Pozitivizmin Nesnellik Çelişkisi ve Bilim ile Metafizik Arasındaki Kopmaz Bağ
Pozitivizm, 19. yüzyılda Auguste Comte’un öncülüğünde ortaya çıkan ve bilimi yalnızca gözlemlenebilir fenomenlere indirgeyen bir felsefi akımdır. Fransız İhtilali’nin seküler mirasını felsefi olarak meşrulaştırmak için geliştirilen bu akım, bilimi nesnel bir otorite olarak sunarken, metafiziği ve dış dünyanın kendinde halini (numeni) epistemolojiden dışladı. Ancak, pozitivizmin nesnellik iddiası, Kant’ın idealist fenomen-numen ayrımına dayanması nedeniyle ciddi bir çelişki barındırır. Günümüz bilimsel söylemi, bu çelişkili mirası sürdürerek hem nesnellik iddia etmekte hem de bilimi fenomenlerle sınırlamaktadır. Bu yazı, pozitivizmin bu çelişkisini, Kant’ın idealist çerçevesiyle ilişkisini ve bilimin numeni (dış dünyayı) inceleyerek metafizikle kopmaz bağını realist bir perspektiften ele alıyor. Ayrıca, nedensellik zincirinin metafizik ilk neden sorusuna ulaşmasının bilimsel anlayış için neden kaçınılmaz olduğunu tartışıyor.
1. Pozitivizmin Nesnellik İddiası ve Kant’ın İdealist Mirası
Pozitivizmin Temel İddiası: Pozitivizm, bilimi yalnızca gözlemlenebilir fenomenlere (algılarımızdaki temsillere) ve bu fenomenler arasındaki deneysel olarak doğrulanabilir yasalarla sınırlandırır. Auguste Comte’un “üç aşama yasası”na göre, insanlık teolojik ve metafizik aşamalardan geçerek pozitif (bilimsel) aşamaya ulaşmıştır. Bu aşamada, bilim, “neden” sorularını (metafizik) değil, “nasıl” sorularını (fenomenlerin işleyişi) sorar. Pozitivizm, bilimi nesnel bir otorite olarak sunar ve metafiziği anlamsız sayar.
Kant’ın Fenomen-Numen Ayrımı: Pozitivizmin bu yaklaşımı, Immanuel Kant’ın Saf Aklın Eleştirisi’nde geliştirdiği fenomen-numen ayrımından türemiştir:
- Fenomen: Dış dünyanın bizdeki temsili, yani zihnimizin a priori kategorileri (zaman, mekan, nedensellik) aracılığıyla algıladığımız halidir. Fenomenler, nesnelerin bize göründüğü şekliyle sınırlıdır ve özneldir.
- Numen: Nesnelerin kendinde hali (Ding an sich), yani zihinsel kategorilerden bağımsız, dış dünyanın gerçek özüdür. Kant’a göre, numen bilinemez, çünkü bilgimiz duyusal deneyimle sınırlıdır.
Pozitivizmin Çelişkisi: Pozitivizm, Kant’ın fenomen-numen ayrımını yüzeysel bir şekilde benimseyerek bilimi fenomenlerle sınırlandırır ve numeni (dış dünyanın kendisini) epistemolojiden dışlar. Ancak, Kant’ın idealist epistemolojisi, fenomenlerin zihinsel temsiller olduğunu ve öznel olduğunu söyler. Pozitivizmin, fenomenleri nesnel gerçeklik olarak sunarak nesnellik iddia etmesi, Kant’ın çerçevesiyle çelişir. Eğer fenomenler zihinsel temsillerse, nasıl nesnel olabilir? Bu, pozitivizmin felsefi tutarsızlığını ortaya koyar.
