Ana içeriğe atla

Bu mu Sizin Aydınlanmanız?
Oluşun Sebebini Karartan Modern Akıl: Aydınlanma Değil, Körleşme

Tarihin kadim ve insanı harekete geçiren, yön veren temel sorularından biri şudur: "Oluş neden var? Bozuluş nereden geliyor?"
Antik Yunan'dan İslam filozof ve kelamcılarına kadar bu soru, varlık anlayışının merkezindeydi. Ancak modern bilim, bu temel soruyu "aydınlanma" adı altında kararttı.

Bugün, bu sorunun cevabını vermekten çekinmek bir "bilimsel erdem" sayılıyor!
Oysa asıl erdem, hakikate cesaretle bakmaktır. Bu makalede, "aydınlanma" adı verilen modern süz günün aslında nasıl bir karartma projesi olduğunu, oluşun nedenini nasıl bilinçli bir şekilde gölgelediğini ve bu suskunluğun arkasındaki felsefî çöküntüyü gözler önüne sereceğiz.


1. Eskilerde Oluşun Aydınlığı Vardı: Çünkü Fail ve Gaye Vardı

Aristoteles:

Her oluş bir "neden" ile vardır:

  • Maddi neden

  • Suret (formel) neden

  • Fail neden

  • Gaye neden

İslam Kelamı:

Gazâlî ve Maturidî gelenek, bu dört nedeni tevhide oturtur:

  • Gerçek fail Allah'tır.

  • Sebep-sonuç ilişkileri zorunlu değildiradetullah gereğidir.

Bu nedenle dünyadaki her oluş, iradeye dayanan bilinçli bir yaratımdır.
Yani şans, tesadüf ya da zorunluluk değil; hikmetli bir kudrettir.

"Her gün bir işte olan O'dur." (Rahmân, 29)


2. Moderniteyle Birlikte: Aydınlanma Adı Altında Felsefî Körleşme

Descartes, Newton ve Laplace Dönemi:

  • Evren bir makinedir.

  • Tanrı varsa bile sisteme müdahale etmez.

  • Her şey nedensel ve belirlidir.

Bu anlayış, gaye ve fail nedenini bilerek yok saydı.

"Doğada artık Allah yok! Sadece yasa var." anlayışı benimsendi.

Böylece aydınlanma, görüneni yücelştirip, metafiziği susturan bir batının yeni körleşmesi oldu.


3. Kuantumla Gelen Kriz: Determinizmin Çöküşü, Oluşun Belirsizliği

Heisenberg Belirsizlik İlkesi:

  • Artık bir şeyin geleceği kesin olarak bilinemiyor.

  • Nedensellik zayıfladı.

Dalga-Parçacık İkiliği ve Gözlemci Etkisi:

  • Bir olay, gözlenmeden "var" olamıyor.

  • Yani şeyler "görülmek için" var edilmiş gibi!

Sonuç:

Oluş kendiliğinden, anlamsız, rastgele, bilinemez oldu.

Ne fail kaldı, ne gaye. Sadece olasılıklar matrisi içinde yüzen bir kaos resmi...

Bu, felsefede "aydınlanma" değil, farkındalık yitimidir.


4. Neden Sorusu Ne Zaman Yasaklandı? Determinizm Çökünce!

19. yüzyıla kadar:

  • Newtoncu fizik sayesinde sanıldı ki: “Her şey hesaplanabilir. Evren saat gibi işler.”

  • Oluş ve bozuluş tamamen doğa yasalarına ve determinizme bağlandı.

  • Tanrı’ya gerek kalmadığı zannedildi. Bu yüzden “neden oluş var?” sorusuna kendilerince bir cevap verildiğini düşündüler.

Ancak kuantum devrimi geldiğinde:

  • Bu model çöktü. Nedensellik, kesinlik, belirlenmişlik sarsıldı.

  • Artık hiçbir şey kesin değildi.

  • Bilim “neden oluş var?” sorusuna artık cevap veremez hale geldi.

Ve işte tam burada, modern akıl panik yaptı. Çünkü soru hâlâ ortadaydı:

“Peki niye oluyor bunlar? Kim yapıyor? Kim tercih ediyor?”

Bu soru tekrar Allah’a, iradeye, gayeye götürdüğü için yasaklı ilan edildi.

5. Soruyu Susturmak: Modern Bilimin Yeni Sansürü

Pozitivizm: "Oluşun nedenini sorma, sadece ne zaman olduğuna bak."

Bilimin işi anlamak değil, tahmin etmektir dendi.

Naturalizm: "Doğa kendi kendine yeter."

Fail aramak, bilimdışı sayıldı.

Bilinemezcilik (Agnostisizm): "Nedenini bilemeyiz."

Soru sorulamaz hale getirildi.

Bu mu sizin aydınlanmanız?
Eskiden soruları susturan papazlar vardı; şimdi de bilimsel makaleler ve dergiler...


6. Hakikat Bastırılmaz: Oluş, Failini İşaret Eder

Her oluş, "ol!" emrini bekler:

"Bir şeyi diledi mi, ona ancak "ol" der, o da oluverir." (Yâsîn, 82)

Bugün kuantum, klasik neden-sonucu çökerttiyse de, aslında şunu fısıldar:

"Kendiliğinden olan yok. Belirsizlik, sadece kudretin perdeyle gizlenmiş halidir."

El-Hâlik, El-Musavvir, El-Bedî’ olan Allah, her oluşu her an yaratandır.

Oluşun anlamı, ancak O'nunla anlaşılabilir.


SONUÇ: Görüneni Yücelştirip Faili Gölgelemek Aydınlanma Değildir

Modern bilim, metafiziği reddederek bir aydınlanma değil, tam aksine ontolojik körleşme yaşamıştır.

Oluşun hakikatini perdelemekle, insanın yaratıcıyla bağını da kesmek istemişlerdir.
Ama her zerre, her değişim, her "oluş", Allah'ın ayeti olmaya devam ediyor:

"O'ndan başka ilah yoktur. Her şeyi yaratandır. O halde O'na kulluk edin. O, her şeyi yönetendir." (En'âm, 102)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...