenin hassas dengesini, Kur’an ise bu dengenin ilahi bir tasarım olduğunu ortaya koyar.
- Eğitim ve Araştırma: Disiplinler arası çalışmalar, bu gerçekliklerin Allah’a işaret ettiğini öğreten bir eğitim modeli sunabilir. Örneğin, biyoloji derslerinde biyolojik çeşitlilik anlatılırken, Bakara 164’ün “her türlü canlıyı yayması” vurgusuyla Allah’a işaret edilebilir.
- Ahlaki Çerçeve: İslam ilimlerinin ahlaki perspektifi, bilimsel çalışmaları insanlığın faydasına yönlendirebilir. Örneğin, ekoloji çalışmaları, “yeryüzünü diriltme” ayetiyle birleştirilerek çevre bilinci oluşturabilir.
- Zorluklar:
- Modern bilim, gerçeklikleri materyalist bir yaklaşımla açıklayarak ilahi anlamlarını göz ardı edebilir.
- Ayetlerin bilimsel keşiflere zorla uydurulması, yanlış yorumlamalara yol açabilir.
- Çözüm Önerileri:
- Bilim insanları ve din âlimleri arasında diyalog platformları kurulmalı.
- Tefekküre dayalı bir bilim anlayışı eğitimde teşvik edilmeli.
- Ayetlerin tefsiri, gerçekliklerin ilahi anlamını koruyan bir metodolojiyle yapılmalı.
Bakara 164 ve Âl-i İmrân 190 ayetleri, evrendeki gerçekliklerin Allah’ın ayetleri olduğunu ve zihinsel algılar aracılığıyla bilinebileceğini bildirir. Fen bilimleri, bu gerçekliklerin nasıl işlediğini açıklarken, Kur’an niçin var olduklarını gösterir. Her ikisi de aynı sonuca ulaşır: Allah’ın birliğine ve yaratma sanatına. Kant’ın idealist “gerçeklik bilinemez” iddiasına karşı, Kur’an ve Aristotelesçi realizm, gerçekliklerin bilinebilir olduğunu ve Allah’a işaret ettiğini vurgular. Fen bilimleri ile İslam ilimlerinin birleşimi, bu gerçeklikleri anlamanın ve Yaratıcı’ya ulaşmanın bir yoludur. Biiznillah, bu birleşim, insanı hakikate ulaştırır. Kaynaklar
- Kur’an-ı Kerim, Bakara 164, Âl-i İmrân 190 (Diyanet Meali).
- Aristoteles, Metafizik.
- İbnü’l-Heysem, Kitabü’l-Menâzır.
- El-Bîrûnî, Tahkîku mâ li’l-Hind.
- Gazali, İhya-u Ulûmiddin.
- Modern kozmoloji, ekoloji ve fizik üzerine seçilmiş akademik çalışmalar.
Yorumlar
Yorum Gönder