Ana içeriğe atla

🏞️ Edep, Ahlâk, Vahiy ve Kaderin Kesişimi: Medyen’deki Büyük Buluşma

🏞️ Edep, Ahlâk, Vahiy ve Kaderin Kesişimi: Medyen’deki Büyük Buluşma

Kur’an’da anlatılan Musa kıssası, yalnızca bir peygamberin hayat hikâyesi değil; bir ümmetin nasıl inşa edildiğine dair derin bir haritadır. Bu haritada dikkat çeken en ince çizgilerden biri de Medyen’deki buluşmadır. Çünkü burada haya sahibi iki kadınşerefli bir adamhikmetli bir baba, ve sonunda ilâhî bir kader karşı karşıya gelir.


1. Kadınlık Haysiyeti ve Ahlâkî Sınır: Kuyunun Başında Bir Duruş

"Medyen suyuna vardığında, orada hayvanlarını sulayan bir toplulukla, onların gerisinde hayvanlarını tutan iki kadın buldu..."
(Kasas 23)

Bu âyet, bir sahneyi çizer:
Topluca sulama yapan erkeklerin ilerisinde geride bekleyen iki kadın
Onlar açıkça erkeklerin arasına karışmamışkendilerini geri çekmişkadınlık haysiyetini korumuşlardır.

Musa (a.s.), bunun nedenini sorunca şu cevabı alır:

“Babamız çok yaşlı olduğu için biz çobanlık yapıyoruz. Ama erkekler sulamadan önce biz sulamayız.”
(Kasas 23)

Bu cevap, iki hakikati açığa çıkar:

  • Toplumsal iffet: Erkeklerle karışmama hassasiyeti, tesettürün sadece giyim değil durum ve duruşla da ilgili olduğunu gösterir.

  • İffetle mesuliyetin birleşimi: Kadın olmak onları aciz yapmaz, gerektiğinde çobanlık da yaparlar, ama yine de hayâ çizgisini aşmazlar.


2. Musa’nın Müdahalesi: Ne Kahramanlık Gösterisi, Ne Göz Doymazlığı

Musa aleyhisselâm, bu kadınların geri durduğunu ve zorlandığını görünce, yerine yakışır bir tavır sergiler:

"...derken, onların yerine hayvanları sulayıverdi..."
(Kasas 24)

Fakat hemen ardından ne yapar? Bakın Kur’an ne diyor:

"...sonra gölgeye çekildi ve dedi ki: 'Rabbim! Gerçekten, bana indireceğin her hayra muhtacım.'”
(Kasas 24)

Yani:

  • Ne konuşur,

  • Ne hava atar,

  • Ne de kadınlardan bir şey bekler.

Yaptığı iyiliği hemen Rabbiyle baş başa kalarak taçlandırır. Haya burada sadece kadınlarda değil; Musa (a.s.)'da da vardır. Bu haya, gücünü Allah'a isnat eden bir tevazudur.


3. Hayâ İçinde Yaklaşan Bir Kız ve Evliliğe Giden Yol

Kıssanın devamında, kızlardan biri gelir. Kur’an bu sahneyi şöyle anlatır:

“Derken, onlardan biri haya içinde yürüyerek ona geldi…”
(Kasas 25)

Bu ifade, kadının fıtratla uyumlu bir kadınlık duruşunu temsil eder.
O, ne utangaçlıktan konuşamayan biridir,
Ne de edepsizce serbest biri.
Hayâ içinde konuşabilen, ağırbaşlı ve maksadını bilen biridir.

Babası onu çağırmıştır; Musa’ya emeklerinin karşılığını vermek ister. Yani bir kadının erkekle konuşması gerektiğinde de, haya çizgisinden sapmadan konuşabileceği öğretilir.


4. Firâsetli Kız, Hikmetli Baba: Ailedeki İlâhî Ölçü

Kız, babasına şöyle der:

"Babacığım, onu ücretli olarak çalıştır. Çünkü o, çalıştırabileceğin en iyi kişi; güçlü ve güvenilir biridir."
(Kasas 26)

Bu cümlede şu dikkat çeker:

  • Kadın, Musa’ya ilgi duymaktadır ama duygularını ölçülü bir dille ifade eder.

  • Babası da onun bu firâsetli görüşünü kabul eder, yani ailedeki ilişki şeffaf, edebe dayalı ve akıllıcadır.

Babanın teklifi:

“Ben, şu iki kızımdan birini, bana sekiz yıl ücretle çalışman şartıyla sana nikâhlamak istiyorum. Eğer on yılı tamamlarsan bu senden olur. Ama seni zora sokmak istemem.”
(Kasas 27)

Burada nikâh, mehir, iş akdi ve süre belirlenmiştir. Bunlar, Allah’ın dinine göre düzenlenmiş bir evlilik ve geçim protokolüdür. Bu kadar ölçülü, dengeli ve zarif bir teklif, sadece bir peygamberin yapabileceği cinstendir.


5. Sekiz Yıllık İnşâ: Musa’nın Risâlete Hazırlanışı

Musa aleyhisselâm bu anlaşmayı kabul eder ve 8 ila 10 yıl o zatın yanında kalır. Bu süre, onun için kırgın bir mültecilikten, inşa edilmiş bir resûl oluşa giden bir süreçtir.

Orada:

  • Aile kurar,

  • Çobanlık yapar,

  • Tecrübe kazanır,

  • Sakinleşir,

  • Olgunlaşır.

Ve sonunda, bir gece ailesiyle yola koyulduğunda, Allah Teala Tur’da ona ilk kez seslenir (Kasas 29–30). Musa artık hazırdır.


6. Bu Kıssada Bize Ne Diyor Rabbimiz?

Bu kıssa bir tarih değil, bir hayat pusulasıdır.

  • Kadınlar için: Hayâ ile var olmak, erkek gibi olmadan güçlü olmaktır.

  • Erkekler için: İyiliği sadece Allah için yapmak, haya ile kahraman olmaktır.

  • Aileler için: Evlilikte ölçü, şehvet değil şeriattır.

  • Toplumlar için: Risalet, ancak inşa sürecinden sonra doğar.


⚠️ Bu mu sizin aydınlanmanız?

Bugün ahlâksızlık, hayasızlık, kadının metalaşması ve erkeğin hayâsız kahramanlığa soyunması, Firavun düzeninin modern yüzüdür.

Medyen’de ise bir başka iklim vardı:

Hayâ vardı. Ahlâk vardı. Ölçü vardı. Allah vardı.

Ve bu ölçüde şekillenen Musa (a.s.), sonunda Firavun’a meydan okuyan bir resûl olur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...