İdeolojik Motivasyon: Pozitivizmin numeni ve metafiziği dışlama çabası, bilinçli bir ideolojik seçimdi. Fransız İhtilali’nin (1789-1799) kilise karşıtı ve seküler mirasını desteklemek için bilim, yeni bir otorite olarak konumlandırıldı. Metafizik sorular (ilk neden, evrenin amacı), teolojik çağrışımları nedeniyle bilim dışı sayıldı. Bu, bilimi seküler bir ideolojinin aracı haline getirdi, ancak bilimi “nedensiz ve dinsiz” bir alana indirgeyerek onun dış dünyayı (numeni) doğrudan inceleme potansiyelini sınırladı.
2. Günümüz Bilimsel Söylemindeki Çelişki
Günümüz bilimcileri, pozitivizmin mirasını sürdürerek hem nesnellik iddia etmekte hem de bilimi fenomenlerle sınırlamaktadır. Bu, modern bilimsel söylemin temel bir çelişkisini oluşturur:
- Nesnellik İddiası: Bilim, evrensel, doğrulanabilir ve tarafsız bir bilgi üretme yöntemi olarak sunulur. Bilimciler, bilimin öznel inançlardan veya metafizik varsayımlardan bağımsız olduğunu savunur.
- Fenomenlerle Sınırlama: Aynı zamanda, bilimsel yöntemin yalnızca gözlemlenebilir verilerle (fenomenlerle) çalıştığı ve metafizik soruların (örneğin, ilk neden, evrenin nihai amacı) bilim dışı olduğu iddia edilir. Bu, pozitivizmin bilimi fenomenlere indirgeme yaklaşımının bir yansımasıdır.
Çelişkinin Kökeni:
- Bu çelişki, pozitivizmin Kant’ın idealist fenomen-numen ayrımını çarpıtarak bilimi fenomenlerle sınırlamasından kaynaklanır. Kant’a göre, fenomenler zihinsel temsillerdir ve nesnel değildir. Günümüz bilimcilerinin nesnellik iddia edip bilimi fenomenlerle sınırlaması, Kant’ın öznel epistemolojisiyle tutarsızdır.
- Örneğin:
- Fizikte: Kuantum mekaniği, parçacıkların davranışlarını fenomenler (ölçümler) üzerinden inceler, ama gerçekliğin temel yapısı (numen) hakkında spekülasyonlar yapar. Ancak, “Evren neden var?” gibi sorular bilim dışı sayılır.
- Kozmolojide: Büyük Patlama teorisi, evrenin başlangıcını fenomenler üzerinden açıklar, ama “Büyük Patlama’yı ne tetikledi?” sorusu metafizik bir alana girer ve genellikle dışlanır.
- Biyolojide: Bilincin veya hayatın kökeni gibi konular, fenomenler (beyin aktiviteleri, genetik süreçler) üzerinden çalışılır, ama nihai nedenler (numen) bilimsel tartışmanın dışında tutulur.
Neden Bu Çelişkide Israr Ediliyor?:
- Pozitivizmin Mirası: Pozitivizm, bilimi seküler bir otorite olarak konumlandırarak metafiziği dışladı. Modern bilim, bu mirası sürdürerek metafizik soruları bilim dışı sayıyor.
- Metodolojik Pratiklik: Bilimsel yöntem, gözlemlenebilir ve ölçülebilir verilere dayanır. Fenomenlerle sınırlı bir bilim, metodolojik olarak daha pratik görünse de, bilimin nihai sorulara (ilk neden gibi) ulaşma potansiyelini kısıtlar.
- Seküler Kültürel Bağlam: Modern bilim, Batı’nın seküler kültürel bağlamında şekilleniyor. Metafizik sorular, dini çağrışımları nedeniyle rahatsızlık yaratabilir ve bu, bilimcileri metafiziği dışlamaya yöneltir.
3. Realist Ontoloji ve Epistemoloji: Bilimin Numenle İlişkisi
Realist bir ontoloji ve epistemoloji, pozitivizmin ve modern bilimsel söylemin çelişkisini çözer ve bilimi metafizikle yeniden bağlar:
- Realist Ontoloji:
- Realist ontoloji, numenin (dış dünyanın kendisinin) zihnimizden bağımsız olarak var olduğunu ve bilinebilir olduğunu savunur. Fenomenler, dış dünyanın bizdeki temsilleri olsa da, bu temsiller gerçekliği yeterince yansıtır.
- Pozitivizmin ve Kant’ın numeni bilinemez sayması, bilimi yapay bir şekilde fenomenlerle sınırlar. Realist bir yaklaşım, bilimin numeni (dış dünyayı) doğrudan incelediğini kabul eder. Örneğin, bir fizikçi, yerçekiminin fenomenlerini (cisimlerin hareketini) gözlemlese de, amacı evrenin gerçek yasalarını (numeni) keşfetmektir.
- Realist Epistemoloji:
- Realist epistemoloji, algılarımızın (fenomenlerin) dış dünyayı doğru bir şekilde yansıtabileceğini ve bilimin bu gerçekliği (numeni) anlayabileceğini savunur. Kant’ın idealist epistemolojisi, bilginin zihinsel temsillere hapsolduğunu söylerken, realist bir yaklaşım, bilimin fenomenler aracılığıyla numene ulaşabileceğini öne sürer.
- Günümüz bilimcilerinin fenomenlerle sınırlı bir bilim anlayışını savunması, Kant’ın idealist mirasının bir yansımasıdır. Realist bir epistemoloji, bu sınırlamayı aşar ve bilimin dış dünyayı doğrudan incelediğini kabul eder.
- Nedensellik ve İlk Neden:
- Realist bir yaklaşım, nedensellik zincirini takip ederek metafizik sorulara ulaşmayı doğal bir süreç olarak görür. Bilim, olayların nedenlerini araştırırken, nihai olarak “ilk neden” sorusuna yönelir. Örneğin:
- Kozmolojide, Büyük Patlama’nın nedeni, metafizik bir ilk neden sorusudur.
- Felsefede, Aristoteles’in “hareketsiz hareket ettirici” veya İbn-i Sina’nın “Zorunlu Varlık” (Vâcibü’l-Vücûd) kavramları, nedensellik zincirinin metafizik bir temele dayandığını gösterir.
- Kuantum fiziği, gerçekliğin temel yapısını sorgularken, metafizikle kesişir.
- Pozitivizmin nedensellik zincirini fenomenlerle sınırlaması, bilimi ilk neden gibi metafizik sorulara ulaşmaktan alıkoyar. Realist bir yaklaşım, bu sınırlamayı kaldırır ve bilimi metafizikle bağlar.
4. Bilim ve Metafizik: Kopmaz Bir Bağ
Bilim, fenomenler (algılarımızdaki temsiller) aracılığıyla çalışsa da, amacı numeni (dış dünyayı) anlamaktır. Bu, bilimin metafizikle kopmaz bir bağa sahip olduğunu gösterir:
- Bilim ve Numen: Bilim, fenomenler üzerinden numeni (dış dünyayı) inceler. Örneğin, kuantum fiziği, parçacıkların davranışlarını fenomenler üzerinden ölçse de, gerçekliğin temel yapısını (numeni) anlamaya çalışır.
- Metafizik Sorular: Bilim, nedensellik zincirini takip ederken, ilk neden, evrenin amacı veya bilincin özü gibi metafizik sorularla kesişir. Pozitivizmin ve modern bilimsel söylemin bu soruları dışlaması, bilimin potansiyelini yapay bir şekilde sınırlar.
- İslam Felsefesi Örneği: İbn-i Sina ve Farabi gibi İslam filozofları, realist bir ontoloji ve epistemoloji benimseyerek bilimi ve metafiziği birleştirmiştir. Nedensellik zinciri, “Zorunlu Varlık” gibi metafizik bir ilk nedene ulaşır. Bu, bilimin metafizikle bağını koparmadan, dış dünyayı (numeni) anlamaya çalıştığını gösterir.
5. Sonuç: Realist Bir Bilim Anlayışı
Pozitivizmin ve günümüz bilimsel söyleminin nesnellik iddia edip bilimi fenomenlerle sınırlaması, Kant’ın idealist fenomen-numen ayrımına dayanan bir çelişkidir. Pozitivizm, numeni (dış dünyanın kendinde halini) ve metafiziği epistemolojiden dışlayarak bilimi seküler bir otorite olarak konumlandırdı. Ancak, bu çaba, Kant’ın fenomenlerin öznel temsiller olduğunu vurgulayan idealist çerçevesiyle çelişir ve bilimi “nedensiz ve dinsiz” bir alana indirger. Realist bir ontoloji ve epistemoloji, bu çelişkileri çözerek bilimi metafizikle yeniden bağlar:
• Realist Ontoloji: Numen, dış dünyanın kendisidir, zihnimizden bağımsız olarak vardır ve bilinebilir. Bilim, fenomenler (algılarımızdaki temsiller) aracılığıyla çalışsa da, amacı numeni, yani dış dünyanın gerçekliğini anlamaktır. Örneğin, fizikte yerçekimi yasaları veya kuantum mekaniği, fenomenler üzerinden çalışsa da, evrenin gerçek doğasını (numeni) anlamayı hedefler.
• Realist Epistemoloji: Fenomenler, dış dünyayı yeterince doğru yansıtır ve bilim, bu temsiller aracılığıyla numene ulaşabilir. Kant’ın numeni bilinemez kılan idealist epistemolojisi ve pozitivizmin bilimi fenomenlerle sınırlama çabası, bilimin potansiyelini yapay bir şekilde kısıtlar.
• Nedensellik ve İlk Neden: Realist bir yaklaşım, bilimin nedensellik zincirini takip ederek metafizik sorulara, özellikle “ilk neden” sorusuna ulaşmasını doğal bir süreç olarak görür. Kozmolojide Büyük Patlama’nın nedeni, biyolojide bilincin kökeni veya felsefede “Zorunlu Varlık” gibi kavramlar, bilimin metafizikle kesiştiği alanlardır. Pozitivizmin bu soruları bilim dışı sayması, bilimi ideolojik bir çerçeveye hapseder.
Modern Bilimdeki Çelişkinin Aşılması: Günümüz bilimcilerinin nesnellik iddia edip bilimi fenomenlerle sınırlaması, pozitivizmin mirasıdır ve Kant’ın idealist epistemolojisine dayanır. Ancak, bilim, numeni (dış dünyayı) doğrudan inceler ve nedensellik zinciri, metafizik ilk neden sorusuna ulaşır. Realist bir bilim anlayışı, bu çelişkiyi aşar ve bilimi hem fenomenler hem de numen üzerinden anlamayı sağlar. Örneğin, İslam felsefesindeki İbn-i Sina ve Farabi gibi düşünürler, realist bir yaklaşımla bilimi ve metafiziği birleştirerek nedensellik zincirini “Zorunlu Varlık”a (Allah’a) bağlamıştır. Bu, bilimin metafizikle bağını koparmadan, dış dünyayı anlamaya yönelik bütüncül bir perspektif sunar.
Son Söz: Pozitivizmin bilimi fenomenlere indirgeme ve metafiziği dışlama çabası, ideolojik bir seçimdi ve Kant’ın idealist çerçevesine dayanan bir çelişkidir. Realist bir ontoloji ve epistemoloji, bilimin numeni incelediğini ve metafizik sorularla kesiştiğini kabul eder. Bilim, nedensellik zincirini takip ederek ilk neden gibi metafizik sorulara ulaşabilir ve bu, bilimi daha anlamlı ve bütüncül bir çerçeveye oturtur. Modern bilimsel söylem, bu realist perspektifi benimseyerek pozitivizmin sınırlamalarını aşabilir ve insanlığın anlam arayışına daha kapsamlı bir şekilde katkıda bulunabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder