Mahmud Efendi Hz.(k.s)
Bismillâhirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbilâlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve ashâbihi ve sellim.
Hamdele, salvele, salât ve selâm'dan sonra;
Şimdi yukarıdaki "Yalansız Haber arayan Kur'an'a baksın." sözünün doğruluğu hakkında bazı örnekler vermeye çalışacağız;
Fussilet Suresi'nden 53.Ayeti Kerimesi:
Varlığımızın delillerini, (kainattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'an'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi? ﴾Fussilet Suresi 53. Ayet Meali﴿
Enbiya Suresi 30. Ayeti kerimesinde bize (enfüs ve afak'ımızı da içeren) iki tane büyük fiziksel ve biyolojik/kimyasal hakikat bildirilmiştir;
(Not:Nuh Suresinin Fahreddin Razı Mefatih'ül Gayb tefsirinden;
"Cenâb-ı Hak birliğine dair olan bu enfüsî delili zikredince, peşisıra, Kur´ân´ın tamamında alışılagelen üslubu üzere, birliğine dair âfâkî deliller de getirmiştir.[19]")
1- Kâinat ilk yaratılırken gökler ile yer bitişikti yani gökler ve yer tek bir şeyden/maddeler topluluğundan meydana geldi ve şuan fiziğin geldiği ve büyük oranda çözdüğü/sonlandırdığı konu budur. (Big bang teorisi ve atomların nükleo-sentezi konusu ile;)
2- Tüm canlı/diri şeylerin sudan yaratılması:
Öncelikle tüm canlılarda ne kadar su oranı var ona bakalım:
Yetişkin bir insan vücut ağırlığının %60-70'i (2/3'si) sudur.
Bitkilerde dokuların %80-95 sudur.
Su Bitkilerin ihtiyacı olan maddelerin kökleriyle almasını kolaylaştırır.
Benzer şekilde insan da anne karnında bebek kordonuyla sıvı sayesinde besin alır:
Mahmud Efendi Hz.(k.s)
Bismillâhirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbilâlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve ashâbihi ve sellim.
Hamdele, salvele, salât ve selâm'dan sonra;
Şimdi yukarıdaki "Yalansız Haber arayan Kur'an'a baksın." sözünün doğruluğu hakkında bazı örnekler vermeye çalışacağız;
Fussilet Suresi'nden 53.Ayeti Kerimesi:
Varlığımızın delillerini, (kainattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'an'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi? ﴾Fussilet Suresi 53. Ayet Meali﴿
Enbiya Suresi 30. Ayeti kerimesinde bize (enfüs ve afak'ımızı da içeren) iki tane büyük fiziksel ve biyolojik/kimyasal hakikat bildirilmiştir;
(Not:Nuh Suresinin Fahreddin Razı Mefatih'ül Gayb tefsirinden;
"Cenâb-ı Hak birliğine dair olan bu enfüsî delili zikredince, peşisıra, Kur´ân´ın tamamında alışılagelen üslubu üzere, birliğine dair âfâkî deliller de getirmiştir.[19]")
1- Kâinat ilk yaratılırken gökler ile yer bitişikti yani gökler ve yer tek bir şeyden/maddeler topluluğundan meydana geldi ve şuan fiziğin geldiği ve büyük oranda çözdüğü/sonlandırdığı konu budur. (Big bang teorisi ve atomların nükleo-sentezi konusu ile;)
2- Tüm canlı/diri şeylerin sudan yaratılması:
Öncelikle tüm canlılarda ne kadar su oranı var ona bakalım:
Yetişkin bir insan vücut ağırlığının %60-70'i (2/3'si) sudur.
Bitkilerde dokuların %80-95 sudur.
Su Bitkilerin ihtiyacı olan maddelerin kökleriyle almasını kolaylaştırır.
Benzer şekilde insan da anne karnında bebek kordonuyla sıvı sayesinde besin alır:
Mahmud Efendi Hz.(k.s)
Bismillâhirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbilâlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve ashâbihi ve sellim.
Hamdele, salvele, salât ve selâm'dan sonra;
Şimdi yukarıdaki "Yalansız Haber arayan Kur'an'a baksın." sözünün doğruluğu hakkında bazı örnekler vermeye çalışacağız;
Fussilet Suresi'nden 53.Ayeti Kerimesi:
Enbiya Suresi 30. Ayeti kerimesinde bize (enfüs ve afak'ımızı da içeren) iki tane büyük fiziksel ve biyolojik/kimyasal hakikat bildirilmiştir;
(Not:Nuh Suresinin Fahreddin Razı Mefatih'ül Gayb tefsirinden;
"Cenâb-ı Hak birliğine dair olan bu enfüsî delili zikredince, peşisıra, Kur´ân´ın tamamında alışılagelen üslubu üzere, birliğine dair âfâkî deliller de getirmiştir.[19]")
Öncelikle tüm canlılarda ne kadar su oranı var ona bakalım:


Su Bitkilerin ihtiyacı olan maddelerin kökleriyle almasını kolaylaştırır.
Nûh Sûresi (17)
وَاللّٰهُ اَنْبَتَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ نَبَاتاًۙ ﴿١٧﴾
MealAllah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir. (Nuh 17)
Bu konuda şu anda eski bilgilerimizdeki eksiklikleri de tamamlıyoruz;
Rahim ve plasenta:
1-Anne karnı,
2-Rahim,
3-Amniyon kesesi/sıvısı.
Annenin tarla(işlev olarak tarla) olması:
Çocuk besin ve sıvıyı plasenta vasıtasıyla alıyor ve atıkları anneye veriyor.
Plasenta'nın yapısı;
Embriyonun rahme yuvalanması sonrasında, anne ve embriyoya ait dokular birlikte plasenta adı verilen bu ara organı oluşturmaya başlar.
Sonuç: Anne kanı doğrudan bebeğe geçmiyor; anne ve bebek arasında ortak yapılan geçici organ plasenta'nın içinden çocuk göbek kordonundan bebeğe taşınıyor, bebekteki pis kan da, pis kanı taşıyan diğer damarlarla plasenta'ya taşınıyor.
Tabiri caizse plasenta toprak gibi çalışıyor.
Şekilde görüldüğü üzere göbek kordonundan plasenta içine giden damarlar da ağaç kökü gibi parçaların içinde bulunuyor.
Sonuçlar:
1-Kadın tarla gibi görev yapıyor, rahim ve plasenta vasıtasıyla.
2-Çocuk göbek kordonu sayesinde plasentadaki sıvıyla besleniyor.
3-Çocuk anne karnı, rahim ve plasenta/amniyon-sivisi içinde bulunuyor.
Hiçbir zorlama yorum yapmadan üç sonuca da ulaştık ayrıca kadının rahmindeki durumun gerçekten işlevsel olarak ta aynen toprak gibi olduğunu gördük; nasıl toprağa su veriyorsan anne'den de plasentaya kan geliyor depolanıyor ve bebek de plasenta içindeki bu kandan işine yarayanları Göbek kordonundan plasentaya giden dallı budakli kök gibi damarlarla çekiyor, vücûdundaki işine yapamayanları da bu plasentaya atıyor.
Ayrıca bir damla sudan et parçasını, sonra içindeki kemikleri oluşturup ve içeride bu kemikleri birbirine kim bağlıyor;
"Onları biz yarattık ve eklemlerini (birbirine) biz bağladık. Dilediğimizde (onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz."
İnsan Suresi 28.Ayet Meali
Benim ilk aklıma gelen eklemlerin dışardan kas ile birbirine bağlanmasıydı ancak buradan eklemelerin içinde bağ olduğu açıkça görülmektedir;
Elhamdülillah, Bu haberlerin doğruluğunu gördük hatta kadının fiziksel olarak da toprak gibi olduğunu, bebeğin de toprağın içindeki tohum gibi rahim içinde plasenta'ya damar/kök saldığını bir toprak gibi plasentadan beslendiğini gördük.
Başka haberleri görürsek onları da yakından inceleyelim inşallah;
Madem kadınlar bizim tarlamız biz de bir nevi çiftçiyiz, şu hadisi şerifle konuyu tamamlayıp kapatmış olalım:
Hadisi şerifin sadeleştirilmişi: "Yediğinizin en temizi kendi kazancınızdan olandır, çocuklarınız da kendi kazancınızdandır."
...
Çok hayret verici bir şey; alâk kelimesi anlam olarak ta tam olarak anne’nin rahimindeki duruma uygun görünüyor, kelimenin 2 özelliği dikkat çekiyor; kan, pıhtılaşmış kan ve yapışkan veya ilişken nesne.Alâk kelimesinin bir anlamı da sülük ve bu anlam da gerçeğe uygun görünüyor, çünkü rahim duvarına yapışan alâk:döllenmiş yumurta rahimden bir sülük gibi kan çekiyor.!
Sanki kelime bunun için ortaya çıkmış ya da çıkartılmış gibi, başka bir kaynaktan da bakalım:
İnsan "Alâk" tan gökler ve yer de "duhan"/duman'dan yaratılmıştır buyuruluyor ayeti kerimelerde:
Şimdi de göklerin ilk yaratıldığı şeye Kuran’da ne denilmiş ve şimdiki bilimsel bulgularla ne kadar uyumlu buna bakalım:
“Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler.”(Fussilet Suresi 11. Ayet Meali)
Fussilet Suresi 11.Ayetin Elmalılı tefsirinden:
Şimdi günümüzde en çok kabul gören big bang/büyük patlama teorisine göre bu kainatın başlangıcı nasıl olmuş inceleyelim:
Bilindiği üzere evrenin ilk başlangıcı sırasında elektronlar ve protonlar, maddenin plazma hali dediğimiz bir halde yer alıyordu.Yani henüz atom halini alamamışlardı. Evren, tamamen ışık geçirmez bir yapıya sahipti ve bu hali ile bir parçacık ve ışık sisi çorbasından ibaretti.
Büyük Patlama’nın meydana geldiği andan 380.000 yıl kadar sonra olduğu tahmin edilen bir zamanda, parçacıklar bir araya gelmeye ve ilk atomları oluşturmaya başladı. Bu durum tamamen, evrenin bu zaman zarfında atomların oluşmasına zemin hazırlayacak düzeyde soğumuş olmasından ileri gelmektedir.
Evrende ilk atomların oluşmasının ardından ışık fotonları da, evrende rahatça seyahat edebilir hale gelmiş oldular. İşte bu anlar, İnsanoğlunun Evren’de en geriye gidebilmeyi umacağı zamanın sınırını oluşturmaktadır.
Bu sınıra da Astronomlar, “Kozmik Işık Ufku” adını vermektedirler.
“Alak” kelimesinin anlamı için yeni ve güzel bir kaynak bulduk:
Ayeti kerimede geçen "Duhan"(Duman) kelimesi nebula/bulutumsu denen şunun gibi şeyleri de kapsıyor gibi sanki, yıldızlar gezegenler bunlardan oluşuyor yalnız bu resimdeki patlamış yıldızlardan saçılan atomları da içeriyor, ilk madde oluşurken birkaç çeşit atom vardı deniyor, en doğrusunu Allah bilir, Allahualem.
~~~
İlave:
Ulan bunu da tam okumadan kaçırmışız bu da mucizeymiş kardeşim:
Bebek idrarı bizimki gibi atık madde değil sterilmiş;
Yalnız yine annenin idrar yolundan dünyaya gelmemizde bir hikmet vardır diye düşünüyorum. Geldiğin yere bak, gururlanma büyüklenme;
Halbuki bu konuyu bayağı iyi incelediğimi düşünüyordum, Allah nasip etmezse ilim tamamlanamıyor demek ki ya da insanın işleri hep eksikli..
﴾Bakara Suresi 164. Ayet Meali﴿
"Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.
Nûh Sûresi (17)
وَاللّٰهُ اَنْبَتَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ نَبَاتاًۙ ﴿١٧﴾
MealAllah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir. (Nuh 17)
Bu konuda şu anda eski bilgilerimizdeki eksiklikleri de tamamlıyoruz;
Rahim ve plasenta:
1-Anne karnı,
2-Rahim,
3-Amniyon kesesi/sıvısı.
Annenin tarla(işlev olarak tarla) olması:
Çocuk besin ve sıvıyı plasenta vasıtasıyla alıyor ve atıkları anneye veriyor.
Plasenta'nın yapısı;
Embriyonun rahme yuvalanması sonrasında, anne ve embriyoya ait dokular birlikte plasenta adı verilen bu ara organı oluşturmaya başlar.
Sonuç: Anne kanı doğrudan bebeğe geçmiyor; anne ve bebek arasında ortak yapılan geçici organ plasenta'nın içinden çocuk göbek kordonundan bebeğe taşınıyor, bebekteki pis kan da, pis kanı taşıyan diğer damarlarla plasenta'ya taşınıyor.
Tabiri caizse plasenta toprak gibi çalışıyor.
Şekilde görüldüğü üzere göbek kordonundan plasenta içine giden damarlar da ağaç kökü gibi parçaların içinde bulunuyor.
Sonuçlar:
1-Kadın tarla gibi görev yapıyor, rahim ve plasenta vasıtasıyla.
2-Çocuk göbek kordonu sayesinde plasentadaki sıvıyla besleniyor.
3-Çocuk anne karnı, rahim ve plasenta/amniyon-sivisi içinde bulunuyor.
Hiçbir zorlama yorum yapmadan üç sonuca da ulaştık ayrıca kadının rahmindeki durumun gerçekten işlevsel olarak ta aynen toprak gibi olduğunu gördük; nasıl toprağa su veriyorsan anne'den de plasentaya kan geliyor depolanıyor ve bebek de plasenta içindeki bu kandan işine yarayanları Göbek kordonundan plasentaya giden dallı budakli kök gibi damarlarla çekiyor, vücûdundaki işine yapamayanları da bu plasentaya atıyor.
Ayrıca bir damla sudan et parçasını, sonra içindeki kemikleri oluşturup ve içeride bu kemikleri birbirine kim bağlıyor;
"Onları biz yarattık ve eklemlerini (birbirine) biz bağladık. Dilediğimizde (onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz."
İnsan Suresi 28.Ayet Meali
Benim ilk aklıma gelen eklemlerin dışardan kas ile birbirine bağlanmasıydı ancak buradan eklemelerin içinde bağ olduğu açıkça görülmektedir;
Elhamdülillah, Bu haberlerin doğruluğunu gördük hatta kadının fiziksel olarak da toprak gibi olduğunu, bebeğin de toprağın içindeki tohum gibi rahim içinde plasenta'ya damar/kök saldığını bir toprak gibi plasentadan beslendiğini gördük.
Başka haberleri görürsek onları da yakından inceleyelim inşallah;
Madem kadınlar bizim tarlamız biz de bir nevi çiftçiyiz, şu hadisi şerifle konuyu tamamlayıp kapatmış olalım:
Hadisi şerifin sadeleştirilmişi: "Yediğinizin en temizi kendi kazancınızdan olandır, çocuklarınız da kendi kazancınızdandır."
...
Çok hayret verici bir şey; alâk kelimesi anlam olarak ta tam olarak anne’nin rahimindeki duruma uygun görünüyor, kelimenin 2 özelliği dikkat çekiyor; kan, pıhtılaşmış kan ve yapışkan veya ilişken nesne.Alâk kelimesinin bir anlamı da sülük ve bu anlam da gerçeğe uygun görünüyor, çünkü rahim duvarına yapışan alâk:döllenmiş yumurta rahimden bir sülük gibi kan çekiyor.!
Sanki kelime bunun için ortaya çıkmış ya da çıkartılmış gibi, başka bir kaynaktan da bakalım:
İnsan "Alâk" tan gökler ve yer de "duhan"/duman'dan yaratılmıştır buyuruluyor ayeti kerimelerde:
Şimdi de göklerin ilk yaratıldığı şeye Kuran’da ne denilmiş ve şimdiki bilimsel bulgularla ne kadar uyumlu buna bakalım:
“Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler.”(Fussilet Suresi 11. Ayet Meali)
Fussilet Suresi 11.Ayetin Elmalılı tefsirinden:
Şimdi günümüzde en çok kabul gören big bang/büyük patlama teorisine göre bu kainatın başlangıcı nasıl olmuş inceleyelim:
Bilindiği üzere evrenin ilk başlangıcı sırasında elektronlar ve protonlar, maddenin plazma hali dediğimiz bir halde yer alıyordu.Yani henüz atom halini alamamışlardı. Evren, tamamen ışık geçirmez bir yapıya sahipti ve bu hali ile bir parçacık ve ışık sisi çorbasından ibaretti.
Büyük Patlama’nın meydana geldiği andan 380.000 yıl kadar sonra olduğu tahmin edilen bir zamanda, parçacıklar bir araya gelmeye ve ilk atomları oluşturmaya başladı. Bu durum tamamen, evrenin bu zaman zarfında atomların oluşmasına zemin hazırlayacak düzeyde soğumuş olmasından ileri gelmektedir.
Evrende ilk atomların oluşmasının ardından ışık fotonları da, evrende rahatça seyahat edebilir hale gelmiş oldular. İşte bu anlar, İnsanoğlunun Evren’de en geriye gidebilmeyi umacağı zamanın sınırını oluşturmaktadır.
Bu sınıra da Astronomlar, “Kozmik Işık Ufku” adını vermektedirler.
“Alak” kelimesinin anlamı için yeni ve güzel bir kaynak bulduk:
Ayeti kerimede geçen "Duhan"(Duman) kelimesi nebula/bulutumsu denen şunun gibi şeyleri de kapsıyor gibi sanki, yıldızlar gezegenler bunlardan oluşuyor yalnız bu resimdeki patlamış yıldızlardan saçılan atomları da içeriyor, ilk madde oluşurken birkaç çeşit atom vardı deniyor, en doğrusunu Allah bilir, Allahualem.
~~~
İlave:
Ulan bunu da tam okumadan kaçırmışız bu da mucizeymiş kardeşim:
Bebek idrarı bizimki gibi atık madde değil sterilmiş;
Yalnız yine annenin idrar yolundan dünyaya gelmemizde bir hikmet vardır diye düşünüyorum. Geldiğin yere bak, gururlanma büyüklenme;
Halbuki bu konuyu bayağı iyi incelediğimi düşünüyordum, Allah nasip etmezse ilim tamamlanamıyor demek ki ya da insanın işleri hep eksikli..
﴾Bakara Suresi 164. Ayet Meali﴿
"Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.
Nûh Sûresi (17)
وَاللّٰهُ اَنْبَتَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ نَبَاتاًۙ ﴿١٧﴾
Meal
Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir. (Nuh 17)
Rahim ve plasenta:
Plasenta'nın yapısı;
Embriyonun rahme yuvalanması sonrasında, anne ve embriyoya ait dokular birlikte plasenta adı verilen bu ara organı oluşturmaya başlar.
İnsan Suresi 28.Ayet Meali
Benim ilk aklıma gelen eklemlerin dışardan kas ile birbirine bağlanmasıydı ancak buradan eklemelerin içinde bağ olduğu açıkça görülmektedir;
Başka haberleri görürsek onları da yakından inceleyelim inşallah;
Madem kadınlar bizim tarlamız biz de bir nevi çiftçiyiz, şu hadisi şerifle konuyu tamamlayıp kapatmış olalım:
Hadisi şerifin sadeleştirilmişi: "Yediğinizin en temizi kendi kazancınızdan olandır, çocuklarınız da kendi kazancınızdandır."
Sanki kelime bunun için ortaya çıkmış ya da çıkartılmış gibi, başka bir kaynaktan da bakalım:
Şimdi de göklerin ilk yaratıldığı şeye Kuran’da ne denilmiş ve şimdiki bilimsel bulgularla ne kadar uyumlu buna bakalım:
Fussilet Suresi 11.Ayetin Elmalılı tefsirinden:
﴾Bakara Suresi 164. Ayet Meali﴿
"Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder