Ana içeriğe atla

Bilim Gerçekte Neyi İnceler? Fenomen mi, Numen mi?

Bilim Gerçekte Neyi İnceler? Fenomen mi, Numen mi?

Giriş: Bilginin Konusu Ne Olmalı?

Bilim, genellikle "fenomenleri inceler" şeklinde tanımlanır. Yani gözlemlenebilir olgularla, deneyle test edilebilen olaylarla ilgilenir. Bu tanım modern bilim anlayışında oldukça yaygındır. Ancak bu tanımın altında yatan felsefî kabuller nadiren sorgulanır. Bu yazıda, bilimin gerçekten neyi incelediğini tarihî bir perspektifle sorgulayacak ve felsefî arka planıyla birlikte bilim–hakikat ilişkisini yeniden düşüneceğiz.


1. Antik Dönem: Gerçeği Aramak, Sebebi Bulmaktı

Antik Yunan’da bilim ve felsefe iç içeydi. Aristoteles’e göre bilimin görevi sadece görünenleri değil, onların ardındaki nedenleri anlamaktı:

  • Maddî neden

  • Fail neden

  • Formel neden

  • Gaye neden

Bu dörtlü neden anlayışı, varlıkta görünenin ardında yatan "asıl"ı aramaya dayanıyordu. Evrenin düzeni, içkin bir anlam ve amaç taşıyordu.


2. Orta Çağ İslam Dünyası: Kevnî Ayetlerin Okunması

İslam medeniyetinde bilim, Allah’ın yaratma fiilinin izini sürmekti. El-Birûnî, İbn Sina, Gazâlî, İbn Rüşd gibi âlimler, varlıkların görünen yapısını incelerken bunu Allah’ın isim ve sıfatlarına ulaşmak için yaparlardı. Bilim bir tür tefekkür, kevnî ayetleri okuma faaliyetiydi.

Bu dönemde evren, “yaratılmış bir kitap” olarak algılanırdı. Yani gözlenen gerçeklik (dış dünya), hakiki varlık (numen) olarak ele alınırdı. Fenomen, bu numenin zihindeki temsiliydi; fakat asıl gaye, temsil değil, temsil edileni kavramaktı.


3. Modern Çağ: Kantçı Kopuş ve Fenomenin Mutlaklaştırılması

  1. yüzyılda Immanuel Kant, bilgi felsefesinde radikal bir dönüşüm başlattı:

"Biz şeylerin kendisini (numen) bilemeyiz; sadece zihnimizde oluşan temsilini (fenomen) biliriz."

Bu görüş, dış gerçekliğin bilgisine ulaşamayacağımızı ilan etti. Böylece metafizik, din, gaye ve hakikat soruları “bilinemez” ya da “bilim dışı” ilan edildi.

Bu Kantçı kopuş, 19. yüzyılda pozitivizmle birleşti. Artık bilim, yalnızca gözlenebilenle sınırlıydı. “Fenomen bilimi” doğdu. Ancak bu, bilimi kendi özünden, yani hakikati araştırma gayesinden uzaklaştırdı.


4. Gerçeklik Nedir? Bilim Ne İle Uğraşır?

Şimdi soralım: Bilim gerçekten fenomenle mi ilgilenir?

  • Bilimsel araştırmaların amacı, gözlemlenen temsillerin ötesinde bir düzeni, yasayı, yapıyı bulmaktır.

  • Bu yasa ve yapıların kaynağı gözlem değil, gözlemin dışında var olan dış gerçekliktir — yani numen.

Gözlem sadece araçtır; amaç, gözlemle işaret edilen objektif yapıyı çözümlemektir.

Dolayısıyla bilim aslında fenomeni değil, fenomen aracılığıyla numeni inceler.


5. Bilim Neden Numenle İlgilidir?

  • Doğa yasaları, sabit fiziksel sabitler, nedensellik yapıları: Bunların hiçbiri fenomen değildir. Bunlar, doğrudan dış gerçekliğe aittir.

  • Fenomen, zihin yapımızda oluşan bir algı ürünüdür; fakat bilim bu algının arkasındaki değişmeyen yapıyı çözmeye çalışır.

  • Bu yapı ise bizzat numenin içeriğidir.

O hâlde bilim, kendi kendini doğru tanımladığında, yaratılmış düzenin — yani Allah’ın kudret, ilim ve iradesinin — izini sürmektedir.


6. Sonuç: Bilim, Allah’ın Ayetlerini Okumaktır

Kant’tan sonra gelen “fenomen bilimi” anlayışı, bilim ile hakikat arasına duvar ördü. Ancak bu duvar yapaydır. Çünkü bilimsel araştırma, doğası gereği nesnel olanı araştırır. Nesnel olan ise zihnin içindeki temsil değil, zihnin dışındaki gerçekliktir: Numen.

Ve bu numen, yani gerçek düzen, kendiliğinden olamayacak kadar amaçlı, dengeli ve hikmetlidir. Dolayısıyla bilim, farkında olsa da olmasa da, Allah’ın fiilî ayetlerini inceler.

"Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardı ardına gelişinde... akıl sahipleri için ibretler vardır." (Âl-i İmrân, 190)

"Biz, ayetlerimizi hem dış dünyada (afakta) hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, onun hak olduğu onlara iyice belli olsun." (Fussilet, 53)

Bilim, doğru temellendirildiğinde fenomenin esareti değil, numenin aydınlığıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakara Suresi 255(Ayet-el Kürsi), 256,257,258. Ayetlerin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri

Bakara, 2/255. Ayet  اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ   Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.  Kur'...

Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Meali ve Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: 1-Elif. Lâm. Mîm. 2-O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. 3-Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. 4-Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. 5-İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara, 2/1. Ayet  الٓمٓ ۚ  Elif. Lâm. Mîm.  Bakara, 2/2. Ayet  ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ  O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.  Bakara, 2/3. Ayet  اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ  Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.  Bakara, 2/4. Ayet  وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ  Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.  Bakara, 2/5. Ayet  اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.  Kur'an-ı Kerim  T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara Suresi 1-5 ayetlerinin Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: ...

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri:

Bakara Suresi 21-25. Ayetler Elmalı Hamdi Yazır Meali ve Tefsiri: Meâl-i Şerifi 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk edin ki (Allah'ın) azabından korunasınız. 22- O (Rabb) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah'a eşler koşmayın. 23- Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24- Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25- İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olma...

Rad Suresi 2-5. Ayetlerin Meali ve Elmalılı Tefsiri : 2. Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır. (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır. 3. Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır. 4. Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır. 5. (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanla

Rad Suresi 2-5 Ayetler Elmalılı Tefsiri: اَللّٰهُ الَّذ۪ى Allah O'dur ki, رَفَعَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ gökleri direksiz, dayaksız yüceltti. Ne yapmak ve yükseltmek için iskeleye, ne de manivelaya, ne de dayamak için direk dikmeye muhtaç olmadan sırf kudretiyle yaptı, yükseltti, kaldırdı ve orada tuttu, düşmesini önledi. تَرَوْنَهَا Onları görüyorsunuz. Yani üzerinizde olan gökleri görüp duruyorsunuz: O büyük gök cisimleri öylece direksiz olarak duruyorlar, orada dönüp durduklarını da siz görüyorsunuz. İşte Allah, onlara böyle direksiz ve dayaksız olarak kendi yörüngelerinde ve o kadar yükseklerde hareket kabiliyeti verip, size de gösteren kadiri mutlaktır. Bu manada تَرَوْنَهَا daki zamir "direksiz göklere" racidir. Ve cümle bir yan cümleciktir. Bazı tefsir alimleri bunun عَمَد "amed"e (Amed, amudun veya imadın çoğuludur ve direkler anlamına gelir.) raci ve onun sıfatı olması ihtimalini de dikkate almışlardır ki, o ...

Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında elbette tam akıl sahipleri için açıkça deliller vardır. ﴾Ali İmran 190﴿

إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلْفُلْكِ ٱلَّتِى تَجْرِى فِى ٱلْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلْمُسَخَّرِ بَيْنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.   ﴾Bakara 164﴿   إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَءَايَٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında ve gece ile gündüzün ihtilâfında e...